Kurumlar Arası Güven Krizi: Adalet Sistemi Sorgulanıyor
Adalet Krizi: Toplumun Güveni Nasıl Tesis Edilecek?
Kurumlar Arası Güven Krizi: Adalet Sistemi Sorgulanıyor
ŞEHİTLER ÖLMEZ / ANKARA
Türkiye'de kurumlar arasındaki güven eksikliği ve toplumun adalet sistemine olan inancı ciddi bir erozyona uğramış durumda. Münevver Karabulut’un katili Cem Garipoğlu’nun mezarının 10 yıl sonra açılması, bu güven krizinin son örneği olarak gündeme oturdu. Ceza Hukuku Profesörü Adem Sözüer’in açıklamaları, adalet sisteminin derin bir güven kaybı yaşadığını gözler önüne seriyor.
Adaletin Kefeni: Cem Garipoğlu'nun Mezarı Neden Şimdi Açıldı?
Münevver Karabulut’u vahşice katleden Cem Garipoğlu’nun cezaevinde intihar ettiği iddia edilmiş ve otopsi işlemlerinin ardından mezarı kapatılmıştı. Ancak aradan geçen on yılın ardından, mezarın yeniden açılması kamuoyunda büyük bir tartışma yarattı. Adalet Bakanlığı tarafından alınan bu karar, mezarın neden şimdi açıldığına dair pek çok soruyu da beraberinde getirdi.
Prof. Sözüer, “Adalet Bakanlığı’nın 10 yıl sonra mezarın açılmasına karar vermesi, toplumda ceza adaletine olan güveni kökünden sarstı,” diyerek bu durumun adalet kurumlarına duyulan güveni ciddi şekilde zedelediğini belirtti. Sözüer, “Adli Tıp Kurumu’nun on yıl önce yaptığı otopsiye güvenilmedi ve şimdi mezar açıldı. Peki, şimdi yapılacak DNA testine kim güvenecek?” sorusunu sorarak, devletin kendi kurumlarına olan güven eksikliğine dikkat çekti.
Sosyal Medyanın Adalet Üzerindeki Etkisi
Adalet sistemine olan güvenin sarsıldığı bir diğer örnek ise Beyoğlu'nda yaşanan taciz olayında görüldü. Sokakta bir kadına tacizde bulunan iki saldırgan, ilk başta serbest bırakıldı. Ancak sosyal medyada yükselen tepkilerin ardından zanlılar hızla tekrar gözaltına alındı ve tutuklandı. Bu olay, toplumda "Sosyal medya olmasa adalet yerini bulmayacak mıydı?" sorusunu gündeme getirdi.
Benzer bir durum, İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil’i katleden Semih Çelik'in geçmişteki şikayetlere rağmen serbest bırakılmasıyla yaşandı. Bu olaylar, kurumlar arası güven eksikliğini ve adalet mekanizmasındaki ihmal zincirini bir kez daha gözler önüne serdi.
Kurumlar Arası Çelişki ve Güven Erozyonu
Kurumlar arası çelişkili açıklamalar, toplumda güven erozyonunun başlıca nedenlerinden biri olarak görülüyor. Cem Garipoğlu'nun ölüm haberinin ardından yapılan otopsi ve defin işlemleri devletin resmi kurumları tarafından gerçekleştirilmiş olmasına rağmen, aradan geçen 10 yılın ardından bu işlemler sorgulanmaya başladı. Adalet Bakanlığı'nın neden şimdi böyle bir kararı aldığı, kurumlar arası güvenin neden bu denli zayıfladığını akıllara getiriyor.
Prof. Sözüer’in, “Adalet sistemi diri diri gömüldü” ifadeleri, toplumun ceza adaletine olan güveninin dibe vurduğunu özetler nitelikte. İlgili kurumlar arasında yaşanan bu tür çelişkiler, vatandaşların devlete olan güvenini zayıflatırken, devletin güvenlik, adalet ve otorite gibi temel işlevlerinin sorgulanmasına neden oluyor.
Adalet Krizi: Toplumun Güveni Nasıl Tesis Edilecek?
Adalet sisteminin toplumdaki yerini güçlendirmek ve güven krizini aşmak için şeffaflık ve hesap verebilirlik gibi temel ilkelere geri dönülmesi gerekmektedir. Cem Garipoğlu’nun mezarının açılması gibi olaylar, kamuoyunda zaten var olan güvensizliği derinleştirirken, adalet kurumlarının birbirleriyle olan çelişkili tutumları bu süreci hızlandırmaktadır.
Bu güven krizinin üstesinden gelinmesi için, devletin kendi iç mekanizmalarını gözden geçirmesi ve toplumun güvenini yeniden tesis edecek somut adımlar atması gerekmektedir. Aksi takdirde, adalet sistemi üzerinde yaşanan bu güven kaybı, toplumsal barış ve düzeni tehdit edici bir hale gelebilir.