Mescid-i Aksa’yı Süleyman Mabedi’ne dönüştürmeyi hedefliyorlar

Birleşmiş Milletler İsrail’in zulmüne seyirci kalıyor

Mescid-i Aksa’yı Süleyman Mabedi’ne dönüştürmeyi hedefliyorlar


Birleşmiş Milletler İsrail’in zulmüne seyirci kalıyor

Mescid-i Aksa’yı Süleyman Mabedi’ne dönüştürmeyi hedefliyorlar

Türkiye veya Mısır arabulucu olursa işgalci tutum engellenebilir

İsrail’in Mescid-i Aksa’da Filistin halkına karşı düzenlediği saldırı Türkiye’de büyük tepkiler aldı. 1948’den bu yana İsrail’in Filistin halkına karşı sistemli baskı ve şiddet uyguladığının altını çizen uzmanlar, bu şekilde büyük İsrail devletinin kurulmaya çalışıldığını ve Mescid-i Aksa’nın da Süleyman Mabedi’ne dönüşmesinin hedeflendiğini ifade ediyor. Bazı Arap ülkelerinin ve Birleşmiş Milletler örgütünün de İsrail zulmüne karşı sessiz kaldığına dikkat çeken uzmanlar, Türkiye veya Mısır’ın arabuluculuk yapması durumunda işgalci tutumun engellenebileceğine, Müslüman ülkelerin toplanıp ortak bir kınama metni yayınlamasının uluslararası kamuoyunda etkili olabileceğine işaret ediyor. 

 

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Fehmi Ağca, İsrail’in Kadir Gecesi öncesinde Mescid-i Aksa’da sebep olduğu olayları yorumladı. 

 

İsrail Filistin’i kendi toprağı olarak görüyor…

 

Her yıl Ramazan ayında olduğu gibi İsrail’in Müslümanlar için kutsal olan Kadir Gecesi öncesinde Mescid-i Aksa’da yine şiddete başvurması üzerine Dr. Öğretim Üyesi Fehmi Ağca meydana gelen olayları şöyle yorumladı: 

 

“İsrail, bazı Filistinlileri öldürdü ve çok sayıda Filistinliyi ise yaraladı. İsrail tüm Filistin’i kendi toprağı olarak görüyor. Bir plan dahilinde sürekli olarak Filistinlilerin evlerine ve tarlalarına el koyuyor, evsiz ve barksız bırakıyor. İsrail’e bu cesareti veren, bazı Arap ülkelerinin sessizliği ve son dönemde gösterdikleri İsrail dalkavukluğudur. İsrail Başbakanı Netanyahu ise yeni bir intifada başlatıp koltuğunu sağlama almaya çalışıyor olabilir.”

 

İslam Dünyası ve Filistin birlik olamadı 

 

İsrail’in kurulduğu 1948 yılından bugüne Filistin halkına karşı sistemli bir baskı ve şiddet uygulamadığını hatırlatan Dr. Öğretim Üyesi Ağca, “70 yıldır topraklarını Filistinliler aleyhine genişletmeye devam ediyorlar ve büyük İsrail devletini kurma yolunda ilerliyorlar. Filistin halkı direnmeye çalışsa da başta Amerika Birleşik Devletleri ve bazı batılı güçleri arkasına alan İsrail karşısında kazanması çok zor görünüyor. Asıl sorun, İslam Dünyası ve Filistinlilerin birlik ve bütünlük içerisinde olmaması, bugüne kadar birlik halinde tepki vermemesidir. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Fas ve Bahreyn gibi Arap devletleri İsrail ile stratejik seviyeye varan işbirliği anlaşmaları imzaladıkları biliniyor. İslam İşbirliği Teşkilatı da Arap devletleri arasında işbirliği sağlayamadığı gibi yaptırım gücüne de sahip değil.” dedi.

  

Hedefleri Mescid-i Aksa’yı Süleyman Mabedi’ne dönüştürmek

 

İslam dünyasının ancak büyük ve güçlü bir devletin etrafında toplanması durumunda Filistin halkının korunması için iş birliği zemini ve mücadele siyasetinin geliştirilebileceğini söyleyen Dr. Öğretim Üyesi Ağca, “Aksi halde İsrail’in bu aşağılayıcı uygulamaları devam edecektir ve tarihi büyük İsrail devletini kurmayı başaracaklardır. Bu doğrultuda İsrail’in ilk hedefinin Mescid-i Aksa’yı Süleyman Mabedi’ne dönüştürmek olduğu anlaşılıyor.” ifadelerini kullandı.

 

Birleşmiş Milletler zulme seyirci kalıyor

 

Uluslararası örgütlerin çoğunun İsrail zulmü karşısında etkisiz kaldığını ya da İsrail’in yanında saf tuttuklarını ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Ağca, “Yine de Birleşmiş Milletler nezdinde girişimlerde bulunularak bölgeye BM Barış Gücü’nün gelmesi istenebilir. Kıbrıs’a destek gücü gönderen BM’nin, Filistin’e göndermemesi zulme seyirci kalmaktan öte bir anlam taşımıyor. Ancak ABD’nin tartışmasız İsrail’den yana tutumu ve BM Güvenlik Konseyi’nde veto hakkı bulunuyor. Rusya ve Çin’in de İsrail ile sıkı ilişkileri bulunması böyle bir kararın alınmasını oldukça zorlaştırıyor.” dedi.

 

Ortak kınama metni etkili olabilir

 

Müslüman ülkelerin toplanıp ortak bir kınama metni yayınlamasının uluslararası kamuoyunda etkili olabileceğini söyleyen Ağca, “Ayrıca Müslüman ülkelerin İsrail ile diplomatik ilişkilerinin seviyesini düşürmesi de İsrail üzerinde etkili olabilir. İsrail’in işgalci politikalarına karşı etkili mücadele için her şeyden evvel Filistin’deki bütün siyasi grupların tek çatı altında toplanması ve Müslüman devletlerin Filistin hükümetine maddi desteklerini artırmaları önemli.” diye konuştu.

 

Türkiye veya Mısır’ın arabuluculuğunda sorun çözülebilir

 

En etkili bir yöntem olarak Filistin hükümetinin herhangi bir İslam ülkesinden arabulucu olmasını talep edebileceğini ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Fehmi Ağca, “Filistin ve İsrail arasında arabulucu rolünün talep edilmesi, dünya kamuoyunun ilgisini ve desteğini sağlayabilir. Arabulucu rolünü Mısır veya Türkiye üstlenebilir. Tüm İslam Dünyası ve Filistin’e destek olan diğer devletler bu girişimi desteklerse İsrail’in hukuk tanımaz, insan haklarına aykırı vahşi ve işgalci tutumunun engellenmesi sağlanabilir.” dedi.