Korkusuz yazarı Takan: Erdoğan’ın blöfleriyle yürüyen şahsının dış politikası!

Erdoğan ve Putin'in Soçi'de gerçekleştirdiği ve yaklaşık 3 saat süren görüşmeyi köşesinde değerlendirdi.

Korkusuz yazarı Takan: Erdoğan’ın blöfleriyle yürüyen şahsının dış politikası!




Korkusuz yazarı Takan: Erdoğan’ın blöfleriyle yürüyen şahsının dış politikası!

Korkusuz yazarı Ahmet Takan, Erdoğan ve Putin'in Soçi'de gerçekleştirdiği ve yaklaşık 3 saat süren görüşmeyi köşesinde değerlendirdi.

Korkusuz yazarı Ahmet Takan, bugünkü yazısında AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyaretini ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Soçi'de yaptığı görüşmeyi değerlendirdi. 

Ahmet Takan, "Eğer Soçi’de Putin, İdlib’te M4 kuzeyine çekilme için sert çıktıysa, ikinci S-400 sisteminin alınması sürecinin de başlatılmasını dayatmış olabilir. Bu durumda bence Biden G-20 zirvesindeki görüşmede Erdoğan’a demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü, siyasi davalar, HDP konusunu gündeme getirir. Çünkü, Erdoğan’ın kendi koltuk kaygısı için devletler arası krizleri, sorunları projeleri gündeme getiriyorsa Biden da işi tersinden alıp Erdoğan’a kişisel olarak yüklenebilir. Yüklenecektir!.." ifadelerini kullandı.

Ahmet Takan'ın "Erdoğan’ın blöfleriyle yürüyen şahsının dış politikası!.." başlıklı yazısı şu şekilde:

Putin-Erdoğan baş başa yaklaşık 3 saat görüştü… İçerde ne konuşulduğunu onların dışında bilen yok (Bizim açımızdan). AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, kabin ekibi gazetecilerin ellerine tutuşturulmuş sorulara yanıt verdi. Yalaka basın coştu, manşetler atıldı; “Soçi’de tam mutabakat”…

O nasıl bir tam mutabakatsa, bu satırların kaleme alındığı saatlerde sosyal medyada İdlib’te Türkiye açısından can sıkıcı gelişmelerin yaşandığına dair iddialar yoğunluktaydı.

Saray iktidarının dış politikada tek başarı kriteri; ABD veya Rusya Devlet başkanıyla görüştün mü görüşemedin mi?… İçerde ne oldu ne bitti, hiç önemi yok!.. İçeriye ver coşkuyu gitsin!..

Soçi’ye giderken ABD’ye çatan Tayyip Erdoğan, dönüşte kabin ekibi gazetecilerine  yaptığı açıklamalara bakarsak Rusya ile savaş gemileri, denizaltılar ve uzay alanında işbirliği yapmak üzere çalışmalar yapılacağını söylemiş. Acaba ikinci bir S-400 vakası mı geliyor?.. Mesela, denizaltı, kullanım konsepti ve görev alanı nedeniyle hep en gizli en sürpriz silah olmuştur savaşta. Son ABD-İngiltere-Avustralya üçlü ittifakına (AUKUS) bakarsanız orada da şimdilik öne çıkan Avustralya için yapılacak denizaltılardır. Türkiye zaten Alman lisansıyla kendi tersanelerinde denizaltı üretebiliyor. Yani tekne vs. yapımında yeterli teknoloji ve imkana sahip. Burada kritik olan denizaltıya konulacak sistemler veya güç sistemi (nükleer mi olacak dizel mi). Erdoğan, Reis sınıfı denizaltı inşasında Almanya’nın sorun çıkardığını söyledi. Detayı bilmiyoruz ama sanırım bazı sistemlerle ilgili know-how vermiyor olabilir veya kritik sistemlerin lojistiğinde sorun çıkarıyor olabilir. S-400’ün yanında F-35 yerine Rus uçakları almak ve devamında Rusya ile nükleer denizaltı projelerine girişmek, akıllara Batı veya NATO ile askeri ilişkileri koparmak o ittifaktan ayrılmayı getirebilir. Belki Erdoğan bir süre Batı’dan istediklerini almak, desteklerinin devamını sağlamak için en kritik alan olan savunma sanayinde yeni konuları müzakere konusu yapmak istiyor da olabilir.

***

ABD, NATO’nun liste başı tehdit olarak gördüğü Rusya ile savunma sanayiinde işbirliği ortak projeler vs. yaparak Rusya’nın ekonomik kazanç sağlamasını istemiyor. Görünür neden bu. Ama asıl neden muhtemelen bir NATO üyesinin örgüte bir numaralı tehdit olan Rusya ile askeri işbirliğini derinleştirip ortaklığa girmesi ki bu dünyada Rus savunma sanayi için büyük bir PR olacaktır. ABD bunu istemiyor. Tabi bir de çok gelişmiş, tamamen dijitalleşmiş teknolojilerde o sistemlerde kullanılan bilgilere ulaşmak hem zor hem de kolay. Dolayısıyla o bilgilerin güvenliği çok önemli. Bu da ABD-NATO tarafından sorun ediliyor. Bu haliyle savunma sanayi işbirliği çok kritik. Aynı S-400 de olduğu gibi. Ve Erdoğan’ın ifade ettiği yeni savunma işbirliği alanları da çok kritik. ABD-NATO buna da karşı duracaktır. Bunları tahmin etmek için kahin olmak gerekmiyor!..

Tayyip Erdoğan’ın ifade ettiği gibi Patriot’larda olduğu gibi Almanya ile ortak Reis sınıfı denizaltı projelerinde de sıkıntılar yaşanıyordur veya karşı taraf kasten sorun yaratıyor olabilir. Dolayısıyla bir başka çözüm, alternatif bulmak Türkiye’nin hakkı. Ama bunda tek seçenek hemen Rusya’ya mı dönmektir iyi sorgulanmalı. Ya ortak proje yürütülen NATO ülkeleriyle projelerin başlangıcından itibaren iş çok sıkı tutulup Türkiye’nin hassasiyetleri çok iyi yansıtılıp garantiler alınacak yada Türkiye’nin artık çok önemli seviyeye gelen bilgi birikimi tecrübesi kullanılarak milli olarak bu işler yapılacak. Milli olarak üretilen projeler biraz daha uzun zaman alabilir ama daha çabuk olsun deyip sistemi tamamen veya kısmen dışarıdan aldığınızda her zaman için S-400, Patriot, F35, denizaltılar vs. de olduğu gibi sorunlar yaşanacaktır. Çünkü sorunu yaratan ve çözecek olan koza sahip olan işbirliği yaptığınız karşı taraf. Bu ABD olur, Almanya olur, Rusya olur. Rusya ile işbirliğine ortaklığa girdiğimizde aynı sorunlarla karşılaşmayacak mıyız? Kesin karşılaşacağız. Rusya elinde ne var ne yok bize sınırsız verecek değil!..

***

Böyle düşündüğümüzde ortaya çıkan fotoğraf; Erdoğan’ın bu konuları ABD ile Rusya arasında bir müzakere aracı olarak kullanma eğiliminde olduğunu gösteriyor.

O zaman, Tayyip Erdoğan NATO’ya blöf mü yapıyor?..

Cevabı bana sorarsanız, blöf yapıyor!..

Ama o kadar öngörülmez ki, bu işi kendi geleceği için hayat memat meselesi olarak görürse tamamen Rusya’ya dönmekten de çekinmez.

Bundan sonra G-20 zirvesini bekleyeceğiz…

Eğer Soçi’de Putin, İdlib’te M4 kuzeyine çekilme için sert çıktıysa, ikinci S-400 sisteminin alınması sürecinin de başlatılmasını dayatmış olabilir. Bu durumda bence Biden G-20 zirvesindeki görüşmede Erdoğan’a demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü, siyasi davalar, HDP konusunu gündeme getirir. Çünkü, Erdoğan’ın kendi koltuk kaygısı için devletler arası krizleri, sorunları projeleri gündeme getiriyorsa Biden da işi tersinden alıp Erdoğan’a kişisel olarak yüklenebilir. Yüklenecektir!..

“ABD’li 10 senatör Biden’a Türkiye hakkında mektup gönderdi;

-HDP’yi kapatma davası endişe vericidir

-Demirtaş’ın tutukluluğu kabul edilemez

-HDP’ye dönük anti-demokratik yaklaşımlar olumsuz sonuçlar yaratır

-Biden, yaşananlardan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sorumlu tutmalıdır” haberini bu çerçevede görmek lazım.

***