'Memur zammı' yoksulluğu artıracak
Yaklaşık 5,5 milyon memur ve memur emeklisine 2020 ve 2021 için verilmesi kararlaştırılan zam oranları tartışma yarattı. Enflasyonun yarısı kadar olan zamlar milyonlarca insanın daha fazla yoksullaşmasına neden olacak.
"Emekli ikramiyemle aldığım ev olmasa, bu hayat şartlarında sokakta kalırım. Enflasyon yüzde 15 diyorlar ama markette her şeyin fiyatı 2-3 kat arttı. Sonra da sadaka gibi zam veriyorlar. Bu maaşla nasıl yaşayalım?"
Bu sözler İstanbul Maltepe’de yaşayan emekli öğretmen Bekir Uluğ’a ait. 71 yaşındaki Uluğ, Türkiye’de sayıları 2 milyonu bulan memur emeklilerinden biri. Geçtiğimiz günlerde 2020 ve 2012 için memur ve memur emeklilerine verilecek zam oranlarının netleşmesi, Uluğ gibi yüz binlerce memur ve memur emeklisini isyan ettirdi.
Hükümetin memur konfederasyonlarına teklif ettiği 2020 için yüzde 4+4 ve 2021 için yüzde 3+3 şeklindeki teklifi, Hakem Kurulu tarafından onaylandı. Böylelikle yaklaşık 3 milyon 200 bin memur ile 2 milyonu aşkın memur emeklisinin yeni yılda alacağı maaşlar da belli oldu. Ocakta en düşük memur maaşı 3.823 TL’ye, memur emeklisi maaşı da 2.623 TL’ye yükselecek.
Enflasyon yüzde 15, zam yüzde 8
Ancak belirlenen zam oranları, tartışmaların da fitilini ateşledi. Zira yıllık enflasyon oranı yüzde 15’ler seviyesindeyken, memur zamlarının 2020 için toplamda yüzde 8 olarak belirlenmesi, milyonlarca insanın enflasyon karşısında fakirleşmesi anlamına geliyor.
Konfederasyonlar Sayıştay Başkanı Seyit Ahmet Baş’ın başkanlığında toplanan ve 11 üyeden oluşan Hakem Kurulu'na tepkili. Kamuda üye sayısı bakımından en büyük konfederasyon olan Memur-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Ali Yalçın, karar sonrası yaptığı açıklamada, mevcut zammı kabul etmelerinin mümkün olmadığını söyledi.
Ancak memurların Hakem Kurulu tarafından belirlenen zamlara yasal bir itiraz hakları bulunmuyor. Ayrıca memur konfederasyonlarının zam pazarlıklarının tıkanması ve Hakem Kurulu kararlarına karşı çıkmaları halinde greve gitme hakları da bulunmuyor. Dolayısıyla, milyonlarca memur ve memur emeklisi için Hakem Kurulu’nun kararını kabul etmekten başka bir çare gözükmüyor.
"Memurlar yoksulluğa mahkum ediliyor"
Zam kararını DW Türkçe’ye değerlendiren Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eşbaşkanı Aysun Gezen, "Memur ve memur emeklilerin yaşam kalitesi bu zam oranları ile çok ciddi şekilde düşmeye devam edecek" diyor. Henüz birkaç hafta önce pazarlıklar başladıktan sonra bile pek çok ürüne zam geldiğini, dolar kurunun 5.40’lardan 5.85’lere çıktığını dile getiren Sezen, "Memurları yoksulluğa mahkum eden bir anlayış var. Bu zamlarla, milyonlarca insan faturalarını ödeyemeyecek, çocuğuna harçlık veremeyecek noktaya getirildi" diye konuşuyor.
Bir yanda Temmuz 2019’da yıllık yüzde 16,65 olarak açıklanan tüketici enflasyonu, diğer yanda gün aşırı mal ve hizmetlere gelen ağır zamlar, memur ve emekliler için öngörülen zamları anlamsız kılıyor. Özellikle 23 Haziran’da tekrarlanan İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçiminin ardından başlayan zam dalgası her geçen gün büyüyor. Elektrik fiyatı 1 Temmuz itibarıyla yüzde 14.98 zamlanırken, konutlarda kullanılan doğalgaz fiyatına da yüzde 14.97 oranında zam yapıldı.
Gıda ürünlerinde zam oranı yüzde 50’den fazla
Yeldan, orta ve alt gelir gruplarının daha da yoksullaşacağı görüşünde
Gıda ürünleri de zamlardan nasibini aldı. Halkın en yoksul yüzde 20’lik kesiminin harcamalarının üçte birini oluşturan gıdada yıllık fiyat artışı yüzde 50’yi geçti. Gıda fiyatlarında, 8 aylık artış yüzde 30.1’e, son bir yıllık artış ise yüzde 54.4’e kadar çıktı. Ulusal Süt Konseyi verilerine göre, son 1 yılda beyaz peynire yüzde 36,6, süte yüzde 46,3, tereyağına yüzde 71 zam geldi. Et üreticileri ise geçtiğimiz günlerde yaptıkları açıklamalarda önümüzdeki 1-1,5 ay içinde et fiyatlarına yüzde 20 oranında zam yapılabileceğini açıkladılar.
Memur zammının gelir dağılımında nasıl bir etki yaratacağını DW Türkçe’ye değerlendiren Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan, "Enflasyonun çok altında kalan bu zam oranları, Türkiye’de orta ve alt gelir gruplarının daha da yoksullaşmasına neden olacak" diyor.
Avrupa İstatistik Ofisi'nin (Eurostat) 2017 yılına ait Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması sonuçlarına göre, Türkiye gelir dağılımı eşitsizliğinde 34 ülke içerisinde Sırbistan’ın ardından ikinci sırada bulunuyor.
"Yüksek enflasyon devam edecek"
Enflasyonun Ağustos-Eylül-Ekim döneminde bir miktar gerileyeceğini, ancak ekonomideki yüksek enflasyon sorununun tüm yakıcılığı ile devam ettiğini kaydeden Prof. Yeldan, Merkez Bankası politikalarına olan güvensizliğin yüksek enflasyon sorununu devam ettireceği görüşünde: "Üstelik bu kez, geçmiş yıllardan farklı olarak yapışkan bir enflasyon var. Yani enflasyonu düşürmek hiç kolay olmayacak. Türkiye yüzde 12-15 bandında yüksek bir enflasyon yaşamaya devam edecek. Hükümet krizin atlatılması için çalışanların cebine göz dikmiş durumda."
Peki zam pazarlığında yeni bir kapı açmak mümkün değil mi?
Kamudaki mevcut sendikal yapının antidemokratik ve sürdürülemez olduğunu vurgulayan KESK Başkanı Aysun Gezen, mevcut sistemde Hakem Kurulu tarafından belirlenen zam oranlarının da şaşırtıcı olmadığını söylüyor.
"Tamamen iktidar tarafından kontrol edilen bir kurumun, iktidarın beklentisinin aksine bir karar almasını beklemiyorduk. Çıkan karar bizleri şaşırtmadı" diyen Gezen, "Mutlaka tüm memur konfederasyonlarının ortak bir masada bir araya gelerek hükümet ile pazarlığa oturmalı, grev hakkımız tanınmalı ve Hakem Kurulu iktidardan bağımsız ve adil bir merci olmalı" değerlendirmesinde bulunuyor.
Çelik, Hakem Kurulu'nun noter kurulu gibi çalıştığını belirtiyor
Mevcut durumda, Sayıştay Başkanı’nın başkanlık yaptığı Hakem Kurulu’ndaki 11 kişinin 7’si, doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor.
"Memurların hak arama talepleri engellendi"
Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aziz Çelik, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, memurların hak arama taleplerinin neredeyse tamamen engellendiğine dikkat çekiyor.
Bugüne kadar Hakem Kurulu’na gidilen anlaşmazlıklarda, mutlaka çalışan lehine bir düzeltme yapıldığına da işaret eden Çelik, "Ancak bu kez hükümetin teklifinin olduğu gibi kabul edilmesi gibi bir durum var. Hakem Kurulu, noter kurulu gibi çalıştı" diye konuşuyor.
Uluslararası sözleşmelere göre memurların iş bırakma hakkı olduğunu, bunun Anayasa Mahkemesi kararları ile de güvence altına alındığını hatırlatan Aziz Çelik, "Ancak zam pazarlıkları Ağustos ayına getirilerek çoğu memurun, özellikle öğretmenlerin tatilde olduğu bir dönem seçildi. Memur – Sen hükümetle göstermelik bir pazarlık yürütüyor" görüşünü dile getiriyor.
Aram Ekin Duran
Deutsche Welle Türkçe