Mecliste Konuşulan Dört Senaryo ve Yeni Açılım: İsrail, Kürt Tamponu ve Türkiye’nin İkilemi
İsrail ve Kürt Tamponu: Güvenlik Hattı Genişliyor
Mecliste Konuşulan Dört Senaryo ve Yeni Açılım: İsrail, Kürt Tamponu ve Türkiye’nin İkilemi
ŞEHİTLER ÖLMEZ / ANKARA
Türkiye siyasetinde son günlerde kapalı oturumda konuşulan dört senaryo, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in açıklamalarıyla daha da dikkat çekici bir hal aldı. Bu senaryolar, İsrail’in güvenlik endişeleri ve YPG ile olan stratejik işbirliği kapsamında Ortadoğu’daki dengeleri yeniden şekillendirme planlarını içeriyor. Mecliste bu gelişmeler tartışılırken, Ankara’nın ikilemde olduğu bir başka konu da yeni çözüm süreci ve Kürt meselesiyle ilgili adımlar.
İsrail ve Kürt Tamponu: Güvenlik Hattı Genişliyor
İsrail’in güvenlik hattını Fırat Nehri’nin güneydoğusuna kadar genişleterek YPG ile birleşeceği yönünde açıklamalar, Ortadoğu’daki denklemi köklü bir şekilde değiştirebilir. YPG unsurlarının, Hizbullah gibi İran’a bağlı grupların temizlendiği bölgeleri ABD ve İsrail ile birlikte kontrol edeceği iddia ediliyor. Bu senaryo, ABD destekli YPG’nin Eylül ayından itibaren Güney Fırat havzasında aktif olarak yerleşmeye başlamasıyla birlikte daha görünür hale geldi.
İsrail, İran ile Suriye arasında kendisi için güvenlik sağlayacak bir Kürt tamponu oluşturmaya çalışıyor. Bu gelişmeler, Türkiye’nin uzun süredir karşı olduğu PKK/YPG tehdidinin, uluslararası bir aktör olan İsrail tarafından stratejik bir araç haline getirilmesini gözler önüne seriyor.
Ankara’nın İkilemi ve Yeni Açılım Süreci
ABD’de yaklaşan başkanlık seçimleri sonrasında, Suriye’de kantonal bir çözüm için baskıların artması bekleniyor. Bu baskının merkezinde ise Ankara’nın Suriye’deki Kürt yönetimini tanıması bulunuyor. Ankara’nın bu konuda nasıl bir tavır alacağı merak konusu. Yeni bir çözüm sürecinin gündeme gelmesiyle, Öcalan’a ev hapsi ve Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılması gibi iç siyasi pazarlık unsurları devreye girebilir.
Ancak bu adımlar, Ankara’nın büyük bir ikilemle karşı karşıya kalmasına neden oluyor. Kürtleri tamamen ABD ve İsrail’e bırakmak, Türkiye’nin sınırında PKK/YPG tarafından kontrol edilen bir bölge oluşmasına yol açabilir. Bu durumun yaratacağı güvenlik riski, Türkiye için ciddi bir tehdit teşkil ediyor. Yeni açılım süreci ise bu tehdidin bertaraf edilmesi için bir çözüm yolu olarak değerlendirilebilir.
Bahçeli’nin Rolü ve Yeni Açılım Süreci
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail’e yönelik açıklamalarının ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Parti ile tokalaşması, yeni çözüm sürecine işaret olarak değerlendirildi. Bahçeli’nin bu jesti, MHP’nin çözüm sürecine engel olmayacağının bir göstergesi olarak yorumlandı. DEM Parti’nin daha önce MHP’yi çözümün önünde bir engel olarak gördüğü biliniyor, ancak bu yeni süreçte Bahçeli’nin rolü, sürecin ilerlemesi için kritik bir önem taşıyor.
İran ve Bölgesel Dengeler
ABD ve İsrail’in asıl hedefi ise İran’ı İsrail için bir tehdit olmaktan çıkarmak. İran, bölgedeki vekil orduları ve toplumsal karışıklıklarla köşeye sıkıştırılmaya çalışılıyor. Devrik Şah’ın oğlu Pehlevi’nin geçiş hükümetinde rol almaya hazır olduğunu açıklaması, bu planın bir parçası olarak görülüyor. Ancak İran, Suriye ve Lübnan gibi ülkelerden daha büyük bir hedef ve bu planın başarılı olması Türkiye ve Kürtlerin desteği olmadan zor görünüyor.
Ankara’nın Sıcak Para İhtiyacı ve Sürece Dahil Olma Çabası
Türkiye, ağır ekonomik krizle boğuşurken, ABD ve İsrail’in bölgedeki planlarının dışında kalması mümkün görünmüyor. Hükümetin plana dâhil olarak sıcak para ihtiyacını karşılamayı ve pastadan pay almayı hedeflediği anlaşılıyor. Ancak bu planın hayata geçirilmesi için Kürtleri yanına çekmesi gerektiğine inanıyor. ABD ve İsrail’in bu süreçte Türkiye’nin açmazlarını iyi bildiği ve bu durumu lehine kullanmaya çalıştığı da göz ardı edilmemeli.
Sonuç: Türkiye’nin Geleceği İçin Kritik Bir Dönemeç
Mecliste kapalı oturumda konuşulan dört senaryo, Türkiye’nin hem iç hem de dış politikada kritik bir dönemeçte olduğunu gösteriyor. İsrail’in güvenlik hattını genişletme çabaları, YPG ile stratejik işbirliği ve yeni açılım süreci, Türkiye’nin bölgedeki rolünü yeniden tanımlamasına neden olabilir. Ancak bu süreçte Türkiye’nin ekonomik, siyasi ve askeri olarak hangi adımları atacağı, gelecekteki dengeleri belirleyecek.
Kaynak: Özer Çetinkaya / Odatv.com