Mahkemeler 'kira' davalarından iflas etti: Bir yıl sonraya gün veriliyor
ANTALYALI KİRACILAR SOKAĞA İNDİ
Mahkemeler 'kira' davalarından iflas etti: Bir yıl sonraya gün veriliyor
Kiralardaki fahiş artış özellikle büyükşehirlerde yaşayan dar gelirlinin yaşamını zorlaştırıyor. Yüksek kiralar, kiracıların kendi aralarında örgütlenmesine zemin hazırlarken mahkeme salonları kiracı- ev sahibi anlaşmazlıklarıyla doldu taştı. Tahliye davalarında geçmişe oranla bariz bir artış kaydedildiğini açıklayan avukat Koçal "Bir önceki döneme göre artık mahkemeler kira davalarından iflas etme noktasına geldi" diyerek yeni açılan davalarda bir yıl sonraya gün verildiğini kaydetti.
Artan kiralar başta büyükşehirlerde yaşayan dar ve orta gelirli için 'barınma krizine' yol açtı. Gelirini neredeyse barınmak için harcama noktasına gelen vatandaşların mevcut durumu ev sahipleri ile de gerilime sebep oldu.
Kiracılar, binbir zorlukla başlarını sokacak bir ev bulabilseler dahi sürekli artan kiralar onların bu evlerde uzun süreli yaşamalarını zorlaştırıyor. Evlerini daha yüksek bedellerle başkalarına kiralamak isteyen kimi ev sahipleri, farklı nedenler ileri sürerek kiracılarının evlerinden çıkmalarını istemeye başladı. Bu durum, kiracılar ile mülk sahipleri arasındaki sorunları daha da görünür kıldı.
Independent Türkçe'den Ali Kemal Erdem'in haberine göre, kiracılar, artık yıllar boyunca yaşadıkları semtlerinden ayrılarak işlerine uzak da olsa şehirlerin başka bölgelerine taşınmak zorunda kalıyor. Ancak "kira canavarı" orada da onları rahat bırakmıyor. Böylece dar gelirlilerin şehirlerde yaşamaları günden güne zorlaşıyor.
Kiralarda yakın zamanda bir düşüş yaşanması da beklenmiyor.
ANTALYALI KİRACILAR SOKAĞA İNDİ
Kiraların ülke ortalamasının da üzerinde arttığı şehirlerin başında Antalya var. Antalya'daki kiraların artmasının başlıca nedeni şehirdeki yoğun yabancı nüfus.
Yüksek kiralar, kiracıların kendi aralarında örgütlenmesine de zemin hazırladı.
Antalya'da "Kiracılar Dayanışması" adı altında bir araya gelen kiracılar sokağa indi.
Yapılan basın açıklamasında, barınmanın Anayasal bir hak olduğu hatırlatıldı ve bu konuda bir düzenleme yapılması talep edildi.
FAHİŞ KİRA İLE RANT SAĞLAYANLARA HAPİS CEZASI İDDİASI
Kira uyuşmazlıklarıyla ilgili yeni düzenlemeler getiren bir çalışmanın Adalet Bakanlığı tarafından bitirilmek üzere olduğu geçtiğimiz günlerde medyaya yansıdı. Düzenlemeyle, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) değişiklik yapılarak piyasa ortalamasının üzerinde fahiş kira artışıyla haksız kazanç sağlayanlara bir ila üç yıl hapis cezası verilmesi planlanıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yüksek kiralara karşı açıklamaları da bu konuda bir düzenlemenin geleceğini gösteriyor.
SONUÇLANMAYAN DAVALAR GERİLİMİ ARTIRIYOR
Artan kiralar nedeniyle mülk sahibi ve kiracılar arasında açılan tahliye davaları da arttı.
TÜKODER (Tüketiciyi Koruma Derneği) Başkanı Aziz Koçal, kira tahliye davalarının özellikle son 10 ayda geçmişe oranla bariz bir şekilde arttığını belirterek, "Ancak davalarda henüz sonuç yok. Çünkü duruşmalar neredeyse bir yıl sonraya atılıyor. Taraflar beklemeye başladıkça bu süreçte kimi davalılar arasında gerilim artıyor. Mülk sahibi, 'evimi gasp ettin' diyerek tepki göstermeye, kiracısını taciz etmeye başlıyor. Bunun da sonucu kaçınılmaz sosyal patlamalara neden oluyor" şeklinde konuştu.
'MAHKEMELER KİRA DAVALARINDA İFLAS NOKTASINDA'
Yankı Büyüksezer, ağırlıklı emlak hukuku üzerine çalışan bir avukat.
Büyüksezer de Koçal’ın değindiği gibi kira davalarının arttığını belirterek, "Bir önceki döneme göre artık mahkemeler kira davalarından iflas etme noktasına geldi" dedi.
Yeni açılan bir davanın duruşma gününün büyükşehirlerde en yakın bir yıl sonrasına verildiğini kaydeden Büyüksezer, şöyle devam etti:
Tek sorun bu da değil, artan iş yükünden dolayı karara çıkan davaların gerekçeli kararları dahi yazılamıyor. Personel sayısı yetersiz, duruşma dışı işleri yapacak gün yok. Adliye personeli elinden geleni yapıyor elbet ama ne hakimlerin ne personelin bu iş yüküne dayanması mümkün. Hem kiracılar hem ev sahipleri hep birlikte mağdur oluyorlar.
TAHLİYE TALEPLERİNİN GENEL ÜÇ NEDENİ
Tahliye taleplerinin genelde üç ana başlıkta toplandığını belirten Büyüksezer, şu bilgileri verdi:
Bunlar kiranın eksik ödenmesi ya da hiç ödenmemesi, tahliye taahhüdü ve ihtiyaç sebebiyle tahliye. Bu davalarda kimi zaman kiracı kimi zaman ev sahibi gerçekten mağdur olabiliyor. Bu davalara tek taraflı bakmamak lazım. Yani, 'ev sahibi kötü, kiracı mazlum' ya da tam tersi şeklinde düşünmemek gerekiyor. Tarafların ayrı ayrı haklı olduğu durumlar olabiliyor. Ne yazık ki ekonomik bozulma ya da dengesizlik bu alanda kendini çok hissettiriyor" dedi.
YARGILAMA SÜRECİ İKİ TARAFI DA ZORLUYOR
Kiracı ve mülk sahibinin davalık olması hele hele yargılama süreçlerinin aşırı uzaması iki tarafı da zorluyor.
Büyüksezer, evden hemen çıkmak istemeyen kiracı açısından yargı süresinin uzamasının bir avantaj gibi görüldüğünü hatırlatsa da şu notu ekledi:
Sözleşme başında kiracılardan tahliye taahhüdü gibi ileride kiracının başına dert olacak belgeler isteniyor. Bu da Demoklesin Kılıcı gibi her an kiracının üzerinde sallanıyor. Ev sahipleri, ihtiyaç sebebini gerekçe gösterirse zaman alsa bile o davayı kazanıyor. İhtiyacın samimi olup olmadığını denetlemek de mümkün değil, sonuçta bunlar subjektif kriterler.
Büyüksezer, kira uyuşmazlığına dair davalarla ilgili kamuoyunda epey yanlış bilginin olduğunu hatırlatarak, "Özellikle internette çok yanıltıcı bilgi var. Vatandaşların bir avukattan hukuki destek almasını öneriyoruz. Çünkü yanlış bilgilerle hareket edilmesi yüzünden ciddi hak kayıpları yaşanıyor" diye konuştu.
'YABANCI MÜLK SAHİPLERİ UZLAŞMAYA DAHA UZAK'
Büyüksezer, kira uyuşmazlık davalarına taraf olan yabancıların sayısının da arttığını kaydederek, "Yatırım veya vatandaşlık amacıyla ev alan yabancılar da aynı davaları açıyor. Ve onların aceleleri olmadığı için anlaşmaya da uzaklar" diyerek sözlerini şöyle tamamladı.
"Şimdi hapis cezasından bahsediliyor ama yüzde 25 sınırlaması hiçbir sorunu çözmediği gibi sorunu daha da içinden çıkılmaz bir hale getirdi. Artık ev sahibi-kiracı olaylarında fiziki müdahalelere varan durumlar oluştu. İşi çözemediğimiz gibi daha da karmaşık hale getirdik. Şimdi bir de özel hukuk uyuşmazlıklarına cezai yaptırım ile müdahale düşünülüyor. Daha da olmaz derken dahası oluyor. Bir sonrakinde bu davaları konuştuğumuzda yepyeni sorunları da konuşacağız."
KARAR