KKTC Başbakanı Tatar: Kıbrıs’ı AB mekanizmasına terk etmek istiyorlar

Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğü bizler için hayati öneme haizdir

KKTC Başbakanı Tatar: Kıbrıs’ı AB mekanizmasına terk etmek istiyorlar


Göreve başlamasının ardından Türkiye’ye ilk resmi ziyareti kapsamında Ankara’da bulunan KKTC Başbakanı Ersin Tatar, Doğu Akdeniz’deki gelişmeler ve Kıbrıs hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Ersin Tatar, göreve başlamasının ardından Türkiye’ye ilk resmi ziyareti kapsamında Ankara’da bulunduğu sırada AA muhabirinin sorularını yanıtladı. Doğu Akdeniz’deki gelişmelerin de hükümetin öncelikli gündem maddelerinden olduğunu vurgu yapan Tatar, Yavuz ve Fatih gemilerinin KKTC’nin de ruhsatlandırdığı bölgelerde sondaj çalışmaları yürüttüğüne dikkati çekerek, KKTC’nin, Doğu Akdeniz’de Türkiye ile hareket etmekten yana duruş sergilediğini söyledi. Ekonomi, Doğu Akdeniz, Kapalı Maraş konularının yanı sıra turizm başlığında da Türkiye ile istişare içinde olduklarını vurgulayan Tatar, KKTC’ye yurt dışı uçuşların sadece Türkiye üzerinden yapılması nedeniyle hava yolu şirketlerinin sefer sayılarını artırmasının önemli olduğunun altını çizdi.

 

“TÜRKİYE’NİN GARANTÖRLÜĞÜ BİZİM İÇİN HAYATİ ÖNEME SAHİPTİR”

Tatar, KKTC’nin geliştirilebilmesi ve güçlendirilebilmesi için yapılacak katkı ve yardımların önemine vurgu yaparak, “Gelinen aşamada, uluslararası görüşmelerden Rumlarla bir ortaklık veya federal temelli bir anlaşmanın olacağı umudu artık pek görülmemektedir” dedi. Türkiye’nin garantör ülke olarak tek taraflı müdahale hakkının, 1960 anlaşmalarının en önemli boyutu olduğunu dile getiren Tatar, “garantörlüklerin modasının geçtiği” yönündeki görüşlere kesinlikle katılmadıklarının altını çizdi. Tatar, “Anlaşma şekli nasıl olursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğü bizler için hayati öneme haizdir” diye konuştu.

“AKINCI’YA SORUYORUZ; ‘NE OLDU DA TEKRAR GÖRÜŞME SÜRECİNE GİRMEK İSTİYORSUN?”

KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı, GKRY Lideri Anastasiadis ve BM Genel Sekreteri Guterres’i bir araya getirmesi ön görülen üçlü toplantının, Kıbrıs konusundaki sürece nasıl etki edeceğini değerlendiren Tatar, Crans Montana’daki görüşmelerde “masanın devrildiğini”, gösterilen esneklik ve iyi niyete rağmen Türk tarafının karşılık bulamadığını söyledi. Tatar, Guterres’in, o toplantının sona ermesi üzerine “Artık zemin yoktur, bu iş bitmiştir. Yeni bir zemin oluşursa bu konferansı tekrar çağıracağım” şeklindeki yorumunu hatırlattı. Akıncı’nın ise KKTC’ye dönüşünde “Artık bu bizim neslin son şansıydı. Son şans da yitirilmiştir, kaybedilmiştir” sözlerine atıfta bulunan Tatar, şöyle devam etti: “Şimdi biz Sayın Akıncı’ya soruyoruz Kıbrıs’ta; ‘ne oldu da tekrar aynı noktadan bir görüşme sürecine veya macerasına girmek istiyorsun?’ Çünkü zeminde hiçbir değişiklik yok. Neden aynı noktadan Kıbrıs Türk halkını oraya sürükleyeceksin ve tekrar o heyecanlı maceralı günleri bize yaşatacaksın?”

 

TERTİPLEDİKLERİ OYUN TÜRKİYE’NİN GARANTÖRLÜK HAKKINI ELİNDEN ALMAK

Tatar, Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıs’ta iki ayrı devlet temelinde bir anlaşmadan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlük haklarının devamından yana olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti: “(Akıncı’nın) Gideceği masada şunlar konuşulacaktır; federal temelli bir anlaşma ki Kıbrıslı Türklerin çoğu buna hazır değildir, buna rıza göstermeyeceklerdir. O masada Türkiye’nin garantörlük meselesi bambaşka bir noktaya çekilmek istenecektir. Hatta beşli garantörlükler ve AB içerisinde garantörlükler ki o garantörlükler içerisinde bunu altını çizerek vurgulamak istiyorum, bu çok önemlidir, Türkiye’nin tek taraflı müdahale hakkına ilişkin ‘kesinlik’ olmayacaktır.” Tatar, Türkiye’nin 1974’te tek taraflı müdahale hakkını kullandığını anımsatarak, “Şu anda tertipledikleri oyun veya süreç; Türkiye’nin bu garantörlük hakkını ‘modası geçti’ diye elinden almak ve bizleri AB mekanizmalarının insafına terk etmek. Kıbrıslı Türkler bunu kabul etmez, etmemelidir.” diye konuştu.

“TÜRKİYE CUMHURİYETİYLE HAREKET EDERSEK VAR OLABİLİRİZ”

Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıs davasını Türkiye ile yürüttüğünü vurgulayan Tatar, şunları kaydetti: “Dr. Fazıl Küçük’ün ifadesi şu olmuştur; ‘biz ancak Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte hareket edersek var olabiliriz.’ Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte KKTC ve Kıbrıs Türk halkının kendi devlet çatısı altında bu coğrafyada onurlu, haysiyetli bir şekilde yaşayabilmesi o günden bugüne bir onur meselesidir, bir milli davadır.”

“GUTERRES ÇERÇEVESİNDE MASAYA GELMEMİZ TEHLİKELİ”

Tatar, Doğu Akdeniz’de hidrokarbon zenginliklerinin gündeme gelmesiyle dünya milletlerinin bundan istifade bölgede daha fazla boy gösterdiğini belirterek, Rum tarafının uluslararası anlaşmalara rağmen tek taraflı çeşitli ülkelerle anlaşma yaptığına dikkati çekti. Tatar, “Kıbrıslı Türklere büyük haksızlıklar yapmaları, onları dışlamaları ve ortaklık zihniyetinden çok uzak durmaları noktasında bizim tekrar Guterres çerçevesinde böyle bir masaya gelmemizin fevkalade tehlikeli olduğunu düşünmekteyim. Bu, büyük bir oyun da olabilir.” değerlendirmesinde bulundu.

 

KKTC MİLLİ BİR MESELEDİR

Tatar, KKTC’nin milli bir mücadelenin neticesinde doğduğuna, o mücadelede on binlerce şehit verildiğine ve birçok bedel ödendiğine vurgu yaparak, “Bunun hesabı kitabı yoktur. Bu, çok önemli bir milli meseledir. Doğu Akdeniz’de KKTC’nin duruşu çok önemlidir. O bakımdan bunu güçlendirmek, Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte bütün bu siyaseti şekillendirmek arzu ve temennimizdir. Şu anda Genel Başkan olduğum Ulusal Birlik Partisi ve Başbakan olduğum hükümetin de esas politikası bu eksendedir” dedi.

ÖNCEKİ HATALARA DÜŞMEYECEĞİZ

KKTC Başbakanı Ersin Tatar’ın resmi ziyareti kapsamında Ankara’da bulunan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Diplomasi Muhabirleri Derneğine (DMD) üye bazı gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Özersay, Türk tarafının, Doğu Akdeniz’deki kaynakların sadece paylaşımına değil yönetimi konusuna da önem verdiğini söyledi. Özersay, Türk tarafının Kıbrıs konusunda 2011’de çok köklü bir paradigma değişikliğine gittiğini ve sadece protesto etmeyi bırakıp eyleme geçtiğini vurgulayarak, “Lisans verdik, sismik araştırma yaptık, kazı yapma noktasına kadar geldik. Özellikle 2011’den sonra bugün, Doğu Akdeniz bölgesinde sahada bozulan dengenin tekrar kurulduğu bir noktadayız.” ifadelerini kullandı. Özersay, Rum tarafının “müzakereler devam ediyor zaten” anlayışı nedeniyle birçok konunun askıda kaldığına işaret ederek, “Biz ilerleyemedik ve sahada fiili durum oluşturdular. Bundan sonra aynı hataya düşme niyetimiz yoktur. Doğu Akdeniz’de bölgesel olan bir politikayı askıya almak hatasını daha önce yapmıştık, bundan sonra yapma düşüncemiz yoktur.” ifadelerini kullandı.

“AB ADİL DAVRANMAK İSTESE DE YAPISI BUNA MÜSAADE ETMİYOR”

AB’nin KKTC’ye bakışı hakkında Özersay, şu ifadeleri kullandı: “Ben AB’den veya Brüksel’den Kıbrıs Türkü’nün duruşunu kabul etsinler diye nasıl bekleyebilirim? Üstelik de üye devlet kabul ettiği Kıbrıs Rum tarafıyla dayanışma halinde olmak zorunda. Biz bunu gündelik hayatımızda da hissediyoruz. AB ne bize adil davranabiliyor, adil davranmak istese de adil davranamaz zaten, kurumsal yapısı buna müsaade etmiyor.” Özersay, Kapalı Maraş konusunda da envanter çalışmasının başladığı bilgisini paylaştı. KKTC Dışişleri Bakanı Özersay, mülklerin durumu, tapu kayıtları, hukuki durum ve benzeri birçok konuyu içeren, taşınır ve taşınmaz malları kapsayan çalışmanın masada ve sahada devam ettiğini vurguladı.

 

MİLLİ GAZETE