Meral Akşener: 2023'te Erdoğan'ın seçilme şansı yok

Meral Akşener: 2023'te Erdoğan'ın seçilme şansı yok


İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, AKP ile MHP arasındaki ittifakın "çifte katolik nikahı" gibi olduğunu söyleyerek süreceği tahmininde bulunurken, partisinin CHP ile ittifakı sürdürüp sürdürmeyeceğinin, hükümet sisteminin ileride nasıl şekilleneceğine bağlı olduğunu söyledi.

 

"Anahtar parti" oldukları için İYİ Parti üzerinden bir takım ittifak hesapları yapıldığını kaydeden Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2023'te yeniden cumhurbaşkanı seçilme şansı olmadığını savundu.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, son dönemde Emine Bulut cinayetiyle bir kez daha gündeme gelen kadına şiddet konusunda, partisinin çözüm önerilerini paylaşmak için kadın gazetecilerle buluştu. Ancak Akşener, ittifakların geleceğinden, 30 Ağustos resepsiyonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'la verdiği fotoğrafa, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin partisinin milletvekillerine çağrısından, 2023 seçimlerine kadar gündeme ilişkin soruları da yanıtladı.

CHP ile işbirliği devam edecek mi?

Akşener'e ilk soru, Cumhur ve kendisinde içinde yer aldığı Millet ittifaklarının devam edip etmeyeceği oldu. MHP'yi kastederek, "Küçük ortak açısından katolik nikahı görünüyor" diyen Akşener, Erdoğan'ın ne düşündüğünü bilmediğini belirtti.

Partisinin içinde yer aldığı Millet İttifakı'nın ise "Türkiye'ye nefes aldıran sonuçlar ortaya çıkarttığını" belirtti. Akşener'e göre ittifakların geleceği, "artık işlemediğini düşünüyorum" dediği Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin nasıl bir sürece evrileceğine bağlı:

"Zaten herkes hükmi şahsiyeti üzerinde yol yürür. Şimdi biz yeni bir partiyiz. İlkeleri, hayata bakışı, projeleri başka bir siyasi partiyiz. CHP 100 yıllık bir parti. Gelenekleri olan, kurumsal kültürü olan, bir tarafı ile çok önemli bir tarafı ile çok zorlu bir siyasi yapı. Bütün bunlara bakıldığı zaman yarının ne göstereceğini bugünden tanımlamak zor. Ama bu sistem devam ettiği süre içerisinde bu umudu, başarabilme hissini, oyla değiştirebilme hissini kimsenin elinden almaya da hakkımız yok. Bu iş birliği, sonuçları itibariyle bizim açımızdan memnuniyet verici. Ama parlamenter sisteme geçilmiş veya ittifaklar kurumsallaşmış ya da tam tersine ortadan kalkmışsa, hepsi yeniden değerlendirilecek bir durum. Ama Cumhur İttifakı'nın küçük ortak beyanlarına baktığımız zaman, orası gerçekten çifte, şeddeli katolik."

MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin İYİ Partililere yönelik çağrısının milletvekili ve parti tabanında karşılık bulmadığına işaret eden Akşener, "Sayın Bahçeli'nin çağrısına, milletvekillerimizin de bir olumlu cevabı yok, özel çalıştıklarını söylüyor çünkü. Ama buna karşılık taban dediğimiz parti yöneticilerimizden de öyle hurra bir yola çıkma yok. İyi Parti'den ayrılıp MHP'ye gitme diye bir kavram yok. Bir temenniyi ifade ediyor sayın Bahçeli, gizemli konuşmayı eskiden beri sever." görüşüne yer verdi.

"Yeni aktörlerin çıkmasında pay sahibiyiz"

Meral Akşener, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün desteklediği Ali Babacan ve eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yeni parti kurma girişimlerine de destek verdi.

Millet İttifakı'nın, yeni oluşumlarla genişleyip genişlemeyeceği sorusu üzerine Akşener, yeni parti oluşumlarının ortaya çıkmasında, kendisi ve arkadaşlarının İYİ Parti'yi zorlu koşullara rağmen kurmasının payı olduğunu söyledi:

"Türkiye'de demokrasi çok kasıldı. Farklı renklere, farklı söylemlere, farklı seçeneklere ihtiyaç var. Bu arkadaşlarımızın kuracakları partileri, olumlu gördüğümü daha önce de söyledim. Siyasette rekabet iyi bir şey ama siyasette rekabet diye bir kavram kalmadı. Siyasette rekabet yaptığınız zaman seçmenin işine yarar. Bu seçenekler arttığı zaman rekabet siyasallaşır. Bir oyu almak için çok efor sarf edersiniz, bu da kaliteyi yükseltir. Türkiye'ye bir iyiliğimiz var bizim İYİ Parti olarak. Biz bu partiyi kurmasaydık, nasıl bir Türkiye'yle karşı karşıya kalırdık? Partiyi kurarkan inanılmaz zorluklarla karşılaştık. Biz o dönemde böyle bir şiddete uğradık ama direndik. Bu pek çok insanı siyasette cesaretlendirdi. Dolayısıyla bu arkadaşlarımızın kuracağı partilerin başarılı olmasını isterim, diliyorum. Ama yeni aktörlerin Türk siyasetine katılıyor olmasında ciddi pay sahibi olduğumuzu ifade etmek isterim. O dönemde İYİ Parti'yi kurarken aşırı gayret eden arkadaşlarıma bir teşekkür borcum."

İYİ Parti Cumhur ittifakına katılır mı?

Akşener'in Cumhurbaşkanlığı yerleşkesindeki 30 Ağustos resepsiyonunda Erdoğan'la sıcak diyalog görüntüleri, kulislerde "siyasi yakınlaşma" olarak yorumlanmıştı. Hatta bu görüntülerden yola çıkarak, Cumhur İttifakı'nın İYİ Parti ile genişleyeceği yorumları da yapılmıştı.

Gazetecilerin soruları karşısında Akşener, bu yorumların gerçeği yansıtmadığını ifade etti. Geçen yıl da 30 Ağustos Zafer Bayramı resepsiyonuna katıldıklarını anımsatan Akşener, Erdoğan'la sohbetlerinin "nasılsınız, bayramınız kutlu olsun" ile sınırlı olduğunu, "siyasi nezaket dışında konumlandırılacak bir fotoğraf olmadığını" anlattı. Akşener, "Bir şeyi daha samimiyetle söyleyeyim. Siyasi partiler arasındaki görüşmeler yani mesaj alıp götürme başka yöntemlerle olur. Onca kalabalık içinde orada mesajlaşılmaz" diye ekledi. Gazetecilerin "Var mı böyle bir mesajlaşma?" sorusuna ise "Hayır, kesinlikle yok" yanıtını verdi.

"Bilal Erdoğan hangi sıfatla oturuyordu?"

Akşener, katıldığı Elmalı yağlı güreş töreninde, Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın, yerinden kalkmadan kendisiyle tokalaşma görüntülerinin anımsatılması üzerine de, "Bu siyasi falan değil, insani bir nezakettir. Bilal Erdoğan'ı atlayıp geçseydim ne olacaktı?" dedi. Elmalı Belediyesi İYİ Parti'de olduğu için "ev sahibi" konumunda olduklarına dikkat çeken Akşener, "Esas mesele şu; orada Vali'nin yanında Bilal Erdoğan hangi sıfatla, hangi pozisyon ile oturuyor idi? Sorulması gereken budur. Ve biz de buradaki görüntüyü cebimize koyduk" diye konuştu.

"Erdoğan'ın seçilmesi imkansız"

Son dönemde neden sürekli İYİ Parti üzerinden ittifak senaryolarının konuşulduğunu ise Akşener, "anahtar parti" olmalarına bağladı ve 2023 seçimlerine ilişkin de iddialı bir tahminde bulundu:

"2023 seçimlerinde, yani 2023 diye bildiğimiz için söylüyorum, Sayın Erdoğan'ın seçilmesi imkansız. Kendisinin de bunu gördüğünü biliyorum. Yetmiyor oyları. Anahtarız biz, dolayısıyla çekiştirilmekten daha doğal hiçbir şey olmaz."

Peki 2023 veya olası bir erken seçimde Ekrem İmamoğlu ya da Abdullah Gül'ün aday olması halinde, kendisi aday olacak mı, yoksa bu isimlere karşı Erdoğan'ı destekler mi?

Akşener, partisinin "güçlü bir anahtar" konumunda olduğunu belirtirken, Süleyman Demirel'in sözlerini anımsatıp, "Doğmamış çocuğa niye don biçtiriyorsunuz bana? O konuda henüz söylenecek bir şey yok. Yani kim aday, kim değil bilmiyoruz ki!" karşılığını verdi.

Akşener, bir kez daha kimseyle "gizli görüşmesi, mesaj alışverişi olmadığını" vurguladı. Kendisinin yeniden cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağını da bugünden söylemenin olanağı olmadığını belirtip, kayyum atamaları sonrasında parti tavrını belirlemek için bile saatlerce MYK'de tartışan bir parti olduklarını, cumhurbaşkanı adaylığına da parti kurullarının karar vereceğine işaret etti.

Diyarbakır'da HDP İl Başkanlığı önünde, PKK'ya zorla katıldığını söyledikleri çocuklarının geri gelmesi için oturma eylemi yapan ailelerle ilgili de "O kadar enteresan ki. Türkiye hükümranlık haklarını mı devrediyor? Bir il başkanlığının önünde çocuklar isteniyor. Bir tanesi salıverilmiş. Yani bu annelerin derdinin çaresinin orası olduğunun altı çiziliyor ve o siyasi partinin il başkanlığı ikinci bir hükümranlık alanı haline getiriliyor. Bunlar son derece Türkiye'yi zayıflatan, ucuzlatan, itibarsızlaştıran işlerdir" görüşüne yer verdi.

"Döne döne hatırlatacağım"

Akşener, hakkında açılan Fethullah Gülen yapılanmasına ilişkin soruşturma kapsamında savcılığa ifade vermek için başvurmuştu. Bu konuyu takip ettiğini ancak yeni bir gelişme olmadığını belirten Akşener, ifade vermeyi "çok arzu ettiğini" belirtip, gerekçelerini şöyle anlattı:

"Çünkü birçok şeye belki faydam dokunacak. FETÖ mücadelesine yönelik bu arkadaşların şu anda çok eleştirildikleri alanlarla ilgili 'güçlüler serbest garipler içeride' eleştirisinin belki de ortadan kalkması için büyük katkı olacağına inanıyorum. Bu eleştiriyi ben de yapıyorum. Devletin savcısının sorularına cevap vereceğim ben. Ama özenle kaçıyorlar. Hakkım neyse döne döne hatırlatacağım savcı beylere!"

"Öcalan mektubunu örtmek için yapıldı"

Meral Akşener, "Bir soruşturma olmadan kayyum atamalarını nasıl okuyorsunuz?" sorusuna ise "Bunların tamamının öncelikle Abdullah Öcalan mektubu, Osman Öcalan mülakatını örtmek için yapıldığını düşünüyorum" karşılığını verdi.

Akşener, bir grup rap sanatçısının hazırladığı "Susamam" şarkısının klibini izleyip izlemediği sorusunu "oraya girmeyeyim" diye yanıtladı.

HDP e-mail yazarak randevu istedi

3 belediyesine kayyum atanmasından sonra HDP'nin tüm partilere yaptığı ziyaret kapsamında kendilerinden randevu isteyip istemedikleri yönündeki soru üzerine Akşener, "e-mail üzerinden randevu talebi geldiğini" açıkladı. Ancak İYİ Parti olarak kendilerinin de bir çalışma yaptığını anlatan Akşener, o nedenle CHP'nin yargı paketi davetine de katılım sağlamadıklarını ifade etti.

Akşener bir erken seçim olasılığına ilişkin tahminin sorulması üzerine de "Ben bugün itibariyle beklemiyorum ama taşınabilir bir Türkiye de yok" karşılığını verdi.

"Bilezik, kelepçe" önerisi

Partisinin kadına şiddet karşısında çözüm önerilerini anlattı. Akşener, bu konuda kısa, orta ve uzun vadeli çözüm önerilerini sıralarken, hakkında "uzaklaştırma" kararı verilmiş eşlerle ilgili de yeni bir öneri getirdi:

"Bizim navigasyon alt yapılarımız uygun, küçük bir yatırım gerekiyor, kadına bir bilezik, erkeğe bir kelepçe ve bir kilometrelik bir alana kadar erkek kadına yaklaşıyorsa en yakın kolluk gücünün o erkeği enterne etmesinin yolunu açmamız gerekiyor. Bu da çok kısa vadeli bir bakış açısı.

"Kadına şiddetin bir boyutu da şu; çalışmayan, geliri olmayan kadının şiddetle ilgili susması çaresizlikten dolayı. Bizim önerimiz şu; İşkur'un belediyelerin ve devletin kurumlarının boşanmış, şiddete bağlı boşanmış ve işi olmayan kadınlara iş imkanının sağlanmasının hukuki alt yapısının hazırlanması. İki, ayağının üzerinde duruncaya kadar şiddet sebebiyle boşanmış bir kadının mutlaka asgari ücret çerçevesinde bir süre desteklenmesi lazım geldiği. Üçüncü ayağı yargı. Yargıda da kadının korunması birinci öncelik olmalı çıkan kanunlarda."

 

Ayşe Sayın

BBC Türkçe, Ankara

 

BBC TÜRKÇE