MHP, Ak Parti ve Selçuk Özdağ, Manisa'da neden kazanamadı?
Ak Parti'nin Adalet ve Kalkınma ayağı çöktü, Türkiye adalet aramaya başladı
YUSUF İNAN YAZDI...
MHP, Ak Parti ve Selçuk Özdağ, Manisa'da neden kazanamadı?
Bu yazıyı yazmamın nedeni, Selçuk Özdağ'ın Ak Parti'de olduğu dönemde yaptığı çalışmaların ve Manisa halkıyla kurduğu sıcak iletişimin karşılıksız kalması.
Selçuk Özdağ Manisa'daki başarısızlığa üzülmüştür. Çünkü, Selçuk Özdağ'ın Manisa'da kapısını çalmadığı ev, gitmediği köy kalmamıştı. Selçuk Özdağ, Manisa'yı adım adım dolaşmış, Manisa halkının her derdine derman olmak için mücadele vermişti.
Bu kadar emeğin karşılığı bu olmamalıydı!
Selçuk Özdağ üzülmesin. Manisa'da yaşananlar kişisel değil. Benzer durumu Türk siyasetinin efsane ismi Işılay Saygın da İzmir'de yaşamıştı.
*
O süreci çok yakında bilen ve içinde olan bir gazeteci ve yazar olarak o gün yaşananları paylaşmak istiyorum.
Işılay Saygın, Ak Parti'ye katılma kararı vermişti. Ak Parti Genel Merkezinden gelen isimlerle toplantı yapılacaktı. Bir de baktım ki, İzmir televizyonlarında bir alt yazı geçiyor.
"Işılay Saygın, Demokrat Parti'den aday oldu"
Şaşırdım, Işılay Saygın sözünün eri bir siyasetçiydi. Böyle bir karar vermesi mümkün değildi. Ben bunları düşünürken, Işılay Saygın aradı.
- "Yusuf bey, sana geliyorum, yerinde misin?"
- "Buyrun gelin Sayın Bakanım, gazetedeyim", dedim.
- "Mehmet Ağar ile Burhan Özfatura çok ısrar etti, onları kıramadım, özür dilerim", dedi.
Ben de kendi şirketimin yaptığı anket sonuçlarını gösterdim. Mehmet Ağar ve DP'nin oyu yüzde 1,5. İzmir'in size, sizin gibi halkın içinde olan siyasetçilere ihtiyacı var. Zaman geçiyor, bu fırsatı kaçırmayın, dedim.
Işılay Saygın, Mehmet Ağar ile yeniden konuştu. Mehmet Ağar, "Sayın Bakanım sen merak etme. Biz seçime girelim. Devlet mührü bize verecek. Ülkeyi biz yöneteceğiz", demiş.
Işılay Saygın, Yusuf bey, Mehmet Ağar benim çok eski arkadaşım. Arada Adalet Partisi'nden hatırını kıramadığım insanlar da var. O nedenle bu şekilde yapayım, dedi.
Ben de daha fazla ısrar etmedim.
Işılay Saygın denilince, İzmir'de dokunmadığı insan yoktur. Işılay Saygın'ı efsane yapan da bu duyarlılığıdır. Ak Parti'nin il başkanları göreve geldiğinde ilk Işılay Saygın'ı ziyaret ederdi. Her siyasi partiden insan Işılay Saygın'a saygı duyardı.
Seçim çalışmaları başladı. Işılay Saygın ve arkadaşı eski milletvekilini Kıbrıs Şehitleri Caddesinde gördüm. Işılay Saygın beni görünce ağlamaklı bir ses tonuyla bana dert yandı. Bizim Kıbrıs Şehitleri Caddesindeki ofise çıktık.
Perişan bir haldeydi.
Yusuf beyciğim, kimse yüzümüze bakmıyor. Bu nasıl bir şeydir, anlamıyorum, dedi.
Ben bu insanlara gece gündüz evimi, kapımı açtım. Selam bile vermeden, verdiğim selamı almadan yanımdan geçip gidiyorlar, diye serzenişte bulunmuştu.
Çünkü, Türkiye baskıdan, hukuksuzluklardan bıkmıştı.
Bir tarafta 28 Şubatçı generaller, diğer tarafta onların etkisindeki bürokrasi, Türk Milleti'nin iradesini yok sayıyordu.
Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan'a verilen oyları yok saymaya çalışıyorlardı.
Başörtülü genç kızlar üniversitelerin önünden kovuluyordu.
Başörtülü anneler oğlunun yemin törenine, başörtü gerekçe gösterilerek alınmıyordu.
*
Şehit olan askerlerin cenazelerinde bile başörtüsü göze batıyor, kabul görmüyordu.
Halk, haksızlığa ve hukuksuzluğa, Türk Milleti'nin iradesinin yok sayılmasına isyan etmişti.
Gözü hiçbir şeyi görmüyordu.
Dışlanan, horlanan, ezilen Türk Milleti'nin yanında duran Erdoğan'a, Erdoğan'ın partisine oy vermek, karşısındaki illegal güç odaklarını yere sermek istiyordu.
Öyle de yaptı!
Kadere bakın ki, Ak Parti döndü dolaştı, başladığı yere, eleştirdiği siyasetçilerin ve bürokratların konumuna düştü.
Ak Parti, adaletsizlikle anılır hale geldi.
Ak Parti kurucuları, Ak Parti'nin duayen isimleri, 25 yıldır Şehit Aileleri ve Gazilerin hakkını savunanlar "terörist" ilan edildi. Çocukları Ukrayna'da şehir dışında ıssız bağ evinde sahipsiz bırakıldı, ölüme terk edildi.
Ukrayna işgal edildi, bu sefer de savaşın içinde unutuldu.
Pandemi günlerini hiç saymayın.
Kutsal Aile, üç çocuk derken, beşikteki Türk ve Müslüman kızları Elif ve Ayşe'ye devlet eli uzanmadı!
Bunları, Ak Parti kurucusu, Ak Parti'yi iki kez ihtilalin eşiğinden kurtaran bir gazeteci ve ailesi yaşadı.
Hiçbir suç ve suç kanıtı olmadan adliyelerde yargılandı. Altı yıldır evine, ailesine, işine, çocuklarına dönmesi engellendi. Çocuklarının Türkiye'ye gelmesi de Kiev Büyükelçiliği'nin baskıları ile engellendi.
Bu adaletsizlikleri sıradan bir vatandaş yaşamadı.
Ak Parti kurucusu bir gazeteci yaşadı. Hala da yaşıyor. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, hukuksuzlukları dile getirdiği, Ak Parti ve Erdoğan'a kurulan kumpası yazdığı için, Cumhurbaşkanı'na hakaretten yargılandı ve ceza aldı. Dosya istinaf mahkemesinde...
İşin özü, 85 milyon Türk Milleti "terörist" suçlamasına muhatap oldu.
Türk Milleti'nin sesini kimse duymadı.
Mahkemenin hakimi, "bize baskı yapıyorlar, bu dosya ile sana ceza veremeyiz ama az bir ceza verilmezse bizim başımız belaya girecek", diyor.
Adalet Bakanlığı'na yaz, CİMER'e yaz, gazetelerde yaz, Ak Parti Genel Merkezi'ne yaz.
Kimsenin kılı kıpırdamıyor.
Bir cümle ezberlemişler;
“Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.
Yahu mahkemenin hakimi diyor, ben demiyorum ki...
31 Mart 2024 seçimleri, Türk Milleti'nin hukuksuzluklara, mağduriyetlere kulak tıkayanlara verdiği top yekün bir cevaptır.
Böylesi durumlar da kişisel hatırlar unutulur.
Selçuk Özdağ, işte bu nedenle Manisa Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı kazanamadı.
Işılay Saygın da benzerini yaşamıştı.
Selçuk Özdağ ile Işılay Saygın aynı kaderi yaşadı.
Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan tuzağa düştü.
Ben kendilerini defalarca uyardım. Adliye üzerinden hukuk ihlalleri ile Ak Parti ve Erdoğan'ın arkasındaki halk desteği eritilmek isteniyor.
Hukuk ihlallerine geçit vermeyin. Hukuk tanımaz hakim ve savcılar Ak Parti ve Erdoğan'ın arkasındaki halk desteğini eriterek "Yargı Darbesi" PLANLIYOR diye defalarca yazdım.
Bu durumu benim yazmama bile gerek yok.
Kör olan bu gerçeği görürdü. Ak Parti gözlerini kapadı, kendini uçurumdan aşağı attı. Siyaseten intihar etti.
Bu saatten sonra ne yaparlarsa yapsınlar, Türk Milleti'nin kanaati değişmez.
Çünkü, Türk Milleti uzun yıllar sabretti. Yaşadığı mağduriyetlere rağmen elini Ak Parti ve Erdoğan'dan çekmedi.
31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde ortaya bu şekilde bir irade koymuşsa, artık Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan'dan umudunu kesmiş demektir.
FOTO: Ak Parti Genel Merkezi - Başkan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan yapayalnız bir şekilde balkon konuşması yapıyor.
Burada şunu da belirtmek gerekir ki, Türk Milleti geçmişte Ak Parti ile birlikte olan DEVA ve Gelecek Partisi'ne de aynı tepkiyi verdi.
Ahmet Davutoğlu, tüm stratejimizi değiştireceğiz dese de, Türk Milleti Ak Parti kokusu olan herkesten kaçmaya başladı.
O nedenle tam karşısında duran CHP'ye oy verdi.
MHP'nin ve Devlet Bahçeli'nin düştüğü trajik durum da bunun kanıtı.
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin başındaki iki ana saç ayağı "Adalet ve Kalkınma" 22 yıl sonra kalkınca, Türk Milleti Adalet aramaya başladı.
Ak Parti, MHP, Cumhur İttifakı, Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli ve Cumhurbaşkanlığı Kabinesi'nin yaşadığı hezimetin gerçek nedeni budur.
Ak Parti'nin Adalet ve Kalkınma ayağı çöktü, Türkiye adalet aramaya başladı
31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinin verdiği gerçek mesaj da budur.
YUSUF İNAN / ŞEHİTLER ÖLMEZ
Twitter: @Yusufinan2023
İnstagram: yusufinan2023
İnstagram: fondinan2016
E-Mail: [email protected]