Masumiyet Karinesini Kim Kaybetmiş ki Adalet Bakanlığı Bulsun!

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a kumpas kuranlar, masumiyet karinesini nerden bilecekler?

Editor

Ekim 31, 2024 - 18:04 Updated: Ekim 31, 2024 - 22:14

Masumiyet Karinesini Kim Kaybetmiş ki Adalet Bakanlığı Bulsun!

YUSUF İNAN YAZDI...

Masumiyet Karinesini Kim Kaybetmiş ki Adalet Bakanlığı Bulsun!

Bugün bu yazıyı kaleme almak bir zorunluluk. Geriye dönüp bakınca, insanın adaletin temellerinin nasıl sarsıldığını, hukukun kutsallığının nasıl çiğnendiğini görmesi tarifsiz bir acı veriyor. Adaletin teminatı olan masumiyet karinesi, artık adeta bir formalite haline getirilmiş durumda. Soner Yalçın’ın bu günlerde değindiği bu konu, aslında hepimizin can damarı: Masumiyet Karinesi…

Soner Yalçın, FETÖ kumpasının yarattığı karanlıkta, iki yıl boyunca Silivri zindanında haksız yere tutsak kalmış bir isim. O günlerde hakkında yazılan iftiralar, yapılan çarpıtmalar, adeta birer taş gibi hukuk duvarına çarpıp gerçeklerin yerini almıştı. Soner Yalçın, bugün de masumiyet karinesini hatırlatıyor; belki en çok da adaletin, doğruların ve vicdanın yanında olması gerekenlere, yani CHP’ye…

Evet, bir kimseyi suçlu ilan etmek, sadece iddiaların kanıtlanması ile mümkündür. “Buyurun, kanıtlayın,” demek istemiştim; ancak bu talebin geniş kamuoyuna nasıl bir etki yaratacağını da biliyordum. Zira, o günlerde masumiyet karinesi kimsenin umurunda değildi. Hukuk çarpıtılmış, adaletin özü yok edilmiş, yeni bir yargı düzeni inşa edilmişti; vicdanlar ise onarılamaz bir yara almıştı. O günlerin acısıyla yeniden yazıyorum; çünkü düşüncelerin çarpışması, hakikatin ışığını doğurur.

“Barika-i hakikat, müsademe-i efkârdan neşet eyler,” der eskiler. Gerçeğe ulaşmak, fikirlerin özgürce çarpışmasıyla mümkündür. Muhakeme süreci, savcıyı, savunmayı ve yargı makamını eşit kılar; bu üç makamın fikir çatışmasından hakikat doğar. Ancak bugün çıkarılan gürültüler, kanunların sesini bastırmakta, adaletin ışığını boğmaktadır.

Ne hazin bir çelişki ki; şimdi bu ilkeleri hatırlatanların, masumiyet karinesini yok sayan onlarca, belki yüzlerce haber kaleme aldığını görmek mümkün. Evet, derin tecrübelerine rağmen, nice masumiyetin üstüne gölge düşürdüler. Ancak onlara tek başına yüklenmek de eksik kalır; ne de olsa biz, bu coğrafyada adaletin kültüründen çok uzak kaldık.

CHP’nin bu konuda ne kadar sabıkalı olduğunu da unutmamak gerek.

CHP’li İzmir Belediye Başkanlıklarındaki sorunları haber yaparken, Kılıçdaroğlu’nun yaptırdığı villayı gündeme getirirken iftiralarla, adli baskılarla karşılaştık. CHP’nin bu konuda uslanacağını düşünmüyorum. Zira, CHP İzmir İl Başkanı ile ilgili savcılığa yapılan bir başvuruyu haber yaparken, daha karşı görüş için faks gönderdiğimiz anda üzerimize saldırdılar.

Cumhurbaşkanı Masumiyet Karinesini İhlal Eder mi?

FOTO: Ukrayna'da indirilen Türk bayrağı...

Masumiyet karinesi denince aklıma Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan geliyor. Evet, milyonlarca vatandaşın önünde, büyük bir mitingde bana “terörist, hain” diyerek bir iftirayı tüm dünyaya ilan etmişti.

Oysa ki kendisi de yanlış bilgilendirilmiş, kendisine Ukrayna’da dalgalanan Türk bayrağı ve kendi fotoğrafları indirtilmişti. Esas hain, FETÖ imamları ile birlikte bu kumpası kurup Sayın Cumhurbaşkanı’nı yanıltanlardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Masumiyet Karinesi'ni unutarak 26 yıldır Şehit Aileleri ve Gazilerin ve halkın hakkını savunan, Ak Parti kurucusu bir gazeteci ve yazar olan beni “terörist, hain” ilan etti.

FOTO: Ukrayna'da indirilen Trük bayrakları ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Fotoğrafları

Hem de Türkiye'deki tüm Şehit Aileleri ve Gaziler sokağa dökülmek üzere iken, Başbakan sıfatıyla kendisini İzmir Şehit Aileleri ile buluşturarak, hain bir darbe girişimini engelleyen gazeteciyi tüm dünyaya kameralar önünde "terörist, hain" ilan etti.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın Daha Vahimini Yaptı!

Bu meselede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yalnız değil , CHP’liler de aynı kervana katılıp iftira ve karalamalarla adaletin sesini boğmaya çalıştı. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da tüm dünyaya bu iftirayı duyurdu; kameralar önünde masumiyet karinesini çiğnedi, lekelenmeme hakkını ihlal etti ve adaleti katletti.

İzmir 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’nde masumiyetimi ispat etmeye zorlandım. İspat da ettim. Mahkeme Başkanı; “Zaten masum olduğunu biliyoruz, ama az bir ceza verilmezse başımız belaya girecek” dedi.

Bu hukuksuzluk ve kanun tanımazlık 7 yıldır devam ediyor.

Yedi yıldır, Ukrayna’daki evime, aileme ve çocuklarıma dönemiyorum. Çocuklarımı Ukrayna'dan savaşın içinden alıp, Türkiye'ye getiremiyorum. Beşikte bıraktığım çocuklar büyüdü, 8-9 yaşlarına geldi. Hala adalet tecelli edemiyor, hala uzaklardayım.

Siz ne kadar belge sunarsanız sunun, adalet tecelli etmiyor, mahkemeler talimatla hareket ettiğini açıkça ifade ediyor.

Hiçbir suç ve suç kanıtı olmamasına rağmen, 7 yıldır yurt dışına çıkış izni verilmiyor.

Pensilvanya Müdavimleri Masumiyet Karinesi'ni Çiğnemeye Devam Ediyor!

Sözde gazeteciler, sözde yazarlar hakkımda olmadık iftiralar yazdılar. FETÖ’nün emrinde olan bu kişiler, Pensilvanya’ya gidip elebaşının elini öperek itaat etmişken, bana “terörist, hain” yaftası yapıştırmaya kalktılar.

Ve şimdi bile aynı yolda ilerleyen CHP, adalete ve masumiyet karinesine sırt çeviriyor. Türkiye’ye adaletin geleceğini sananlar bu sevdadan vazgeçsin; CHP’nin ne adalet ne de masumiyet karinesiyle bir derdi oldu. Bu kavramların ne bugün ne de gelecekte CHP’de karşılık bulacağına dair hiçbir umudum yok.

Adalet Bakanlığı Nerede?

Tüm bu olaylar olup biterken Adalet Bakanlığı Masumiyet Karinesi'nin yok sayılmasına sessiz kaldı. Ukrayna'dan gönderilen temyiz evraklarını bir yıl sonra eksik olarak teslim etti.

İzmir Cumhuriyet Savcısı ve İzmir 19. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı'nın evraklarda yaptığı tahrifata sessiz kaldı.

Masumiyet Karinesi'ne sahip çıkmadı! Adaletin tecelli etmemesi için çalışanlara, yargılamalara fesat karıştıranlara engel olmadı.

AYM, bu konuda yapılan bireysel başvuruyu incelemeden REDDETTİ...

Masumiyet Karinesi'ni bu ülkede Adalet Bakanlığı başta olmak üzere, hakimler, savcılar ve AYM bilmiyor!

Böyle bir uluslarası hukuk kuralını ve kaidesini duymamışlar!