Medya Dayanışma Grubu, basın kartı olmayanlara da yıpranma hakkı verilmesini istedi.
Basın meslek örgütü temsilcilerinden CHP’ye ziyaret
Medya Dayanışma Grubu, basın kartı olmayanlara da yıpranma hakkı verilmesini istedi.
Basın meslek örgütü temsilcilerinden CHP’ye ziyaret
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret eden Medya Dayanışma Grubu, Kasım ayında yasalaşan, kamuoyunda “yıpranma payı” olarak bilinen “gazetecilerin fiili hizmet süresi zammı” ile ilgili düzenlemeden basın kartı olmayan gazetecilerin de yararlandırılmasını istedi.
Aralarında Türkiye Gazeteciler Sendikası, Gazeteciler Cemiyeti, Disk Basın İş, Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Parlamento Muhabirleri Derneği, Ekonomi Muhabirleri Derneği, Diplomasi Muhabirleri Derneği, Foto Muhabirleri Derneği, Haber Kameramanları Derneği ve diğer ihtisas meslek derneklerinin yer aldığı Medya Dayanışma Grubu, yıpranma hakkının basın kartı şartına bağlanmasının medyada ayrımcılığa neden olduğuna dikkat çekti.
AYM Genel Kurulu, Şubat ayında, İstanbul İş Mahkemesi’nin Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda “fiili hizmet süresi zammı” ile ilgili düzenleme getiren 40’ıncı maddesinde 2013 yılında yapılan değişiklikle eklenen 16 numaralı bendin iptali istemini görüşerek karara bağlamıştı.
Yüksek mahkeme, basın ve gazetecilik mesleğinde çalışanlara “yıpranma payı” getiren düzenlemeyi Anayasa’nın 13 ve 60’ıncı maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etmişti. İş Mahkemesi, yıpranma payını sarı basın kartı sahibi olma şartına bağlayan düzenlemenin iptali için yaptığı başvuruda, “basın kartı sahibi olan” ve “olmayan gazeteciler” şeklinde ikili bir ayrımın ortaya çıktığını, basın kartı alabilmek için basın iş sözleşmesi kapsamında çalışma şartının olması nedeniyle çalışanın basın kartı almasının işverenin yetkisine bırakıldığını ve kanundaki eksiklikten kaynaklanan bu durumun çalışma hakkı ve eşitlik hakkını ihlal ettiğini belirtmişti.
AYM, 25 Aralık’ta iptal başvurusu ile ilgili yaptığı değerlendirme sonucunda “yıpranma payı” ile ilgili düzenlemenin, Anayasa’nın “temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” ile ilgili 13 ve “sosyal güvenlik hakkı” ile ilgili 60’ıncı maddelerine aykırı olduğunu belirlemişti. Bu kapsamda Resmi Gazete’de yayımlanan kararın dokuz ay sonra yürürlüğe gireceği, doğacak hukuksal boşluğun kamu yararını ihlal edeceği gerekçesiyle de iptal kararının dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine hükmedilmişti.
AYM kararının ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) yapılan yasal düzenleme sonucunda TBMM Genel Kurulu, gazetecilerin beş yıl erken emekli olmalarını sağlayan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda “fiili hizmet süresi zammı” ile ilgili düzenlemenin yalnızca basın kartı sahipleri için geçerli olmasını öngören 506 Sayılı Kanun’da değişiklik yapılmasını kabul etmiş ve gazetecilerin yıpranma hakkı basın kartı şartına bağlanmıştı. Muhalefet partilerinin basın meslek örgütlerinin talebi doğrultusunda teklifin tüm basın çalışanlarını kapsayacak şekilde genişletilmesi için verdiği önerge de reddedilmişti.
“Bu durum eşitlik ilkesine ve sosyal hukuk devleti ilkelerine aykırı”
Medya Dayanışma Grubu adına Kılıçdaroğlu’na konuya ilişkin mektup sunan Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Yusuf Kanlı, AYM kararını dikkate almayan ayrımcı ve yetersiz fiili hizmet zammı ile ilgili hükümlerin basın kartı olmayan gazetecileri de kapsaması için konunun bir kez daha AYM’ye taşınması gerektiğini kaydetti. Hazırlanan ve AYM’ye sunulacak “Fiili hizmet süresi zammı iptal davası başvurusunda Basın Kartı Yönetmeliğine göre basın sigortasının işverenlerin sorumluluğunda olmasının gazetecilerin basın kartı sahibi olmalarını engellediği gibi basın kartını alamayan gazetecilerin fiili hizmet süresi zammından yararlanmalarını da engellediği belirtildi.
Ayrıca basın kartının gazetecilik faaliyeti yapılmasına izin veren zorunlu kimlik değil gazetecilik faaliyetini kolaylaştıran ihtiyari nitelikte bir kimlik olmasının da Anayasal sosyal güvenlik hakkına ilişkin bir konuda bu türden bir belge üzerinden düzenleme yapılmasını imkansız kıldığı ve gazeteciler arasında “basın kartı sahibi olanlar” ve “basın kartı sahibi olmayanlar” şeklinde suni bir ayrıma yol açıldığı vurgulandı. Aynı işi yapmalarına, aynı mesleki ve sosyal risklerle karşılaşmalarına karşın basın kartı sahibi olan gazetecilerin fiili hizmet zammından faydalanırken basın kartı olmayan gazetecilerin bu haktan yararlanamadığı ve bu durumun eşitlik ilkesine ve sosyal hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğuna işaret edildi.
Kılıçdaroğlu’na sunulan mektupta şu ifadelere yer verildi:
“Gazeteciler Cemiyeti 1946 yılından beri gazetecilerin hakları ve mesleki örgütlenmesiyle ilgili bölgesel ve ulusal düzeyde çalışmalarını sürdürmektedir. Dayanışma içerisinde olduğumuz Türkiye Gazeteciler Sendikası, Disk Basın İş, Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Parlamento Muhabirleri Derneği, Ekonomi Muhabirleri Derneği, Diplomasi Muhabirleri Derneği, Foto Muhabirleri Derneği, Haber Kameramanları Derneği, ve diğer ihtisas meslek dernekleri ile birlikte oluşturduğumuz Medya Dayanışma Grubu olarak yakın zamanda yasalaşan torba yasa içerisinde yer alan ve konuyla ilgili Anayasa Mahkemesi kararını dikkate almayan ayrımcı ve yetersiz fiili hizmet zammı ile ilgili hükümlerin iptal edilmesi, basın kartı olmayanların da yıpranma hakkından yararlanması için konuyu bir kez daha AYM’ye götürmenizi istirham ediyoruz.
Son birkaç yılda basın hukuku alanında meydana gelen değişiklikler ve uygulamada keyfiyetin ve ifade özgürlüğü ihlallerinin baş göstermesi gazeteciler ve sivil toplum örgütleri açısından kaygı vericidir. Ayrıca Covid-19 salgını nedeniyle meslek kanunlarında özellikle çalışma ve sosyal güvenlik alanında yapılacak düzenlemeler hayati önem taşımaktadır.
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 17/4/2018 tarihli ve 5754 sayılı Kanun’un 25. maddesiyle değiştirilen 40. maddesinin ikinci fıkrasına 10/1/2013 tarihli ve 6385 sayılı Kanun’un 15. maddesiyle eklenen Anayasa Mahkemesi’nin 25/12/2019 tarihli ve E.: 2019/62, K.: 2019/98 sayılı kararı ile iptal edilerek 11/11/2020 tarihli ve 7256 sayılı Kanun 32. Maddesiyle yeniden düzenlenen (16) numaralı bendin Anayasa’nın 2. , 7. , 10., 13. ve 60. maddelerine aykırılığı nedeniyle iptali mevcut sorunlara yenilerinin eklenmemesi için elzem görünmektedir.
TBMM Genel Kurulu AYM kararını göz ardı etti
Medya Dayanışma Grubu’nun paydaşları son yasada AYM’nin önceki konuyla ilgili kararının tümüyle göz ardı edildiği görüşündedir. Basın kartı olan ve olmayan gazeteciler arasındaki ayrımcılık devam etmektedir. Kaldı ki ‘incelemede’ açıklamasıyla sahiplerine teslim edilmeyen basın kartları gazeteciler arasında ciddi sıkıntı doğurmaktadır. Öte yandan medya sektöründe kameraman, ses, ışık ve benzeri alanlarda görev yapan veya muhabirlere görevlerinde eşlik eden medya sektörü çalışanları da doğal olarak görevleri gereği yıpranmaktadırlar. Şüphesiz Türk basınının temel sıkıntısı muğlaklık barındırmayan, keyfi uygulamalara kapalı ve yasalaşma sürecine meslek örgütleri ve sendikaların katkı yapmalarına imkan verilen yeni bir Basın Kanunudur. Basın kartları konusu kangren olmuş durumdadır. Sendikalar ve medya çalışanlarının büyük çoğunluğunu temsil eden gazeteciler cemiyetlerinin dahil edilmediği Basın Kartı Komisyonu çok ciddi bir sıkıntıdır. ‘İncelemede’ açıklamasıyla sahiplerine teslim edilmeyen basın kartları sorunu muğlaklık barındırmayan yeni bir Basın Kartı Yasasını mecbur kılmaktadır.
“İnternet gazeteciliği yeni yasalara dahil edilmeli”
Aynı televizyonun ortaya çıkışıyla TV çalışanlarının da Basın Kanunu kapsamına alınması gibi internet gazeteciliğinin de yeni yasalara dâhil edilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda hem haklar hem de düzenlemelere ilişkin esasların belirlenmesi için basın hukuku anlamında yasal statüye sahip olmayan internet gazetesi imtiyaz sahipleri ve çalışanlarının da görüşlerinin alınması elzemdir. İnternette yayımlanan haberlere karşı ceza davası açılması konusu teknolojik gelişmeler dikkate alınarak, gerçekçi şekilde yeniden düzenlenmeli ve internet engellemelerinde keyfiyetin ve sınırsızlığın önüne geçecek yasal altyapı oluşturulmalıdır.
Ayrıca, Türk Ceza Yasası, Terörle Mücadele Kanunu dahil birçok yasadan kaynaklanan basın ve ifade hürriyetini kısıtlayan sıkıntılar vardır. Bunların giderilmesi ortak hedefimiz olduğuna inandığımız ülkemizi daha demokrat ve müreffeh bir ülke seviyesine çıkarmaya katkıda bulunacaktır.”