Koronavirüs'ten Kurtuluşun Önündeki Engel,  İki Küçük Yetim Kız Olabilir mi?

Suriyeli çocuk, “Gidince sizi Allah’a şikayet edeceğim” demişti...

Koronavirüs'ten Kurtuluşun Önündeki Engel,  İki Küçük Yetim Kız Olabilir mi?


YUSUF İNAN YAZDI...

Koronavirüs'ten Kurtuluşun Önündeki Engel,  İki Küçük Yetim Kız Olabilir mi?

Önce Papa Françesko’yu dinleyelim;

Akdeniz, "mezarsız soğuk bir mezarlığa ve ölümün aynasına" dönüştü...

Kamp'taki konuşmasında Avrupa Birliği (AB) hükümetlerinin, mültecilerin kaderi ve göçün nedenlerine ilişkin "kayıtsızlığını" eleştiren Papa, "Göç sorunu sanki kimseyi ilgilendirmiyormuş ve gereksiz bir yükmüş gibi her zaman başkalarının üzerine yıkılmamalıdır" dedi.

"Tarih bize izolasyon ve milliyetçiliğin feci sonuçlar doğurduğunu öğretiyor" diyen Papa Françesko, birçok medeniyetin beşiği olan Akdeniz'in "mezarsız soğuk bir mezarlığa ve ölümün aynasına" dönüştüğünü ifade ederek, "Sizden bu medeniyet batışını durdurmanızı rica ediyorum" söyleminde bulundu.

Papa Françesko'nun bu açıklamaları dünyanın kaderine etki eden liderlere tesir eder mi, bilemem...

Keşke bu açıklama Diyanet İşleri Başkanı’ndan gelseydi...

Türkiye'deki dini otoritelerden gelseydi!

Nakşibendi Tarikatının büyüklerinden gelseydi!

Süleyman Efendi’nin varislerinden gelseydi!

İsmailağa Cemaati’nin Şeyhi Mahmut Ustaosmanoğlu’ndan gelseydi!

Said Nursi’nin izinden gidiyoruz diyen, Nur Cemaati’nden gelseydi!

Menzil Cemâati Şeyhi Muhammed Raşit Erol yapsaydı!

Üzüntü vericidir ki, 1,57 milyar mensubu olan İslam Alemi’nden böyle bir açıklama gelmedi...

1,2 milyar üyesi bulunan Katolik Kilisesi'nin ruhanî lideri Papa Françesko’dan geldi...

Allah’tan en fazla korkması gereken İslam Alimleri duyarsız olunca, İslam'ın özü unutulunca, insanlık depremlerle, fırtınalarla, Coronavirüs benzeri salgınlarla mezarlıklara taşınıyor.

2014 yılında bombardımanda ağır yaralanan 3 yaşındaki Suriyeli çocuğun, “Gidince sizi Allah’a şikayet edeceğim” sözlerini umarım unutmamışsınızdır...

Mısır, İran, Irak, Afganistan, Suriye, Filistin ve Afrika’da nedensiz ölen insanların ahını da hesaba katarsak, insanlığın Coronavirüs salgınında yaşadıklarının bir nedeni olduğunu düşünebiliriz.

Lütfen bir kez önyargısız düşünün!

Bir Coronavirüs geldi;

İnsanlık ağzını maskelerle kapattı...

Anneler, babalar, dedeler ve nineler çocuklarına sarılamadı...

Güçlü devletlerin vatandaşları, zengin ve varlıklı insanlar da uçaklardan atılan bombalarla ölen masum insanlar gibi çöpe atılırcasına mezarlıklara atıldı...

Zengin ve varlıklı insanlar, güçlü insanlar hastanelerde yalnız başına öldü!

Çünkü;

İnsanlık, kul hakkını unuttu.

Merhameti unuttu.

Adaleti rafa kaldırdı...

Çocuklar ıssız bağ evlerinde ölüme terk edildi...

Gücü eline geçiren iktidarlar, liderler adaleti unuttu...

Ve o masumların ahı semaya ulaştı...

Yüce Allah, insanlığı kimsesizlere, sahipsizlere, güçsüzlere reva görülenlerle tanıştırdı...

Basit bir mikrop, Coronavirüs, Biden, Putin, Şi Cinping, Erdoğan gibi korkulan liderlere diz çöktürdü...

Allah insanlığı kendi evi Kabe’den, Mescid-i Aksa’dan, Kiliselerden, Havralardan, Sinagoglardan, Camilerden kovdu!

İşte Allah’ın evi Kabe!

İşte Papa Francis, Vatikan'daki ayinlerde 'yalnız'

*

Bu durum ne kadar devam edecek?

Adalet” terazisi doğru tartmaya başladığı gün sona erecek!

Aksi halde Rusya, Ukrayna’yı işgal edecek, AB ve Amerika Rusya’ya tepki verecek ve milyonlarca insan nedensiz ölecek...

Kıtlık olacak!

İnsanlık mikropsuz havaya muhtaç olduğu gibi, bir yudum temiz suya muhtaç hale gelecek...

Yazımı iki yetim kızın ve Cibali Baba’nın hikayesi ile bitirmek istiyorum.

İki yetim kızın duası!

FOTO: Anneleri babalarını öldürdü, 5 kız çocuğu yetim kaldı...

Vakti zamanında kurak geçen bir yaz gününde Cuma namazı sonrası cemaat, cami imamı ile birlikte yağmur duasına çıkarlar.

Hacet namazları kılır, dualar edilir ve kurbanlar kesilir ama gökyüzünden tek damla yağmur düşmez..

Cemaat boynu bükük şekilde günlerce yağmasını bekler ama nafile.

Güneş ortalığı kasıp kavurur.

Bir vakit sonra kasabalarına bir dervişin yolu düşer. Kasaba halkı dervişin yanına gelerek ondan yağmur duası etmesini rica ederler.

Derviş ise dua etmek yerine kasaba halkıyla birlikte kasabalarını birlikte gezmeyi önerir.

Ahali şaşkınlık ve merak içinde düşer dervişin peşine ve evleri dolaşmaya başlarlar.

3-5 evi dolaştıktan sonra damı çökük, kapısı kırık bir eve rastlarlar.

Derviş, kapıdan içeri doğru seslenip ev ahalisini dışarıya çağırır. İçeriden orta yaşlarda, üzeri yamalı bir kadın ve iki yetim kızı çıkagelir.

Derviş, hal hatır sorduktan sonra kadının iki yetim kızıyla birlikte yaşadığını ve beyinin erken yaşta öldüğünü öğrenir.

Derviş, iki küçük kıza dönerek onlara "benden bir isteğiniz var mı" diye sorar. Küçük kızlardan biri evlerinin çatısı için kiremit diğeri de yeni bir ayakkabı ister.

Derviş, hemen yanındaki cemaate evin damı için kiremit, diğer kız için ayakkabı almalarını ister.
Kiremitler ve ayakkabılar geldikten sonra derviş, kızlara "Söyleyin bakalım siz en çok ne için dua edersiniz?" diye sorar.

Kızlardan birisi "Yağmur yağdığında damımız eski olduğu için evimiz hep ıslanır, ben de o nedenle Allah'tan yağmur yağdırmamasını dilerim" demiş

Diğer küçük kız ise " Ben de Allah'tan yağmur yağdırmamasını dilerim. Çünkü ayakkabılarım delik, her yağmurdan sonra ayakkabılarım ıslanıyor ve ben hasta oluyorum" demiş.

Derviş, bu sözlerden sonra yanındaki cemaate dönerek "Sadece Allah'ın kudretinde olan bir duayı etmeden önce kendi kudretinizle birisinin duasını yerine getirmediğiniz sürece dualarınız kabul olmaz eyy cemaat!" demiş.

Ak Şemseddin ve Fatih Sultan Mehmet’i hizaya getiren Cibali Baba!

İstanbul’un fethi için muhasara sırasında atılan toplar, bir türlü hedefini bulmuyormuş. Bu sırada büyük maneviyat sahibi, Fatih'in hocası Akşemseddin, bunun sebebini araş­tırıyor ve buluyor. İstanbul surları içinde bulunan meczup ev­li­yadan Cibali Baba Hazretleri, manen Cenab-ı Hakk'ın bir is­mine mazhar olmuş. ‘Ya Rabbi! Gâvurcuklarımı ko­ru.’ diye o isimle dua edince toplar tesir etmiyor..."

"Bunun ü­ze­rine Ak­şemseddin kırk gün çalışıyor. Cibali Baba’nın mazhar olduğu o isme kendi de mazhar oluyor. Hatta onu geçiyor. O isme mazhariyetle gelmiş olduğu makamdan onu az­lediyor. Bundan sonra atılan toplar hedefi vuruyor. Böyle­ce uzun ve yorucu bir muhasaradan sonra İstanbul fethediliyor.

*

Yetim hakkı, kul hakkı yiyen bir insanlık!

Adaleti, merhameti unutan bir insanlık!

Saygıyı, sevgiyi yok eden bir insanlık!

Coronavirüs’ten, fırtınalardan, afetlerden ve belalardan kurtulabilir mi?

Düşünün ve kararı siz verin!

İnsanlık huzur ve mutluluk istiyorsa, kul hakkı yemeyecek!

Yöneticiler adil olacak!

Adil ve adaletli olmuyorlarsa, insanlık, Coronavirüs benzeri salgınlarla tavuklar gibi milyonlarcası bir anda ölüp kuyulara atılacak!

Papa Françesko; "Sizden bu medeniyet batışını durdurmanızı rica ediyorum" diye sesleniyor...

Biden, Putin, Şi Cinping, Erdoğan, Zelenskiy gibi liderler medeniyetin batışını durdurmak istiyorsa, kul hakkını önemseyecek ve adil olacak...

Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan, iktidarı kaybetmek istemiyorsa, kul hakkını önemseyecek, adil olacak...

FOTO:  Ukrayna - 2018 -  Gözleri görmeyen, öksüz ve yetim bir kadın iki kız çocukla birlikte  4 yıldır Ukrayna'da şehir dışında, ıssız bağ evinde adaletin tecelli edeceği günü bekliyor...

Kul Erdoğan, Başkan Erdoğan'a hiç soruyor mu?

Neden hep aşağı kayıyorum?

Neden, her attığım adım fiyasko ile sonuçlanıyor?

En güçlü olduğum dönemde neden kaybediyorum, diye soruyor mu?

YUSUF İNAN / ŞEHİTLER ÖLMEZ

www.sehitlerolmez.com

Twitter@Yusufinan2023

İnstagramyusufinan2023

E-Mail: [email protected]