Millet İttifakı'nın vaatleri için uzmanlar ne dedi?
"Uzlaşı kültürü açısından büyük iş başarıldı"
Millet İttifakı'nın vaatleri için uzmanlar ne dedi?
Millet İttifakı olarak yola devam etmesi 26 Ocak'ta yapılan toplantıda kesinleşen altılı masa, iktidara gelmeleri halinde uygulanacak hükümet programını bugün Ankara'da geniş katılımlı bir toplantıda duyurdu. Ortak Politikalar Mutabakat Metni isimli belge 9 ana başlık altında 2 bin 300'den fazla vaat, eylem ve projelerden oluşuyor.
Açıklanan hükümet programını DW Türkçe'ye değerlendiren uzmanlara göre, altı farklı siyasi partinin bir metin üstünde uzlaşabilmesi içerikten bağımsız olarak Türkiye siyaset tarihi açısından bir ilk olma özelliği taşıyor. Bunu önemli bulan uzmanlar, ortak vaatlerin açıklanmasının adaylık görüşmelerinin daha yumuşak geçmesini de sağlayabileceği görüşünde.
"Uzlaşı kültürü açısından büyük iş başarıldı"
Hem demokrasi tarihinde hem de siyasal iletişim tarihinde örneği olmayan bir metnin açıklandığına dikkat çeken siyaset bilimci ve siyasi strateji uzmanı İbrahim Uslu, "Partiler seçim beyannamesi açıklar, 'iktidara gelince bunu yapacağız' derlerdi. Bundan önceki cumhurbaşkanlığı seçiminde de 2018'de de bunun örneği yok. Demokrasi tarihi açısından bu ilk. Çok büyük bir iş başarıldı, demokrasi kültürü ve uzlaşı kültürü açısından" değerlendirmesini yaptı.
"Suriyelilerle ilgili uzlaşılamaz" denildiğine işaret eden Uslu, "Ancak uzlaşıldığını gördük, göç ile ilgili detaylı bir program açıkladıklarını gördük. Milli Eğitim konusunda 'imam hatip konusunda uzlaşamazlar kavga çıkar' deniyordu. Onlarda da hiçbir kavga çıkmadı, hatta eğitimi kökten değiştirecek sistem modeli önerildi. Vizyoner birçok projede üzerinde uzlaşılabildiğini gördük" ifadelerini kullandı.
Açıklanan projelerin hazmedilmesi için zaman gerektiğini söyleyen Uslu, "Burada eksik bulabilmek için epey mesai harcamak gerekecek" görüşünü de paylaştı.
"Seçmen masadan kalkmalarına izin vermiyor"
Program metninin açıklamasında tüm parti tabanları olduğu için çok çeşitliliğe sahip bir kitle oluştuğu tespitini yapan Uslu, "Büyük bir uzlaşı olduğunu gördük. Cumhurbaşkanlığının Çankaya Köşkü'ne taşınacağı vaat edilince salon yıkıldı, Atatürk Havalimanı'nın açılacağı söylendiğinde de. Kadın bakanlığı korunacak dendiğinde, şiddet cezalarının ikiye katlanacağı söylendiğinde ya da mülakatlar kaldırılacak dendiğinde salon büyük destek verdi" dedi.
Tabanların da geniş bir zeminde uzlaştıklarını gördüklerini kaydeden Uslu, "Tavandaki uzlaşı tabanı, tabandaki uzlaşı da tavanı etkileyerek bir etkileşimle bu süreç yürüdü. Masadan kimse kalkmaya cesaret edemiyor. Seçmen kavgaları gördüğü halde umudunu zorlamaya devam ediyor, 'sakın masadan kalkmayın' diyor" öngörüsünde bulundu.
"Bunca metni yazıp sonra biz isimde anlaşamadık demek kolay değil ve asıl sorun o zaman olur. Bu ittifak çalışması bunca metin falan, partiler ve liderler birbirini çok sevdikleri, 'biz birbirimizden ayrı olamayız' dedikleri, yedikleri içtikleri ayrı gitmediği için kurulmadı. Bunu gözden uzak tutmamalıyız, siyasi aritmetiğin dayatması vardı. Bu yüzden ittifak kuruldu, yani yüzde 50+1 ve parlamento çoğunluğu için 300+1 nedeniyle bu ittifak kuruldu. 360+1 anayasa değiştirebilmek için" tespitini yaptı.
Bugünden sonra partilerin çıkıp "Bize 20 vekil yeter" deme lüksünün bulunmadığını ifade eden Uslu, "Geriye tek aşama kaldı, o da adayın belirlenmesidir" dedi. "Tek ve ortak aday üzerinden uzlaşmaları durumunda kazanma ihtimalleri yükselecek" tahmininde bulunan Uslu, seçmen tabanlarının isim üzerinde o kadar da duyarlı olmadığını savundu. Uslu şu tespiti yaptı:
"CHP'linin profili her yerde aynı. İYİ Partili'nin profili de. Bu seçmenler birbirinden farklı profillere oy verdiler. Yerel seçimde aynı profil bir yerde ülkücüye, bir yerde sosyaliste oy verdi. Anavatan çizgisinden gelen merkez sağdan gelen liberale de oy verdiler. Bu seçmenlerin profil takıntısı yok. Seçmen öncelikle kimi istemediğini iyi biliyor. Diğeri de adayın arkasında güçlü siyasi irade var mı ona bakıyor. Onu gördüğü anda çekinmez oy verir. Birkaç istisna vardır. İYİ Parti ve HDP çatıştı, orada da muhalefet adayları kaybetti, Balıkesir gibi örneğin."
"Şeffaflık anlamında önemli"
Siyaset bilimci Prof. Dr. Gülgün Erdoğan Tosun da değerlendirmesinde "Başka bir Türkiye mümkün" sloganının altını çizen bir program olarak gördüğünü belirterek "Bugünkü açıklamanın bence en önemli tarafı Millet İttifakı adayının seçimleri kazanacak olursa izleyeceği programın şimdiden açıklanması ve milletle paylaşılması. Şeffaflık anlamında da önemli buluyorum, çünkü seçimin kazanılması durumunda neler yapılacağı adım adım sıralanmış" şeklinde konuştu.
Metinde ülkede çeşitli kesimlerin yaşadığı sorunların hemen hemen hepsine yönelik bir vaat ya da proje bulunduğunu ve ince çalışılmış olduğunu kaydeden Tosun, en önemli somut projelerden birini de "tek adam yönetiminden birlikte yönetime dönüşün" hedeflenmesi olarak gösterdi. Bir bütün olarak kamu yönetimi üzerinde eksikliği hissedilen denge ve denetleme mekanizmalarının getirilmesine de yer verilmesini önemli bulduğunu söyleyen Tosun, parlamentonun onayı olmadan İstanbul Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmelerden çıkılamayacağı vaadinin TBMM'ye eski itibarının geri verilmesi açısından olumlu bir gelişme olacağını kaydetti.
Bu metindeki pek çok maddeye sadece altılı masa üyelerinin değil aynı zamanda dışarda kalan Emek ve Özgürlük İttifakı partilerinin ve seçmenlerinin de sıcak bakacağını düşündüğünü belirten Tosun, "Bugünkü program ile şu an yaşadığımız sorun üreten Türkiye'nin karşısına çözüm üreten bir Türkiye modeli konuldu" yorumunu yaptı.
Sözleşme yok, ama sözleşme mesajı var
Bu arada sosyal medyada ortak metinde İstanbul Sözleşmesi'ne isim olarak atıf yapılmamasına yönelik eleştiriler yer aldı.
Saadet Partisi tabanının İstanbul Sözleşmesi ile ilgili çekinceleri bulunuyordu ve edinilen bilgiye göre metne bu nedenle sözleşme ismiyle konmadı.
Ancak altılı masa üyeleri metinde İstanbul Sözleşmesi'ne isim olarak değinilmese de içerik olarak ilgili maddelerle hükümet programında yer aldığını belirtti. İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özlale de konuşmasında metinde olmamasına karşın İstanbul Sözleşmesi'ne geri dönüleceğini söyledi.
Kadına yönelik hangi vaatler var?
Programın Kadın, Aile ve Çocuk ana başlığı altında kadınla ve kadına şiddetle mücadeleye yönelik bazı vaatler sıralanıyor. Buna göre Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı "Kadın, Aile ve Çocuk Bakanlığı" ismiyle yeniden yapılandırılıyor. Kadına Yönelik Şiddetle Toplumsal Mücadele Seferberliği başlatılacağı da belirtilerek şiddetin her türüyle ilgili "Önleme, Koruma, Kovuşturma ve Destek Politikaları" başlıklarında etkin çözümler uygulanacağı belirtiliyor.
Metinde, kadına yönelik şiddetle mücadeleye dair bazı vaatler "Kadına yönelik şiddetle etkin şekilde mücadele edecek, şiddetin önlenmesi adına uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuat hükümleri etkili şekilde uygulanacak, kadına yönelik şiddeti önlemek için cezaların caydırıcı olması sağlanacak, cezaların seçenek yaptırımlara çevrilmesi engellenecek, kadına şiddet fiillerine uygulanan indirim nedenleri yeniden düzenlenecek ve bu fiiller için verilen ceza hükümlerinin derhal infazı sağlanacak. Kadına yönelik şiddet davalarına bakan özel yetkili mahkemeler ve Yargıtay’da ayrı bir ceza dairesi kurulacak" şeklinde sıralandı.
Ayrıca şiddet mağduru kadınların hukuki süreçlerde mahremiyetlerini korunarak tekrar mağdur edilmelerinin önleneceğine yer verilen programda, valilik, kaymakamlık ve belediyeler nezdinde "Kadın Hukuk Danışma Birimleri", barolarda da "Kadın Hakları Merkezi" kurulacağı belirtildi.
dw