Külliye Erdoğan'ı halktan kopardı

Erdoğan şu gerçekle yüzleşmek istemiyor:

Külliye Erdoğan'ı halktan kopardı


Külliye Erdoğan'ı halktan kopardı

Erdoğan şu gerçekle yüzleşmek istemiyor:

-Artık siyasette ve ekonomide oyun kurucu değil.

Bu durumun bilincinde olup, sorunu çözecek strateji geliştiremiyor. Aksine. Bilindik “meydan okuyan” sözlerine devam ediyor.

Aniden hayata geçirmeye çalıştığı ekonomik planın-projenin, toplumdaki izdüşümünü /yansımasını görmek istemiyor. Kimseyi dinlemiyor. “Ben… Ben… Ben…” demekten vazgeçmiyor.

Her adımını kendine- seçim sandığına yarar sağlayacağı pragmatizm/ faydacılık üzerinden atıyor. 20 yıl durdu 2 ayda piyasayı yola sokacağını sanıyor!

Herhangi bir plan yapmamış kişinin zafer kazanma şansı yoktur! Erdoğan her daim olduğu gibi ekonomi kararlarında da “günlük siyaset” yapıyor; aynı dış politikada da olduğu gibi…

Halkı dönüştürmeden- halkı hazırlamadan köklü yapısal ekonomik dönüşüm gerçekleştirebileceğini nasıl düşünür?

Haklı olmanız tek başına yetmez, bunu halkınıza inandırmak zorundasınız. Bunun yolu da güvenden/ sosyal sermayeden geçer!

Ekonomi pratik, doğada var olanları insan emeğiyle ürüne dönüştürmektir; yani ekonomiyi insandan/toplumdan ayıramazsınız. Ekonominin; sosyolojiden, psikolojiden, tarihten, coğrafyadan ayırt ederek düşünülmeyeceğini kavrayamıyor Erdoğan…

Faizi vd. sadece kağıt üzerindeki rakam sanmakta ısrar ediyor. “İşletme mühendisliği” ile ekonomi bilimi farklını bilmiyor!

Her konuşmasından sonra döviz artışına salt  “üst aklın” sebep olduğunu sanıyor!

Külliye, Erdoğan'ı halktan kopardı.

RUHSAL ÇÖKÜNTÜ

Fazıl Say geçen gün şöyle yazdı:

30 yıldır ‘turne insanıyım.' Şu an Hollanda'dayım. Ve hayatımda ilk kez, çok farklı hissiyatlardayım fiyatlarla ilgili. Normal bir akşam yemeğini geçtim, su bile içsem Euro fiyatını artık 10'la 12'yle filan çarpıp, TL olarak görünce boğazımdan geçmiyor kardeşim!”

Bugün Euro kaç lira?

Yarın siz bu yazıyı okurken kaç lira olacak?

Fazıl Say'ın kazancı genellikle dolar-euro olmasına rağmen bu psikolojik ruh halinde.

Ekonomik geliri hayli iyi durumdaki arkadaşım -Fazıl Say gibi benzer sebeple- on günlük ABD gezisini iptal etti.

Ya işsizler, emekliler, az geliri olanlar ve iflas edenler ne yapsın?

Herkesin dengesi bozuldu.

Herkeste ruhsal yaralar açılmaya başlandı.

İnsanlar dövizin bu derece artışını kabul edemiyor.

İnsanlar burnundan soluyor, öfke kusuyor.

İnsanlar ürün almamaya başladı; ufukta durgunluk/stagflasyon görünüyor.

Evet: Sadece piyasalar değil insanlar da ruhsal çöküntüye girdi. Salt virüs salgını derdimiz yok başımızda maalesef…

Düşünün ki; döviz artışının etkisi halk, üç ay sonra daha keskin yaşayacak. Kısa vadeli hesaplarla bugüne kadar idare edilen borca dayalı yaşam tamamen sürdürülemez hale gelecek. Sosyal hayatlar paramparça olacak. Bunları düşünen kimse yok mu orada?

ÇÖKÜŞTEN ÇIKIŞ

Ekonomik krizin yıkıcı girdabı demokratik düzeni de allak bullak eder.

Büyük 2008 iktisat krizinden sonra ABD'de sadece Donald Trump iktidara gelmedi. Almanya'dan İtalya'ya faşist örgütler/partiler yine ortaya çıktı. İngiltere, AB'den ayrıldı. Vs.

Türkiye'de yaşadığımız krizin, siyaset dünyasına– rejime etkisi ne olacak? Sorunun yanıtını büyük oranda muhalefetin tavrı belirleyecek!

Muhalefet, Erdoğan'ı yuvarlak masa toplantısına ikna etmelidir. Çöküşten çıkış yolunu gösteren “acil reçeteyi” kamuoyu önünde Erdoğan'a sunmalıdır.

Bakınız: İktidar-muhalefet arasında söz düellosu yaşanacak dönemde değiliz; hepimiz aklımızı başımıza almalıyız. Toplumsal seferberliğe ihtiyacımız var.

Erdoğan-Bahçeli bu ağır yükün altından kalkamaz. Tüm siyasi partiler, ekonomik krizden bizleri çıkaracak “devlet çatısı” altında birleşmelidir. Baş döndürücü bu kıyamet sarmalında sırtımızı dayayacağımız başka güç yok. Devlet dışında hiçbir liderin elinde sihirli değnek yok!

Çok gergin bir yazı yazdığımın farkındayım; her şeye rağmen -Çetin Altan'ın sözüyle- enseyi karartmaya gerek yok. Moral şart…

Yazımı sizleri gülümsetecek bir olayla bitireyim:

ABD'yi derinden sarsan 2008 ekonomik krizinden sonra bankalar-finans şirketleri “bizi kurtarın” diye devletin kapısını çaldı.

“Hustler” gibi porno dergiler çıkaran yayımcı Larry Flynt de, “Amerikalılar araba ve benzeri şeyler olmadan da yaşar ama seks olmadan yaşayamaz” diyerek, devletin porno endüstrisine yardım etmesi için Amerikan Kongresi'ne başvurdu! Reddedildi…

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ

Soner Yalçın

Odatv.com