Mahkeme Bakanlığa "kanunu aştın" dedi

İşte o davalardan birisi geçtiğimiz günlerde sonuçlandı.

Mahkeme Bakanlığa "kanunu aştın" dedi


Kısaca; Milli Savunma Bakanlığı'na, “Kanunu aştın. Lojmanlarla ilgili bu düzenlemeni iptal ettik” denildi, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti de MSB'nin üstüne bırakıldı...

Milli Savunma Bakanlığı geçtiğimiz 17 Mayıs'ta TSK Konut Yönergesi'nde dikkat çekici bir değişiklik yaptı.

Değişiklik şuydu:

“Anayasal düzene ve düzenin işleyişine karşı suçlar ile terör örgütü üyeliği veya yöneticiliği suçlarından haklarında düzenlenen iddianamenin kabulüne karar verilenler”

Ve 

“Türk Ceza Kanunu'nun 221'inci maddesinden faydalanmak için başvuranlar”, yani itirafçı olup, etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyenler lojmandan çıkarılacaktı.

Bu değişikliğe, Ağustos ayında “TSK'dan çok garip bir FETÖ'yle mücadele kararı” başlıklı yazımızla dikkat çektik.

Garipti, çünkü ne Kamu Konutları Yasası ne de ilgili Yönetmelikteki lojmandan çıkarılma şartları arasında bu düzenlemeler vardı. 

Daha vahimi, sadece iddianamenin kabulünün lojmandan çıkarılma gerekçesi yapılması, “Yargılamaların hükmünü yitirmesi, masumiyet karinesinin ihlali ve mahkeme kararı beklenmeksizin kişinin peşinen suçlu ilân edilmesi” olacaktı. 

Keza, güvenlik güçleri, savcı ve hakimler, itirafçılığı “FETÖ'yle mücadelede” en önemli mekanizma sayarken, MSB'nin bu düzenlemesi itirafçılığın cezalandırılması anlamına da gelecekti.    

GÖREVDEN UZAKLAŞTIRMA BAZI HAKLARDAN YARARLANMAYI ENGELLEMEZ

Bu açık çelişkilere rağmen MSB'nin Yönerge değişikliği uygulamaya kondu. Çok sayıda askeri personel tebligat tarihinden itibaren 15 gün içinde lojmandan çıkarıldı. Uygulamaya karşı dava açanlar oldu.

İşte o davalardan birisi geçtiğimiz günlerde sonuçlandı.

Davayı açan bir Kıdemli Başçavuştu. 2024 yılı Ağustos ayına kadar oturma hakkı bulunduğu halde, yeni düzenleme sonucu lojmandan çıkarılan bu asker, durumunu şöyle anlattı:

“Evet, hakkımda 'Terör örgütü üyeliği' suçlamasıyla iddianame düzenlendi. Ancak tutuklanmadım ve meslekten ihraç edilmedim. Ayrıca Cumhuriyet Savcısı verdiği esas hakkındaki mütalaada tüm suçlamalardan beraatimi istedi. Masumiyet karinesinin tüm resmi makamlarca gözönünde bulundurulması gerekir. Mahkumiyet kararı aranmaksızın lojmandan çıkarılmam, masumiyet karinesinin ihlalidir.”

Sonuç mu?

İdare Mahkemesi, “Açığa alınan, tutuklanan veya firar ve izin tecavüzünde bulunan ya da cezası infaz edilmekte olan subay/astsubaylar hakkında yapılacak işlemlerin” TSK Personel Kanunu ile düzenlendiğini vurguladıktan sonra “Görevden uzaklaştırma” ile ilgili şu tespitte bulundu:  

“Bu işlem, kamu görevlilerinin, kendilerine isnad edilen suç veya suçların niteliği, kamu görevlilerinin yürüttüğü görevin önemi göz önünde bulundurularak görevi başında kalmasının sakıncalı olduğu kanaatine varılan hallerde kamu hizmetinin düzenli ve sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve hizmetten yararlananların güven duygusunun sarsılmasının önüne geçilmesi amacıyla uygulanan, kamu görevlisi olma statüsünü değiştirmeyen, kadro ilişiğini kesme durumu oluşturmayan, memuriyet statüsünün devam ettiği ve bu statü içinde yer alan sosyal hak ve yardımlardan yararlanmanın devam ettiği ihtiyati bir tedbirdir.”

İDARE YASAMA ORGANININ ÇİZDİĞİ SINIRLARI AŞAMAZ

Ardından da Milli Savunma Bakanlığı'nın Yönerge'de yaptığı değişikliğin hukuken ne anlama geldiğini şöyle açıkladı: 

“İdare hukuku ilkeleri uyarınca, Yasa Koyucu'nun; genel prensipleri belirlemesi koşuluyla düzenlenecek konunun uygulanmasını ve uygulamaya ilişkin ayrıntıların belirlenmesini yürütmeye, bir başka ifadeyle idarelere bırakması mümkündür. Ancak, idarelerin düzenleme yapma yetkisi, yasama organının çizdiği sınırlar içinde, başta Anayasa olmak üzere, kanun, tüzük, yönetmelik gibi üst hukuk normlarına aykırı olmamak kayıt ve şartına bağlı olarak kullanılabilir. Ayrıca idareler, görev alanlarına ilişkin olarak tüzük ve yönetmelik dışında, yönerge, tebliğ, genelge gibi çeşitli adlar altında da düzenleme yapabilmektedirler. Ancak bu düzenlemeler arasında 'Normlar hiyerarşisi' olarak adlandırılan bir ilişki bulunmaktadır. Normlar hiyerarşisi kuramına göre hukuk düzeni, farklı kademede yer alan Anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik ve diğer düzenleyici işlemlerden oluşan birçok normu içermekte ve her norm geçerliliğini bir üst basamakta yer alan normdan almaktadır. Bu nitelikleri gereği, dayandıkları üst hukuk normlarına aykırı hüküm ihtiva etmeleri mümkün değildir. Bu kuramın en belirgin özelliklerinden biri de bir düzenlemenin hiyerarşik sıralamada daha altta bulunan bir düzenleme ile değiştirilememesi ve kaldırılamamasıdır. Dolayısıyla normlar hiyerarşisinde Kanunlardan alt sırada gelen Yönetmelik, Yönerge gibi düzenleyici işlemlerin de üst hukuk normu olan Kanunlara aykırı olamayacağı açıktır... Buna karşın 17 Mayıs 2019 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri Konut Yönergesi'nde yapılan düzenlemenin, dayanağı olan Kanunu aşar tarzda düzenleme getirdiği görülmektedir. Dayanağı Kanunu aşar tarzdaki düzenlemenin yürürlükte olması, bu düzenlemeye dayalı olarak tesis olunan işlemin iptaline engel teşkil etmeyecektir. Bu durumda dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.”

Kısaca; Milli Savunma Bakanlığı'na, “Kanunu aştın. Lojmanlarla ilgili bu düzenlemeni iptal ettik” denildi, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti de MSB'nin üstüne bırakıldı.

Müyesser Yıldız

Odatv.com