“Klise Çanı’na” sahip çıkamayan bir adama İzmir teslim edilemez.

CHP'li Tunç Soyer’in Sultan Vahdettin’e hakareti, Mustafa Kemal'in düşüncesi!

Editor1

Kasım 26, 2023 - 21:41 Updated: Kasım 27, 2023 - 01:21

“Klise Çanı’na” sahip çıkamayan bir adama İzmir teslim edilemez.

YUSUF İNAN YAZDI

CHP'li Tunç Soyer’in Sultan Vahdettin’e hakareti, Mustafa Kemal'in düşüncesi!

CHP'li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer büyük tartışma çıkaran sözleri:

“100 yıl önceydi. Bu toprakları yönetenler gaflet, delalet ve hatta hıyanet içindeydi. Gençler, kadınları, çocukları, geleceği hiç düşünmediler. Sadece saraylarındaki saltanatı korumak için bütün bir milleti ateşe attılar. İnsanlık onurumuzu, bağımsızlık tutkumuzu ve yaşam hakkımızı ayaklar altına aldılar ve teslim oldular”

Bu konuşmanın ardından İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer hakkında 'Osmanlı ve son padişah Vahdettin'e hakaret' etmek gerekçesiyle İçişleri Bakanlığı'nca soruşturma başlatıldı. Soruşturma ile ilgili açıklama yapan Soyer, ''Sözlerim Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’undan alınmıştır. Her sözümün arkasındayım. Buyrun, buradayım.' ifadelerini kullandı.

Bazı sanatçılar ve CHP’li Belediye Başkanlıkları İle sanatsal ve parasal ilişki içinde olan çevreler Tunç Soyer’e destek çağrısı yaptı.

Türkiye tam da bunları tartışırken, Tunç Soyer’in Seferihisar Belediye Başkanlığı döneminde yıkılan eski kilise çanının Yunan Konsolosluğu’na verildiği iddiası nedeniyle ikinci bir soruşturma başlatıldı.

Son Osmanlı Padişahı Vahdettin’e “vatan haini” derken tarihi kilise çanını Yunanistan İzmir Başkonsolosu Argyro Papoulia’ya verdiği iddia edildi.

İzmir’deki Türk izlerinin silinmesini şimdilik başka bir yazıya bırakıyorum.

Şu unutulmamalıdır ki, Mustafa Kemal yanında Sultan Vahdettin’e hakaret ettirmemiş ve tarihi bir söz söylemiştir:

"Bu adam istese ülkeden ayrılmaz, askerlerini toplar, karşımıza dikilirdi. Ülkeden ayrıldıktan sonra İslam Alemi’nin halifesi olarak büyük orduları arkasına takar ve bizimle savaşırdı."

Hiçbirini yapmadı.

Sessiz sedasız gitti ve ülkenin toparlanmasına fırsat verdi. Yanına üç bin altın lira aldı. Mustafa Kemal bu durumu anlatırken, istese yanına saraydaki altınları ve paraları alır da giderdi. O hiçbirini yapmadı diyerek Sultan Vahdettin'in onurlu duruşunu takdir etmiştir.

Sultan Vahdettin'in kırk yıllık emektar tütüncübaşısı Kayserili Şükrü Bey anlatıyor:

Ünlü tarihçi İlber Ortaylı: Vahdettin'e "İngiliz uşağıydı" gibi yorumlardan kaçınmak gerekir.

"Türkler bir şeytan gibi savaşır ama centilmendir, aciz olana saldırmaz ve dokunmaz"

Prof. Dr. İlber Ortaylı, Osmanlı Devleti'nin son padişahı 6. Mehmet Vahdettin'e yönelik "İngiliz uşağıydı" gibi yorumlardan kaçınılması gerektiğini söyledi.

Son padişah VI. Mehmet Vahideddin bir kaçışı tercih ediyor. “Atıldım, satıldım, hak benimdi” gibisinden hiçbir beyanname de yayınlamıyor. İstifa ettiği yönünde herhangi bir şey de duyurmuyor. Mesela son Çar, “Rusya’nın hayrına çekiliyorum, Tanrı Rusya’yı korusun!” diyerek bir beyannamede bulunurken, Vahideddin halka karşı böyle bir yayın yapmayı tercih etmiyor. Kendisi 11 Kasım’da İngilizlere yazdığı bir mektupta hayati tehlike dolayısıyla İngiltere’ye sığındığını bildiriyor. Bunu sözlü olarak yapmış, karşı taraf yazılı olarak istemiş; makul istekti.

Padişah bu başvuruyu yazılı olarak yapmayı epey düşünmüş. Fakat yapabileceği başka bir şey, yazabileceği başka kimse de yoktu, ancak İngilizlere sığınabilirdi.

O yüzden “İngiliz uşağıydı” gibi yorumlardan kaçınmak gerekir. Çünkü Fransa Ankara Musalahası’nı yapmıştı ve artık donanmayı burada tutmuyor, sur içi İstanbul’da öylesine bir işgal kuvveti bulunduruyordu.

İtalya ise zaten Üsküdar’daydı ve Ankara Hükümeti ile arası çok iyiydi. Bu yüzden o da seçenekler arasından eleniyor. Padişahın da tabii ki Yunanlara sığınması gibi bir durum söz konusu değil. Geriye kala kala sadece İngiltere kalıyor. Dahası Boğazlar mıntıkasının denetimi de İngilizlerin elinde… Yani padişahın Karadeniz’e çıkıp oradan Romanya’ya geçecek bir durumu yok. Her yol İngiltere’ye çıkıyordu. Neticede diğer taraftan İngilizler de bu işi tabii kabul ediyorlar.

Şu söylenebilir.

Başaramadılar. Büyük hatalar yapıldı. Ve bu güne gelindi.

Bugün de benzer hatalar yapılıyor. Tunç Soyer de hata yapıyor. Seferihisar ilçe belediye başkanıyken kendisine emanet edilen tarihi “Çan”a sahip çıkamıyor.

Tunç Soyer ile ilgili, gazetecilere ulaşan onlarca bilgi ve ihbar var.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in önünde duran İzbeton dosyası var.

Tunç Soyer İzmir’e aday yapılırken İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener bu değerlendirmeyi yapmıştı:

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İzmir'de CHP'nin Büyükşehir adayı Tunç Soyer'e, 12 Eylül askeri darbesi döneminde ülkücülerin davasına bakan askeri savcı babası Nurettin Soyer üzerinden yöneltilen eleştirilerle ilgili partisinin ve kendisinin tutumunu ise "Babadan oğula suç geçmez, oğuldan babaya da suç geçmez" sözleriyle açıkladı.

O dönemin mağdurlarından İYİ Partili, Ülkücü Müsavat Dervişoğlu Dervişoğlu, Soyer'e yönelik kişisel nedenlerle karşı çıktığı yönündeki yorumların kendisini son derece incittiğini belirtip, özetle şu görüşleri dile getirdi:

"Benim Tunç Soyer'in İzmir Seferihisar Belediye Başkanı olduğu dönemde de kimin oğlu olduğu tarafımdan malum bir husustur. 2009'dan itibaren kendisini tanırım ve kimin oğlu olduğu üzerinden herhangi bir eleştiri kendisine tarafımdan yöneltilmiş değildir. Ben 12 Eylül'ün mağdur edilmiş yargılanmış bireylerinden biriyim ama bu konuda tek değilim. Ülkücü, devrimci, milli görüşçüsü o dönem keskin mağduriyetler yaşamıştır. Ama bunu siyasi hayatım boyunca istismara yeltenmedim.

Tunç Soyer ise kendisini şikayet eden vatandaşa "Meczup" ve "Zibidi" dedi.

İşte aradaki fark bu.

Tunç Soyer’in hırçınlığı artıyor.

Bu dil ve söyleme sahip bir isim İzmir'e belediye başkanı olamaz.

Kendisine emanet edilen “Klise Çanı’na” sahip çıkamayan bir adama İzmir teslim edilemez.

CHP Genel Merkezi artık bu beceriksizleri, bir “Klise Çanı’na” sahip çıkamayanları İzmir’in başına musallat etmesin!

İzmir, Tunç Soyer’in aile şirketi değil!