Meral Akşener'den erken seçim çıkışı: Seçim ilan etsinler 13. Cumhurbaşkanını öğrenirler

BABACAN: PEŞİN HÜKÜMLE KANAATLER İFADESİ ETMESİ ARTIK KAMUOYUNUN TAKDİRİ

Meral Akşener'den erken seçim çıkışı: Seçim ilan etsinler 13. Cumhurbaşkanını öğrenirler


Meral Akşener'den erken seçim çıkışı: Seçim ilan etsinler 13. Cumhurbaşkanını öğrenirler

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan’ı ziyaret etti. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Seçim kararı ilan etsinler. 13’üncü cumhurbaşkanı olarak seçilecek kişinin kim olduğunu öğrenirler” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ile görüştü. Akşener, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş'un "Düşük profilli cumhurbaşkanı adayı" sözleri için “Psikolojik olarak Cumhur İttifakı cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettiğini biliyor. Dolayısıyla kendilerine tavsiyem, hemen bir seçim kararı ilan etsinler, 13. Cumhurbaşkanı olarak seçilecek kişinin kim olduğunu öğrenirler. Kendilerine bu fikir jimnastiğinde başarılar diliyorum" diye konuştu. Akşener, Cumhurbaşkanlığına değil Başbakanlığa aday olduğu açıklaması için "Ben durduğum yerde duruyorum. Ama Sayın Kılıçdaroğlu’nun değerlendirmesine de kendisine teşekkür ediyorum. Kendimi ilgilendiren bir karar" dedi. Babacan ise AKP’li Kurtulmuş için, "Siyasette tecrübesi olan insanların herhangi bir konuda peşin hükümle bazı kanaatler ifade etmesi artık kamuoyunun takdiridir" yorumunu yaptı.

meral-aksener-deva.jpg

Akşener, DEVA Partisi Genel Merkezinde Babacan ile bir araya geldi. Gündemde güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmaları vardı. Görüşmenin ardından iki genel başkan basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

BABACAN: PEŞİN HÜKÜMLE KANAATLER İFADESİ ETMESİ ARTIK KAMUOYUNUN TAKDİRİ

AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş'un, "Düşük profilli bir Cumhurbaşkanı adayı bulmak zorunda kalacaklar" açıklaması sorulan Babacan, şunları söyledi:

"Sayın Kurtulmuş’un ifadeleri kendi şahsi değerlendirmeleri olabilir kuşkusuz. Ancak henüz seçim tarihi belirlenmiş değil henüz adaylar belirlenmiş değil. Dolayısıyla böyle siyasette tecrübesi olan insanların herhangi bir konuda peşin hükümle bazı kanaatler ifade etmesi artık kamuoyunun takdiridir."

Aynı soruya Akşener şu yanıtı verdi:

"Cumhur İttifakı’nın bileşenlerinin 24 saat merak ettiği konu Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı. Bizim konuşmadığımız bizim söylemediğimiz her bir konuyu bu arkadaşlarımız bize dikte ettirmeye çalışıyor. Yani Türkiye’de ekonomi baş aşağı. Hukuk, hukukun üstünlüğü gitti, gukuk oldu. Adalet ortadan kalktı. Ekonomi işte biliyorsunuz. Böyle bir ortamda buralara kafa yormak varken 24 saat Cumhur İttifakı’nın bileşenleri eğer Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayını merak edip çeşitli sıfatlar ekliyorsa bu işte bir durum var demektir. Bunun anlamı şu, psikolojik olarak Cumhur İttifakı cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettiğini biliyor. Dolayısıyla kendilerine tavsiyem, hemen bir seçim kararı ilan etsinler, 13. Cumhurbaşkanı olarak seçilecek kişinin kim olduğunu öğrenirler. Kendilerine bu fikir jimnastiğinde başarılar diliyorum."

BABACAN: ÇÖZÜMÜ YANLIŞ YERDE ARIYOR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Tarım Kredi Kooperatifi’nin satış mağazasından alışveriş yaparak yaklaşık 1.002 lira ödemesine ilişkin Babacan şunları söyledi:

"Bir ülkenin cumhurbaşkanı artık market işletmeciliğine soyunduysa yani devleti market işletmeciliğine sokarak fiyatları kontrol edebileceğine inanıyorsa bu beyhude bir çabadır. 84 milyonluk bir ülkede 500 tane 1000 tane şubesi olan marketlerle fiyat kontrol edilemez. Türkiye’de enflasyonu düşürmenin yolu, fiyatları düşürmenin yolu maliyetleri düşürmekten geçer. Maliyetlerinde kökünde kaynağında döviz kuru vardır. Sayın cumhurbaşkanına tavsiyemiz, ülkedeki döviz kuruyla ilgili istikrarsızlığı bir an önce önlemesi ve ülkede 2018 haziran seçimlerinde söz verdiği gibi hem enflasyonu hem faizi düşürmesi. Beklentimiz odur. Çünkü bu kendi seçim taahhüdüdür. Seçileli üç sene üç ay oldu. Bu sene içerisinde hem kur yükseldi hem enflasyon yükseldi hem de faizler yükseldi. Şu anda Türkiye Avrupa’nın en yüksek faizinin uygulandığı ülke. Ve vatandaşlarımızın satın alma gücü düşmüş durumda. Yoksulluk arttı. Gelir dağılımı uçurumu korkunç bir seviyede. Mutlak yoksulluk Türkiye tekrar hortladı. Bunların yolu devletin kolları sıvayıp ‘bari olmuyor ben alayım satayım marketçilik pazarcılık yapayım’ demesi değil. Devletin rolü makro ekonomik dengeleri sağlam tutmak ve ülkede enflasyonu düşürmek ve vatandaşlarımızın satın alma gücünü artıracak ekonomi politikaları uygulamak. Çözümü yanlış yerlerde arıyor. Öncelikle hukuk ve adalet lazım memlekette. Hukuk ve adalet olmadan, güven olmadan ekonomiyi asla düzeltemezler asla enflasyonu düşüremezler asla istikrarı sağlayamazlar. Faizlerin düşmesi hayal olur."

Aynı soruya Akşener'in verdiği yanıt da şöyle oldu:

"Valla biz bir buçuk yıla yaklaşan bir süredir Sakarya milletvekilimiz Sayın Ümit Dikbayır ve eşiyle Sakarya’da aynı marketten aynı tüketim maddelerini satın alıyoruz. Ve oradan halkın enflasyonunu hesaplıyoruz. Şimdi sayın Erdoğan bizim bu yaptığımız ölçüm hareketini taklit etmiş güzel bir şey. Fakat Türkiye’de Sayın Erdoğan’ın tutumu ile herkes ve her kurum bir gün terörist olacaktır. Ekonomiyi düzeltemedikçe yani o güveni sağlayamadıkça, adaleti tesis etmedikçe, demokrasi olmadıkça ve kendisini Nobel’e aday gösterilmesi gereken şu meşhur ‘Faiz sebep enflasyon sonuç teorisini’ ispatlayabilmek için herkesi her kurumu her alanı terörist ilan etti. 2018’de terörist ilan edildi bir grup. 31 Mart seçimlerinde tarım üreticileri ve manav veya sebze meyve satan seyyar satıcılar terörist olmuştu. O zaman da tanzim satış mağazaları olmuştu. Aradan zaman geçti 5 büyük zincir marketin teröristleşmeye doğru gittiğini gördük. Ve bu hafta yaptığı çalışmayla da tanzim satış mağazalarını 1000 mağaza ile Türkiye’ye işte her şeyi en ucuza yedirecek Türkiye en ucuz haliyle sunacak diye bir kanaat. Sadece şu cümleyi gören, duyan herhangi bir yatırımcı ister Türk vatandaşı ister yabancı bir şahıs veya bir kurum bu ülkeye Cumhurbaşkanının tarifi ile böyle bir ekonomik modelin işlediği bu ülkeye bir liralık bir dolarlık yatırım yapmaz. Ben herkesi ciddiyete davet ediyorum."

“BEN DURDUĞUM YERDE DURUYORUM. SAYIN KILIÇDAROĞLU’NUN KENDİSİNE TEŞEKKÜR EDİYORUM”

Kendisinin başbakan adaylığı açıklaması sonrası CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaptığı "Başbakanlık görevini üstlenmesi son derece değerli olur" değerlendirmesi sorulan Akşener, şu yorumu yaptı:

"Kendisine teşekkür ediyorum. ‘Ben Cumhurbaşkanı adayı değilim’ dedim, net bir şekilde. Şimdi cumhurbaşkanı adayı değilsiniz gazeteci olarak siz bana ‘Peki nereye yürüyorsunuz, neye adaysınız’ dersiniz. Nitekim o soruldu. Dolayısıyla ‘Ben de başbakanlığa adayım’ dedim. Bunun anlamı nedir? Partinizi seçimde birinci parti haline her beraber partili arkadaşlarınızla beraber böyle bir sonuç alırsınız o zaman da başbakanlık görevi sizin olur. Yani cumhurbaşkanı adaylığı şahsi bir karar bu. Yani sizin kendinizle ilgili verdiğiniz bir karar. Benim İYİ Parti’de yönetici arkadaşlarım bu duygumu, bu kararımı biliyorlardı ama ben Sayın Kılıçdaroğlu veya bir başka liderle bu konuda oturup bunu konuşmadım. Ama şu biliniyordu, daha evvel üç televizyon programında ‘bu ülkenin önünü tıkayacak bir tutumum olmayacak. Cumhurbaşkanlığı için ona yönelik alt yapı oluşturmak için de çalışmayacağım çalışmıyorum’ demiştim. Dolayısıyla ben durduğum yerde duruyorum. Ama Sayın Kılıçdaroğlu’nun değerlendirmesine de kendisine teşekkür ediyorum, aracılığınızla. Dediğim gibi beni ilgilendiren kendimi ilgilendiren bir karar. Bu elbette kişisel bir karar o kişisel kararımızı da milletimize duyurdum."

“BU YAŞLI ARKADAŞIN EVİNDE OTURUP TORUNLARIYLA İLGİLENMESİ KAÇAK GÖÇEK ÇOLUK ÇOCUĞUYLA, ONLARA MORAL VERMESİNDE BÜYÜK FAYDA VAR.”

Eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın anayasa açıklaması hakkındaki bir soruya Akşener, şu karşılığı verdi:

"Sayın Kahraman’ın açıklamaları yeni midir eski midir onu ben bilmiyorum. Sayın Kahraman’ın hep böyle çok eksantrik çıkışları olmuştur. Başından itibaren yaşına bağlamıştım. Kendisinin hem de bir iftar sofrasında hem de rahmetli ağabeyimin arkadaşlarının yüzüne Millet İttifakı içinde yer almamız sebebiyle şahsıma ‘Meral Kılıçdaroğlu’ dediğini biliyoruz. Dolayısıyla İsmail Kahraman beyefendinin kendimi savunmak için bunun üzerine ona bu sözünü protesto eden açık bir mektup yazdığımda kendini savunmak için de bana bir ‘FETÖ’cü’ demişti. Hep böyle oluyor. Sonuç itibariyle gördük ki ailesinin yarısı kaçak hem de FETÖ’den kaçak. Onun için bu yaşlı arkadaşın evinde oturup işine gücüne bakması, torunlarıyla ilgilenmesi kaçak göçek çoluk çocuğuyla onlara moral vermesinde büyük fayda var. Ve kendini hatırlatmak için bu tür eksantrik çıkışlardan uzak durmasında büyük fayda var."

ANKA