Kobani duruşmasında polis kalkanı

Adil yargılama tartışması

Kobani duruşmasında polis kalkanı


Kobani duruşmasında polis kalkanı

Eski HDP eş genel başkanları Demirtaş ile Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 108 sanıklı Kobani davasının ilk duruşması yapıldı. Duruşmaya HDP’illerle basın arasında oluşturulan polis kalkanı damga vurdu.

Eski HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 28’i tutuklu 108 kişinin yargılandığı Kobani davası Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı.

Sincan Cezaevi kampüsü içindeki duruşma solununda yapılacak seri duruşmalarla tamamlanması beklenen duruşmaların ilkine polis engeli damgasını vurdu. Olağanüstü güvenlik önlemlerinin alındığı kampüse çeşitli arama noktalarından geçerek giren HDP’liler, avukatlar ve gazeteciler duruşma salonu önünde de polis bariyerine takıldı.

Mahkeme salonunda yaşananları Ercan Altuntaş çizdi.

Mahkeme salonunda yaşananları Ercan Altuntaş çizdi.

HDP eş genel başkanları Mithat Sancar ile Pervin Buldan’ın duruşma öncesi yaptığı açıklamadan gazetecilerin görüntü alması önce polis kalkanları sonra da polis otobüsleri tarafından engellendi. Gazeteciler ile HDP’liler arasına bariyer çeken polisle HDP’liler arasında büyük tartışma çıktığı öğrenildi.

Engellemelere karşın gazetecilerden kopuk bir şekilde açıklamasını yapmak zorunda kalan Mithat Sancar, “Gazetecilerle, kamuoyuyla aramıza örülen duvar, korktuklarının göstergesi” dedi. Davayı “siyasi kumpas ve intikam davası” olarak niteleyen Sancar, “Burada hakikat yalanı, inanç korkuyu yargılayacak. Bu dava, 2014’te IŞİD’in Kobani’de yenilmesinin sonuçlarını hazmedememiş bir iktidarın öfkesinin ürünü olan bir davadır. Ülkeyi, bu otoriter tasalluttan kurtaracağız” dedi.

Gazetecilerin görüntü almaları engellendi

Gazetecilerin görüntü almaları engellendi

Polisle yaşadıkları gerilim hakkında DW Türkçe’ye konuşan HDP Van Milletvekili Sezai Temelli, “Kamuoyunu bilgilendirmek için yapacağımız basın açıklaması şiddetle polis tarafından engellendi. Bizim sesimiz kamuoyuna ulaşmasın diye basına abluka uygulandı. Bu durum bile bu davanın ne denli bir kumpas davası olduğunu gösteriyor. Kendilerini bu şekilde teşhir etmeye devam ediyorlar” diye konuştu.

HDP'lilerin gazetecilerin önünde açıklama yapmasına izin vermeyen polis davayı izlemeye gelen çok sayıda şehit ailesi, gazi derneği temsilcilerine ellerindeki “Kahrolsun PKK, HDP” pankartlarıyla açıklama yapmasına izin verdi. Dernek temsilcileri davanın HDP için de bir “milat” olmasını isterken, “HDP ya terörle arasına mesafe koyacak ya da terörist olduğunu ilan edecek. Başka da yol kalmamıştır” mesajı verdi.

Adil yargılama tartışması

200’den fazla avukatın ilk duruşmada hazır bulunduğu davayı, duruşmalar boyunca bin 200’den fazla avukatın savunması bekleniyor. Davanın ilk duruşmasına HDP’ye destek için Avrupa’dan gelen yabancı parlamenterler, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, kadın ve gençlik örgütleri de izleyici olarak katıldı.

Avukatların bir kısmının salona yerleşmesinin ardından 60’dan fazla avukata Covid-19 önlemleri gerekçe gösterilerek sadece “izleyici salonunda” kalabilecekleri uyarısı yapıldı. Avukatların itirazı üzerine mahkeme salonunda arbede yaşandı. Salondaki avukatlar alkışlarla ve sıralara vurarak, kimi avukatların mahkeme salonu dışında bırakılmasını protesto etti. Covid-19 gerekçesiyle savunma hakkının engellenemeyeceğini savunan avukatlar, meslektaşlarının salona alınmasında ısrar etti. Mahkeme başkanı ise cübbesiz kişilerin salondan çıkarılmasını istedi, bu duruma itiraz eden avukatlara da “Duruşma düzenini bozanı dışarı alırım” uyarısı yaptı. Avukatlarsa, bu uyarıya alkışlı protestoyla karşılık verdi ve duruşma salonunu terketti.

Avukatlar salondan ayrılsa da mahkeme heyeti yargılamayı sürdürdü. Savunma olmadan yargılama yapılamayacağına dönük itirazları mahkeme heyeti reddetti. HDP Hukuk İşlerinden Sorumu Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, yaşananları DW Türkçe’ye “İddia makamı, savunma, bir de mahkeme heyeti. Bu ayaklardan birinin olmaması durumunda yargılama çöker. Adil yargılamadan söz edilemez. Avukat arkadaşlarımızın bir kısmı içeri girdiğinde yerlerine polislerin oturduğunu gördüler, içeri alınmadılar. Savunma olmamasına karşın mahkeme başkanı anayasayı, evrensel değerleri hiçe saydı. İçerideki avukatlarla yargılamaya devam etme kararı aldı” sözleriyle anlattı. Avukatlar ayrıldıktan sonra yargılamanın sona ermesi gerektiğini savunan Dede, “Hakim biz hiç çıkmamışız gibi yargılama yürüttü. Tıpkı soruşturma gibi duruşmanın da hukuki olmadığı bugün ortaya konmuştur” dedi.

HDP'li yöneciler duruşmanın yapıldığı binanın önünde

HDP'li yöneciler duruşmanın yapıldığı binanın önünde

Demirtaş’tan avukatlara alkışlı destek

Avukatlara SEGBİS ile duruşmaya bağlanan Selahattin Demirtaş da alkışla destek verdi. Avukatların mahkeme heyetini protesto ederek salondan ayrılmasından sonra, davanın salondaki sanıkları da kimlik tespiti için kendilerine sorulan sorulara salonda savunma olmadığı gerekçesiyle yanıt vermedi.

HDP’li Figen Yüksekdağ’ın mikrofonu "Avukatların salonda hazır bulundurulmasını istiyoruz. Bu şekilde yargılamaya geçilemez” dediği sırada kapatıldı. Kürtçe konuşan Gülser Yıldırım’ın sözleri salondaki tercüman tarafından Türkçe’ye çevrildi. Yıldırım “Burada hukuk namına bir şey görmüyorum” dedi. Sırrı Süreyya Önder de avukatları olmadan konuşmayacağını söyledi.

Mahkeme başkanının sanık açıklamaları sırasında “mikrofonu kapatın” talimatı vermesi alkışlarla protesto edildi. Duruşma salonunda “savunma engellenemez” sloganları atılırken, sanıklar da mahkeme başkanına sırtlarını döndü.

Duruşmanın görüldüğü salon önünde biraraya gelen avukatların açıklamasını da polis engellemek istedi. Avukatlar, “Bu davada savunma görevini üstlenen avukatların tümü bu salonda ya da uygun görülecek başka bir salonda savunma görevlerini bağımsızca yapacağı  koşullar yaratılmadığı sürece duruşma salonuna dönmeyeceğiz” duyurusunda bulundu.

Selahattin Demirtaş da kimlik tespitiyle ilgili sorulara yanıt vermedi. Demirtaş mahkeme heyetine “Karşınızda çocuk yok. Türkiye’nin üçüncü büyük partisinin meclis grubu eş başkanları karşınızda. Her ne kadar sanık sandalyesinde otursak da halkın iradesini temsil ediyoruz. Bizler medeni insanlarız. Daha önce darbecileri yargıladınız, bilemem nasıl yargıladınız. Ama bize o muameleyi uygulayamazsınız. Bir duruşma salonunda avukatların bulunması gerekir” diye seslendi.

Demirtaş: 128 milyar dolar nerede

Duruşmanın başında yer sıkıntısı nedeniyle salona alınmayan avukatlar, içerideki tartışmalardan sonra salona geri döndü. Kimi avukatların ayakta kaldığı görüldü. Avukatlar salona döndükten sonra duruşmaya ara verildi. Duruşma tekrar başladığında avukatlar reddi hakim talebinde bulundu. Demirtaş ile Yüksekdağ da SEGBİS’le bağlandıkları duruşmaya “Söz istiyorum” yazılı kağıtlar gösterdi. Demirtaş’ın kameraya "128 milyar dolar nerede” başlıklı bir başka yazı göstermesi dikkat çekti.

Demirtaş ile Yüksekdağ’a söz hakkı vermeyen mahkeme başkanı iddianamenin okunması talimatını verdi. İddianame okunurken avukatlar alkışlarla protesto etti. 20 dakika süren alkışlı protestodan sonra avukatlar ikinci kez salonu terketti.

İddianamenin okunmasının ardından duruşma 3 Mayıs’a ertelendi.

Kobani'den bir görünüm

Kobani'den bir görünüm

Tanrıkulu: Ucube iddianame

Duruşmayı izleyen CHP’li Sezgin Tanrıkulu 3 bin 530 sayfalık iddianameyi “ucube” olarak nitelendirdi. DW Türkçe’ye konuşan Tanrıkulu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Kobani olayları soruşturmasında 6 yıl geride kaldıktan sonra soruşturmayı canlandırdığına dikkat çekiyor. Tanrıkulu, “Demirtaş’ın serbest bırakılmasını, HDP’nin siyaseten etkisiz hale getirilmesini istedikleri için yaptılar bunu. Bir iki gizli tanık buldular, iddianameyi şekillendirmeye çalıştılar. Bu dava hukuki kaygılarla açılan bir dava değil. Tamamen siyasi kaygılarla ve siyasetin yönlendirilmesiyle açılan bir davadır. O nedenle hukuki bir öngörüde bulanamıyorum. Siyaset bu davanın açılmasına karar vermiştir, davanın sonucunu da siyaset belirleyecektir” dedi.

Hilal Köylü / Ankara

 Deutsche Welle Türkçe