‘Medyada nefret söylemi artıyor’

Vakıf yetkililerinden Şeyma Özkan, nefret söyleminin içinde bulunduğu durumu Başlangıç Noktası’nda anlattı.

‘Medyada nefret söylemi artıyor’




Hrant Dink Vakfı, geçtiğimiz günlerde yerel ve ulusal basındaki haber ve köşe yazılarına yansıyan nefret söylemini raporlaştırdı. Vakıf yetkililerinden Şeyma Özkan, nefret söyleminin içinde bulunduğu durumu Başlangıç Noktası’nda anlattı.

Türk basınında Yahudi cemaatlerden Ermenilere, Suriyelilerden Yunanlılara kadar birçok toplumsal kesimlere karşı nefret söylemi hızla büyüyor. Hrant Dink’in ideallerini yaşatmak için kurulmuş Hrant Dink Vakfı, medyadaki nefret söylemine dikkat çekmek için ‘Medyada Nefret Söylemi ve Ayrımcı Söylem 2018 Raporu’nu hayata geçirdi. 2557 adet köşe yazısı ve 2045 haberin nefret söylemi barındırdığı dile getirilen rapor, hem ulusal hem de yerel gazeteleri ayrı ayrı araştırdı.

Proje yetkililerinden Şeyma Özkan, nefret söyleminin boyutlarını anlatırken çalışmanın nasıl ve hangi şartlarda yapıldığını Başlangıç Noktası’nda anlattı:

‘NEFRET SÖYLEMİ EN ÖNEMLİ SORUN’

“Hrant Dink Vakfı öldürülen gazeteci Hrant Dink’in idealleri ve uğruna savaştığı değerleri yaşatmak üzere onun ölümünün ardından kurulmuş bir vakıf. Biz burada ayrımcılıkla mücadele ve barışçıl söylemler için çalışıyoruz. Medya Nefret Söyleminin İzlenmesi projesi de böyle bir yapı. Medya toplumsal algıları şekillendiren etkili bir araç. Dördüncü kuvvet olarak tanımlanıyor. Tüm toplumsal algıları şekillendirebiliyor. Bu söylemin sunumu çok önemli. Nefret söylemi toplumsal bir aradalığın karşısındaki önemli sorunlardan biri. Çeşitli çatışmalara neden olabiliyor grupları birbirine yabancılaştırabiliyor.

Nefret söyleminin temelinde hep önyargılar vardır. Irkçılık cinsiyetçilik, yabancı ve mülteci düşmanlığı gibi spesifik durumlar var. Bazen farkında olmadan bu söylemleri kullanıyor olabiliriz. Neden nefret söylemi üzerine eğiliyoruz? Çünkü toplumdaki kutuplaştırıcı söylemler toplumsal yaşamı güçleştiriyor. Hedefteki grupların sessizleşmesine kırılganlaşmasına neden oluyor, çok sesliliği yitirmemize neden oluyor. Nefret söyleminde tüm ulusal ve yerel gazetelerdi tarıyoruz. Günlük olarak tarıyoruz. Bu esnada nefret söylemi içerdiğini düşündüğümüz haberleri ayıklıyoruz. Nefret söylemini okuduğunuzda fark edebiliyorsunuz. Birçok ayrımcı ve ötekileştirici söylem de var. Bunları birlikte düşününce korkunç rakamlar çıkıyor ortaya.

Bunlar herkesin kafasında bir iz bırakır. Gazetelerin belli ideolojileri var. Elbette bir gazete bu sıklıkta nefret söylemi üretiyorsa okurlara da sirayet ediyordur. Onların algısının etkilenmediğini söylemek mümkün değil.

 

‘RAPORLAMAKTAN FAZLASINI YAPIYORUZ’

İsrail’in yaptıklarından Türkiye’deki Yahudi cemaati de etkileniyor. Gündem etkili. Yahudiler hakkında en çok nefret söylemi üretilen grup. İsrail’de yaşanan olaylar tüm Yahudiler hedef gösterilerek haberleştiriliyor. İlk on gruba baktığımızda kemikleşmiş bir düşmanlık algısı görüyoruz. Bu gruplar nefret söylemine düzenli maruz kalıyorlar. Kaynak ülkeler yaptıklarını yapmasalar da yine bir nefret söylemi gerçekleşirdi diye düşünüyorum. Biliyoruz ki kimliklerin hepsi Türkiye’nin Anadolu coğrafyasında paydaş olan gruplar. Bu algılar çoğunlukla nefret ve ayrımcılıkla yoğuşmuş algılar. Nefret söylemi üretmek isteyen bir birey için her zaman bir fırsat bulunabilir.

 

Köşe yazılarında özellikle kişiler için bir alan açılmış olması, çeşitli çağışımlar yapmak istenmesine açık bir alan. Burada üretilen nefret söylemi çok daha çarpıcı ve yaralayıcı oluyor. Yerel gazetelerdeki nefret söylemi bizi endişelendiriyor çünkü buradaki gruplarla temas çok daha kolay. Suriyeli mülteciler üstünden düşününce söylenenlerin nefret suçuna evrilmesi daha olası. Biz fotoğraf çekmekten fazlasını yapmaya çalışıyoruz. Biz nefret söyleminden farklı şeyler yazmanın mümkün olduğunu söylemeye çalışıyoruz. Nefret üretmeden de aynı konular sunulabilir. Alanındaki uzman kişilerle çalışıyoruz, alternatif söylemler üstünde de çalışıyoruz. Nefret söylemi üstüne tartışıp bunun nasıl çözüleceğine dair etkinlikler de yapıyoruz. Öğrencilerle bir araya gelmeye çalışıyoruz ki bir sonraki kuşak alternatif söylem üretebilsin. 2019 yılı için bir azalma olduğunu söylemek çok güç. Aynen devam ediyor.”

 

Yazarı 

SPUTNIK