Peki, Kemal bey samimi mi? Ya da son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle “oyun” mu oynuyor? Bütün bu ziyaretler ve sözler aslında 2023 seçiminin propagandasından başka bir şey değil mi? Şahsen, samimiyeti konusunda iyimser olanlardanım ama helalleşme girişimine şüpheyle bakanları da anlıyorum. CHP gibi, geçmişte demokrasi ve temel haklar konusunda bugün asla kabul edilemeyecek yanlışlar yapan bir partinin lideri birdenbire geçmişin o kısmına sünger çekmeye karar vermişse herkesten hemen kabul görmesini beklemek gerçekçi değildir. Böyle süreçlerin samimiyet testi için zamana ihtiyaç vardır; bir de içselleştirme görüntülerine…
Elbette hem samimiyet hem de içselleştirmenin tam netice vermesi bir iktidar tecrübesiyle mümkündür. Maharet, elde yetki olduğunda, karar vermeye başladığında ve çeşitli toplumsal kesimlerin baskıları ortaya çıktığında helalleşme hattında kalabilmektedir.
Kılıçdaroğlu’nun iddiası seçime kadar geçecek sürede de teste tabidir. Samimiyet meselesinde toplumun kanaati ise seçimlerde anlaşılacaktır. Tarihi önemde bir iddiaya kaç puan verildiğini o zaman göreceğiz. Bununla birlikte CHP Lideri’nin, beş üyesinin bir şekilde hem muhafazakar hem de helalleşmeye tabi konuların birçoğunda geçmişte yapıcı tavır gösteren partiler olan altılı masayı önemsemesi de bir tür samimiyet sayılmalıdır. Altı ortak tablosunu tek siyasi yöntem olarak kabul ediyor ve böylelikle kendisini bağlıyor. Beş lider de, helalleşen ve bir daha eski gergin sosyo-politik gerilimde taraf olmamayı ilan eden Kılıçdaroğlu’yla kavilleşiyor. Bu, aynı zamanda helalleşme iddiasına bir onaydır.
Eğer normal bir siyasi iklimde olsaydı AK Parti ve Erdoğan da bir CHP Lideri’nin bu noktaya gelmiş olmasını hem benimser, hem de bunu kendi siyasi başarıları hanesine yazardı. En nihayet, Kılıçdaroğlu’nun değişimi ve şahsında CHP’nin değişme ihtimali; AK Parti’nin üzerine gittiği problemlerin çözümünü teyit etmektedir. İktidarlar değişse de değişmese de artık o bahislerin açılmayacağı garantisi içermektedir. Yaklaşım böyle değil çünkü iktidar kanadı (1) kendisi dışında kimsenin doğru yola gelemeyeceğine dair bir keskin kabule sahiptir. (2) Kim tavır değiştirirse, kim yeni bir bakış açısı getirirse baştan reddetmektedir. Helalleşmeyi samimi bulup bulmamak başka, helalleşsen de kabul etmem anlamına gelen önyargılı tutum başkadır. İkincisi hem ülkeye hem de iktidara zarar verir.
Oysa, CHP’nin temel gerilim konularındaki politikalarını geçmişte bırakması ya da bu yola girmesi her durumda ülkenin lehinedir. Hesaplaşmadan çok helalleşmenin duyulması; dindar, laik, Kemalist, milliyetçi, muhafazakar bütün kesimlerin ortak faydasıdır. Kimsenin inancı, etnik kökeni, dili, hayat tarzı ve siyasi tercihleri yüzünden ayırım görmeyeceği ve bu yüzden eşit erişim hakkında mahrum kalmayacağı bir iklim Türkiye’nin tek çıkış yoludur. Tek beka meselemiz de bunu bir türlü çözememiş olmaktır.
Ülke zaten ekonomiden dış politikaya, temel haklardan eğitime kadar birçok alanda ağır problemler yaşıyor. Hiç olmazsa, bu problemlerin temelinde yatan sosyal gerilimi bir parça azaltacak siyasi makuliyet hamlelerine kredi tanımak lazımdır. Bırakın reddetmeyi, aksine CHP’yi daha fazlasını yapmaya zorlayan bir yaklaşım gerekmektedir.
Mustafa Karaalioğlu / KARAR