Kıyamet Günü Saati küresel felakete her zamankinden daha yakın olduğumuzu gösteriyor

"Kıyamet Günü Saati"nin kadranını 23 Ocak'ta 2019 için 00.00'a 100 saniye kalaya ayarladı

Kıyamet Günü Saati küresel felakete her zamankinden daha yakın olduğumuzu gösteriyor




Bugün birçok lider milliyetçilik ya da izolasyonizm doktrinlerini benimsiyor, ancak kimse nükleer silahların ve iklim krizinin getirdiği tehdidi gözardı etmemeli

Ban Ki-Mun 

Chicago Üniversitesine bağlı "Bulletin of Atomic Scientists" dergisinin yayın kurulu nükleer kaynaklı olası bir büyük felakete işaret eden "Kıyamet Günü Saati"nin kadranını 23 Ocak'ta 2019 için 00.00'a 100 saniye kalaya ayarladı (AFP)

21. yüzyılın ikinci on yılı başlarken, dünyamız Soğuk Savaş'ın en gerilimli dönemlerinden bile büyük bir güvenlik kriziyle karşı karşıya.

Nükleer yıkım akut bir sorun. İran ve Kore Yarımadası'ndaki açmazlarla, Rusya ve ABD dahil ana güçler arasında nükleer silahların yayılmasını kısıtlayan nükleer silah kontrolü anlaşmalarının kasıtlı feshiyle daha da kötüleşiyor.

 

Avustralya'daki yangınlar, küresel ısınma ve şiddetli hava olayları insan sağlığı ve güvenliğine yönelik risklerin son örneğini sunarken, iklim krizi de insanlık için aynı derecede ölümcül bir varoluşsal meydan okuma teşkil ediyor. Ancak insanların geçen sene taşan öfke ve radikal değişim taleplerine karşın, küresel liderler karbon salımlarını azaltmak ve sürdürülebilir bir gelecek sunmak için cesur adımlar atabilecek kapasiteye sahip olduklarını henüz göstermedi.

İşte bu nedenle, Mary Robinson'la birlikte temsil ettiğim 'The Elders' olarak, Kıyamet Günü Saati'ni ileriye alacak adımı atmak için Atom Mühendisleri Bülteni'ne katıldık. Saatte şu an gece yarısına 100 saniye var, küresel felakete daha önce hiç olmadığı kadar yakınız.

Bu dünya için bir uyanma çağrısı olmalı. Kıyamet Günü Saati'nin, titiz bir bilimsel incelemeyle desteklenen ayarlanma kararı aynı titizlikte çok yönlü bir yanıta ihtiyaç duyuyor.

Ortadoğu'daki son hadiseler, uluslararası hukukun sınırlarınıaşan tek taraflı eylemlerin nasıl beklenmedik ve potansiyel bakımdan kontrol edilemez sonuçlar doğurabileceğini gösterdi.

Tahran'da Ukrayna yolcu uçağının düşürülerek 176 yolcunun ölümüne neden olunması, liderlerin ciddi müzakereler yerine kavgacı duruşu tercih ettiğinde bunun bedelini masumların kanla ödediğini gösteren korkunç bir uyarı oldu.

Nükleer güce sahip iki veya daha fazla güç arasındaki benzer bir çatışma ihtimali hepimizi dehşete düşürmelidir ki 2019'da Hindistan ve Pakistan arasında Keşmir için yaşananlarda gördüğümüz üzere bu tehlike arz eden bir gerçektir. Bu tür gerilimler, sorumlu bir küresel liderlik, nükleer silahsızlanma ve bu silahların yayılmasının önlenmesi hususunda çok taraflı çerçevelerin güçlendirilmesine yönelik dikkatli ve ortak bir girişim icap ettiriyor.

Bu yıl New York'ta düzenlenecek Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması (NPT) Gözden Geçirme Konferansı ilerleme kaydetmek için ciddi bir fırsat olmakla beraber, önde gelen nükleer güçlerin mevcut tutumları iyiye işaret değil. Geçen yıl zarfında tam aksine, ABD ve Rusya'nın Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler (INF) Anlaşması'ndan çekilmesiyle Avrupa topraklarında bir başka tehlikeli nükleer silah yarışı yaşanma olasılığındaki artışa şahit olduk.

Eğer Yeni Stratejik Silahları Azaltma Anlaşması (START) 2021'de yenilenmezse, Rusya ve Birleşik Devletler arasında artık yürürlükte herhangi bir nükleer silah anlaşması ve konuşlandırılmış nükleer cephanelerinin boyutlarına dair bir sınırlama kalmayacak.

 

KAYNAK: https://www.independentturkish.com/node/123256/d%C3%BCnyadan-sesler/k%C4%B1yamet-g%C3%BCn%C3%BC-saati-k%C3%BCresel-felakete-her-zamankinden-daha-yak%C4%B1n