Kılıçdaroğlu’na ve İmamoğlu’na niçin kızdılar anlamadım

Denizler, Amman'daki Filistin kampında eğitim gördü

Kılıçdaroğlu’na ve İmamoğlu’na niçin kızdılar anlamadım




Bilsinler ki, Denizlerin yeri Kudüs mitingi olurdu; ve üstelik mitingi düzenleyen olarak… Biz kimsenin yanına gitmedik, onlar bizim yanımıza geldi!

Curt Walter Goetz (1888-1960), Almanların en bilindik komedi yazarıdır.

Şu sözü unutulmaz oldu:

“Zaman büyük öğretmendir; ne yazık ki bütün öğrencilerini öldürür!”

Yıl, 1969. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Filistin halkının yanında silahlı mücadele vermeye giderken bu sözü duymuş muydu? 20'li yaşlarındaki romantik devrimci delikanlılar duysa bile umursar mıydı? Sanmam.

İsrail 1967'deki “Altı Gün Savaşı” ile Mısır'dan Sina Yarımadası'nı, Suriye'den Golan Tepeleri'ni, Ürdün'den Doğu Kudüs ve Batı Şeria'yı aldı…

Filistin Kurtuluş Örgütü hedefini, Akdeniz ile Ürdün Nehri arasında “Bağımsız Filistin Devleti”ni yeniden canlandırmak olarak açıkladı.

Denizler, Amman'daki Filistin kampında eğitim gördü. Yusuf Aslan, “El-Fetih'e niçin gittim?” başlıklı yazısında şöyle diyordu:

– “Bugün Ortadoğu'da Amerikan emperyalizminin ileri karakolu olan İsrail'e karşı Arap halkları antiemperyalist savaş yürütmektedir. Bu savaş Asya'da, Afrika'da, Latin Amerika'da ve bütün dünyada emperyalizmin baskısı altında ezilen halkların yürüttüğü devrimci kavganın parçasıdır. Emperyalizme karşı yürütülen savaş, bütün dünya halklarının ortak savaşıdır. Vietnam'da, Ortadoğu'da, Latin Amerika'da emperyalizme karşı sıkılan her kurşun, aynı zamanda Türkiye halkının kurtuluşu için sıkılmaktadır…”

Sadece üçü gitmedi Filistin'e…

ÜÇ BİN DEVRİMCİ

Filistin'e giden yaklaşık 3 bin devrimciden 39'u bu topraklarda can verdi…

Enternasyonal dayanışma adına İspanya iç savaşındaki sol direnişe dünyanın birçok yerinden sosyalistler nasıl gittiyse, Türkiye'den solcular Filistin halkıyla dayanışma için gönüllü olarak mücadeleye koştu…

Peki…

Türkiye'den Filistin direnişine katılmayanlar kimdi; Siyasal İslamcılar! Ve hatta bölgeye giden devrimcileri ihbar ettiler. Devrimciler Filistin bağımsızlığı için can verirken onlara “terörist” dediler!

Evet, zaman öğretmen; siyasal İslamcılar, dün “terörist” dedikleriyle bugün aynı mitingde buluşuyor. İslamcıların bu siyasal çizgiye gelmesinde 1960'lardan beri Filistin halkının mücadelesine destek veren devrimcilerin büyük payı oldu.

İşte… Önceki gün:

Saadet Partisi, ABD emperyalizminin barış planına tepki göstermek amacıyla Büyük Kudüs Mitingi düzenledi. Mitinge Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da katıldı…

Kılıçdaroğlu konuşmasında şöyle dedi:

-“Bütün mazlumlar birleşmelidir. İsrail'e karşı ilk Kudüs mitingini düzenleyen Milli Görüş lideri Erbakan'ı saygı ve rahmetle anıyorum. Siyasi olarak farklı görünen iki hareketi bir araya getiren bir davadır Kudüs. Allah hak, hukuk ve adalet diyenlerle beraberdir. Kimlik üzerinden, yaşam tarzı üzerinden bizi bölmeye çalışıyorlar. Emperyalizme karşı bütün mazlumların birleşme vaktidir…”

Gelelim konumuzun özüne:

ASIL EV SAHİBİ

Kudüs mitingi “Bizim Mahalle”nin kimi gençlerini çok öfkelendirdi:

-“Bu ülkenin aydınlanma birikimi var. Bunu kimse yok sayamaz. Çok ayıp çok.”

Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu'nun Kudüs mitingine gitmesine niçin kızdılar, inanın anlamadım.

Şuna tepki gösterseler anlarım:

-“Mitingin ‘ev sahibi' nasıl Saadet Partisi olur; onlar yokken bu ülkenin devrimcileri Filistin davasına sahip çıktı, mitingi CHP düzenlemeliydi.”

Hayır, maalesef maksatları bu değil; yine bildik “bizim onlarla ne işimiz var, neden o mitinge katıldık” nakaratı tekrarlanıyor!

Sosyal medyada benzer serzeniş hep var; üzerinde pek durmam. Ama burada “tarihsel hata” var. Bu salt bize de özgü değil:

Özellikle 1990'larda solun güçsüzlüğü Filistin'e bakışı-ilgiyi köreltti. Salt, “en çok biz savunduk” nostaljisi tekrarlanır oldu. Başka?

Başkası şu oldu:

-“Müslümanlar varsa biz yokuz!”

Bu siyasal duruşun başını FKÖ'den Muhammet Dahlan gibi bazı “şaibeli” isimler çekti.

Bizim heyecanlı gençlerin “duygusal” değil, “akılcı” düşünmeleri gerekiyor; Ortadoğu'da kimin eli kimin cebinde belli olmaz!

Bilsinler ki, Denizlerin yeri Kudüs mitingi olurdu; ve üstelik mitingi düzenleyen olarak…

Biz kimsenin yanına gitmedik, onlar bizim yanımıza geldi!

Asıl üzerinde durulması gereken budur:  “Ev sahibiyken”, nasıl “misafir” haline geldik Filistin davasında!

Arkadaşlar!

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ.

Odatv.com