Kimsesizlerin kimsesi kim?
Türkiye misafir ettiği bu insanların "kimsesizlerin kimsesi" olma iddiasında.
Kimsesizlerin kimsesi kim?
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre Türkiye'de 3 milyon 649 bini Suriyeli olmak üzere 4 milyondan fazla sığınmacı yaşıyor. Türkiye misafir ettiği bu insanların "kimsesizlerin kimsesi" olma iddiasında. Durum gerçekten öyle mi?
Sabah 08.30'da kapı zili acı acı çaldı.
Aile reisi, "Sabah sabah hayırdır" diyerek kapıya yöneldi ve "Kim o?" diye seslendi.
Parmağını zilden kaldırmayan kişi, "Yetişin! Yardım edin!.. Bizden fazla para istiyor ve eşyalarımızı istemediğimiz halde zor kullanarak evden çıkarmaya çalışıyorlar" diye feryat etti.
Kapı açıldığında hüngür hüngür ağlayan ve nefes almadan konuşmaya devam eden kişi, iki yıl boyunca Başakşehir İlçesi'nin Kayabaşı Mahallesi'nde bir sitede oturan alt kattaki komşunun 14 yaşındaki kızı Yara'dan başkası değildi.
"Ne oldu, neden ağlıyorsun Yara?" sorusuna gözyaşlarını silerek cevap vermeye çalıştı Yara: "Alt katta olup bitenlere engel olmanız lazım."
Bunun üzerine üst katın sakinleri karı-koca, iki yıllık komşularının nelerle karşılaştığını anlamak için alt katta indi.
Gördükleri manzara dehşet vericiydi. Eve sabahın erken saatinde giren 4 erkekten 3'ü paketlenmiş eşyaları dışarıda bekletilen kamyona taşımaya çalışırken biri de evin hanımına, "Sizin eşyanız çok fazla. Anlaştığımız 6 bin liraya götüremeyiz. Bunları taşıyıp kamyona yükleyeceğiz ama bize 9 bin lira vereceksiniz" diye çıkışıyordu.
Evin hanımı ise "Eşyalarıma dokunmayın! Size taşıttırmayacağım ve fazla para da vermeyeceğim" diyordu.
Artık tartışmadan çıkmış neredeyse şiddete dönmeye başlamış bu durum, Ürdünlü sığınmacı bir aile ile nakliye firmasının çalışanları arasında yaşandı.
Edinilen bilgilere göre, Ürdünlü Osama ailesi iki yıl önce Türkiye'ye taşınarak İstanbul'un Başakşehir İlçesi'nin Kayabaşı Mahallesi'nde TOKİ tarafından inşa edilen bir sitede ikamet ediyordu.
Baba Suudi Arabistan'da aile bireyleri Türkiye'de
Osama ailesi, tam anlamıyla ekonomik sorunlar nedeniyle göç etmiş bir aile.
42 yaşındaki Ürdünlü Osama Attar ile 40 yaşındaki Nur Hayek eğitimli iki insan.
Attar bilgisayar mühendisi, Hayek ise bilgisayar programcısı.
Her ikisi de İngilizce'yi ana dilleri Arapça kadar iyi biliyor ve konuşuyor.
Hayatlarını birleştiren Attar ve Hayek kısa bir süre sonra iş için ülkelerinden göçüp Suudi Arabistan'a yerleşiyorlar.
Burada 5 çocuk sahibi olduktan sonra Kanada'ya göç etmenin hayallerini kuruyorlar.
Türkiye'ye gelen aile İstanbul'a hayran kalıyor. Suudi Arabistan'a göre Türkiye'de ekonomik olarak daha rahat yaşayan aile, İstanbul'a yerleşiyor.
İki yıl İstanbul'da kaldıktan sonra Trabzon'a taşınmak istiyorlar. Ne oluyorsa işte Trabzon'a taşınma konusunda yaşanıyor.
Karşılaştıkları şiddet nedeniyle komşularından ağlayarak yardım isteyen 14 yaşındaki Yara Osama, başlarından geçenleri Independent Türkçe'ye anlattı.
Firma 6 bin liraya anlaştı sonra 9 bin lira istedi
Eşyalarını taşıtmak için anlaştıkları nakliye firması çalışanlarının eve gelip odaları gezdikten sonra kendilerine kızmaya ve fazla para istemeye başladıklarını söyleyen Yara, "Adamın anneme bağırıp üzerine yürümesi üzerine çok korktum ve hemen yukarı çıkıp yardım istedim" dedi.
Yara yaşananlara ilişkin şunları söyledi:
"Eşyalarımızı taşıtmak için bir firmayla görüştük. En son görüştüğümüz firma yetkilileri bizden evdeki eşyaların fotoğrafları ve videolarını çekip göndermemizi istedi. Bunun üzerine tüm eşyaların hem fotoğraflarını hem de videosunu çekip ilgili firmaya gönderdik. Annemiz Türkçe bilmediği için bütün pazarlığı ben ve ablam Rezzan yaptık. Pazarlık sonucu firma yetkilileriyle 6 bin liraya anlaşmaya vardık. Bugün eşyaları yüklemek için geldiler. Odaları gezdikten sonra bize bağırıp çağırmaya başladılar. Biz de 'Niye bağırıyorsunuz, ne istiyorsunuz?' diye sorduk. Bunun üzerine 'Eşyalarınız çok. 6 bin lira bizi kurtarmaz 9 bin lira vereceksiniz' dediler. İtiraz edince de bizi tehdit ettiler ve istemediğimiz halde eşyalarımızı taşımaya başladılar."
Eşya taşımaya gelen işçilerin bağırıp çağırmaları nedeniyle çok korktuklarını söyleyen Yara, "Bunun için onlara 'Peki anlaşırsak fatura kesecek misiniz? Sözleşme imzalayacak mısınız? Daha fazla para istemeyeceğinizin bir garantisi olacak mı?' diye sorduklarını dile getiren Yara, "Bu sefer, 'Hayır hiçbir şeye gerek yok, 9 bin lirayı peşin verirseniz sorun olmaz' dediler. Bu kadar paramızın olmadığını ve eşyalarımızı onlara taşıtmayacağımızı söyledik. Bunun üzerine daha da öfkelendiler. 'Madem eşyaları taşımayacağız, buraya gelişimizin bir masrafı oldu. Bin lira verin' diyerek bizden zorla para almaya çalıştılar" diye konuştu.
"Yardım istedik, apartmandaki komşularımız geldi" diyen Yara, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Komşularımız gelip ne olup bittiğini anlamaya çalıştı. Ancak 4 çalışan komşularımıza yönelik de kaba kuvvete başvurdular. İtirazlar işe yaramayınca komşularımız polis çağırdı. Site yönetimi devreye girdi."
Polis ekiplerinin gelmesi beklenirken bu kez evin büyük kızı 17 yaşındaki Rezzan, Trabzon'a taşınma sebebine ilişkin bilgi verdi.
İstanbul'u çok sevdiklerini, iki yıldır burada eğitim aldıklarını ve yeni bir arkadaş çevresi oluşturduklarını, bunlardan kopmanın hiç de kolay olmadığını vurgulayan Rezzan, "Ev sahiplerinin insafsızlığı nedeniyle bin 200 kilometre uzağa gidiyoruz" diyerek söze girdi.
"Ev sahibi iki yıl boyunca kira bedellerini hep peşin aldı"
Rezzan'ın anlattığına göre eşya taşıma olayında yaşananların nedeni tamamıyla ev sahibinin uygulamaları. Ev sahibi, iki yıl önce evine Ürdünlü aileye bin 550 liraya kiraya veriyor. Bir yıllık kira bedelinin tamamını ve iki aylık ödemeye denk gelen depozitoyu nakit alıyor ev sahibi.
Rezzan, bu konuda şunları söyledi:
"Biz bu evi tuttuğumuzda pencere ve balkonda korkuluk yoktu. Ev sahibi 'Yaptırın ya kiradan düşeriz ya da çıktığınızda geri veririm' dedi. Yaptırdık ve bir sene oturduk. İkinci sene kirayı 250 lira artırarak bin 800 liraya çıkarttı. Bu sefer de bir yıllık kira bedelini peşin aldı. Ev sahibimiz bu yıl ev kirasını bin 800 liradan 3 bin liraya çıkarmak istedi. Biz itiraz edince de 'Sizde para çok. Satın alın. Bu dairenin fiyatı 750 bin lira. Satın alın kurtulun. Satın almazsanız aylık 3 bin liradan toplam 36 bin lira peşin verin ve oturmaya devam edin. Yoksa evimden çıkın. Ben hemen başkasına veririm. Burayı tercih eden paralı yabancı çok' dedi. Bu nedenle biz de evimizi boşaltmak durumunda kaldık."
İki yıl önce 2 bin 200 lira harcayarak yaptırdıkları korkulukların parasının verilmediğini bunun üzerine demirleri bir fakire söktürmek istediklerini ev sahibine anlattıklarını belirten Rezzan, "Daha önce paramızı ödeyeceğine ilişkin söz veren ev sahibi bu sefer, 'Demirleri sökerken evime zarar verirseniz depozitonuzu vermem' diyerek bizi tehdit etti. İşte burada uygun bir ev bulamadığımız ve haksızlıklarla karşılaştığımız için taşınıyoruz" dedi.
"Bu uygulamalar bizi üzse de Türkiye’yi sevmeye devam edeceğiz" diyen Rezzan Osama, sözlerini şöyle tamamladı:
"Belki bizim yaşadıklarımız münferittir. Türkiye halkı başka ülkelerden gelen insanlara genelde iyi davranıyor. Yetkililerin açıklamaları da çok olumlu. Ancak bu tür hadiseler olumlu izlenimleri yok ediyor, gönül kırıklıklarının oluşmasına neden oluyor. Pahalı hayattan kaçıp Türkiye'ye geldik. Aile olarak burada yaşamak istiyor, dört kardeş de Türkiye'de okumayı arzu ediyoruz. Her şeye rağmen Türkiye'ye seviyoruz."
Polis gelince fazla parayı istemekten vazgeçip gittiler
Bekleyiş devam ederken çağrılan polis ekibi olayın yaşandığı siteye geldi.
Polisler tarafları dinledi. Karşılıklı şikayetçi olup olmadığını sordu.
Pazarlık yapıp 6 bin liraya anlaşan ancak anlaşmayı ihlal ederek sığınmacı aileden 9 bin lira isteyen nakliye firmasının çalışanları, tüm yaşananları inkar etti.
Fakat evin genç kızı yaşananları, yapılan pazarlıkları ve anlaşılan rakamları belgelerle ortaya koydu.
Zorla bin lira istemediklerini inkar eden firma çalışanları, polislerin Genel Bilgi Tarama (GBT) için kimliklerini istemeleri üzerine gitmek istediklerini söyledi.
Türkiye'de iki yıldır kalan Ürdünlü ailenin tüm bireyler Türkiye Cumhuriyeti'nin makamlarından aldıkları oturum belgelerini ve ikame kimliklerini gösterirken nakliye firmasının Türk vatandaşı çalışanları "Bunlara gerek yok. Mademki, eşyalarını bize taşıttırmak istemiyorlar, o zaman bize gidelim" diyerek polislerden izin isteyip hiçbir şey almadan çekip gittiler.
Osama ailesi, için yeni bir nakliye firması ile anlaşıldı. Üstelik gelen firma 5 bin 500 lira karşılığında eşyaları taşımayı kabul etti.
Haksızlığa isyanın bedelini bazen canlarıyla ödüyorlar
Sorunu hızlıca çözülen Osama ailesi sadece bir örnek.
Türkiye'ye sığınanların arasında çok daha "feci" durumlarla karşılaşan oluyor.
Kimisi karşılaştığı haksızlığa ses çıkardığı için bunun bedelini canıyla ödüyor.
Bursa'da bir pazar yerindeki tartışmada Suriyeli bir genç hayatını kaybetti.
Yeşilköy'de arkadaşlarıyla gezen bir başka Suriyeli de "sarhoş" olduğu ileri sürülen biri tarafından öldürüldü.
Yılmaz: "Devlet millet sahip çıkmaya çalışıyor ama çok fena örnekler var"
Yıllardır mülteciler konusunda çalışmalar yapan ve birçok olaya tanıklık eden Avukat Abdulhalim Yılmaz, savaştan, çatışmalardan ve yaşanan krizlerde canlarını kurtarmak için Türkiye'yi tercih edenlere genelde iyi yaklaşıldığını ancak birçok üzücü münferit olayın yaşandığını kaydetti.
"Kimse keyiften göç etmiyor, sığınmacı durumuna düşmüyor" diyen Yılmaz, "Türkiye'ye sığınmış insanlara karşı ortaya konulan tavır noktasında çok güzel ve olumlu örnekler var. Fakat bireysel olaylara bakıldığında çok fena örnekler de yok değil" ifadelerini kullandı.
Pek çok ülkeden insanın Türkiye'ye geldiğini ancak son yıllarda Suriye'den gelenlerin neredeyse 4 milyonu bulduğunu belirten Yılmaz, şunları söyledi:
"Türkiye'de sığınmacılara yönelik tavırda söylem ve eylem birliği var mı? Söyleme bakıldığında çok güzel bir yaklaşım söz konusu. Ancak eylemde farklı uygulamalar yaşanıyor. Suriyelilere yönelik yaklaşım çok değişiklik gösteriyor. Bazen Suriyeliler günah keçisi olarak görülüyor. Özellikle de kriz dönemlerinde olumsuz örnekler yaygınlaştırılıyor. Devlet ve milletin geneli, olumsuz örneklerin yaygınlaşmasını engellemeye çalışırken bazı kesimler tam tersine olumsuzlukları ön plana çıkararak suçlamada bulunuyor. Hatta sığınmacılara yönelik şiddet uygulanmasına yol açıyor. Bireysel yaklaşımda çok ciddi sıkıntılar var. Ekonomik krizde hemen sığınmacılar hedefe oturtuluyor. Makro düzeyde olumlu yaklaşım olsa da mikro düzeyde çok farklı uygulamalar oluyor."
Türkiye'de ne kadar sığınmacı var?
Birleşmiş Milletlere bağlı Ekonomik ve Sosyal İşler Organizasyonu'nun (DESA) verilerine göre Türkiye'de 5 milyon 679 bin mülteci ve göçmen yaşıyor.
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'ne göre de bu kadar sığınmacının 3 milyon 649 bin 750’si Suriyeli sığınmacılardan oluşuyor.
2011'de başlayan Suriye iç savaşından dolayı canlarını kurtarmak için farklı ülkelere göç edenler oldu.
Türkiye'de bu tarihten bu yana uyguladığı "açık kapı" politikası nedeniyle milyonlarca Suriyeli ikinci vatan oldu.
Türkiye, neredeyse tamamına yakını Müslüman ülkelerden gelen insanlara kucak açarken "kimsesizlerin kimsesi" olmaya iddiasında.
Peki gerçekten öyle mi?
Yaşananlara göz önünde bulundurulduğunda kimisi için Türkiye gerçekten "kimsesizlerin kimsesi" durumunda.
Kimileri için de kötü örneklerin yaşandığı bir yer.
Gerek ilgili kurumlar gerekse hükümet yetkililer, sığınmacılara yönelik kötü örneklerin önüne geçmeye çalışıyor.
Ancak bundan ne kadar başarılı olduğu tartışma konusu.
İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Başkanı Metin Çorabatır, Türkiye'nin mülteciler konusunda çok büyük sorumluluk üstlenerek ciddi fedakarlık yaptığı görüşünde.
Türkiye'nin dünyada en fazla sığınmacıya koruma sağlayan ülkeler listesinin başında yer aldığını belirten Çorabatır, ABD ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere birçok devletin mültecilere ilgi göstermediğini söyledi.
Çorabatır: "Türkiye en büyük nüfusu barındırarak bir fedakarlık yapıyor"
Koronavirüs sürecini bahane ederek sınırlarını sığınmacılara kapatan ülkelerin uygulamalarından örnekler veren Çorabatır, "Ekonomik krizlerin yaşandığı ortamda göz önünde bulundurularak bir değerlendirme yapıldığında Türkiye'nin fedakarlıkları devam ediyor" değerlendirmesinde bulundu.
"Türkiye’nin eksikliği var" diyen Çorabatır, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin sığınmacılara yönelik coğrafi kısıtlaması var. Doyasıyla sığınma sistemi geçici nitelikte. Bir mültecinin kalıcı ikameti için bir sistem yok. Ama Türkiye en büyük nüfusu barındırarak bir fedakarlık yaptı. Sığınmacılara yönelik sağlık ve eğitim hizmetlerini sağlıyor. Fakat dünyada yeteri kadar destek görmedi. Ama sığınmacıların buradaki hayatlarına baktığımızda gerçekte çok zorluk çekiyorlar. Kayıt dışı çalışıyorlar. Kovid-19 nedeniyle istismar ediliyorlar. Onlara yapılan yardımlar kesildi. Çoğu işlerini kaybetti, kiralarını ödeyemiyorlar."
Türkiye'de bazı uygulamaların herkes için sorun oluşturduğunu, dil bilmeyen insanların ise daha fazla problemlerle karşılaştığını hatırlatan Metin Çorabatır, "Statülerinin belli olmaması ve yabancı olarak görülmeleri nedeniyle sığınmacılar daha fazla haksızlıklarla uğruyor. Birileri tarafından istismar ediliyorlar. AB ülkeleri ise hiç dostane yaklaşmıyorlar. Özellikle son zamanlarda Yunanistan'ın yaptıklarından dolayı artık sığınmacılar kültürel olarak kendilerine yakın gördükleri Türkiye'de kalmayı tercih ediyorlar" diye konuştu.
The Independentturkish