Kumpaslar Sadece Bir Avuç Polis, Savcı ve Hakimin İşi miydi?!

Siyasilerin Söylemleri: "Devlet Bekası" mı, "Hukukun Çiğnenmesi" mi?

Kumpaslar Sadece Bir Avuç Polis, Savcı ve Hakimin İşi miydi?!




Kumpaslar Sadece Bir Avuç Polis, Savcı ve Hakimin İşi miydi?!

YEREL GÜNDEM / İZMİR

Müyesser Yıldız, kendi blogunda yayımladığı yazısında, Türkiye’nin yakın tarihinde büyük bir dönüm noktası olan Ergenekon davasının 11. yıldönümünü hatırlatarak, bu davanın hukuki, siyasi ve toplumsal etkilerini yeniden gündeme taşıdı. Yıldız, Ergenekon kumpasının yalnızca birkaç polis, savcı ve hakimin işi olmadığını, devletin en üst kademelerinden gelen destekle gerçekleştiğini iddia ediyor.

Ergenekon Kumpası ve 5 Ağustos Manşetleri

11 yıl önce, 5 Ağustos 2013’te Ergenekon davasında verilen mahkumiyet kararları, Türkiye’nin birçok gazetesinde zafer çığlıklarıyla manşet olmuştu. Yıldız, o günlerin gazetelerini hatırlatarak, "Suç ve Ceza", "22 Müebbet", "Ömürboyu Silivri", "Darbeciye Müebbet" gibi başlıklarla kamuoyuna sunulan bu kararların, aslında hukukun nasıl çiğnendiğini ve bir çetenin nasıl devletin gücünü kullandığını gözler önüne seriyor.

Siyasilerin Söylemleri: "Devlet Bekası" mı, "Hukukun Çiğnenmesi" mi?

Müyesser Yıldız, yazısında dönemin siyasi figürlerinin Ergenekon davasına verdikleri destek ve açıklamaları da hatırlatıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davanın "savcısı" olduğunu açıkladığını, mahkumiyet kararları sonrasında ise "adalet yerini bulsun" temennisinde bulunduğunu vurgulayan Yıldız, Erdoğan’ın yanı sıra Bülent Arınç, Hüseyin Çelik ve Yalçın Akdoğan gibi isimlerin de bu davayı desteklediklerini belirtiyor. Ancak, 17-25 Aralık operasyonlarının ardından bu isimlerin, özellikle Akdoğan’ın, Ergenekon davasının bir "kumpas" olduğunu kabul ettiklerini de ekliyor.

"Siyasi Ayak" Unutuldu mu?

Ergenekon davasının hukuki boyutlarının ötesinde, bu davanın arkasındaki "siyasi ayak" meselesine dikkat çeken Yıldız, dönemin hükümetinin bu süreci nasıl yönettiğine ve sorumluluğun sadece birkaç savcı ve hakime mi ait olduğu sorusuna yanıt arıyor. Yıldız, Avukat Hüseyin Buzoğlu’nun, davada sorumluluğu bulunan siyasi figürler hakkında suç duyurusunda bulunulması gerektiği yönündeki talebine de yer veriyor. Bu talep, FETÖ'nün "siyasi ayağı" olarak görülen kişilerin yargılanması gerektiğini savunuyor.

Zekeriya Öz ve "Muz Cumhuriyeti" Tartışması

Ergenekon kumpasının önde gelen isimlerinden biri olan eski savcı Zekeriya Öz’ün Almanya’ya kaçışı ve Türkiye’nin bu süreçte yaşadığı zorluklar, Yıldız’ın yazısında önemli bir yer tutuyor. Öz’ün Almanya’dan geri getirilememesi ve Alman gazeteci Deniz Yücel’in hızlı tahliyesi, Türkiye’nin uluslararası alanda yaşadığı sorunları ve "devlet bekası" söylemiyle hukukun nasıl çiğnendiğini gözler önüne seriyor.

Tutuklanmayan Hakim ve Savcılar

Ergenekon davasının kilit isimlerinden bazı hakim ve savcıların halen tutuklanmadığını belirten Yıldız, bu kişilerin hukuk karşısındaki sorumluluklarından kaçmak için çeşitli yollara başvurduklarını iddia ediyor. Yıldız, özellikle Ergenekon kumpasında görev almış ve cezalandırılmış isimlerin hala adalet önünde hesap vermediğine dikkat çekiyor.

Sonuç: Kumpaslar Unutulmamalı

Müyesser Yıldız’ın yazısı, Ergenekon davasının 11. yıldönümünde hukukun nasıl çiğnendiğini ve bu süreçte rol alan siyasi figürlerin sorumluluklarının unutulmaması gerektiğini vurguluyor. Yıldız, Türkiye’nin yakın tarihinde yaşanan bu olayların sadece birkaç kişinin suçu olmadığını, devletin en üst kademelerinin de bu süreçte yer aldığını belirterek, "siyasi ayak" meselesinin hala çözüme kavuşturulmadığını hatırlatıyor.

Yıldız’ın yazısı, 15 Temmuz darbe girişimi gibi, Ergenekon kumpasının da Türkiye’nin hukuk sisteminde ve siyasetinde derin izler bıraktığını ve bu süreçlerin unutulmaması gerektiğini ortaya koyuyor.

www.yerelgundem.com