Koronavirüse karşı mücadeleyi en ön cephede veren hekimler tükenmek üzere
Normal hastaya da koronalı hastaya da aynı hekim bakıyor
Koronavirüse karşı mücadeleyi en ön cephede veren hekimler tükenmek üzere: Çalışma programı sürekli değişiyor, normal hastaya da koronalı hastaya da aynı hekim bakıyor
Farklı devlet hastanelerinde çalışan hekimlere göre, koronavirüs salgınına hazırlıksız yakalanıldı ve hastanelerde organizasyon eksikliği var. Hastane yönetimlerine göre bu iddia "sahayı negatif etkileme" amacı taşıyor
Gökçen Tuncer @tuncergokcen [email protected]
"Ben onun kölesi değil meslektaşıyım."
Bu sözler, günlerdir dağınık bir çalışma çizelgesinde, üst üste nöbetlerde, Kovid-19 ve diğer hastalarına aynı zamanda bakmak zorunda olan, “şu an koronavirüs taşıyor olabilirim” şüphesi taşıyan bir doktorun, şikâyetlerini iletmek için bir türlü randevu alamadığı Başhekimine serzenişi. Ve ne yazık ki bu durumdaki tek doktor o değil…
İstanbul’daki tüm kamu hastanelerini yakından takip ederek bir rapor yayımlayan İstanbul Tabip Odası’nın (İTO) verilerine göre ilk vakanın açıklandığı 11 Mart’tan bugüne kadar enfekte olan hekim, sağlık çalışanı sayısı 100’ün üzerinde.
Bazı hastanelerde malzeme eksikliklerinin devam ettiğini, hekimlere yeterli oranda test yapılmadığını raporuna taşıyan İstanbul Tabip Odası’na göre sayının bu seviyeye çıkmasında en önemli etken, hastalığın ilk kez kendini ciddi anlamda göstermeye başladığı tarihten bugüne kadar geçen üç aylık sürede ciddi bir hazırlığın yapılmaması.
“Hastaneler Covid-19 pandemisi sürecine büyük ölçüde hazırlıksız yakalanmıştır” diyen İTO’ya göre “malzeme eksikliği”, tablonun sadece görünen yüzü. Asıl problem ise organizasyon eksikliği…
Grafik: İstanbul Tabip Odası
“Hastanelerde kaos ortamı hâkim”
İTO’nun bahsettiği sıkıntılar birçok pandemi hastanesinde olduğu gibi İstanbul’un en donanımlı ve en çok hastaya müdahale edilen koronavirüs merkezi Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde de mevcut.
Independent Türkçe’nin ulaştığı, ancak aktif görevde olduğu için ismini vermek istemeyen doktorlara göre hastanede bir kaos ortamı hâkim.
Hâlâ tam anlamıyla bir çalışma listesinin oluşturulmadığını, oluşturulan listenin de sürekli değiştiğini savunan bir doktor, iş yükünün adaletsiz dağıtıldığını, koruma önlemlerinin yetersiz olduğunu ve bu sürece çok hazırlıksız yakalanıldığını söylüyor.
Buraya virüsün geleceği aşikâr değil miydi? Çin’de 19 Aralık’ta çıktı. Ocağın sonuna doğru Avrupa’ya geldi. Türkiye’ye geldiğinden bu yana neredeyse üç hafta olacak. İlk geldiği gün komisyonun ve hocaların toplanıp bir çalışma listesi oluşturması gerekiyordu. Kimsenin kimseden haberi yok. Onlarca kez çalışma listesi değişti.
Mesela ben bugün tüm gün nöbetçiyim diyelim. Gece yeni bir liste yayınlanıyor. Ben nöbetim bitince mola alacağımı sanırken, kendimi sabah poliklinikte buluyorum. Bu şekilde 48 saat hastanede duran çok doktor oldu. Normalde bunu yapmamaya çalışıyorlar ama mecbur kalınan durumlar oluyor.
"Başhekimle görüşemiyoruz"
Başhekimliğin olayı yönetemediğini savunan Bakırköy Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin hekimleri, şikâyetlerini iletmek üzere daha önce yetkililerden defalarca randevu talep ettiklerini, ancak olumsuz dönüş aldıklarını söylüyorlar.
Independent Türkçe'nin ulaştğı başhekimlik yönetimi ise bu iddiaları yalanlayarak, doktorlarla görüşüldüğünü, bu açıklamaların "sahayı negatif etkileme" amacı taşıdığını ve düzenli bir çalışma sisteminin olduğunu söylüyor.
"Evde Kal" çağrılarına rağmen Bakırköy Sadi Konuk Hastanesi önünde test yapmak için bekleyenlerin uzun kuyruk oluşturması sonrası yoğunluğu azaltmak için poliklinik sayısı artırıldı/ Fotoğraf: İHA
23-29 Mart 2020 tarihleri arasında sağlık çalışanlarının koronavirüse maruz kalımına ilişkin 68 ildeki bin 630 çalışan arasında bir araştırma da yayınlayan İTO’nun verilerine göre kişisel koruyucu donanıma erişim gibi bir çok konuyu üst yönetime rahatlıkla bildiremeyenlerin oranı yüzde 64.
Ankara Üniversitesi İbni Sina Hastanesi önünde 31 Mart tarihinde bir basın açıklaması yapmak isteyen sağlık çalışanları da polis engeliyle karşılaşmıştı.
Normal hastaya da Kovid-19 teşhisi konulana da aynı doktor bakıyor
Doktorların şikâyetçi olduğu bir diğer konu ise hem Kovid-19 hastalarına hem aciliyeti olan ya da olmayan diğer poliklinik hastalarına aynı zamanda bakmak zorunda olmaları.
Independent Türkçe’nin ulaştığı bir hekim, “Dışarıdaki biri virüsü bir yerden kapıyor. Ancak biz sürekli her türlü hastayla birlikteyiz. Virüse ne kadar çok temas edersek diğer hastalara bulaştırma ihtimali, bizim hastalanma olasılığımız ve hastalandıktan sonraki sürecin ağırlığı artıyor” diye konuştu.
İstanbul'da görev yapan başka bir uzman ise “Bir koronavirüs hastasına bakan doktor, oradan çıkıp başka bir poliklinikte yatan başka bir hastayla çalışabiliyor. Bu, daha çok temas ve daha çok bulaşma riskini artırıyor. Bundan iki hafta sonra belki de bizim yarımız hasta olmuş olacak” ifadesini kullandı.
İstanbul Tabip Odası: Karantina hastaneleri ve pandemi dışı hastaneler ayrılmalı
İstikrarlı bir çalışma düzeni isteyen hekimlerin sunduğu çözümlerden bir diğeri de Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin karantina hastanesi ilan edilmesi:
Dün baktığımda sadece 300 tane ‘şüpheli ya da tanılı hasta’ yatıyordu ve her gün gelmeye devam ediyor… Acilde 50 kişi yatakta bekliyor yukarı çıkabilmek için. Hastane taşımıyor ama hâlâ diğer hastaları alıyorlar. Bir noktada yeterince bakamayacağız onlara. Diğer hastalar da enfekte olacak.
Tüm Türkiye’deki pandemi hastanelerini diğerlerinden ayırmak ve akut, kronik hastaların sağlık hizmetleri için “Pandemi Dışı Hastaneler” belirlemek, kalp damar cerrahisi, kadın doğum, psikiyatri gibi özel dal hastaneleri bu çerçevede değerlendirmek, İTO’nun sunduğu çözümlerden biri.
Aynı şekilde İTO’ya göre hastaların, hekimler ve sağlık çalışanları ile gerekli mesafeyi koruyabilmesi için hasta randevuları 20 dakika ile sınırlandırılmalı.
Hastaların öncelik sırasına konulduğu ayrı bir alan yok
İstanbul Tabipler Odası’nın “Korona Günlerinde İstanbul’da Sağlık-1 Kamu Hastaneleri” adlı raporuna göre 30 Mart 2020 günü itibarıyla İstanbul’daki kamu hastanelerinde kesin ya da şüpheli/olası Kovid-19 tanısıyla yatırılarak izlenen/tedavi edilen hasta sayısı 2 binin üzerinde. Kesin ya da şüpheli/olası Kovid-19 tanısıyla yoğun bakım ünitelerine yatırılan vaka sayısı ise 200’ün üzerinde.
İTO da bu durumu benzer şekilde “Pandemi bu hızla devam ederse önümüzdeki günlerde/haftalarda İstanbul’daki kamu hastanelerinde ciddi yatak sıkıntısı yaşanabileceği görülmektedir” ifadeleriyle değerlendiriyor.
Grafik: İstanbul Tabip Odası
23-29 Mart 2020 tarihleri arasında sağlık çalışanlarının koronavirüse maruz kalımına ilişkin 68 ildeki bin 630 çalışan arasında bir araştırma da yayınlayan İTO’nun verilerine göre sağlık çalışanının yüzde 70’inin görev yaptığı kurumda birden fazla Kovid-19 hastası var.
İTO’nun araştırmasına katılan sağlık çalışanlarının yarısı Kovid-19 ile ilgili birimine özel tanı, tedavi şemalarıyla ilgili rehberlik gibi eğitimin sağlanmadığını ifade ederken, yanıt verenlerin yüzde 50’sinin çalıştığı kurumda COVID-19 için ayrı bir triaj mekânı sağlanmadı.
Triaj uygulaması, hastanelerin acil servisine başvuran hastaların hastalıklarının belirtileri ve aciliyetleri ile ilgili durumların göz önünde bulundurularak hastane içinde öncelik belirlenmesi işlemine verilen ad.
“Bazı doktorlar nöbete gelmiyor, yalnızca tutanak tutuluyor”
Organizasyonsuzluğun getirdiği diğer bir sorun ise nöbetlerdeki yükün eşit dağıtılmaması.
İstanbul Tabip Odası, “Kovid-19’lu hastalarla çalışan hekimlerin, sağlık çalışanlarının nöbetler de dahil olmak üzere günlük çalışma süreleri 12 saati geçmemelidir” dese de kamu kurumlarında görev yapanlar için bu durumun sağlanması çok zor.
Zira Independent Türkçe’nin ulaştığı birden fazla kaynak, nöbete gelmeyen doktorlar olduğunu ve onlar için yaptırımın “tutanak tutmaktan” öteye gitmediğini söylüyor.
Konuyla ilgili Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) yapılan şikâyetlerde de bazı hekimlerin sürece dâhil olmamak için nöbete gelmediği, tutulan tutanakların hastane yönetimi tarafından “kaale alınmadığı” belirtiliyor. Hatta çalışma listelerinin kesinleşememesinin nedenlerinden biri de bu durum olarak gösteriliyor.
Independent Türkçe’ye konuşan bir doktor ise bu durumu şöyle örnekliyor:
Mesela her katta 100 hasta var. Her kata üç tane nöbetçi veriliyor. Ki bu bile çok az bir sayı. Aynı anda üç hasta kötüleşirse diğer 97 nasıl bakacağız? Bir doktorun nöbete gelmemesini yalnızca birkaç kez tolere edebiliriz. Sonrasında biz de tükeneceğiz.
Kadın doğum pediyatri gibi bölümler hâlâ çok aktif çalışıyor. Onlar da nöbetçi gönderemiyorlar. Nöbet listesindeki üç kişiden biri kadın doğumda görevli, diğeri gelmediyse, ben 100 hastaya tek başıma bakıyorum.
Doktorlar arası kavga çıkıyor
24 ya da 36 saat çalışmaya normal şartlar altında alışık olduklarını söyleyen Ankaralı bir hekim, “Bu şartlar altında ise 12 saat çok zor çalışıyorsun” diyor ve ekliyor:
En büyük sıkıntı düzenin olmaması. Düzen olmayınca kaos çıkıyor. Doktorlar arasında da çok büyük kaos var. Çünkü kim ne kadar çalışacak diye kavga çıkıyor.
Bir N95 maske ile tüm gün çalışılıyor
Türkiye’de bu hastalığın görülmesinin ardından piyasadaki maske, dezenfektan talebi bir anda fırlamış ve fiyat artışlarının da önü alınamamıştı.
İçişleri Bakanlığı bir yandan düzenlediği operasyonlarla fahiş fiyat uygulayanlara, sahte ürün üretenlere baskınlar düzenlerken, diğer yandan meslek liselerinden otomotiv fabrikalarına kadar birçok kişi ve kurum maske üretimine başladı.
Piyasada bu ürünlerin fiyatı yüksek seyretmeye devam ederken, hastanelerde de bazı koruyucu materyallerin eksikliği sürüyor.
İstanbul Tabip Odası’nın verilerine göre tek kullanımlık cerrahi maske, önlük, tulum ihtiyaçları 23-29 Mart haftasında, bir önceki haftaya göre nispeten karşılanırken, daha yüksek oranda koruma sağlayan N95 maskesi için “eksik” diyen çalışanların oranı hâlâ yüzde 74.
Independent Türkçe’nin Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden ulaştığı doktorlar kurumdaki malzeme eksikliğinin yüksek oranda olmadığını ancak konu N95 maskesine geldiğinde, bir günü bir maskeyle geçirmek zorunda kalabildiklerini söylüyorlar.
Virüs dışarı çıkmasın diye havalandırmalar kapatıldı
Düzeltilmesi gereken bir başka konu ise havalandırma. İçerideki virüslü hava dışarıya gitmesin diye havalandırma sistemi durduruluyor. Ancak bu sefer de içerideki doktorların çalışma koşulları güçleşiyor.
İTO’nun 68 ilde yaptığı araştırmaya göre çalışma koşullarının sorulduğu katılımcılar, yüzde 74 oranla en önemli fiziki sıkıntılarının “Çalışılan ortamda havalandırmayla ilgili sorun” olduğunu ifade etti. Bunu, yüzde 64 oranla üst yönetime şikâyetleri iletememe ve gebe, kronik hasta, 60 yaş üstü olma gibi risk gruplarında olup, riskli alanlarda çalışmama hakkını kullanamama takip etti.