Millet İttifakı sonunda cumhurbaşkanı adayını açıklayacak..
Galiba.. Sürprize açık olalım…
Millet İttifakı sonunda cumhurbaşkanı adayını açıklayacak.. Galiba.. Sürprize açık olalım…
Millet İttifakı’nın artık 14 Mayıs’ta yapılacağı neredeyse kesin olan seçimde cumhurbaşkanı adayı olarak çıkaracağı kişi, o kadar kesin olmamakla beraber, herhalde bugün (2 Mart 2023) yapılacak toplantıda belli olacak.
Seçim tarihini kesin hale getiren, AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dünkü açıklamaları arasında sarf ettiği, “Millet 14 Mayıs’ta gereğini yapacaktır” cümlesi oldu.
Aday isminin bugün belli olması konusunu o kadar kesin görmemem ise geçmiş deneyimlerimden…
Turgut Özal cumhurbaşkanlığına aday olacağını açıkladıktan sonra, seçildiği takdirde yerine kimin Anavatan Partisi genel başkanlığını ve başbakanlığı üstleneceği konusunda ne düşündüğünü de kamuoyuyla paylaşmıştı (1989). Açıklamasına göre, partisi içinde yer alan yakın mesai arkadaşlarından -bazısı bakan- belirlediği 18 kişiden biri, günü geldiğinde kendisinin halefi olacaktı.
O günün medyası Özal‘ın açıkladığı kişilere ‘18 Türk büyüğü’ ismini takmıştı.
Sonuç beklendiği gibi olmadı: Özal cumhurbaşkanı seçildi, TBMM’de yemin etti ve görevi devralmak üzere Çankaya Köşkü’ne gitti. Yeni cumhurbaşkanını kutlamak üzere fazla kalabalık olmayan bir davetli grubu da oradaydı: Özal ailesi, bakanlar, partisinin ileri gelenleri, yakın dostları…
Ben de oradaydım.
Herkes, hepimiz, yeni cumhurbaşkanının imzalayacağı ilk kararnameyle yerine ‘18 Türk büyüğü’nden hangisini başbakan atayacağı merakındaydık. Günlerdir gazetelerde o makama yakıştırılan isimler arasında ‘başbakan toto’ oynanıyordu ve üzerinde en fazla yoğunlaşılan isim davetlilerce tebrik edilmeye de başlanmıştı.
Sürpriz, sürpriz…
Abdullah Gül’ün, daha önce hiç uygulanmamış TBMM’nin oturumuna en az 367 milletvekili katıldığı takdirde cumhurbaşkanı seçimi yapılabileceği ‘siyaset mühendisliği’ ürünü bir kural olarak dayatıldığı için seçilememesi üzerine, AK Parti derhal seçime gitme kararı almıştı.
Seçim sonrasında, AK Parti’nin daha kalabalık bir gruba sahip olduğu yeni Meclis’te MHP de oylamaya katılacak ve o durumda cumhurbaşkanı seçilebilecekti.
Bu defa kimi aday gösterecekti AK Parti? Yeniden Gül’ü mü, yoksa başka bir ismi mi?
Kesin karar açıklandığı ana kadar AK Parti içinden gazetelere yansıyan aday ismi Gül değildi; medya başka bir isim beklentisi içerisindeydi. “Adayımız değişmedi, Abdullah Gül” açıklaması geldiğinde, pek çok kişi şaşakalmıştı.
Sürpriz, sürpriz…
Örnek olarak sunduğum bu iki olay bana cumhurbaşkanı adayı kesin olarak açıklanana kadar sürprizlere açık olmak gerektiğini öğretti.
Herkesin adaylığına mutlak gözüyle bakmasına, iktidarın küçük ortağının aylar boyunca düzenlediği ‘aday belli, karar net’ mitinglerinde tercihlerini “Adayımız Tayyip Erdoğan” keskinliğinde ilan etmesine rağmen, Cumhur İttifakı’nın farklı bir isimle seçime gitmesini bile bu yüzden mümkün görürüm.
Erdoğan’ın adaylığının önünde zaten anayasal engel var ve muhalefetin seçimde kazanma şansının yükselmesi o engelin aşılmasını zorlaştırır.
Partilerin dışa yansıttıkları ile içeride pişen arasında fark olabilir.
“Millet İttifakı kimi cumhurbaşkanı adayı yapabilir?” sorusuna bu sebeple kesin cevap vermek zor.
Banko görünen isim CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu.
Son günlerde, muhtemel aday ismi olarak, CHP’den Ankara’ya büyükşehir belediye başkanı seçilmiş Mansur Yavaş ismi de katıldı. Yavaş da “Masa benim üzerimde uzlaşırsa gurur duyarım” türü açıklamalar yaparak beklentiyi yükseltiyor.
En başlarda ismi ‘kazanabilecek aday’ olarak anılan İstanbul büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’na şu sıralarda şans tanınmıyor.
CHP içinden alternatif isim arayışı bitmiş değil, İlhan Kesici ismi de muhtemel aday olarak telaffuz ediliyor.
Gönlünden adaylık geçen başkaları da var tabii, onları kamuoyu da biliyor.
Hangisi altı muhalefet liderinin üzerinde uzlaştığı isim olarak belirlenebilir?
Düğümün çözülmesini İYİ Parti lideri Meral Akşener’in tavrı belirleyecek gibi.
Meral Akşener, bir önceki -2018- cumhurbaşkanlığı seçimine muhalefetin bir çatı adayla gitmesi girişimine kendisinin seçilebileceğini ileri sürerek engel çıkarmış, aday olmuş ve Tayyip Erdoğan’ın yeniden seçilmesinin önünü açmıştı.
Bu defa da öyle davranır, masanın dağılması ve rakip ittifak adayının seçilmesiyle sonuçlanacak bir tavır belirler mi?
Öyle davranmayacağı yolunda bir açıklaması olduğunu biliyorum.
Masaya aday olarak kendisiyle aynı gelenekten Mansur Yavaş’ın ismini getirir ve onun adaylığında ısrarcı olur mu?
‘Seçilebilecek aday’ ısrarını sürdürerek, CHP milletvekili olduğu halde başka partilerin tabanından da oy alabilecek CHP’li başka bir ismi -mesela İlhan Kesici’yi- diğer liderlere kabul ettirme çabasına mı girer?
Yoksa “Ben başbakan olacağım” iddiasını gerçekleştirebileceği yeniden parlamenter sisteme geçilene kadar geçecek sürede, başbakanı olmayan mevcut sistemde geniş yetkilere sahip tek cumhurbaşkanı yardımcısı olma karşılığında Kılıçdaroğlu’nun adaylığını mı destekler?
Ben bunların hiçbirini imkansız görmem.
En az şaşırtıcı olan seçenek hangisi?
Kulislerde en fazla konuşulan “Kılıçdaroğlu aday, Akşener tek başkan yardımcısı” formulü o soruya en ağırlık taşıyan cevap gibi.
Sürprize yine de açık olmak lazım.
FEHMİ KORU