Leyla Zana sekiz yıl sonra neden seçim meydanlarına indi?

“Zana’nın dönüşü merak, heyecan ve kafa karışıklığı yarattı”

Leyla Zana sekiz yıl sonra neden seçim meydanlarına indi?




Leyla Zana sekiz yıl sonra neden seçim meydanlarına indi?

Yerel seçimde özellikle İstanbul’daki tercihi, 31 Mart yaklaştıkça daha çok tartışılan Kürt siyasetinde son dönemde dikkat çekici gelişmeler yaşanıyor.

Siyasetle ilişkisi inişli çıkışlı seyir izleyen eski DEP Milletvekili Leyla Zana’nın meydanlara tekrar dönmesi hem iktidarın hem muhalefetin gözlerinin Kürt seçmene dönmesine neden oldu. Zana’nın “Muhatap Erdoğan” sözü DEM Parti içinde tartışma yarattı.

Yerel seçimlere günler kala siyasi partilerdeki tartışmalar da hız kazanıyor. Muhalefet ve iktidar, seçmeni ikna için son girişimlerini yapıyor. Her iki cenahın da ortak hedefi Kürtler. Özellikle de İstanbul’da yaşayan Kürt seçmenin tercihinin sonuçlar üzerinde etkili olması bekleniyor.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul’da seçime kendi adaylarıyla seçime girse de Kürt siyasetinin önde gelen isimlerinin çözüm adresi olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı göstermesi tartışmaları alevlendirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın DEM Parti’ye yönelik “Muhatap alınmak istiyorsanız kendinizi ispatlayın” sözleri, DEM Parti’nin Muş Milletvekili Sezai Temelli’nin “Diyorlar ki ‘Muhatap Erdoğan’dır, Erdoğan’la çözüm olur.’ Erdoğan’ın ipiyle artık kuyuya inilmez. O kuyuya inenler orada kalır. Çözümün çaresi de, çözümün ipi de İmralı’dadır. Muhatap da Öcalan’dır” konuşması, tartışmaların Kürt siyasetine de sıçradığını gösterdi.

Karşılıklı açıklamalar sürerken en dikkat çeken gelişme ise eski DEP Milletvekili Leyla Zana’nın yeniden siyaset sahnesine dönmesi oldu.

2016’dan beri siyasetten uzak duran Zana’nın vekilliği, HDP Ağrı milletvekilli olarak görev yaptığı Ocak 2018’de devamsızlıktan düşürülmüştü.

Diyarbakır’ın Silvan ilçesindeki köyüne yerleşen Zana, sessizliğe büründü. Zana sekiz yıl aradan sonra ilk kez Diyarbakır’daki nevruz kutlamalarında kamuoyunun karşısına çıktı. Zana burada yaptığı açıklamada, Kürt seçmene “DEM Parti’ye oy ver” çağrısı yaptı.

Zana, daha sonra DEM Parti adaylarıyla birlikte seçim gezilerine katılarak destek istedi. VOA Türkçe’nin de takip ettiği Batman’ın Kozluk ilçesindeki gezide Zana, neden döndüğü sorusuna, “Leyla Zana’yı kim evinden çağırıp getirdi? Yıllardır içinizden ayrıldım mı? Siz de biliyorsunuz, ne Ankara, ne Brüksel ne Washington’dayım. Hep aranızdayım, halkımın içindeyim” yanıtını verdi.

Vedat Koçal: “Zana’nın ortaya çıkışı, Kürt siyasetinin Türkiyelileşme stratejisinin başarısızlığının sonucu”

VOA Türkçe bu sorunun yanıtını uzmanlara sordu. Siyaset Bilimci Vedat Koçal Kürt siyasetinin, sol ve sosyalist kesimlerle HDP döneminde başlayan ittifakında yolun sonuna geldiği görüşünde.

Zana’nın yeniden ortaya çıkışını “Kürt siyasetinin Türkiyelileşme stratejisinin başarısızlığı” olarak yorumlayan Koçal, şehir çatışmaları, Demirtaş gibi sembolik aktörlerin tutuklanması gibi nedenlerin bu başarısızlıkta etkili olduğunu savundu.

Kürt siyasetinin sorunun çözümü için bundan sonra muhatap olabileceğini vurgulayan Koçal, muhtemel senaryoları şöyle sıraladı:

“Bu kavşaktan itibaren, HDP bünyesindeki Türk solu gruplarının, mutlak sağ çoğunluk karşısında marjinalleşme baskısı altında kaçınılmaz olarak CHP merkezli ittifaka yol almak zorunda kalacak. Kürt siyasal hareketinin ana akımı da, bölgenin geleneksel sınırlarına geri dönecek. Eşyanın tabiatı gereğince beklenebilir en gerçekçi senaryodur. Muhtemel olasılıklar içerisinde, Kürt siyasal hareketinin ana akımına düşecek en gerçekçi rol, sınıfsal altyapısındaki yeni orta sınıfın Türkiye kapitalizmine bağımlı talepleri ve Türkiye'yle ilişkilerini ‘sıkılaştıran’ Hewler yönetiminin de ‘teşvikleri’ doğrultusunda, yerel Kürt sağı ile eklemlenerek, devletin Kürt politikasının ılımlılaşmış/ehlîleşmiş muhatabı olmasıdır.”

“Zana’nın dönüşü merak, heyecan ve kafa karışıklığı yarattı”

Rawest Araştırma Şirketi Genel Müdürü Roj Girasun ise Leyla Zana’nın meydanlarda tekrar görünmesinin hem merak uyandırdığı hem de kafa karışıklığına yol açtığı görüşünde.

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Girasun, bununla birlikte heyecan da gözlemlendiğine dikkat çekerek, şunları söyledi:

“ ‘Yeniden bir çözüm umudu mu var’ sorusu heyecan da yaratıyor. Çünkü uzun zamandır Kürt siyasetinde etkili aktörler yok; göz önünde, sahnede değiller. Selahhatin Demirtaş cezaevinde, Osman Baydemir, Fırat Anlı gibi sembol isimler sürgünde. Ama Leyla Zana gibi, geleneksel Kürt siyasetini iyi bilen, buranın içinde doğmuş bir ismin tekrar sahneye gelişi en başta heyecan yarattı. İnsanlarda en azından niye döndüğüne dair bir merak var.”

Zana’nın seçim çalışmalarına katılmasının sonuçlar üzerinde etkisi olacağını savunan Girasun, “Leyla Zana seçmenle arasında güven ilişkisi tesis etmiş bir siyasal aktör. Dönemsel bir siyasal aktör değil. Muhalefetin güçlü adayına, İmamoğlu'na oy vermeyi düşünen seçmenlerde bir silkinme yaratabilir. Seçmeni daha çok sandığa gitmeye motive edebilir. Sandığa gitmek konusunda bir isteksizlik var. Bu isteksizliği de tersine çevirebilir” diye konuştu.

DEM Parti cephesinde neler oluyor?

Kürt sorununun çözümünde muhatabın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Abdullah Öcalan olduğu yönünde açıklamalara karşı, DEM Parti içindeki sol sosyalist kesimin itirazları da kamuoyuna yansıdı. Peki Kürt siyaseti, bileşenleriyle yol ayrımında mı?

Siyaset Bilimci Koçal’a göre Türk solu ile Kürt sağı arasındaki kaçınılmaz yol ayrımı gerçekleşiyor. "Batı’da Kürdofobik duygusal manipülasyon ve iktidar bloğunun baskısı nedeniyle, merkezinde CHP’nin olduğu muhalif blokta toplanma eğiliminin belirleyici olduğuna" dikkat çeken Koçal, şöyle devam ediyor:

“Nitekim Ahmet Şık'ın ‘Kürt faşistleri’ deyiminde ve TİP örneğinde ifadesini bulduğu üzere, HDP’nin Türk soluna dâhil bileşenlerinin Kürt kanadına yönelik eleştirileri, giderek ittifaktan ve hatta Parti'den ayrılışlarına neden oldu. Diğer kanatta da, Demirtaş'ın Edirne Cezaevi'nden bol ‘Kürdistan’ söylemli eleştirileri, son günlerde Leyla Zana'nın çıkışları, Kürt siyasetinin ana akımında ‘Türkiyelileşme’ stratejisinin iflasının kabulü olarak görülebilir. Aynı şekilde HDP’nin, Türkiye'nin sol-liberal kanadını ve muhalefet bloğunun önemli bir kesimini oluşturma iddiası da sona ermiş durumda. ‘HDP bileşenleri’ olarak Türk solu ile Kürt sağı arasındaki kaçınılmaz yol ayrımının gerçekleşmekte olduğu görülüyor."

Girasun da DEM Parti cephesindeki ayrışmaya dikkat çekiyor. DEM Parti bileşenlerinin kimi yerlerde CHP’ye oy istediğine dikkat çeken Girasun, “Bu Kürt siyasetinde ciddi bir kakofoni olduğunu bize söylüyor” şeklinde konuştu.

“Muhatap Erdoğan” tartışmalarına Temelli’nin verdiği yanıta da değinen Girasun, “Demirtaş, ‘Muhatap Öcalan ve Erdoğan’ dedi. Burada sanki Öcalan'ı dışlayan bir şey varmış gibi bir cevap vermek bir cevap değil. Açıkçası HDP'de bir kanat daha çok sol ve sosyalist duyguları temsil eden veya düşünceleri temsil eden kanat. ‘Faşizme karşı birleşik cephe’ mantığıyla, AK Parti/MHP hükümetinin geriletilmesi gerektiği üzerinden bir politika yürütüyor" diye konuştu.

Roj Girasun, buna karşılık Kürt siyaseti içinde ikinci bir kanadın, iktidarla zaman zaman “işbirliği” yapabilecek bir “denge” siyaseti desteklediğini ifade ederek, şunları ekledi:

“Bu kanadın da AK Parti/MHP hükümetinin geriletilmesini istemediğini söyleyemeyiz. Burada kanadın mantığı şu: Dört yıldır iktidara karşı gelen bir siyasal çizgi yürütmektense, buradaki çatlakları gören, burayla zaman zaman işbirliği de yapabilen, daha çok bir denge siyasetini öneriyor gibi görünüyor.”

VOA