Kılıçdaroğlu “iktidara yürüyüş” kadrosunu ne zaman açıklayacak?
CHP değişiyor mu, yenileniyor mu?
CHP’nin 37. olağan kurultayı tamamlandı. Kurultayda partinin geleneksel uygulamaları büyük oranda yinelendi. Eli kulağındadır, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “iktidara yürüyüş” kadrosunu da Kurban Bayramı’ndan önce açıklaması bekleniyor.
Artık geriye dönüp yaşananları tartışmak yerine geleceğe odaklanmak gerekiyor. Geleceği planlamak ve kurmak için hem Türkiye’nin gerçeklerini göz önünde bulundurmak hem de partinin dinamiklerini dinlemek gerekecek. CHP’de son kurultaya damgasını vuran değişim dinamiklerini irdelemekte fayda var.
Gelecek dönemdeki başarının da anahtarı aslında bu ölçütlerde saklı gibi... Kurultaya yansıyan dinamiklerin ilki, gelecek kurgusunu oluşturan, bunu kamuoyuna “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi” ile duyuran lider Kemal Kılıçdaroğlu. Genel başkanlık döneminin en yüksek oyunu aldı. Yeni dönem parti meclisini (PM) oluşturmak için partiyi demir kalıplar içine sokmadı. Hem kendisine hem delegeye geniş bir hareket alanı sağladı.
Bu listenin dışından da PM’ye girenler oldu. Ancak görünen o ki Kılıçdaroğlu, Türkiye gerçekleri, parti dinamikleri doğrultusunda kendi tercihlerini de harmanlayarak bir MYK oluşturacak. Türkiye’de başka kitle partilerinde olmadığı şekliyle lider PM için geniş bir hareket alanı sağlayınca kurultaya parti tabanı, örgütleri, delege, sivil toplum örgütleri, sendikaların da tutumları yansıdı.
Toplamda bu yaklaşımların CHP’nin yeni dönem PM’sini oluşturduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu kapsamda delegenin tavrı bazı üyelere yüksek oy, bazılarına ise “çizik” olarak yansıdı. Delege ve en geniş anlamda CHP bileşenlerinden edindiğimiz izlenime göre genel başkanın dışındaki dinamikleri de şöyle sıralayabiliriz:
TUTMAYAN SÖYLEM
CHP tabanının belli konularda duyarlılığı biliniyor. Bunlar; Atatürk, Cumhuriyet, ulusal bağımsızlık, laiklik, Lozan, ülke bütünlüğü... Bu konularda yanlış ya da yanlış anlaşılmaya açık tutum ve değerlendirmeler değişim dinamiğini harekete geçiriyor. İktidarın neredeyse ülke gündemini kapatacak büyüklükteki medya ve gündem belirleme aygıtlarına sahip olmasına karşın bu durum CHP tabanını pek etkilemiyor. CHP tabanı kendi iletişim kanallarını hızlı ve anında işletebiliyor. Yeni ve kritik dönemde görev alacak yöneticilerin partinin tüm tonlarını kapsamaları bu açıdan önemli.
YEREL YÖNETİMLER
CHP, özgürlükçü bir kitle partisi. En azından bu satırları korkmadan yazabiliyoruz. Bu ortamda özellikle son yerel seçimlerden sonra CHP’de yerel liderler oluştu. Kılıçdaroğlu bir anlamda bu liderlerin lideri konumunda. Parti genel merkezinde görev üstlenen kişilerin yerel yönetimlerle uyumlu olması iktidar yürüyüşü için yaşamsal önemde. Ancak bazen, yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısını da aşarak belediyeler üzerinde oluşan ısrarların tepki çektiği çok açık. Her şeye karşın CHP, iç demokrasisini de işletip tepkisini belli noktalara odaklayabiliyor. Bu kurultaydan bizim tespit edebildiğimiz değişim dinamikleri bunlar. Parti lideri Kılıçdaroğlu’nun daha kapsamlı, ayrıntılı bilgiye ve değerlendirmelere hâkim olduğunu, yeni döneme bu verilerle hazırlanacağını değerlendiriyoruz.
TUZAKLARDAN TUZAK SEÇ
CHP, Türkiye ideallerini kurgularken bazı odaklar da “Talat Atilla Operasyonu”na benzer girişimlere hazır. İktidar kalemlerinden gelen ilk salvo Kürt sorunu. Odaklandığı nokta, “CHP, açıktan HDP ile ittifaka hazırlanıyor” söylemi. Hedefler belli: CHP’yi muhafazakâr tabanda şeytanlaştırmak, bölücü yaftasını yapıştırmak ve “dostları” ürkütmek. Habur’a mahkeme kuracaksın, Dolmabahçe görüşmelerini yapacaksın. Yetmeyecek seçime birkaç gün kala “Ferhat” kod adlı teröristi devletin televizyonundan konuşturacaksın ve bölücülüğü desteklememiş olacaksın. Sonra kurucu lideri bu ülkenin sınırlarını belirlemiş olan parti için toplum bilinçaltına “bölücü” imajını yerleştirmeye çalışacaksın... CHP, Kılıçdaroğlu’nun kurultayda Kürt sorununa yönelik değerlendirmelerini de kullanarak bu propagadayı kırmalı.
CUMHURİYET