Kremlin'de zor günler (2): Planları bozulan Putin ve Korona şartlarında Rusya bölgeleri
Putin'i Korona değil, siyasi planlarının bozulmuş olması da moralini etkiledi
Hakan Aksay
[email protected]
Kremlin'de zor günler (2): Planları bozulan Putin ve Korona şartlarında Rusya bölgeleri
Rusya liderinin neşesini kaçıran şey sadece Korona değil, siyasi planlarının bozulmuş olması da moralini etkiledi
Rusya Devlet Başkanı Putin’in neşesi kaçmışa benziyor. Her gün ekranda onu Koronavirüs'le mücadele konusunda hükümet üyeleri ve bölge yöneticileriyle yaptığı toplantılarda izliyorum. Yüzünde belirgin bir sıkılma ifadesi var. Bazen gergin mimiklerle ve zor sabreder gibi konuşmacıları dinliyor, bazen de birilerinin sözünü keserek Korona önlemleri konusunda uyarı ve direktiflerini açıklıyor.
Bence Rusya liderinin neşesini kaçıran şey sadece Korona değil. Siyasi planlarının bozulmuş olması da moralini etkiledi. Açıklayayım.
Putin 20 yıldır iktidarda. "Koltukta ölene kadar kalmayacağını" ve "Anayasa’yı değiştirmeyeceğini" daha önce defalarca dile getirmiş olan Rusya lideri, bu yılın ilk aylarında siyasi sistemde reform yapılacağı yolunda demeçler verdi.
Söylenenler, Putin’in devletin üst düzey mevzilerini yeniden yapılandırarak görev süresinin dolacağı 2024’te (hatta belki daha önce) görevini bıraktığında hem ülkenin, hem uygulanan siyasetlerin, hem de kendisinin güvenliği açısından önlemler almaya çalıştığı izlenimini doğuruyordu.
Derken ani bir gelişme oldu (bu ya önceden yapılan planın bir parçasıydı ya da bazı resmî ve ekonomik çevrelerin Putin’e "görevi bırakmamalısın" baskısının bir sonucuydu). Putin "Anayasa’da gerekli değişiklikler yapılırsa" 2024’ten itibaren iki dönem daha, yani 2036 yılına, bir başka deyişle 84 yaşına kadar göreve devam etme ihtimaline yeşil ışık yaktı.
Bu "siyasi reform"un ilk adımı 22 Nisan 2020’de yapılacak halk oylaması olacaktı.
Ama kahrolası Korona bu planı bozdu.
Bazı Rus yorumculara göre, biraz da bu plandan dolayı Rusya’da Korona önlemleri konusunda gecikmeler yaşandı. Hatta bir iddiaya göre, Kremlin sahipleri 22 Nisan’da halk oylamasını yapıp 23 Nisan’da da karantin ilan edilmesini düşündüyse de, Korona tehlikesi ağır basınca bundan vazgeçildi.
Bu arada Rusya iktidarının uluslararası prestiji açısından büyük önem verilen 9 Mayıs Zafer Bayramı (İkinci Dünya Savaşı sonunda zafer kazanılmasının 75. yıldönümü) kutlamalarının istenildiği gibi yapılamaması da tatsızlığı artırdı.
Bunlar Rusya lideri açısından oldukça can sıkıcı gelişmelerdi. Çünkü yürürlüğe sokulan planların eksiksiz uygulanmasına alışmış olan Putin’in siyasi kaderi, artık yalnızca ekonomik krizin değil, ne idüğü belirsiz bir virüs salgınının da sonuçlarına bağlı olarak şekillenecekti. Bu açıdan ne kadar erken davranılırsa o kadar iyi olacağından yola çıkan Kremlin’in şu anda 24 Haziran’da hem oylamayı hem de Zafer Bayramı kutlamalarını yapmayı görüştüğü, olmazsa her iki etkinliği de Eylül ayına bırakabileceği fısıltıları yayılıyor.
Kuşkusuz Korona’nın etkisi ve petrol gelirlerinin azalması sonucu yaşanacak sosyo-ekonomik sorunlar Rusya iktidarının işini zorlaştırabilir. (Büyük ölçüde bunlarla ilişkilendirilen darbe iddialarını dünkü yazımda aktarmaya çalışmıştım.)
Korona: Bilinmeyen düşman güçlü lideri sarstı
Başlangıçta Korona konusunda Rusya’da gelen haberler, işlerin iyi gittiği izlenimini verse de kısa sürede durum değişti. Rusya uzun süredir vaka sayısı bakımından ABD’den sonra ikinci sırada.
İşlerin tadı giderek kaçarken önceleri Putin ortada görünmedi. (Malum, büyük liderler olumsuz gelişmelerle yan yana gelmek istemedikleri için kötü haberleri başkalarına terk etme eğiliminde oluyor.) Ancak zaman geçtikçe bir yandan Rusya toplumunun hoşnutsuzluğu artmaya, diğer yandan da Moskova Belediye Başkanı Sobyanin ve Başbakan Mişustin gibi bazı isimler siyasi reytinglerde boy göstermeye başladı.
Deneyimli Kremlin danışmanlarının müdahalesi gecikmedi: Nisan ortasında kapsamlı Korona önlemlerini açıklamaya hazırlanan Başbakan’a "bu işi Devlet Başkanı’nın yapacağı" söylendi. Aktif çabalarla giderek dikkat çekmeye başlayan Sobyanin’le ilgili olarak da Rus medyasının bir bölümünde yıpratıcı yayınlar düzenlendi. Moskova’da dijital kimlik uygulaması sırasında metro önlerinde oluşan kuyruklar bazı federal kanallarda defalarca gösterildi. Putin’in görev süresinin uzatılması yolunda hazırlanan yeni anayasa taslağının mimarlarından, senatör Andrey Klişas, "Moskova Belediye Başkanı’nın yurttaşların seyahat özgürlüğünü kısıtlama yetkisinin olmadığını" söyleyerek Sobyanin’e açıktan meydan okudu.
Öne çıkanlar hizaya getirilirken, Putin’in de sık sık ekranlardan aktarılan toplantılar düzenlemesi, zaman zaman da halka cesaret veren konuşmalar yapması kararı benimsendi.
Bununla birlikte şu gerçek gözlerden kaçmıyordu: Sayısız yetki sahibi ve "ülkedeki her şeyden tek başına sorumlu" olan lider, Korona gibi yeni ve karmaşık bir sorunu büyük ölçüde hükümet üyelerine ve özellikle de yerel yöneticilere bırakıyordu (Rusya Federasyonu 85 idari birimden, yani özerk cumhuriyetlerden, çeşitli statülerdeki bölge ve kentlerden oluşuyor).
Elbette krizin büyüdüğü şartlarda liderin birilerinden hesap sorması, gerekirse azarlaması, hatta işten atması "uygun bir tablo" yaratabilirdi (Korona krizinin başlangıcında koltuklarıyla vedalaşan Komi, Kamçatka ve Arhangelsk yöneticilerinin dosyası belki de daha önceden kabarmıştı). Ama ya kriz daha büyük yaralar açarsa?
Üstelik bu ortamda akla gelen bazı sorular vardı: Hani federatif merkeziyetçilik? Hani başkanlık sistemi? Bu gidişin Rusya Federasyonu’nda yeniden bölünme tehlikesine yol açması ihtimali yok mu?
Ayrıca Rusya halkı, zaferlerinde de felâketlerinde de iyi ve kötü faturaları çarlarına ve ulusal liderlerine çıkarmıyor muydu?
Dahası kaderi Devlet Başkanı’nın iki dudağının arasında olan yerel yöneticiler ve üst düzey bürokratlar, halk sağlığını ne kadar öncelik olarak belirleyebilir, ne derece doğru bilgi verebilirlerdi ki? Özellikle de Rusya’nın ekonomik darboğazı, en az merkezde olduğu kadar bölgelerde de hissediliyor ve bazı konular hariç bölgelere Moskova’dan ciddi bir maddi destek gelmiyorken.
Korona’da son durum ve halkın resmî açıklamalara güvensizliği
Rusya’da Koronavirüs salgınının ciddiyetini korumasına rağmen, son zamanlarda durumun olumluya doğru gittiğini belirtelim. Moskova’da "Korona zirvesi"nin 17 Mayıs’ta, Rusya çapında da 18 Mayıs’ta geride kaldığı ve Temmuz başına kadar durumun genel olarak düzeleceği öngörüsü dile getiriliyor.
Rusya’da vakaların büyük bölümü Moskova’da. Onu Moskova Bölgesi ve Petersburg izliyor. Bu kalabalık yerleri izleyen federal birimlerde de durumun kritik olduğunu eklemek gerek: Nijniy Novgorod, Dağıstan, Sverdlovsk, Krasnodar, Rostov, Kaluga ve Tula. Dün itibarıyla Korona’nın en çok zorladığı "ilk 10" böyle sıralanıyor.
Tepkileri de ekleyelim. Önceleri bazı muhaliflerin internette düzenledikleri "sanal mitingler" dikkat çekmişti. Ardından Kuzey Osetya’da Korona önlemlerine karşı gerçek mitingler gündemi sarstı. Büyük yokluklar içinde olduğu ortaya çıkan Dağıstan’daki Korona patlaması ortalığı karıştırdı.
Ayrıca Turkrus.com sitesinin de aktardığı gibi, yapılan bir anket, Rusya’da karantina önlemlerine halk tarafından verilen desteğin rekor gerilemeyle yüzde 23'e kadar düştüğünü gösterdi. Sınırlamaların gevşetilmesi gerektiğini düşünenlerin oranı yüzde 64 iken, önlemlerin daha da sıkılaştırılması gerektiğini düşünenlerin oranı yüzde 6'da kaldı. Resmî açıklamalara duyulan güven ise son bir ayda yüzde 28'den 19'a düştü.
Halkın güvensizliği herhalde tümüyle boşuna değil. Eho Moskvı Radyosu Genel Yayın Yönetmeni Aleksey Venediktov, "Rusya’nın Başhekimi" olarak bilinen Tüketici Hakları ve Sağlık Denetim Kurumu Başkanı Anna Popova’nın "yapılan testlerin yüzde 10-12’sinin pozitif sonuç verdiği" sözlerinden sonra, "100 milyon üzerinden hesaplasak 10 milyon vaka eder" eleştirisini yöneltti (Dünkü resmî verilerde ülkedeki toplam vaka sayısı 317 bin 554 olarak saptanmıştı).
Muhalif Rus gazetesi Novaya ile bazılı Batılı yayınlar (özellikle Financial Times ve New York Times ) Korona ölümlerinde gerçek sayının resmî açıklamalardan yüzde 70 daha fazla olabileceğini yazdı. Bu arada Moskova’ya saldırma fırsatının yarattığı aşırı coşkuyla "Uzmanlar Korona’nın Rusya’da neden daha fazla insan öldürmediğini öğrenmek istiyor" gibi garip bir başlık atan Bloomberg ise tuz biber ekti. Rusya Dışişleri bu fırsatla Batı’ya bir kınama daha yolladı.
Gerçeklerin saklanması iddiasının yanı sıra gündeme gelen çok önemli bir sorun daha var: Rusya’nın sağlık sisteminin büyük zaafları Korona ile bir kez daha kendini gösterdi. Hastanelerin sayısı ve hastalara bakma kapasitesi yetersiz kaldı. (2000-2015 yılları arasında "sağlık reformu" yapılırken, ülkedeki hastanelerin sayısı, resmî verilere göre yarı yarıya, 10,7 binden 5,4 bine inmişti.) Son aylarda doktorların ve diğer sağlık görevlilerinin düşük ücretlerle ve yetersiz korunma malzemesiyle hizmet ettiği defalarca gündeme geldi.
Zona.media sitesi, Rus doktorların Covid-19’dan diğer ülkelere göre çok daha fazla sayıda hastalanıp öldüklerini yazdı. ABD’de ölenlerin yüzde 0,48’i doktorken Rusya’da bu oran yüzde 7 oldu. En az 186 Rus doktor Korona’dan yaşamını yitirdi (Rusya’daki toplam Korona ölümü sayısı dün 3099 olarak açıklandı.) Başkan Putin’in sağlık görevlileri için yapılacak maddi yardım açıklamasına karşın, birçoğunun hiçbir ek ödeme almadığı skandalı ortaya çıktı.
Bütün dünya gibi Rusya’nın da Korona krizini nasıl atlatacağı belli değil. Bu belirsizliklerden Kremlin’in payına nelerin düşeceğini de zaman gösterecek.
HASAN AKSAY / T24.COM.TR