Kıyiv Büyükelçisi Güldere Türkiye ve Ukrayna arasındaki ilişkileri değerlendirdi

Gerilen Türkiye - Rusya ilişkileri öncesi Büyükelçi'den çarpıcı değerlendirmeler

Kıyiv Büyükelçisi  Güldere  Türkiye ve Ukrayna arasındaki ilişkileri değerlendirdi


Türkiye’nin Kıyiv Büyükelçisi Yağmur Ahmet  , Türkiye ve Ukrayna arasındaki ilişkilere dair Kırım Haber Ajansı’na (QHA) değerlendirmelerde bulundu.

Büyükelçi Güldere, serbest ticaret müzakereleri, Kırım Tatar göçmenleri için 500 ev inşa etme planı, Kırım Tatar siyasi tutsaklar konusunda yapılan yardımlar ve ayrıca İdlip’teki son durumla ilgili QHA’nın sorularını cevapladı.

QHA: Son zamanlarda, Ukrayna ve Türkiye arasındaki savunma sanayisi alanında işbirliği artış gösteriyor. İki ülke gelecekte hangi projeleri hayata geçirmeyi planlıyor?

Savunma Sanayi gerçekten Ukrayna ile Türkiye arasında son dönemde ilişkilerin en önemli başlıklarından bir tanesi… Bu konuda somut iş birliği projelerimiz var, faaliyetlerimiz var. Bundan kısa bir süre önce Kıyiv’de bir toplantı yaptık. Savunma Bakanlıkları, savunma sanayisi kurumları ve kuruluşları bir araya geldiler. Ne gibi ilave imkanlar olabilir? Nasıl yeni projeler bulabiliriz? Bunları etraflıca konuştular. Dolayısıyla bu konuda önümüzde geniş bir iş birliği potansiyeli olduğunu düşünüyoruz, farklı platformlar üzerinde iş birliği imkanları olduğunu görüyoruz. Bunları zaman içerisinde, kademeli bir şekilde, giderek somut projeler halinde göreceğimizi düşünüyorum.

QHA: 2011 yılından bu yana Türkiye ile Ukrayna arasında serbest ticaret anlaşması için görüşmeler yapılıyorUkrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskiy de Türkiye’nin devlet kanalı TRT’ye yaptığı röportajda serbest ticaret anlaşması için son bir adım kaldığını söyledi. Devam eden müzakereler şuan hangi aşamada?

Serbest ticaret anlaşması maalesef çok uzun süredir konuştuğumuz ama son noktayı koyamadığımız bir anlaşma. Geçtiğimiz yıl itibariyle bu konudaki çalışmalar tekrar hızlanmaya başladı. Bu yıl Ocak ayında sayın Cumhurbaşkanımızın Kıyiv ziyareti öncesinde yeni bir müzakere turu gerçekleşti. Sayın Cumhurbaşkanımızın ziyareti sırasında bu konuda tekrar görüşmeler yapıldı. Hem sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan hem Ukrayna Devlet Başkanı Volodımır Zelenskiy bu metnin sene sonuna kadar bitirilmesi talimatını tekrar verdiler. Ekipler arasında bu konudaki çalışmalar sürüyor. Diliyorum ki sayın devlet başkanlarının talimatına uygun bir şekilde bu sene serbest ticaret anlaşmasının müzakerelerini bitirelim.

Burada şöyle bir parantez açabiliriz, iki tarafta da bu anlaşma ile ilgili tereddütlü yaklaşan bazı kesimler var. Türkiye’de de Ukrayna’da da ‘Bu ölçekli bir anlaşma bizi nasıl etkiler?’ ‘Biz sıkıntıya düşer miyiz?’ diye kaygılı bazı sektörler var. Fakat burada bence büyük resme bakmak lazım. Türkiye ve Ukrayna iki büyük ekonomi, bu ikisi serbest ticaretle bir araya geldiğinde, ‘burada sen kazandın, ben kaybettim’den ziyade iki tarafında kazanacağı bir metin ortaya çıkacak diye düşünüyoruz. Umuyoruz ki bu çalışmalar önümüzdeki aylarda devam etsin ve bu sene içerisinde artık bunun adını koyalım.

QHA: Türk vatandaşlarının son zamanlarda Ukrayna sınırında sorunlar yaşıyor. Ukrayna Dışişleri Bakanlığı da Türkiye- Ukrayna sınır geçişi prosedürleri konusunda bir anlaşmadan bahsedildi. Sınır geçişleri konusunda bir gelişme olacak mı?

Bu konu maalesef bizi üzen bir konu. Ukrayna ile Türkiye arasında vatandaşlar kolaylıkla geliş- gidiş yapsınlar ve turizm canlansın düşüncesiyle ve bu çerçevede iki ülke birbirine yaklaşsın düşüncesiyle; önce vizeleri kaldırdık sonra bu yetmedi pasaportları kaldırdık. Dolayısıyla artık kimlikle seyahat aşamasındayız. Bununda etkisiyle turizm sayılarında büyük bir artış oldu. Biz geçtiğimiz yıl 2019’da Ukrayna’dan 1,5 milyon turist ağırladık, Ukrayna’ya Türkiye’den 300 bini aşkın turist geldi. Fakat burada bir sıkıntılı konu, Ukrayna sınırından geri gönderilen vatandaşlarımız. Maalesef 2019 yılında 3 bini aşkın vatandaşımızın geri gönderildiği yönünde bilgiler var. Bu uygulamada bir iyileşme olması gerektiği yönündeki düşüncemizi ben Ukrayna makamları ile paylaşıyorum. Son olarak 2 gün önce İçişleri Bakan Yardımcısı ile bu konuları görüştük. Türk vatandaşlarının Ukrayna’ya gelişlerinde bu şekilde muamele görmemeleri konusunda değerlendirmelerimizi tekrar Ukrayna tarafına ilettik. Bu konudaki uygulamanın tekrar gözden geçirileceği yönünde bir yanıt aldık. Bu sürecin takipçisi olacağız.

QHA: Türkiye’nin Kırım Tatarları için 500 ev inşa etmeyi planladığı Herson bölgesinde incelemelerde bulundunuz. Bu proje ile ilgili son gelimeler nedir?

Kırım Tatarları malum 2014 sonrasında çok ciddi sıkıntılara maruz kaldılar. Türkiye Cumhuriyeti Ukrayna devleti ile birlikte bu sıkıntıların çözülmesi zorlukların aşılması için yoğun bir gayret içerisinde oldu. Bu kapsamda Tatar soydaşlarımızın, eğitim, barınma ve dini vecibelerini yerine getirmeleri konusunda muhtelif projelere, gerek Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) eliyle gerekse diğer ajanslarımız vasıtasıyla yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bu kapsamda sayın Cumhurbaşkanımızın 3 Şubat tarihinde Kıyiv’e gerçekleştirdiği ziyarette, yeni bir mutabakat ortaya çıktı. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Ukrayna Devlet Başkanı, Türkiye’nin, Herson bölgesine yerleşmek durumunda kalan Kırım Tatarları için 500 konut inşa etmesi konusunda projeyi duyurdular. Bu karar doğrultusunda Toplu Konut İdaresi Başkanlığından (TOKİ) bir heyet Herson’a geldi. Ben de kendilerine eşlik etmek üzere Herson’a gittim. Orada Herson Valisi Sayın Gusev başkanlığında bize yakın ev sahipliği gösterildi ve bu konutların inşa edilebileceği bazı farklı alanlarda incelemelerde bulunduk. Belli bazı gözlemler yaptık, somut tespitler yaptık. Nerede? Nasıl? Olacağına dair çalışmalar sürüyor. Fakat şu kesin ki bu konuda imkanlar ne kadar hızlı hareket etmemize el verirse bu süreci o kadar hızlı yürüteceğiz. Önümüzdeki dönemde bu konuda bir yandan planlamalar devam ediyor, bir yandan bu konuda bir anlaşma yapılmasına dönük çalışmalar başlamak üzere. Dolayısıyla Herson bölgesinde 500 konut yapılmasına yönelik talimatı en kısa sürede yerine getireceğiz. Tabi Herson’da 500 konut kararı başka bir konut yapılmayacağı şeklinde yorumlanmamalı. Biz zaten Türkiye olarak bugüne kadar neler yaptık. Tatar soydaşlarımız için ne gibi katkılarda bulunduk. Bunu herkes biliyor herkes görüyor. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde Herson’daki proje dışında da Tatar soydaşlarımız için yapacağımız şeyler olacaktır. Nerede? Nasıl ihtiyaçlar var? Bunları meclis yönetimiyle, Mustafa Aga başta olmak üzere Kırım Tatar liderliğiyle, sürekli konuşuyoruz, görüşüyoruz. İhtiyaçlara elden gelen imkanlar doğrultusunda yardımcı olmaya devam edeceğiz.

QHA: Herson ziyaretlerinizde Türk iş adamlarının bu bölgede kurmak istedikleri organize sanayi bölgesi ile ilgili bir girişiminiz oldu mu? Bu konu hakkında herhangi bir gelişme var mı?

Ben bölgelere yaptığım ziyaretlerde, Türk iş adamlarıyla beraber gitmeyi tercih ediyorum. Herson’a da aynı şekilde gerek Kıyiv bölgesinden gerekse Herson civarındaki iş adamlarımızla birlikte bir seyahat gerçekleştirdik. Orada sayın Valiyle, belediye başkanıyla görüşmeler yaptık. Bu kapsamda Herson, Türkiye iş dünyasıyla neler yapabileceğine dair fikirlerini bizimle paylaştı. Bu fikirlerden bir tanesi de organize sanayi bölgesiydi. Üstelik sadece Herson merkezinde değil, Herson’un ilçelerinde de örneğin ‘Geniçesk’te de bir organize sanayi bölgesi kurulabilir mi?’ bu konuda bazı temaslar oldu. İnanıyorum ki bu konuda Türkiye’nin çok geniş bir tecrübesi olduğu için, bu tecrübeyi Ukrayna ile paylaşıp, Ukrayna’da hem soydaşlarımıza istihdam yaratacak hem Ukrayna bölgesinde Ukrayna insanlarına yeni iş imkanları sağlayacak bu bölgeleri hayata geçiririz. Çünkü bu hakikaten Türkiye’nin çok başarılı bir modeli… Küçük ve orta ölçekli işletmelerin bölge ekonomisine çok ciddi katkılar sağlamasına imkan veren bir yapı. Dolayısıyla bu yapıyı Ukrayna’da da güçlü bir şekilde hayata geçirerek hem Türkiye hem Ukrayna birlikte kazansın birlikte büyüsün istiyoruz.

QHA: Yakın gelecekte, Ukrayna ve Rusya arasında bir esir değişimi olması daha bekleniyor. 2016 yılında yapılan esir değişiminde Türkiye aracı olmuştu ve bunun sonucunda Kırım Tatar Milli Meclisi Başkan yardımcıları Ahtem Çiygöz ve İlmi Umerov serbest bırakılmıştı. Yeniden yapılması planlanan bu esir değişiminde Türkiye’nin bir girişimi olacak mı?

Biz Kırım Tatarlarına farklı alanlarda yardımcı oluyoruz, destek çıkıyoruz derken tabi ki başlıklardan bir tanesi de bu… Kırım Tatar liderliğiyle bu konuda düzenli olarak temastayız. Serbest bırakılması istenen kişilerle ilgili olarak haberleşiyoruz. Listeler bize geliyor. Biz bu konuda kendi kulvarımızda, Ankara-Moskova hattında çalışmalarımızı her zaman sürdürdük. Bunun neticeleri de dediğiniz gibi geçmişte alındı. Dileğimiz o ki bundan sonra da bu sürece Türkiye katkıda bulunsun.

QHA: Türkiye’nin 36 şehit verdiği İdlip’teki hain saldırının ardından, Ukrayna resmi makamlarından Türkiye’yi destekleyen açıklamalar geldi. Ayrıca Türkiye’nin Ukrayna Büyükelçiliği önünde ve Ukrayna’nın belli yerlerinde Türkiye’yi destekleyen eylemler yapıldı. Ardından ateşkes ilan edildi. Bu konudaki son gelişmeler nedir?

Malesef çok sayıda şehit verdiğimiz bir saldırıya maruz kaldık. Fakat şehitlerimizin kanı yerde kalmadı. Bu saldırıyı gerçekleştiren Rejim unsurlarına gerekli cevabı sahada verdik. Bu süreçte gerek Büyükelçiliğimizin önüne gelerek acımızı paylaşan Ukraynalı ve Ukrayna’daki soydaşlarımıza gerekse Ukrayna’nın farklı kentlerinde yapılan destek gösterilerine tabi ki çok teşekkür ediyoruz. Suriye’de maalesef çok büyük bir insani trajedi yaşanıyor. Bu Türkiye için güvenlik sorunudur. Ama Türkiye’nin de ötesinde bütün bölge, bütün Avrasya coğrafyası için bir güvenlik sorunudur. Bu sorunun nasıl çözülebileceği, bir güvenli bölge kurulması suretiyle hem Suriyeli zor durumdaki insanlara güvenli bir yaşam alanı açılabileceği hem de düzensiz göçle mücadele anlamında önemli bir kazanım elde edilebileceğini biz çok uzun süreler anlatmaya çalıştık. Fakat maalesef bu konudaki uluslararası reaksiyon beklediğimiz ölçüde olmadı. Son olarak İdlip’e yönelik artan askeri operasyonlar neticesinde, bizim sınırımıza yeniden 1 milyona yakın mülteci akını vuku buldu. Türkiye zaten uzun yıllardır 4 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor. Bu 4 milyona ilaveten 3 milyon Suriyeliye de sınırın öbür tarafında yardımcı olmaya çalışıyor. Dolayısıyla biz artık dayanabileceğimiz noktaya geldiğimiz için bu son dalgadan sonra bazı Türkiye’den ayrılmak isteyen mültecilerin önünü açmak durumunda kaldık ki bu zaten bu mültecilerin en doğal hakkı. Kimseyi zorla bir yerde tutmamız mümkün değil. Herkes uluslararası hukuk çerçevesinde istediği yere gitmekte özgürdür. Türkiye’den ayrılmak isteyen mültecilerin başka ülkelerin sınırlarında maruz kaldığı muameleyi de herkes görüyor. Türkiye bunca senedir bu kadar milyon insana ev sahipliğini en iyi şekilde yapmışken, diğer ülkelerin bizim 10’da 1’imiz, 100’de 1’imiz kişiyle karşı karşıya kalınca neler yaptığını da artık uluslararası kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Biz istiyoruz ki Suriye’de meşru bir hükumet olsun, halkıyla barışık bir hükumet olsun. Bu hükumet Türkiye’yle ve bölge ülkeleriyle artık bir terör merkezi olarak değil, bir istikrarsızlık merkezi olarak değil, barış merkezi olarak diyalog içerisine girsin. Baştan beri bizim arzumuz buydu. İdlip merkezindeki son eskalasyonun durdurulması, insani göçe son verilmesi, oradaki insanlara güvenliğin tesisi anlamında son imzalanan ateşkes dün akşam ilan edildi. Umuyorum ki bizler için hem İdlip’te hem daha geniş planda bu istikrarsızlığa son verilmesi için bir merhale olur, bu istikamette ilerleriz.

  •  

    qha.com.tr