Lübnan'ın Kuruluşu ve Tarihî Arka Plan: Osmanlı'dan Bugüne

Osmanlı'nın Son Yılları ve İzzet Holo Paşa'nın Rolü

Lübnan'ın Kuruluşu ve Tarihî Arka Plan: Osmanlı'dan Bugüne


Lübnan'ın Kuruluşu ve Tarihî Arka Plan: Osmanlı'dan Bugüne

ŞEHİTLER ÖLMEZ / TÜRKİYE

Tarih boyunca "Lübnan" ismiyle bilinen bir ülke asla var olmamışken, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve sonrasında yaşanan siyasi manevralar sonucunda Lübnan’ın doğuşu, bölgeyi sarsan önemli bir gelişme oldu. Bugün, İsrail'in Lübnan’a yönelik askeri müdahaleleriyle yeniden gündeme gelen bu ülkenin varlığı, tarihsel açıdan ilginç bir arka plana dayanıyor.

Lübnan’ın tarih sahnesine çıkışı, Osmanlı’nın son dönemlerinde, II. Abdülhamid'in Washington Elçisi Mehmed Ali Bey’in dolaylı katkılarıyla gerçekleşti. Fransızların bölge üzerindeki hâkimiyetini sağlamak için Suriye’den kopartılan Lübnan, daha önce asla bir devlet statüsüne sahip olmayan topraklardan oluşturuldu.

Osmanlı'nın Son Yılları ve İzzet Holo Paşa'nın Rolü

II. Abdülhamid’in önemli sırdaşlarından olan İzzet Holo Paşa, hem Osmanlı İmparatorluğu'nun çok uluslu yapısını temsil eden bir figürdü hem de dönemin kritik siyasetinde önemli roller üstlendi. Abdülhamid’in devrilmesiyle Osmanlı Devleti’nin dağılma süreci hızlandı. İzzet Paşa’nın oğlu Mehmed Ali Bey ise Osmanlı İmparatorluğu'nun Washington Büyükelçiliği görevini üstlenmiş, ancak Osmanlı’nın yıkılmasıyla birlikte kendini Suriye’nin siyasi sahnesinde bulmuştu.

Suriye’nin 1930’lu yıllarda Fransız mandası altında olduğu dönemde, Mehmed Ali Bey, Suriye Cumhurbaşkanlığı görevine getirildi. Fransa'nın Ortadoğu'daki çıkarlarını korumak amacıyla Lübnan'ı bağımsız bir devlet olarak kurma girişimine karşı durmayan Mehmed Ali Bey, bu hamleyi kabul ederek Lübnan’ın Suriye’den kopmasına yol açtı.

Fransızların Lübnan Planı ve Siyasi Gerilim

Lübnan’ın devlet olarak kuruluşu, bölgedeki siyasi güç dengelerini değiştirdi. Fransızların hazırladığı anayasa ile Lübnan, Suriye’den ayrı bir devlet haline getirildi. Bu gelişme, Suriyeli Arap milliyetçileri tarafından büyük tepkiyle karşılandı. Lübnan'ın ayrılması, Suriye'yi bölme planlarının bir parçası olarak görüldü ve Arap entelektüelleri bu duruma şiddetle karşı çıktı.

Özellikle Anton Saade’nin öne sürdüğü "Büyük Suriye" hayali, Lübnan'ın ayrılmasıyla büyük bir darbe aldı. Saade’nin vizyonu, Hatay’dan Akabe Körfezi’ne kadar uzanan geniş bir bölgenin Suriye’nin kontrolünde olmasıydı. Ancak Fransızların Lübnan’ı ayırması, bu büyük Suriye hayalinin çöküşünü hızlandırdı.

Lübnan’ın Kuruluşu Türkiye’nin Lehine Bir Hamle Oldu

Mehmed Ali Bey’in Lübnan'ın Suriye’den ayrılmasını kabul etmesi, Suriye'de büyük bir siyasi kaosa yol açtı. Ancak bu süreç, Türkiye için dolaylı bir kazanım sağladı. Lübnan’ın bağımsızlığına izin veren Paris Anlaşması’nın bazı maddeleri, Hatay’ın Türkiye’ye katılması için hukuki bir dayanak oluşturdu. Böylece, Mehmed Ali Bey’in Fransa ile yaptığı anlaşma, Türkiye’nin Hatay üzerindeki hak iddialarını güçlendirdi ve bu toprakların Türkiye’ye katılması sağlandı.

Sonuç: Lübnan’ın Kuruluşu ve Türkiye’ye Sağladığı Faydalar

Bugün Lübnan, bölgedeki siyasi ve askeri çatışmaların merkezinde yer alıyor. İsrail’in Lübnan’a yönelik işgalleri ve İran’ın bölgedeki varlığı, bu genç devletin sürekli bir savaş atmosferinde yaşamasına neden oluyor. Ancak Lübnan’ın varoluşu, Osmanlı'nın yıkılışıyla başlayan, Fransa ve İngiltere’nin Ortadoğu’yu kendi çıkarlarına göre şekillendirdiği bir dönemin ürünü.

FORO: Mehmed Ali Âbid, Suriye Cumhurbaşkanı iken.

Mehmed Ali Bey’in Lübnan’ın bağımsızlığını kabul etmesi, bölgedeki siyasi dengeleri değiştirdiği gibi, Türkiye’nin Hatay üzerindeki haklarını da güçlendirdi. Bu tarihî süreç, Lübnan’ın kuruluşuna yol açarken, Türkiye’ye de dolaylı yoldan stratejik bir avantaj kazandırmış oldu. Bugün Lübnan hâlâ bu karmaşık tarihsel mirasın yükünü taşırken, bölgenin siyasi geleceği belirsizliğini koruyor.

www.sehitlerolmez.com