Manş Denizi'nde trajedi: 31 göçmenin tehlikeli sulardaki son saatleri
Burası gemi trafiğinin yoğun olduğu, yüksek akıntılı ve buz gibi suyu olan bir denizdi.
Manş Denizi'nde trajedi: 31 göçmenin tehlikeli sulardaki son saatleri
Geçen ay Fransa'dan şişme bota binerek İngiltere'ye ulaşmaya çalışan 31 göçmenin 29'unun Manş Denizi'nde boğulması, iki ülke arasındaki denizde meydana gelen en yüksek sayıdaki can kaybı olmuştu. BBC, hayatta kalan iki göçmenin ifadelerini, cep telefonlarından gönderilen mesajları, denizde izlenen rotayı ve acil servis görevlilerinin kayıtlarını inceleyerek o gece şişme bottaki 31 kişinin neler yaşadığını ortaya koydu.
Bu, 46 yaşındaki Kazhal Rızgar'ın üç çocuğuyla birlikte bota binmeden önceki son fotoğrafı. Irak Kürdistanı, İran, Afganistan, Mısır ve Somalili 31 yolcusuyla şişme bot Fransa ile İngiltere arasındaki Manş Denizi'ne açıldı. Birkaç saat sonra sadece iki kişi hayatta kalmıştı. Peki o gece neler yaşandı?
23 Kasım, Salı
Gün batarken 22 yaşındaki Hadiya Rzgar Hüseyin, 7 yaşındaki kız kardeşi Hasti ve 16 yaşındaki Mubin, 46 yaşındaki anneleri Kazhal ile eşyalarını toplamışlardı. Haftalardır Grande-Synthe'deki derme çatma kampta kalıyorlardı.
Yorgunlardı, korkuyorlardı. Fransız polisi, kamptaki çadırlarını ellerinden almış, onları yerlerinden etmişti. İngiltere'deki akrabalarının yanına ulaşmaya çalışıyorlardı.
Bunun için Manş Denizi'ndeki tehlikeli yolculuğu göze almaları, ucuz şişme botlarla onları karşı kıyıya geçirecek insan kaçakçılarına para ödemeleri gerekmişti.
Hediye ve ailesi daha önce üç kez bu denizi geçmeyi denemiş, birinde polis onları geri çevirmiş, birinde yakıtları bitmiş, sonuncu denemede ise botun motoru bozulmuştu.
Hediye'nin doktor olma hayali onları bu yolculuğa itmişti. Irak Kürdistan'ında yaşayan babası Rizgar Hüseyin Muhammed, "Kim iyi bir yaşam istemez ki?" diye soruyor.
Fransa, saat 18.00
İnsan kaçakçıları aileyi bota binecekleri yere götürdü ve Dunkirk ile Calais arasındaki Loon-Plage sahilinde bekleyen en az 27 yolcuya katıldılar.
BBC bu yolcuların 20'sinin Irak Kürdistanı'ndan olduğunu belirledi.
Yolcular, geride bıraktıkları ailelerini arayarak Fransa'dan ayrılmak üzere olduklarını haber veriyorlardı.
19 yaşındaki Rezhwan Yasin Hasan, 20 yaşındaki Zanyar Mustafa Mina ve 21 yaşındaki Muhammed Kadir Aulla da ortak kullandıkları telefondan Whatsapp mesajı göndermiş, Rezhwan, "Sevgili babacığım, sınıra gideceğim. Bana şans dile, beş-on saat sonra İngiltere'de olurum, seni arayacağım" diye yazmıştı.
Aynı şekilde diğer yolcular da ailelerine sesli ya da yazılı mesajlar gönderiyordu.
Saat 20.00
Hediye de bu yolculuk için gereken 42 bin doları elde etmek için evlerini satan ve borçlanan babasına şu mesajı gönderdi: "Baba, beş dakika içinde yola çıkıyoruz. Herkes bota biniyor. Biz de biniyoruz şimdi."
İngiltere'deki nişanlısının yanına gitmeye çalışan 24 yaşındaki Iraklı Kürt "Baran" Meryem Nuri Muhammed ile 32 yaşındaki arkadaşı Mabad Ahmed Ali de bota binenler arasındaydı.
Saat 22.00
Botun harekete geçmesi için havanın açık, denizin dalgasız olması ve polis devriyelerinin etrafta görülmemesi gerekir. Ama denizdeki asıl tehlike rüzgardan ziyade buz gibi hava ve dondurucu sudur.
Sahilde gömülü şişme botlar çıkarılır. O gece en az altı bot yola çıkacaktır. Hediye ve diğerleri 10 metre uzunluğundaki motorlu şişme bota binecektir. En fazla 20 kişi taşıma kapasitesi olan ve ikinci el 531 dolara alınabilecek bu bota en az 31 yetişkin ve çocuk bindirilmiştir.
Saat 22.50
Bot denize açıldıktan sonra Paştiwan Whatsapp üzerinden son sesli mesajını gönderir: "Nasılsın kardeş? Kardeşin ve diğerleriyle birlikteyiz. Denize açıldık ve iyiyiz. Yakında sağ salim ulaşacağız inşallah."
Kapasitesinden fazla yolcusuyla bot yavaş ilerlemektedir. Dalgalar çoğaldıkça yolcular birbirine ve botun kenarlarına tutunur.
Bir saat sonra başka bir botla aynı yolculuğu yapacak olanlar "denizin dalgalı, havanın fırtınalı" olduğunu söylüyordu. Sırılsıklam olmuşlar, soğuktan donmuşlardı. Bazılarını deniz tutmuştu. Fransa kıyısına geri dönmüşlerdi.
24 Kasım Çarşamba
Saat 01.30
Hediye'nin bulunduğu bot tam Manş Denizi'nin ortasına ulaştığında hava kaçırmaya ve su almaya başlamıştı.
Bottan kurtulan iki kişiden biri olan 21 yaşındaki Iraklı Kürt Muhammed Şekha Ahmed, olaydan sonra Kürt televizyonuna o anları şöyle anlatıyordu.
"Bazıları bota hava pompalamaya, bazıları da bottaki suyu boşaltmaya çalışıyordu."
Meryem de İngiltere'deki nişanlısı Karzan'a Snapchat'ten mesaj gönderiyor, bir yandan durumu anlatırken bir yandan şakalaşıyor, nişanlısını korkutmamaya çalışıyor, yetkililerin onları kurtaracaklarını yazıyordu.
Yolcular uzakta gördükleri bir gemiye işaret gönderip yardım isteme konusunu aralarında tartışmış ama İngiltere'ye doğru yola devam etme kararı almışlardı.
Saat 02.30
Botun motoru susmuş, yolcular Manş Denizi'nin akıntısına terk edilmişti. Dalgalar botu dövüyordu.
Olaydan kurtulan ikinci kişi 28 yaşındaki Muhammed İsa Ömer, o anları BBC'ye anlatırken "30 dakika içinde botun tamamı suya battı" diyordu.
Yolcular buz gibi suya gömülmemeye ve havası inmiş bota ve birbirine tutunarak gruptan ayrılmamaya çalışıyordu.
Fransa kıyılarından en az 30 km uzaklaşmışlar, ki ülkenin deniz sınırına yaklaşmışlardı.
Hediye'nin 16 yaşındaki erkek kardeşi Mubin bu sırada İngiliz ve Fransız yetkililerine telefonla ulaşmaya çalışıyordu.
Meryem'in Snapchat'taki yazışması da tam o anda kesilmişti.
Saat 03.42
Gruptan en az iki kişi İngiliz yetkililere ulaşmayı başardı. Onlara yerleri soruldu ve telefonlarının ışığını açık tutmaları istendi. Ama olaydan sağ kurtulan iki tanık, bunları yapamadan telefonların suya gömüldüğünü anlatıyor.
Bu sıralar Şakir Ali Pirot da ailesine sesli bir mesaj göndermişti:
"Hala İngiltere ile Fransa arasındaki denizdeyiz. Biz kim kurtarmaya gelecek bilmiyoruz. Benden haber almazsanız İngiltere'deyimdir. Bu telefonu atmış olacağım. Fransa sularında isek size cevap veririm."
İnsan kaçakçıları, kendi kimliklerini gizli tutmak ve sığınma başvurularında engel çıkmasını önlemek için, göçmenlerden telefonlarını atmalarını istiyordu.
Şakir'in sesli mesajı bottan gelen son mesaj olmuştu. BBC araştırması, telefonun 04.14'e kadar açık olduğunu gösteriyordu. Ama başka mesaj göndermemişti Shakar.
Botun tamamı suya battığı için yolcular buz gibi suda titriyordu. Vücut ısıları hızla düştüğü için hipotermi baş göstermişti.
Muhammed İsa Ömer, "İnsanlar gözlerimin önünde öldü" diye anlatıyor. Kendisi ise yakındaki bir deniz aracına kadar yüzmeyi başarmıştı.
Saat 09.00
İkinci göçmen teknesi Hediye ve ailesi ile diğerlerini taşıyan teknenin bulunduğu noktaya ulaşmış, suda yüzen cesetleri görmüşlerdi. O teknenin yolcuları, yardım için Fransız yetkilileri aradılar.
Bir yolcu şöyle anlatıyordu: "Bazı cesetler can yelekli, bazıları yeleksizdi. Kalitesiz can yelekleriydi bunlar da. Şoka girdiğim için yüzlerini göremedim, ama belli bir süre suda kaldıktan sonra ölmüşe benziyorlardı. Botları battıktan iki saat sonra gibi."
Bu teknenin yolcuları İngiltere'ye ulaşmayı başarmıştı.
Saat 13.58 Yardım çağrısı
Hediye'nin grubu suya düşeli yaklaşık 12 saat olmuştu.
Saint Jacques II teknesindeki 37 yaşındaki Fransız balıkçı Karl Maquinghen ve ekibi 15 ceset görmüştü.
"Midemiz bulandı. 20 yıldır balıkçılık yapıyorum… ilk kez böyle bir şey gördüm. Daha önce boş şişme botlar görmüştük ama ceset hiç görmedik" diye anlatıyor BBC'ye.
Karl, can yeleği olanların bunları doğru giymemiş olduklarını bu yüzden de kafalarını suda tutmalarının zor olduğunu söylüyor.
Karl ve ekibinin yardım çağrısına 5 km uzaktaki Fransız donanma gemisi FS Flamant cevap veriyor.
Kurtarma çalışması
Saat 14.27
Yarım saat sonra FS Flamant'a İngiliz sahil koruma helikopteri de katılıyor. Helikopter, 15 cesedin olduğu noktadan birkaç km uzakta başka karaltılar görüyor.
Saat 15.45
İki Fransız sahil koruma gemisi bu noktaya gidiyor. Havası sönmüş bot, diğer cesetler ve hayatta kalan iki kişi bulunuyor. Bunlar, 15 cesedin olduğu yerden 6 km uzakta, Fransız sularının son kilometresi içinde, İngiliz sularına çok az kalmış bir noktadalar.
Toplam 27 ceset bulunuyor. Bunlar arasında 7 kadın, iki genç çocuk ve bir kız çocuğu da var.
Sağ kalan iki kişi, İngiliz suların geçtiklerini iddia ediyor; çaresiz bir şekilde hem İngiliz hem de Fransız yetkilileri aradıklarını, ama her iki tarafın da topu birbirine attıklarını söylüyor.
Birleşmiş Milletler Deniz Yasası'na göre, "Denizde kaybolma tehlikesi olan herkese yardım etmek gerekir".
Fransız yetkililer, balıkçı teknesinden çağrı alıncaya değin bu botun tehlikede olduğunun farkında olmadıklarını söylüyor. O gece farklı kurtarma operasyonlarında 106 kişiyi kurtardıklarını belirtiyorlar.
Ancak Fransız Le Monde gazetesine konuşan ve resmi polis soruşturmasında yer alan bir kaynak, olaydan sağ kurtulan iki kişinin telefon kayıtlarının, Fransız yetkililerden yardım istediklerini doğruladığını belirtiyor.
İngiliz yetkililer ise botun hiçbir zaman kendi sularına geçmediğini, yardım çağrılarını yanıtsız bıraktıkları iddialarını reddediyor.
BBC analizleri de, botun İngiliz sularına çok yaklaşmış olmakla birlikte bu sulara girmediğini gösteriyor.
Kurbanlar
BBC araştırmaları, o gece en az 29 kişinin öldüğünü gösteriyor. Bu, Manş Denizi'nde meydana gelen en büyük ölüm sayısı. Irak Kürdistan'ındaki ailelerin yardımıyla bottaki 20 kişinin kimliklerini tespit edebildik.
Hediye Rızgar Hüseyin, 22
Mubin Rızgar Hüseyin, 16
Hasti Rızgar Hüseyin, 7
'Baran' Meryem Nuri Muhamed Amin, 24
Mhabad Ahmed Ali, 32
Rezhwan Yasin Hasan, 19
Muhammed Kadir Aulla, 21
'Hybar' Bryar Hamad Abdulrahman, 23
Şakir Ali Pirot, 30
'Harem' Serkaut Perot Muhammed, 28
'Deniz' Afrasia Ahmed Muhammed, 27
Muhammed Hüseyin Muhammed, 19
Hasan Muhammed Ali, 37
Bilind Şukir Bekir, 20
Müslim Ismail Hamad, 19
Sirwan Alipour, 23
20 yaşındaki Zanyar Mustafa Mina, 18 yaşındaki Pshtiwan Rasul Farka ve Twana Mamand Muhammed'in cesetleri hala kayıp.
Bunların hepsi ekonomik nedenlerle göç etmeye çalışan ve daha önce yasal yollardan İngiltere'ye ulaşmayı birçok kez denemiş ama başaramamış insanlardı. Ayrıca kimi en az üç kez kimi ise altı kez Manş Denizi'ni küçük şişme botlarda geçmeye çalışmışlardı.
Fransız yetkililer, ölen diğer dokuz kişinin Etiyopya, Somali, Afganistan ve Mısır vatandaşı olduklarını açıkladı. Bir cesedin ise kimliği belirlenemediği çin "X" işaretli olarak gömüleceği belirtiliyor.
Irak Kürdistanı'ndaki Rızgar Hüseyin Muhammed, karısını ve üç çocuğunu kaybetmenin acısını yaşıyor. "Hiçbir şey yapamıyorum. Yiyip içemiyorum. Aklımı yitireceğim. Kimse ailesiz yaşayamaz" diye anlatıyor duygularını.
Bu olayın üzerinden bir ay geçtiği halde, her hafta yüzlerce göçmen Manş Denizi'ni geçmeye devam ediyor.
Katkıda bulunanlar
Haber: Claire Press, Emir Nader, Lucy Rodgers
Haber desteği: Camille Toulmé, Dina Demrdash, Hanan Razek, Lina Issa, Marewan Zangana, Mohamed Madi, Soran Qurbani, Yörük Işık
Prodüksiyon: Lucy Rodgers, Claire Press, Emir Nader, Dominic Bailey, Nassos Stylianou, Ana Lucia Gonzalez, Sarah Buckley
Tasarım: Prina Shah, Zoe Bartholomew
Development: Marcos Gurgel, Scott Jarvis
Fotoğraflar: Gabriel Chaim, Marek Polaszewski
Harita verileri: Marine Traffic, FightRadar24, Big Ocean Data, VesselsValue
Uydu görüntüleri: Nasa Landsat, Copernicus Sentinel 2
www.lutka.org'a katkılarından dolayı teşekkürler
BBC TÜRKÇE