Korona günleri artan şiddete acil önlem gerektiriyor

Kadın örgütlerine göre Türkiye’de şiddet mağdurları artıyor. Sığınma evleri çoğaltılmalı.

Korona günleri artan şiddete acil önlem gerektiriyor


Kadın örgütlerine göre Türkiye’de şiddet mağdurları artıyor. Sığınma evleri çoğaltılmalı. Resmi makamlar kadınların haklarını koruyan çağrılar yapmalı. 6284 sayılı yasanın uygulama koşulları pandemiye göre uyarlanmalı.

Koronavirüsün yayılmasını durdurmak için şehirlerde sokaklar boşaldıkça daha fazla hayat kurtarmanın gereği olarak önlemler yeni bir tehlikeye de kapılarını araladı: Ev içi şiddet.

Çin, İtalya, İspanya, Almanya, Kanada gibi dünyanın pek çok ülkesinde kadına yönelik şiddet vakaları artıyor. Türkiye'de henüz resmi rakamlar açıklanmasa da kadın örgütleri vakalarda ciddi oranda artış olduğuna dikkat çekiyor.

"Hatlar yetersiz kaldı"

DW Türkçe'ye konuşan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, eve kapanma dönemine girildiğinden beri acil yardım telefon hatlarına gelen aramaların oldukça arttığını söylüyor. Kav, "Platformumuza ve kadın örgütlerine başvurular arttı. Aynı zamanda kamu başvuru hatları olan 155,156 ve 183'e de başvuruların arttığını ve bu hatların yetersiz kaldığını, bu hatlara ulaşamayınca bize gelen başvurulardan biliyoruz" diyor.

Gülsüm Kav

Gülsüm Kav

Koronavirüs ile başlayan bu olağanüstü döneme ilişkin özel bir durum ise şiddet gören kadınlar ve çocukların karantina sırasında şiddet faillerinden kaçamaması.

Şiddet vakalarının ortaya çıktığı ülkelerden biri olan İtalya'da mücadele birimi 24 saat çalışıyor. Ancak kadına yönelik şiddete ilişkin komite, mart ayının ilk 22 gününde yardım hattına gelen telefonların geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 55 azaldığını açıkladı.

Parlamento komitesinin raporu, düşüş trendinin kadınlara yönelik şiddetin azalmasının değil tam tersine "şiddet mağdurlarının kendilerine kötü muamele edenlerin kontrol ve saldırganlığına daha fazla maruz kaldıklarının bir işareti" olduğuna dikkat çekti.

Kadınlar en çok evde öldürülüyor

Türkiye'de de kadına şiddetin en fazla görüldüğü yer evler. Bu nedenle evlerde kalma kuralının getirildiği bu dönemde sorun ayrı bir önem arz ediyor.

DW Türkçe'ye konuşan TCK 103 Kadın Platformu'ndan avukat Selin Nakıpoğlu, Türkiye'de erkek şiddeti sonucu hayatını kaybeden kadınların yüzde 60'nın, evinin içinde öldürüldüğünü söylüyor. 2016-2018 yılları arasını kapsayan Polis Akademisi raporunda da kadın cinayetlerinde en sık karşılaşılan mekanların yüzde 72.8 ile ev, meskun veya metruk konut olduğunu ortaya koydu.

Selin Nakıpoğlu

Selin Nakıpoğlu

Feminist aktivist Feride Eralp, kadınların acil yardım hatlarını evde erkekler yokken kullanabildiklerini söylüyor. DW Türkçe'ye konuşan Eralp, "Şimdi şiddet failleriyle aynı eve sürekli kapatılmış halde bu aramaları yapmaları zorlaştığı gibi, 155 ve 183 gibi hatlara her an ulaşılamadığını duyuyoruz. Bunun önemli bir sebebi yalnızca kadına yönelik şiddetle ilgilenen tek bir hat bile olmaması. Her birinin birçok farklı görevi varken kadınlara sıra gelmiyor. Hemen ya ALO 183 böyle bir hatta dönüştürülmeli ya da acil bir hat oluşturulmalı, çünkü çoğu kadının ikinci kere arama şansı olmuyor" diyor.

Gülsüm Kav'a göre ise son dönemde kadın örgütlerine yapılan başvuruların içeriği, şu anda Türkiye'de kadınların nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığını gösteriyor.

"Evden çıkamıyorum, ne yapacağım?"

Kav, "Kadınlar evden de çıkamıyorum ne yapacağım zorluğuyla bize başvuruyor. Ya da başvuru yapamaz halde oluyor. Şiddet failleriyle şiddet uygulayan tarafla aynı mekanda bulunduğu için bazen telefon etmenin bile zorlaştığı durumlar yaşıyoruz" diye konuşuyor.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'na göre bu ay 29 kadın cinayeti işlenirken, evden çıkmama çağrılarının başladığı 11 Mart'tan 31 Mart'a kadar geçen sürede 21 kadın öldürüldü.

Bütün olağanüstü dönemlerde güç bakımından eşitsiz olan gruplara şiddetin arttığını vurgulayan Gülsüm Kav, bu özel duruma karşı çözüm geliştirilebileceğine, bunu pek çok ülkenin tecrübe ettiğine işaret ediyor.

Hükümetler tedbirleri artırıyor

Fransa'da 17 Mart'ta başlayan sokağa çıkma yasağının ardından ev içi şiddet vakalarının yüzde 30 arttığı tespit edilirken, Fransız hükümeti kadınları korumak için özel tedbirler aldı. Ülkede şiddet mağdurları evlerine en yakın eczaneye giderek durumu güvenlik güçlerine bildirebiliyor. Eğer şiddet uygulayan kişi mağdur ile birlikte ise mağdur, "maske-19" gibi bazı parolalar kullanıyor. İspanya'da da buna benzer uygulamalar bulunuyor.

Fransa hükümeti ayrıca şiddet mağdurları için otellerde 20 bin geceye kadar konaklama ödeyeceğini ve alışveriş merkezlerinde 20 destek merkezi kurulduğunu duyurdu.

Kanada'da Başbakan Justin Trudeau, dün kadın sığınma evleri, cinsel saldırı merkezleri ve çocuk barınakları için toplam 50 milyon dolarlık destek paketi açıkladı. Avustralya'da da ev içi, aile içi ve cinsel şiddet mağdurları için açıklanan paketin büyüklüğü 92 milyon doları buluyor. Almanya yeni sığınma evleri açıyor. Avusturya ise önlemlere uyumlu özel yasa hazırlığı yapıyor.

Türkiye'de paket yok

Gülsüm Kav bu konuyla ilgili olarak,"Bizde epey bir süredir talep ettiğimiz halde henüz bu ülkelerdeki gibi bir acil önlem paketi açıklanmış değil. Yalnızca sığınma evlerinde koronayla ilgili tedbirler alındığı açıklaması var" ifadesini kullanıyor.

Öncelikle resmî makamların kadınların eşit hakları olduğuna dair yayınlar yapması gerektiğini vurgulan Kav, "Kadınların temel haklarını oluşturan İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa ile ilgili tüm haklarının geçerli olduğuna dair güvenin verilmesi ve bu duyuruların daha çok yapılması gerekiyor. Kadın destek sistemi olan KADES uygulamasının daha fazla duyurusu yapılmalı. Kadınlar evlerde hem şiddete hem de ekonomik şiddet sayılabilecek biçimde eşitsiz ev işi paylaşımına maruz kalıyor" diye konuşuyor.

Koronavirüs günlerinde en kritik konulardan biri de sığınma evlerinin sayısının yeterli olup olmadığı. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na göre Türkiye genelinde 145 kadın sığınma evi var.

"Sığınma evleri yetersiz"

Sığınma evlerinin zaten sayıca yetersiz olduğunu, mevcut koşullarda bu ihtiyacın daha da arttığını vurgulayan Kav, diğer ülkelerde görülen örnekler gibi Türkiye'de de otellerin, kadınların hayatta kalması için kullanılabileceği görüşünde.

Kadınların sığınaklara kabulünde sıkıntılar olduğunu duyduklarını belirten Feride Eralp de, "Korona kadınların şiddetten uzaklaşması önünde engel olmamalı. Bunun için ne tür düzenlemeler yapılacağı, sığınaklara alınan kadınlara nasıl test uygulanacağı ve ne tür sağlık önlemleri alınacağı konusunda şeffaf bir süreç işletilmeli" diye konuşuyor.

Feride Eralp

Feride Eralp

Selin Nakıpoğlu ise Hâkimler ve Savcılar Genel Kurulu'nun (HSK) 30 Mart'ta açıkladığı "COVID-19 Kapsamında İlave Tedbirler"e dikkat çekiyor. Düzenlemeye göre "6284 Sayılı Kanun kapsamında verilen tedbir kararlarının yükümlülerin koronavirüs kapsamında sağlığını tehdit etmeyecek şekilde değerlendirilmesi gerekiyor."

Bu maddenin yoruma açık olduğunu vurgulayan Nakıpoğlu, uygulamada kadınların ve çocukların aleyhine olacağı görüşünde. Nakıpoğlu, "Salgın sürecinde şiddet yasasını uygulamasan da olur, uzaklaştırma kararı vermesen daha iyi diye bile anlaşılabilir. Bunu uygulayıcıların keyfiyetine bırakamazsınız. Bu karar geri alınmalı" diyor.

"Pandemi koşullarına uyarlanmalı"

Selin Nakıpoğlu, 6284 sayılı kanunun uygulamasının pandemi koşullarına göre uyarlanıp alınan tedbirlerin ve belirlenen ihlallerin önüne geçecek hamlelerin açıklanması gerektiğini vurguluyor.

Adalet Komisyonu'ndan geçen infaz yasası teklifine de dikkat çeken Nakıpoğlu, "Teklif, özetle biz suçluluğu kesinleşmiş olan açık cezaevindeki herkesi evine yolluyoruz diyor. Kasten yaralama faili sokaklara geri dönecek. Beş sene hapis cezası almış ama ağır hastalık engel sebebiyle konutta infaz hakkından yararlanacak olan erkek eve dönecek" diye konuşuyor.

Feride Eralp ise "Kadınlara ve çocuklara şiddet uygulayanlar koronavirüsten korunacaksa bu kadınların hayatını tehlikeye atmadan yapılmalı" diyor. Eralp'e göre, faillerin nasıl denetleneceği, kadınlara yaklaşmalarının nasıl engelleneceği detaylı bir şekilde düzenlenmeli. "Korona sürecinde kadına yönelik şiddetle ilgili bir acil önlem planı şart" diyen Eralp, bunu yaparken de ilgili tüm kamu kurumları ile belediyeler ve kadın örgütlerinin sürece dahil edilmesi gerektiğini söylüyor.

Kadın örgütleri, koronavirüs önlemleri kapsamında şiddete yönelik önlemler içeren yasaların uygulanması, sığınma evleri ve acil yardım mekanizmalarının düzenlenmesiyle ilgili hükümetten acil önlem paketi talep ediyor.

Pelin Ünker

Deutsche Welle Türkçe