Merkel’in CDU’su 75 yaşında

CDU, 75’inci kuruluş yıldönümü vesilesiyle yayınladığı spotu bu soruyla bitiriyor.

Merkel’in CDU’su 75 yaşında


Merkel’in partisi 75’inci yaşını kutluyor. Bunun 50 yıldan fazlasında hükümette olan CDU’nun temel değerleri muhafazakarlık, liberallik, sosyal devletçilik. Merkel ile büyük değişim yaşayan parti başarısını neye borçlu?

"Hemen harekete geçersek 2030’da Almanya daha iyi, daha yaratıcı, daha hızlı, daha insani ve daha güvenli bir ülke olabilir. Sen de yanımızda mısın?" CDU, 75’inci kuruluş yıldönümü vesilesiyle yayınladığı spotu bu soruyla bitiriyor.

Almanya Başbakanı Angela Merkel’in partisi Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) bugün 75’inci yaşını kutluyor. Korona pandemisi nedeniyle büyük kitlesel kutlamalar yapılmazken, CDU yayınladığı spot ile hem 75 yılın özeleştirisini yapıyor hem de kendisini geleceğin modeli olarak lanse ediyor. "Değişimin işaretlerini hemen anlamadık ama büyüme ve iklim koruma bir arada olabilir" itirafı ile yıllarca nükleer enerjideki ısrarına atıfta bulunuyor ve bugünkü iklim koruma hedeflerine dikkat çekiyor. "Kadın hareketinde en önde yer almadık ama yer almaya başlayınca da bunu en tutarlı şekilde biz yaptık" diyerek Merkel’i, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı CDU’lu Ursula von der Leyen’i, Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer ve diğer kadın üyelerini sıralıyor. CDU, spotta bir yandan beş başbakan ile 50 yıldan fazla ülkeyi yöneten ve sorumluluk üstlenen bir parti olduğuna işaret ederken, diğer yandan ülkedeki mevcut kültürel ve cinsel çeşitliliği kabul ettiğini de vurgulayarak, klasik aile ve rol modellerine vedasını da beyan ediyor.

CDU'nun kurucularından olan Konrad Adenauer, Nazi rejiminin yıkılmasından sonra 1949'da yapılan ilk genel seçimlerde Almanya Federal Cumhuriyeti'nin ilk başbakanı seçildi ve 14 yıl bu görevi sürdürdü.

CDU'nun kurucularından olan Konrad Adenauer, Nazi rejiminin yıkılmasından sonra 1949'da yapılan ilk genel seçimlerde Almanya Federal Cumhuriyeti'nin ilk başbakanı seçildi ve 14 yıl bu görevi sürdürdü.

Üç temel değer: sosyal, liberal, muhafazakar

Almanya’daki siyasi partiler konusunda uzman Bonn Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Frank Decker, CDU'nun üç temel öğe ile özetlenebileceğini söylüyor: sosyal, liberal, muhafazakar. DW Türkçe’nin sorularını cevaplayan Decker, partinin 75 yıllık tarihini de üç bölüme ayırıyor. Konrad Adenauer ile başlayan kuruluş dönemi. Daha sonra partiyi 1973 yılında muhalefetteyken devralan, 1982’de iktidara taşıyan, 1998’e kadar da 16 yıl aralıksız başbakanlık görevinde kalmayı başaran Helmut Kohl'ün dönemi. Prof. Decker, Kohl'ün çeyrek asırı aşkın bir süre yönettiği partiyi modernize ettiğini, sosyal hedefleri yeniden tanımlayıp, çağdaş bir üye partisine dönüştürdüğünü hatırlatıyor. Decker’e göre CDU’nun üçüncü ve devam eden dönemi de yine partisi CDU'yu 2000 yılında muhalefetteyken devralan, hiç olmadığı kadar yenileyen, 2005’ten beri de başbakan olan Merkel’in dönemi.

Birleşmenin mimarı olarak anılan Helmut Kohl, 16 yıl ile Almanya'da bugüne kadar en uzun süre başbakanlık görevi yapan isim oldu.

Birleşmenin mimarı olarak anılan Helmut Kohl, 16 yıl ile Almanya'da bugüne kadar en uzun süre başbakanlık görevi yapan isim oldu.

Prof. Decker’e göre Merkel başarısını, erkek egemen olan siyasette ukala veya kendini beğenmiş olmamasına, özetle alçakgönüllüğüne borçlu. Ona göre, CDU'da ortaya çıkan yasa dışı parti bağışı skandalı nedeniyle şimdiki Federal Meclis Başkanı Wolfgang Schäuble liderliği bırakmak zorunda kalınca, Doğu Almanya kotası ile Genel Sekreter yapılan Merkel’in önü açıldı.

Decker, başta güçlü bir liberal çizgi hedefiyle yola çıkan Merkel’in, bu tutumunun 2005’te neredeyse başbakanlığı kaybetmesine mal olduğunu görmesiyle yeniden partinin köklerine döndüğünü belirtiyor. Genel asgari ücret uygulaması, nükleer enerjiye veda, temel emeklilik, iklim koruma gibi konulardaki adımların da aslında CDU’da çelişki olmadığını, partinin çekirdeği olan, Hristiyanlığın yaratılanı koruma prensibiyle örtüştüğünü düşünüyor. Decker, ayrıca siyasette kota sistemini Yeşiller’in bulduğu sanılsa da onu asıl bulanın CDU olduğunu, 1950’li yıllarda örneğin adaylarını Katolik ve Protestan diye kotayla belirlediğine işaret ediyor.

Prof. Dr. Frank Decker

Prof. Dr. Frank Decker

420 bin üyesi var

CDU, bugün kendi verilerine göre 17 eyalet teşkilatı, 10 binden fazla yerel teşkilatı ve 420 bin üyesi ile Almanya’daki en güçlü kitle partisi. DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan parti merkezi, 75 yıl önce ülkeyi yeniden kurmak amacıyla kadınların, erkeklerin, Katoliklerin, Protestanların, Yahudilerin, işverenlerin ve sendikaların işe koyulduğunu, tek amaçlarının demokratik bir ülke yaratmak olduğunu hatırlatıyor. Ve partinin temel değerleri olan sosyal, liberal ve muhafazakar ögelerin birbiriyle karşı karşıya getirilemeyeceğine, bugün de ayıranın değil, birleştirenin, beraber olanın partide her şeyin üzerinde tutulduğuna dikkat çekiliyor.

Serap Güler CDU

Serap Güler

CDU’ya 2009 yılında katılan ve bugün hem Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde müsteşar hem de partinin Merkez Karar Yürütme Kurulu'nda üye olan Serap Güler, aile, uyum ve eğitim politikası nedeniyle partiye katıldığını söylüyor. İnancın bireyin özeli olduğunu düşünse de tercihinde, partinin inançla bağına önem vermesinin belirleyici olduğunu aktarıyor. "Müslümanım, demokratım ve sosyal, liberal ve muhafazakar olan yani ‘sadece muhafazakar' olmayan bir partinin üyesiyim" diyen Güler, parti ismindeki Hristiyan ibaresinin de kendisini hiçbir zaman rahatsız etmediğini çünkü Hristiyan Demokrat Birlik'teki bu ibarenin Hristiyanlığın insana evrensel bakış açısını temsil ettiğini belirtiyor. Güler, bu bakışın Müslüman, Yahudi veya Ateist, herkese hitap edebileceğini düşünüyor.

Güler'e göre partisi CDU son 15 yılda çok değişti. Göç gibi konularda oldukça büyük ve olumlu adımlar attı. Şimdi durduğu yerde, tam merkezde kalmayı sürdürürse korku ve endişeye mahal yok, nitekim o zaman gelecekte daha da güçleneceklerine inanıyor.

Merve Gül

Merve Gül

Merkel sonrası dönem endişelendiriyor

CDU’nun genç üyelerinden Stuttgartlı Merve Gül ise gelecek konusunda endişeli. Angela Merkel’in bir daha başbakan adayı olmayacağını açıklaması ve partiyi Merkel’den devralan şimdiki Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer’in parti liderliğine, dolayısıyla da başbakan adaylığına veda edecek olması onu endişelendiriyor. Siyasette kadınların devamlı erkeklerin direnciyle karşılaşmasına ve hata yaptıklarında da hemen gözden çıkarılmasına öfkeli. Kadınlara erkeklere göre çok daha büyük bedeller ödetildiğini düşünüyor. Örnek olarak da geçen yılki Avrupa Parlamentosu ve kimi eyalet seçimlerinden sonra, hezimete uğrayan Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) lideri Andrea Nahles'in istifaya itilmesini veriyor. Partisi CDU’nun şimdiki lideri, Savunma Bakanı Kramp-Karrenbauer’in de görevi Merkel'den devraldığından bu yana en başından beri partideki belli gruplarca otoritesinin reddedilmesini ve onun da havlu atmaya zorlanmasını eleştiriyor. "Oysa pek çok hata yapan erkek parti liderleri, bakanlar, vekiller görevlerine hiçbir şey olmamış gibi devam ediyor" diye de kızıyor.

Annegret Kramp-Karrenbauer

Annegret Kramp-Karrenbauer

CDU gençleşmeli

DW Türkçe’ye konuşan Gül, partisinin gençleşmesi gerektiğini düşünüyor. Bu nedenle geçen yıl bir grup arkadaşıyla birlikte parti lideri Kramp-Karrenbauer’e açık mektup yazmış ve "Biz gençleri partide ve vakıflarda daha çok görevlendirin" talebinde bulunmuştu.

CDU’ya 2013 yılında üye olan Merve Gül için belirleyici olan CDU'nun özellikle aileye bakışı. Kendisini Müslüman diye tanımlayan Gül de Hristiyan ibaresinin partisinde bir dini kurumu veya ruhban anlayışını değil, Hristiyanlığın hümanist temelini kastettiğini vurguluyor. "Daha dün yaptığımız toplantıda partimizin genel sekreteri Paul Ziemiak, konferansı kapatırken, ‘Her şey gönlünüzce olsun, Tanrının bereketiyle' dedi. Bizdeki ‘Allah'a emanet olun' gibi" diye anlatıyor. "Benim için sosyal piyasa ekonomisi önemli, evet, muhafazakar yanlarım da var ama ben kendimi liberal muhafazakar olarak tanımlıyorum" diye de ilave ediyor.

Bonn Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Frank Decker’e göre farklı sosyal ve kültürel grupların CDU’da kendisini temsil ediliyor hissetmesi şaşırtıcı değil zira parti Hristiyanlık anlayışıyla hep mezhepler üstü noktada insanları birleştirdi. Kiliselerin, bir ruhban sınıfının partisi olmadığını vurguladı. Almanya’nın birleşmesiyle de CDU'nun önce üçte biri Katolik, üçte biri Protestan, üçte biri de mezhepsiz bir partiye dönüştüğünü kaydeden Prof. Decker, şimdi değişen toplumsal yapıyla birlikte, gelecekte sayılarının artacağı da düşünülünce Müslümanlar gibi dini grupların da partide daha çok yer alacağından emin.

CDU yeni parti programı hazırlıyor

CDU bu yıl içinde yeni bir parti programı hazırlayıp, kabul edecek. DW Türkçe’nin sorularına cevap veren CDU parti merkezi, mevcut programın dijitalleşmenin bu kadar yaşanmadığı bir dönemin ihtiyaçları için 2007’de yapıldığını, yeni program ile geleceğin sorularına cevap verileceğini belirtiyor.

Aralık ayında Stuttgart’ta yapılacak parti kongresinde kabul edilecek CDU 2030 programında Türkiye politikası nasıl olacak? Bu soruya CDU merkez teşkilatı, "Türkiye’nin güçlü, hukuk devleti ilkeleri temelinde demokratik ve Avrupa Birliği’ne yakından dahil edilmiş, güvenilir bir NATO partneri olmasını diliyoruz" cevabını veriyor.

Elmas Topcu

 Deutsche Welle Türkçe