Mary Robinson: Her toplum, mahkumlara ve mültecilere nasıl muamele ettiği ile yargılanır

"Ya işsiz kaldılar ya da sorumlulukları arttığından omuzlarına daha fazla yük bindi"

Mary Robinson: Her toplum, mahkumlara ve mültecilere nasıl muamele ettiği ile yargılanır




Mary Robinson: Her toplum, mahkumlara ve mültecilere nasıl muamele ettiği ile yargılanır

Global Conversation'ın bu bölümünde konuğumuz Mary Robinson. Kendisi İrlanda'nın eski cumhurbaşkanı ve eski Birleşmiş Milletler (BM) insan hakları temsilcisi. Şimdi ise 2007'de Nelson Mandela tarafından kurulan ve dünya liderlerini bir araya getirip barış ve insan hakları konularına odaklanan The Elders'in başkanlığını yürütüyor.

euronews: "Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) koronavirüs salgınını ilan edeli bir yılı geçti. O günden bu yana Avrupa hatta tüm dünya bir kriz yaşıyor. Çok fazla haberlere konu olmasa da salgın, ülkeler, kültürler ve sosyal sınıflar arasındaki mesafeyi tehlikeli bir şekilde açıyor. Bunun uzun vadede etkileri ne olacak?"

Mary Robinson, The Elders Başkanı: "Oldukça kaygı verici bir durum. Elders olarak biz de Covid-19'un tüm alanlardaki eşitsizliği körüklediğini sıkça dile getiriyoruz. Göçmenler veya mülteciler için olsun, engelliler için olsun, ırktan dolayı olsun tüm eşitsizlikler derinleşti. Ve bununla mücadele daha da zorlaşacak çünkü koronavirüsün yanı sıra bir de iklim krizi var. Koronavirüsle mücadele ederken emisyonları azaltma çabalarımızdan da vazgeçmemeliyiz. Kısaca önümüzdeki 10 sene çok meşakkatli olacak. Eşitsizlik çok ciddi ve gerçek bir sorun, insanlar bundan derin yaralar alıyor. Özellikle kadınlar en çok etkilenen grup."

"Ya işsiz kaldılar ya da sorumlulukları arttığından omuzlarına daha fazla yük bindi"

euronews: "Araştırmalar kadınların salgın döneminde, çocuk bakımı ve ev işlerinde daha fazla sorumluluk aldığını gösteriyor. 2021 yılındayız ve hala Avrupa'da kadınlar erkeklere göre ortalama yüzde 14 daha az kazanıyor. Tabii ki ülkeler arasındaki oranlar da çok farklılık gösterebiliyor. Bu sorunun aciliyeti ile ilgili ne düşünüyorsunuz?"

Mary Robinson: "BM'nin çağrısına kulak vermemiz lazım. BM'deki kadınlar 'eşitlik çağı' için çağrıda bulunuyor. Bu çağrıya Pekin Deklarasyonu'nun 25'inci yılı dolayısıyla daha da vurgu yapılıyor. Gerçi 25'inci yıl dönümü geçen yıldı ancak bu sene konuya daha spesifik yaklaşıyoruz.

Kadınların sağlık sektöründe, hastanelerin temizliği gibi düşük maaşlı işlerde yer alması daha fazla takdir toplar oldu. Çünkü onların sayesinde, diğerleri kapanırken bu sektörler hizmet vermeye devam edebildi. Ancak yine de kadınlarla erkekler arasındaki işsizlikte orantısızlık halen devam ediyor.

Kadınlar daha çok, salgından en fazla etkilenen hizmet ve perakende sektöründe çalıştığından ya işsiz kaldı ya da uzaktan eğitim alan çocuklarının veya yaşlı aile bireylerinin bakımını da üstelendiğinden omuzlarına daha çok yük bindi."

euronews: "Sizce bu salgın Avrupa için 
bir uyarı niteliğinde olabilir mi? Kıta olarak giderek yaşlanıyoruz ve belki de bir sonraki salgına ya da 2060 yılına hazırlık yapmalıyız. O yıllarda robotlar daha yaygın olacak ama tabii insanlar gibi vergi ödemiyor olacaklar?"

Mary Robinson: "The Elders grubu bu durumun farkında. Eldersler arasındaki Gro Harlem Brundtland, salgın henüz başlamadan önceki eylül ayında, bu konuda uyarılarda bulunan bir komisyonun başkanlığını yürütüyor. Kendisi gelecekteki salgın ihtimalleri üzerine çalışıyor. Yani evet, dünyaca bu gidişattan endişe duymalıyız. Ben pandemiden farklı bir şekilde çıkabileceğimiz bakış açılarını görmeyi isterim. Samimi olmam gerekirse; o yüzden 'eskiye dönüş' ifadesini sevmiyorum. Çünkü o adaletsiz geçmişimize dönmek istemiyorum. Aksine, eşitlik ve adalet üzerine kurulu, çocuklarımız ve torunlarımız için de yaşanılabilir, sürdürülebilir geleceği inşa etmeliyiz."

Her toplum, mahkumlara ve çatışma bölgelerinden kaçanlara nasıl muamele ettiği ile yargılanır
Mary Robinson 
Eski İrlanda Cumhurbaşkanı

euronews: "Diğer tarafta, Avrupa'da gündemden düşmeyen ve görüş ayrılıklarına yol açan göçmenlerin durumu var. Siz de bir insan hakları aktivisti olarak tanınıyorsunuz. Sizce Avrupa bu meseleyi nasıl daha iyi çözer?"

Mary Robinson: "Avrupa'da daha adil bir sisteme ihtiyacımız var. Sorumluluğu başta İtalya ve Yunanistan olmak üzere, sadece Akdeniz ülkelerine bırakamayız, bu haksızlık olur. Sizin de bildiğiniz gibi bu durum uzun süredir devam ediyor. Bu sorunu daha adil bir şekilde halletmeliyiz. Göçmenlerin tehlikeyi göze alarak başka ülkelere gitmesi onların ne kadar girişimci olduğunu gösterir. Cesurlar, cesaretliler ve gittikleri her yer de bir toplum oluşturuyorlar."

euronews: "Peki, Bosna'daki gibi göçmen kamplarına baktığımızda gördüğümüz manzaralar Avrupa'nın ve Avrupalı siyasetçilerin bir ayıbı değil mi?"

Mary Robinson: "Çok daha iyisini yapmamız gerektiğini düşünüyorum. İrlanda'da sığınmacıların barınması için Direct Provision adlı bir sistemimiz var bunu reforme etmeye çalışıyoruz, çünkü problemlerin farkındayız. Her toplum, mahkumlara ve çatışma bölgelerinden kaçanlara nasıl muamele ettiği ile yargılanır. Dolayısıyla, toplumsal adaletle ilgili konulara daha fazla yoğunlaşmamız gerektiğini düşünüyorum. Salgının sonuna doğru yaklaşırken de Avrupa'da ve ötesinde daha kapsamlı sosyal güvenlik sistemleri hayata geçirilmeli."

euronews: "Bir Elder olarak siz de barış aktivisti sayılırsınız. İrlanda-İngiltere ilişkilerinin gerilmesinden, Belfast Barış Anlaşması'nın kırılganlığından endişe ediyor musunuz?"

Mary Robinson: "Anlayış göstereceğinizi sanıyorum ama bildiğiniz gibi İrlanda'nın eski cumhurbaşkanı olarak bu konuda yorum yapmam doğru olmaz. Yine de ilgiyle, yakından takip ettiğim bir konu. Şu an atmosfer biraz gergin olduğundan bir şey söylemek istemiyorum."

euronews: "Çok yakından bildiğiniz bir konuya gelelim; iklim değişikliği. Brüksel'de bu hafta bu konuyu yakından takip edenler arasında daha fazla hareketlenme oldu, malum John Kerry buradaydı. Kerry, yeşil hedeflere ulaşılması için Avrupa Birliği ile daha fazla iş birliği taahhüdünde bulundu. Avrupa kıtasının 2050'ye kadar karbon nötr olması için, siyasetçilerin ve büyük şirketlerin, iddialı vaatlerden ve göz boyamalardan başka ne yapması gerekiyor?"

Mary Robinson: "Bu yıl kapsamlı iki çalışmamız var. Geçen yıl iptal edilen BM Biyolojik Çeşitlilik Zirvesi ile kasımda Glasgow'da ilklim konferansı olacak."

Her ülkenin, her şirketin, her yatırımcının ve her toplumun kısaca emisyondan uzaklaşacağını, 2050'ye kadar karbon emisyonlarından kurtulacağını söyleyebilmesi gerekiyor. Sonrasında ise geriye dönük adımlar atmalıyız. Yani bu 2025, 2030 için ne anlama geliyor? Ülkeler adına verilen vaatler açısından ne demek oluyor? Ancak şu an doğru noktada değiliz. Bununla birlikte ülkelerin taahhütlerine de bakacak olursak, çok da güvenli bir dünyada yaşamıyoruz?"

euronews: "Son bir sorum olacak. Siz çok uzun yıllardır göz önünde olan birisiniz, kariyerinizin de getirdiği sorunlar oluyor muhakkak. Bunlardan birini 2018'de, Dubai'de, Prenses Latifa ile buluşmanızda yaşadınız. Son haftalarda bu konuyla ilgili çok sık açıklama yaptınız, samimi olduğunuzu ve kandırıldığınızı söylediniz. Yine de sormak isterim. Son iki seneyi Latifa'nın sesini daha fazla duyurabilmek için kaçırılmış bir fırsat olarak görüyor musunuz?"

Mary Robinson: "Bu konuyu takip eden BM temsilcisinin arkasında durmamız çok önemli. Yüksek komiser, Prenses Latifa'nın yaşadığına dair kanıt talep etti. Hatta, yetkilerinin tamamını kullanarak sadece Latifa'nın değil kız kardeşinin de özgürlüğüne kavuşması için girişimde bulundu. Bence bizim de odaklanmamız gereken nokta burası olmalı."

EURO NEWS