Kiev’de Halk Savaş Riskini Nasıl Görüyor?

Peki bugünkü gidişat nasıl? Kiev'de konuştuğum kişiler pek emin değil.

Kiev’de Halk Savaş Riskini Nasıl Görüyor?


Kiev’de Halk Savaş Riskini Nasıl Görüyor?

Avrupa tarihinin Soğuk Savaş sonrası mevcut ekseninden çıkarılıp çıkarılmayacağını ve öngörülemeyen bir yöne kayıp kaymayacağını görmek için beklerken, çetrefilli bir belirsizlik sürüyor.

I. Dünya Savaşı arifesinde, dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Earl Grey, sessizliğe gömülmüş Avam Kamarası'na şöyle seslenmişti: "Geçen hafta sadece bu ülke için değil, Avrupa'nın barışını korumak için, barış için çalıştığımızı belirttim. Bugün olaylar o kadar hızlı ilerliyor ki, teknik kesinlikle, fiili gidişatla ifade etmek son derece zor."

Peki bugünkü gidişat nasıl? Kiev'de konuştuğum kişiler pek emin değil.

Pazar günü, önceki pek çok gün gibi duygusal gel-gitlerle doluydu. Sadece birkaç saatliğine sinir bozucu bir yolculuğa çıktık.

Washington'da, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, tüm işaretlerin Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmenin eşiğinde olduğunu gösterdiğini tekrar vurguladı, ancak tanklar harekete geçene ve uçaklar saldırana kadar, tam bir çatışmayı önlemek için diplomasi yolunu izleyeceğine söz verdi.

Blinken, "Gördüğümüz her şey durumun çok ciddi olduğunu, bir işgalin eşiğinde olduğumuzu gösteriyor. Gerçekleşmeden önce bunu önlemek için elimizden gelen her şeyi yapacağız" dedi.

Kremlin’de savaşı planlayanların, silahların patlaması halinde Kiev'in gerçekten hedef alabilecekleri endişelerine ek olarak, Belarus'un, Rusya ile gerçekleştiriyor olduğu geniş çaplı askeri tatbikatların Pazar gününe kadar uzatılacağını duyurmasıyla, Blinken’in tatsız öngörüsü doğrulanmış gibiydi.

Ardından, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında yaklaşık iki saat süren telefon görüşmesinin ardından Élysée Sarayı, ikilinin “önümüzdeki günlerde ve haftalarda” diplomatik bir çözüm için çalışmayı kabul ettiğini açıkladığında endişeler kısmen azaldı. Fransız yetkililer, ikilinin Moskova yanlısı güçlerin bombardımanı 2015 ve 2016'dan bu yana görülmemiş bir seviyede yoğunlaştırdığı Ukrayna'nın doğusundaki Donbas'ta ateşkes sağlamaya çalıştıklarını söyledi.

Kremlin'in Macron-Putin görüşmesi ile ilgili açıklamaları çok daha ihtiyatlı ve esrarengiz olsa da, herkesi belirsizlikte bırakma ve gergin tutma taktiğini sürdürdü. Ve Pazar gününün sonunda Beyaz Saray, Başkan Joe Biden'ın, Rusya’nın toplantıya kadar henüz işgale başlamaması halinde Putin ile bir zirve düzenlemeye hazır olduğunu duyurdu.

O halde en başa dönersek soru hala aynı. Rusya işgal edecek mi?

Yüksek riskli ve rastgele gelişen bu jeopolitik drama, Ukrayna halkına zarar vermeye başlıyor. Uluslararası medya, Ukraynalılar’ın direncine ve silah altındayken sakinliğine odaklandı. Çocuklar hala isteksizce okula gidiyor, sabah trafiği hala yoğun.

Sakinliğin bir kısmı herkese açık bir başkaldırı ve zaten insanların yapması gereken şey; ancak halkın olayları şekillendirmede hiçbir etkisi yok.

Ancak daha fazla Ukraynalı, artık endişelenmeye başladıklarını gizlice itiraf ediyor ve en gönülsüz olanlar bile pratik savaş zamanı acil durum planları üzerinde düşünmeye başlıyor. Ayrıca banka hesaplarından mantıklı bir şekilde daha fazla nakit çekiyorlar ve dayanıklı gıda ve şişe su stokluyorlar.

Korku ve tetikte olma halinin büyümesiyle bu değişim bir bakıma geçen hafta başladı. Keskinleşen konuşmalarda savaş olasılığı daha çok yer etti. Kiev’de eski arkadaşlarımı ziyarete gittiğimde, şehrin tam merkezindeki dairelerinin koridorunda üst üste yığılmış şişe su yığınlarından yürümekte zorlandım.

Tarihte neler yaşandığını daha önce de gördüler. 2013 ve 2014'te, kitlesel bir ayaklanmanın Putin'in müttefiki Viktor Yanukoviç'i haysiyet devrimi ile devirdiği, Rus liderin Batı'yı suçladığı ve halkın iradesini kabul etmediği bir dramı haftalarca evlerinden izlediler.

Arkadaşlarım neredeyse sekiz yıl önce, dışarıda yanan lastiklerin ve binalarda çıkan yangınların keskin dumanlarını soludular; keskin nişancı mermilerinin çatırtısını duydular ve protestocuların vurulduklarında tökezleyip düştüklerini gördüler. Şimdi yine baş döndürücü bir uçurumun eşiğinde olduklarını hissediyorlar.

Arkadaşlarımın maliye eğitimi gören en büyük oğlu, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'nin Cumartesi günü Münih Güvenlik Konferansı'nda yaptığı ve Batılı güçleri Rusya'ya yeni bir ağır yaptırım dalgası uygulamak için savaşın başlamasını beklememeye çağırdığı konuşma karşısında heyecanlandı.

18 yaşındaki üniversite öğrencisi, yeni yaptırımların "Rus rublesinin değerinin bir kısmını geri kazanmasını önlemek için her gün aşamalar halinde" uygulanması gerektiğini söylüyor ve sıradan Ruslar için savaşın ekonomik sonuçlarının ne kadar acı verici olacağının altını çiziyor. Bana gizlice, "Beş gün boyunca her gün aşamalı olarak yaptırımlar uygulamak ve ruble oranını dolara karşı en az 120'ye zorlamak önemli. Ürünler ve mallar ya raflardan kalkacak ya da fiyatları felaket bir şekilde yükselecek, bu da ülke içinde savaşın kabul edilmemesine neden olacak" diyor.

Geçen gün Amerikalı bir yorumcunun Ukraynalılar’ın baş döndürücü olaylarla ilgili haberleri pek dikkate almadığını söylediğini duydum. Benim izlenimim bu değil. İnsanlar WhatsApp'ten Facebook'a, Telegram'dan Signal'e birçok mesajlaşma uygulamasında sürekli olarak en son ‘snippet'i, ‘meme’i veya videoyu paylaşıyor. Bazen korkuyla, bazen alayla yapılıyor bu paylaşımlar.

Birkaç gün önce Rusya’nın Donbas'ta desteklediği isyancıların İngiltere Savunma Bakanlığı'nın ortaya çıkardığı ve olası Rus işgal yollarını gösteren oklarla dolu bir grafiği model alarak yayınlaması alay konusu oldu. İsyancılar grafiğin, Ukrayna ordusunun, ülkenin doğusunda kendilerini Rus yanlısı ilan eden iki ayrılıkçı bölge olan Donetsk ve Luhansk'ı işgal etme planlarını özetleyen gizli belgeler olduğunu öne sürdü. Ancak göze çarpan bir hata vardı; planlar Ukraynaca değil Rusçaydı!

Akşam yemeğinde çatı katındaki bir restorandan Kiev'in silüetine bakıyorum. Yakındaki binaların ışıklarından yansıyan St. Michael Manastırı'nın altın kubbelerini görebiliyorum. Bağımsızlık Meydanı’ndaki Yanukoviç karşıtı protestocular, Berkut çevik kuvvet polisinin kemik kıran coplarından kaçmak için manastıra sığınmıştı.

Yakınlarda Aziz Sofya Katedrali'nin çan kulesi görünüyor. Bağımsızlık Meydanı'nın ortasındaki 61 metrelik anıtın tepesinde sarı güller tutan Slav tanrısı Berehynia'nın heykeli var. Yanukoviç'in keskin nişancılarının protestoculara ateş ettiği yükselen Ukrayina Oteli de orada. Savaş çıkarsa bu şehir manzarasının bir anda değişeceği olasılığı akıl almaz görünüyor.

VOA