Mehmet Ocaktan Reformdan umut yok da sıra ‘itlaf’a gelmese

Yeni bir “hukuk reformu”nu dillendirmişti.

Mehmet Ocaktan   Reformdan umut yok da sıra ‘itlaf’a gelmese




Mehmet Ocaktan

Mehmet Ocaktan

Reformdan umut yok da sıra ‘itlaf’a gelmese

Yaklaşık bir aydır reform ve normalleşme tartışmalarının yaşandığı bir gündemle meşgul durumdayız. Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Berat Albayrak’ı evine gönderdikten sonra ekonomi yönetiminde değişikliğe gitmiş ve buna paralel olarak da yeni bir “hukuk reformu”nu dillendirmişti.

Ancak geçen süre içinde reform beklentileri umutsuzluğa mahkum olmakla kalmadı, bütün kariyer planlarını demokrasi dışı yapılara bağlayan siyasi aktörler adeta Gobbelsvari hamlelerle reformun hedefini daha yıkıcı bir istikamete çevirdiler.

Daha tartışmaların başladığı ilk günden normalleşme olabileceği telaşına kapılan MHP lideri önce CHP lideri Kılıçdaroğlu üzerinden dolaylı mesajlar gönderdi, baktı ki AK Parti tarafı pek umursamıyor ve reform treni yola çıkmaya hazırlanıyor, hemen anında alarma geçti ve cepheden hücuma başladı.

AK Parti iktidarının üzerinde adeta bir kayyım görevi yürüten Bahçeli sadece reform arayışını bitirmekle kalmadı, aynı zamanda Erdoğan’a MHP’nin yargı reformu reçetesini de deklare etti. Bu reçete aslında son derece kısa ve net:

-HDP’nin kapısına bir daha açılmamak üzere kilit vurulmalıdır.

-Uzayıp giden davalar süratle karara bağlanmalı, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın suçlulukları bir an önce tescil edilmelidir.

-Bahçeli’nin, ‘aydın müsveddeleri’, ‘kiralık kalem’, ‘sözde gazeteci’ ve ‘kimliksiz akademisyen’ olarak tanımladığı insanlar, insan hakları bildirisi yayınladıkları için toplumdan süratle temizlenmelidirler.

MHP liderinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir bakıma talimat gibi sunduğu bu reçeteyi yardımcısı Semih Yalçın bir adım daha ileriye taşıdı ve “haşere sürüsü” olarak tanımladığı HDP’lilerin “itlaf” edilmesini istedi. Bu arada kısa bir not düşmekte yarar var; eğer HDP’ye oy veren 6 milyon seçmen de “haşere” tanımlamasına dahilse, itlafçıların işi biraz zor demektir.

İşte geldiğimiz yer burası... Reform ve normalleşme hayalleri kurarken bir anda daha karanlık bir fotoğrafla karşı karşıya kaldık. İlk hafta, Bahçeli’nin AK Parti kayyımı olduğunu unutan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül fazla heyecanlanmış ve demişti ki: “Yargı konjonktüre, hatıra, birilerinin ne dediğine bakmaz. Yargı dosyaya, vicdana, hukuka, Anayasa’ya bakar. Bizim yargı mensuplarından beklediğimiz budur. Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun.”

Artık Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Adalet bakanının söylemleri çok gerilerde kaldı, şimdi haşereleri itlaf dönemindeyiz. Biliyoruz ki “itlaf” insanlık hafızasında çok derin acıları çağrıştırıyor, Hitler’in gaz odaları mesela... Umarız bu ifadeyi dillendirenlerin aklında bu tür kötü düşünceler yoktur.

Galiba henüz bu noktada değiliz ama, muhtemelen yargıda işler bundan sonra daha da sert bir seyir izleyecek gibi görünüyor. Mahkeme Osman Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verdi bile...

Aslında bütün bu reform tartışmalarının nihai olarak bize nasıl bir özet sunduğunu iyi anlayabilmek için, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti’li yetkililerin Bahçeli’yi memnun etme yarışını dikkatle izlemekte yarar var. Dikkat ederseniz Adalet Bakanı’nın artık sesi hiç çıkmıyor, memleketin hızla bir “itlaf reformu”na doğru gittiğini görmüş olabilir mi acaba?

İlk günlerde neredeyse her gün ısrarlı bir şekilde reform ve normalleşme mesajları veren Cumhurbaşkanı Erdoğan ise söylemlerini tekrar aşırı milliyetçi ve ulusalcı çizgiye çekerek, lisanı hal ile Bahçeli’nin onaylamayacağı hiçbir reformun yapılmayacağını söylemeye çalışıyor.

Aslında cumhurbaşkanının gerçek anlamda bir reform isteyip istemediğinden de çok emin değiliz. Daha çok, ülkenin ekonomik anlamda sürdürülemez bir noktaya gelmesi, Erdoğan’ı kısmi bir normalleşmeye mecbur bıraktı demek daha doğru olacaktır. Ama anlaşıldı ki Bahçeli’nin bu kadarına bile tahammülü yok. Kısacası artık reformdan umut yok, dua edelim de sıra “itlaf”a gelmesin...

NOT: Son günlerde Vertigo rahatsızlığı yüzünden yazılarımı yazamadım, hastalığın seyrine göre yazmaya çalışacağım.

MEHMET OCAKTAN / KARAR