Koronavirüs: Tutuklu Aileleri Federasyonu 'İnfazda Eşitlik İstiyoruz' kampanyası başlattı
"Terör tanımının geniş tutulmasının yarattığı ihlaller çok"
Koronavirüs nedeniyle gündeme gelen "İnfaz Paketi" TBMM Başkanlığına sunuldu. Muhalefetin görüşüne de sunulan teklif taslağına göre şartlı salıverilme hükümlerinden yararlanma koşulları esnetiliyor.
İnfaz paketine göre, şartlı salıverilmek için artık cezaevinde infaz süresinin üçte ikisini değil, yarısını doldurmuş olmak yetiyor. Buna göre örneğin 10 yıl ceza alan kişi cezasının 5 yılını çektikten sonra koşullu salıverme hükümlerinden yararlanabilecek.
Ayrıca uyuşturucu ticareti, imalatı, cinsel istismar, kasten adam öldürme ve "terör suçları" kapsam dışında tutuluyor.
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre, Türkiye'de 272 kapalı, 76 açık cezaevi, 4 çocuk eğitimevi, 9 kadın kapalı, 7 kadın açık ve 7 çocuk kapalı cezaevi olmak üzere toplam 375 cezaevi bulunuyor.
Adalet Bakanlığı'nın Ekim ayında TBMM'ye gönderdiği 2020 bütçe raporunda Türkiye'de 355 hapishanede, 282 bin 703 mahkum bulunduğunu açıkladı.
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ise 2018'deki bir açıklamasında, cezaevlerinde terör suçundan toplam 44 bin 930 tutuklu ve hükümlü bulunduğunu belirtmişti.
Temizyüz: "İnfaz paketi siyasi suçları kapsamıyor"
Mezopotamya Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki Dayanışma Derneği Federasyonu (Med-Tuhad-Fed), 65 dernek, sivil toplum örgütü, siyasi partinin desteği ile "İnfazda Eşitlik İstiyoruz, Herkes için Adalet" başlığıyla bir kampanya başlattı.
İnsan Hakları Derneği'nin verilerine göre cezaevlerinde 1564 hasta tutuklu ve hükümlü var ve bunlar arasında 590'ının sağlık durumu kötü.
Med-Tuhad-Fed Başkanı Mehmet Temizyüz, Tarsus Cezaevi'nden Mardin Cezaevi'ne nakledilen ve sağlık şikayetleri nedeniyle hastaneye götürülen Mardin'in Mazıdağı ilçesi eski Belediye Başkanı Nalan Özaydın'a Covid 19 tanısı konulduğunu hatırlattı ve bu hastalığın cezaevlerine yayılması ihtimalinde büyük bir felaket olacağını söyledi.
İnfaz Paketi'nin adil olmaktan uzak ve Anayasada düzenlenen eşitlik ilkesine aykırı olduğunu savunan Temizyüz, adil ve eşitlikçi bir infaz düzenlemesinin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini savundu.
Temizyüze göre, "Türkiye'de cezaevlerinde terör suçundan dolayı 70 bine yakın tutuklu ve hükümlü var. PKK davasından tutuklu olan 10 bine yakın insan var ki bunların arasında milletvekilleri, belediye başkanları, siyasetçiler de yer alıyor. Hükümetin hazırladığı infaz düzenlemesi siyasi tutukluları kapsamıyor. Hastalığın cezaevlerinde yayılmasını önlemek adına bu adımı atıyorsa paketin kapsamı geniş tutulmalı. Hükümetin bu paketi, şu an daha çok açık cezaevlerinde kalanları, kişi hürriyetine kasteden insanlara yönelik düzenlemeleri içeriyor."
İnfaz koruma memurlarının evlerine gönderilemeyeceği uygulaması dışında cezaevlerinde yeterli tedbirlerin alınmadığını öne süren Temizyüz, virüse karşı yapılan uyarıların cezaevlerinde uygulanmasının mümkün olmadığını söyledi.
"Bize gelen haberler, cezaevlerindeki doluluktan dolayı insanlar yerlerde yatıyor, temizlik ve hijyen maddeleri ücretle dağıtılıyor. Hijyen, sosyal mesafe gibi uyarıların yapılabilmesi mümkün değil. İnfaz koruma memurları dışında, askerler, sağlık personelleri de var" dedi.
Med-Tuhad-Fed Başkanı, İnfaz düzenlemesi ile mahpusların sağlık ve yaşam haklarının güvence altına alınması, 'suç tipine bağlı' ayrımcılık yapılmaması, ulusal ve uluslararası hukuk çerçevesinde eşitlik ilkesi gözetilerek bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.
HDP Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul da, Adalet Bakanı Gül'ün yanıtlaması istemiyle Cezaevindeki hasta mahpusları Covid-19 salgınından korumak için tahliyelerine yönelik mevcut bir çalışmanın olup olmadığını belirten bir soru önergesi sundu.
İHD: "Terör suçları ile ne kastedildiğinin açıkça ortaya konulması gerekir"
İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, infaz teklifi ile ilgili, içinde 12 maddeden oluşan önerilerin de yer aldığı 15 sayfalık kapsamlı bir yazılı açıklama yaptı.
Türkdoğan açıklamasında teklifin 'hükümlüler' ile ilgili düzenlemeleri içerdiğini, buna karşılık 'tutuklular' ile ilgili herhangi bir öneriyi kapsamadığını söyledi.
Türkdoğan açıklamasında Covid-19 salgınında tutukluların olumsuz yönde etkilenmemesi 'haksız tutuklamalar ve adil olmayan yargılamalar nedeniyle mağdur edilen tutuklular açısından' Ceza Muhakemeleri Usulü'nün 100. maddesi gereğince tutuk incelemesinin re'sen yapılarak 'tutukluluğun istisna' olduğu gerçeğinden hareketle tahliyelerin önü açılması gerekiğini savundu.
Açıklamada infaz paketinde terör suçları ile örgütlü suçlar bakımından dörtte üçlük koşullu salıverme oranında herhangi bir değişiklik yapılmayacağı, buna karşın mükerrirler ve buna bağlı olarak cinsel suçlar ve uyuşturucu ticareti suçları bakımından dörtte üçlük koşullu salıverme oranının üçte ikiye indirileceği vurgulandı.
"Terör tanımının geniş tutulmasının yarattığı ihlaller çok"
İHD Genel Başkanı, Türk Ceza Kanunu'nda 'Terör suçları' ismi ile herhangi bir suç türü bulunmadığını hatırlattı ve 'terör suçları' ile ne kastedildiğinin açıkça ortaya konulması gerektiğini söyledi.
3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nda (TMK) yer alan 'Terör tanımının' belirsizliği sorununa dikkat çeken Türkdoğan, Birleşmiş Milletler, Avrupa Komisyonu, Avrupa Birliği yetkililerinin bu sorunun Türkiye'de hak ve özgürlükleri sınırlayan, kısıtlayan bir durum olduğunu vurgulayan açıklamalar yaptıklarını hatırlattı.
Türkiye'de, soruşturma, kovuşturma ve yargılamalarda hem terör tanımının geniş olmasının hem de uygulamada bunu da aşan fiili genişletilmesinin yarattığı sorunlar olduğunu ifade eden Türkdoğan, İnsan hakları ve gazeteci örgütlerinin açıkladığı raporlar ile terör tanımının geniş tutulmasının yarattığı ihlallerin çok açık bir şekilde görülebildiğini aktardı.
Anayasada herhangi bir 'terör' tanımı bulunmadığını kaydeden Türkdoğan, Anayasanın 13. maddesi uyarınca temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunulmayacağını hatırlattı.
TMK'nın hangi maddeleri tartışmalı?
Terörle Mücadele Kanunu'nun 3. maddesi, Türk Ceza Kanunu'nda devletin güvenliğine karşı suçlar içerisinde yer alan 302, 307 ve 309. maddeleri ile Anayasal Düzene Karşı Suçlar içerisinde yer alan 311, 312, 313, 314 ve 315. maddelerdeki suçları terör suçu olarak tanımlıyor.
Türkdoğan, Anayasanın 90. Maddesi uyarınca temel hak ve özgürlükler ile ilgili uluslararası sözleşmelerin kanunlarla çelişmesi halinde, bu sözleşmelere öncelik tanınacağı ve bu sözleşmelere anayasaya aykırılık ileri sürülemeyeceğini söyledi.
"TMK, anayasal dayanaktan yoksun olarak uluslararası sözleşmelere aykırı biçimde oldukça geniş bir "terör" tanımı yapmıştır. Bu tanım ve buradan hareketle düzenlenen diğer maddelerinde yurttaşların temel hak ve özgürlüklerinin özüne dokunacak şekilde düzenleme yapmıştır. Bu tanım nedeniyle Türkiye'de, kişilere karşı hiçbir ağır ve ölümcül şiddet eylemine ya da rehin alma eylemine karışmamış insanlar, sırf siyasal iktidar ya da resmi görüş tarafından benimsenmeyen düşünceleri açıkladığı için terör suçu işlemiş kabul edilebilir, terörist olarak nitelenebilir ve buna özgü özel yargılama ve infaz rejimine tabi tutulabilir durumdadır" dedi.
İHD Başkanı, belirsiz terör tanımından dolayı hiçbir şiddet eyleminde bulunmadıkları halde gazeteciler, yazarlar, akademisyenler, insan hakları savunucuları, sendikacılar, sanatçılar, kadınlar, belediye başkanları, milletvekilleri, siyasetçiler ve öğrencilerin teröristlikle suçlanabildiğini ifade etti.
Hatice Kamer BBC Türkçe, Diyarbakır