Menzil Tarikatındaki Miras Kavgası ve Türk-İslam Dünyasına Yansıyan Etkiler
Tarikatların Görevi: Dünya Metaı mı, Allah Rızası mı?
Menzil Tarikatındaki Miras Kavgası ve Türk-İslam Dünyasına Yansıyan Etkiler: Tarikatların Görevinden Uzaklaşması mı?
YUSUF İNAN / ŞEHİTLER ÖLMEZ
Türkiye’nin en köklü dini yapılarından biri olan Menzil tarikatında, lider Abdulbaki Erol’un ölümünün ardından ortaya çıkan miras kavgası, tarikatın asli vazifesi olan irşad ve tebliğ görevinden uzaklaştığına dair tartışmaları da beraberinde getirdi. Miras konusundaki anlaşmazlıkların çözülmesi için şeriat mahkemesi kurulsa da, taraflar arasında anlaşmaya varılamayınca mesele modern yargı sistemine taşındı. Tarikat yapılarının, İslam’ın özünde yer alan “dünya malına değer vermeme” ilkesine tezat oluşturacak şekilde dünyalık meta için çatışmalar yaşaması, hem Türk toplumunda hem de İslam dünyasında dini cemaatlerin gerçek misyonunu sorgulatan bir tablo ortaya çıkardı.
Tarikatların Görevi: Dünya Metaı mı, Allah Rızası mı?
Tarikatlar, İslam’da ahlak ve ibadet yoluyla Allah’a yakınlaşmayı öğreten yapılar olarak bilinir ve asıl görevleri, irşad (doğru yolu gösterme) ve tebliğ (dini öğretme) yoluyla topluma rehberlik etmektir. Ancak, Menzil tarikatındaki miras anlaşmazlığı ve liderlik mücadelesi, tarikatın “dünya metaı” için çatıştığı algısını güçlendiriyor. Cemaatlerin asli görevlerinden saparak maddi kazanç peşinde koşması, toplumda tarikatların güvenilirliğini zedeleyen ve misyonlarını sorgulatan bir durum olarak öne çıkıyor.
Türkiye’deki tarikatların dünyaya bu denli odaklanması, toplumda dini cemaatlere karşı duyulan sempatinin azalmasına neden oluyor. İslam, dünya malı yerine ahiret kazancı ve maneviyatın önemini vurgularken, liderlik mücadelesi ya da miras kavgası görüntüsü veren bu tür olaylar, cemaatlerin “Allah rızası için hizmet” iddiasını sorgulatıyor. Adıyaman merkezli bu tarikatın İslam dünyasında ve Türkiye’de önemli bir etkiye sahip olması nedeniyle yaşanan bu olay, diğer dini cemaatlere de bir örnek teşkil ediyor ve tarikatların dünyadaki misyonları konusunda genel bir güven kaybı yaratıyor.
Türk Toplumunda Tarikatlara Karşı Güven Sarsılıyor
Türkiye gibi dini yapılarla kuvvetli bağları olan bir ülkede tarikatlar, geleneksel olarak toplumun dini değerlerini koruyan, maneviyatı teşvik eden ve bireylerin ahlaki gelişimine katkıda bulunan yapılar olarak bilinir. Ancak, bu tür miras anlaşmazlıkları ya da maddi çıkar kavgaları, toplumda tarikatlara yönelik güveni sarsmakta ve dini cemaatlerin ahlaki otoritesini zayıflatmaktadır.
Türkiye’nin toplumsal yapısında dini cemaatlerin etkin olması nedeniyle, toplumda dini otoritenin önemli bir yeri vardır. Ancak, dünya malı ve mülk için çatışan bir tarikat görüntüsü, gençler ve toplumun diğer kesimlerinde dini cemaatlere olan bağlılığı zayıflatabilir. Bu durum, toplumda dini liderlere olan güvenin azalmasına, dini cemaatlerin samimiyetine duyulan şüphenin artmasına neden olurken, cemaatlerin manevi etkisini de azaltıyor.
Devlet ve Tarikatlar Arasındaki İlişki: İyi mi, Kötü mü?
Menzil tarikatının Türkiye’deki yargı ve emniyet gibi devlet yapılarında da etkin olduğu iddiaları, tarikatların devlet işleyişine etkisi konusundaki tartışmaları gündeme getiriyor. Türkiye’de dini cemaatlerin devlet yapısında güçlü olması, bir yandan dini ve manevi değerlere sahip bir yönetim anlayışı sunarken, diğer yandan devlete paralel bir yapının oluşabileceği kaygılarını doğuruyor. Dini cemaatlerin devlet yapısında örgütlenmesi, dini otoritenin devlet işleyişine etki edebileceği, karar alma süreçlerinde rol oynayabileceği düşüncesini oluşturuyor.
Ancak, devlet işleyişinde ve yargı yapısında tarikatların yer alması, tarafsızlığı ve laik yönetim anlayışını zedeleyebilecek bir tehdit olarak görülüyor. Bu durum, hem devlete güvenin azalmasına hem de devletin tüm vatandaşlara eşit mesafede olma ilkesinin zedelenmesine yol açabilir. Özellikle yargı ve emniyet gibi adaletin ve güvenliğin sağlandığı kurumlarda dini cemaatlerin etkili olması, toplumun hukuk sistemine olan güvenini zedeleyebilir ve adaletin sağlanmasında bağımsızlığın kaybolduğu algısını yaratabilir.
Türk-İslam Dünyasında Menzil Tarikatı ve Diğer Cemaatlerin Etkisi
Menzil tarikatı, Türkiye’de İslam dünyasında önemli bir yere sahip ve geçmişte toplumda geniş bir kabul gören bir yapı olarak biliniyor. Ancak bu tür olaylar, tarikatların topluma sağlayabileceği manevi faydaları zayıflatmakla kalmıyor; İslam dünyasında da tarikatların misyonunun yanlış anlaşılmasına ve kötüye kullanılmasına neden oluyor. Tarikatların dünya metaı için çatışmalar yaşaması, İslam’ın özüyle çelişen bir tablo çiziyor ve İslam dünyasında tarikatlara karşı güvenin azalmasına yol açıyor.
Bu gibi durumlar, dini cemaatlerin manevi birer rehber olmaktan çıkarak maddi çıkarlar peşinde koşan kurumlar olarak algılanmasına neden olabiliyor. Bu algı, Türkiye’nin manevi mirasında önemli yer tutan cemaatlerin topluma olumlu katkı sağlama potansiyelini zayıflatıyor. Türkiye, geçmişte dini cemaatlerin toplumun ahlaki yapısında önemli bir rol oynadığı bir ülke olarak bilinse de, son dönemde yaşanan bu olaylar cemaatlerin toplumsal fonksiyonlarını sorgulatan bir unsur haline gelmiş durumda.
Sonuç: Dini Cemaatlerin Geleceği ve Toplumsal Etkileri
Menzil tarikatındaki miras kavgası, yalnızca bir tarikat içi anlaşmazlık olarak kalmıyor; aynı zamanda tarikatların toplumsal itibarını ve dini misyonlarını sorgulatan bir süreci de beraberinde getiriyor. Tarikatların asli görevi, topluma dini ve ahlaki değerleri aktarmak, manevi bir yol gösterici olmak iken, maddi kavgalar ve dünya malı etrafında yaşanan anlaşmazlıklar, cemaatlerin bu görevlerinden uzaklaştığını düşündürüyor. Bu durum, toplumda dini cemaatlere duyulan güveni azaltarak genç nesillerin bu yapılara mesafeli durmasına neden olabilir.
Türkiye’nin toplumsal yapısında önemli bir yere sahip olan tarikatlar, devlet işleyişi üzerinde etkili olduğunda, tarafsızlık ilkesini zedeleyerek adalet sistemine zarar verebilir. Tarikatların devlet ve toplum ilişkilerinde doğru bir konumda olmaları, Türkiye’de din-devlet dengesi ve toplumun huzuru açısından kritik önem taşıyor. Bu durum, Türkiye’de cemaatlerin gelecekteki rolü ve toplum üzerindeki etkisi konusundaki tartışmaları daha da derinleştirecek gibi görünüyor.