Koronavirüs Salgını ve Kadına Yönelik Şiddet

Mayıs ayında Mor Çatı’dan destek alan kadınların deneyimlerinden bir kısmını ve gözlemlerimizi aktarıyoruz

Koronavirüs Salgını ve Kadına Yönelik Şiddet




Koronavirüs salgın koşullarında kadına yönelik şiddet mekanizmalarının nasıl çalıştığına dair izleme yapmaya devam ediyoruz. Yaşadıkları şiddet nedeniyle Mor Çatı’dan destek alan kadınlar, şiddetten uzaklaşmaya çalışırken karşı karşıya kaldıkları engelleri bizlerle paylaşıyorlar. Aynı zamanda kurumlarla yaptığımız görüşmeler ve bilgi edinme başvuruları aracılığıyla alana dair izleme yapmayı sürdürüyoruz.

Daha önce paylaştığımız raporlarda da belirttiğimiz üzere, salgın döneminde karşı karşıya kaldığımız sorunlar sadece bu döneme özgü değil. Uygulamada hali hazırda devam eden sorunların tekrarlanmasında salgının bir bahane olarak kullanıldığını gördüğümüz gibi, salgın koşullarının kadınların içinde bulundukları koşulları daha da güçleştirdiğine şahit oluyoruz.

Kötü uygulamalara karşı herhangi bir yaptırım olmaması, var olan haklara erişimi olanaksız hale getiriyor. Uygulayıcıların kadınlara yanıltıcı ve/veya eksik bilgi vererek şiddetten uzaklaşabilmek için sahip oldukları haklara erişimlerini engellemeleri ile sıkça karşılaşıyoruz. Kanunlardan bihaber olabildikleri gibi, kadın düşmanı tutum ve davranışlar da kötü uygulamalara yol açıyor. Polisler tanıdıkları erkekleri kollayarak şiddete maruz kalan kadınlara destek vermeyebiliyor. Kötü uygulama sonucunda herhangi bir yaptırıma maruz kalmayacağını bilen uygulayıcı, kadından yana olmayan, çoğu zaman kadınların hayatını tehlikeye atan keyfi uygulamaları hayata geçiriyor.

Sık karşılaştığımız bir diğer durum ise darp eden kocalardan sabıkalı olanların bile mahkemeler sadece para cezasına çarptırıldığını, etkili yargılama yapılmamasının şiddetin tekrarlanmasına neden olduğu, kadınların can güvenliğinin de riske atıldığını görüyoruz.

Kimi zaman mekanizmalardaki sorunlar ve uygulayıcıların tutumları kadınların kurumlardan da şiddet görmelerine ve kurumların şiddetin devam etmesine zemin hazırlamasına neden oluyor. Örneğin boşanma davaları kimi zaman yıllarca sürüyor ve kadınlar bu süreçte hem boşanmaya çalıştıkları kocalarından şiddet görmeye devam ediyor, hem de davaların uzun sürmesi ve yargıdaki cinsiyetçi önyargılar nedeniyle mahkemeler eliyle güçsüzleştiriliyorlar.

Mayıs ayında Mor Çatı’dan destek alan kadınların deneyimlerinden bir kısmını ve gözlemlerimizi aktarıyoruz:

  • • Bir kadın 2,5 yıldır ayrı olduğu ve 1 yıl önce boşanma davası açtığı kocasının tehdit ederek barışmaya zorladığını aktardı. Madde bağımlısı ve suç işlemeye meyilli olan kocasına karşı boşanma davası açtığını ve davanın çok uzun sürdüğünü halen sonuçlanmadığını paylaştı.
  • • Maruz kaldığı şiddete karşı destek almak için bulunduğu ildeki Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İl Müdürlüğüne giden bir kadına yetkililer “uzaklaştırma kararı karşı tarafı daha da öfkelendirir” diyerek şikayetten caydırmaya çalıştığını aktardı. Yetkililer görev ihmali yapmış ve İstanbul Sözleşmesi’ni ihlal etmiştir.
  • • Tek tuşla polis yönlendirmesi yapması gereken KADES uygulamasını kullanan bir kadın birkaç defa yardım tuşuna basmış olmasına polisin gelmediğini, aramak durumunda kaldığını aktardı.
  • • Türkiye vatandaşı olmayan bir kadın maruz kaldığı şiddetten ötürü 6-7 kere karakoldan destek istedi. Karakoldaki polislerin şiddet uygulayan ile tanışıklıkları ve ilişkileri nedeniyle polisten destek alamadığını aktardı.
  • • 9 ve 6 yaşında iki çocuğu ile sığınak talebi için karakola giden bir kadın, polisin “Sığınmaevine çocuk alınmıyor” dediğini ve bu nedenle geri döndüğünü aktardı. Polisin bu örnekte yanlış bilgi verdiği görülmektedir.
  • • Bir kadın boğazına bıçak dayadığı için kocasına yönelik uzaklaştırma kararı aldığını ifade etmiştir. Bu karara rağmen kocasının evden çıkmadığını kararı ihlal ettiğini belirten başvuran, 2 gün sonra kocasının adliyedeki arkadaşının yardımıyla kendisine yönelik uzaklaştırma kararı aldığını, bunun üzerine polislerin gelip kendisini evden çıkardığını paylaştı.
  • • Bir kadın 2 hafta kadar kaldığı sığınakta koşulların cezaevi gibi olması, yıkanmanın bile bir sorun olması nedeniyle sığınaktan çıktığını ifade etti.
  • • Şiddete maruz kaldığında 183’ü arayan bir kadın kendisine “biz anlık şiddete bakmıyoruz” denildiğini aktardı.
  • • Savcı’ya polislerin 6284 sayılı Kanun’u uygulamadığını söyleyen kadın, savcının kendisine “Sen devletin memurunu mu şikayet ediyorsun” diye bağırdığını paylaştı.
  • • 2 çocuklu, boşanmış bir kadın çocuk nafakası olan 400 TL’yi alamadığını, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na ekonomik destek için başvurduğunu fakat talebinin reddedildiğini aktardı. Kadın sadece kaymakamlıktan kumanya desteği alabildiğini paylaştı.
  • • Bir kadın ŞÖNİM’e telefona ulaşamadığını aktardı.
  • • Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na ekonomik destek için başvuran bir kadın 1 aydır talebinin sonuçlanmadığını paylaştı.
  • • Salgın nedeniyle evini kapatıp aile evine dönen üniversite öğrencisi bir kadın bu süreçte baba ve abisinin kendisine ve kız kardeşlerine şiddet uyguladığını, karakola gittiklerinde polisin “evli olmadığınız için işlem yapamıyoruz” dediğini aktardı. Mor Çatı’yı görüşmesinden sonra karakola sığınak talebiyle tekrar gittiğinde bu defa polisin ŞÖNİM’i arayarak “Darp raporu yoksa alamayız dediler” dediğini aktardı. Konuyla ilgili ŞÖNİM’den bilgi almaya çalıştığımızda ise karakolun ilk kabul birimini arayarak onlardan red cevabı almış olabilecekleri cevabı ile karşılaştık.
  • • Kocasından gördüğü psikolojik şiddet nedeniyle evden kaçıp karakola sığınan bir kadın önce sığınağa oradan da otele yerleştirildiğini ifade etti. İzmir’e ailesinin yanına gitmek için koronavirüs salgını nedeniyle seyahat belgesi almak için kaymakamlığa gittiğinde “Bizimle ilgisi yok” diyerek içeri bile alınmadığını, “E-devletten başvurabilirsin” denildiğini söyledi.