Mısır Yavuz'unu bekliyor...
"Bütün Mısır halkı Türkiye'ye hayran"
Mısır Yavuz'unu bekliyor...
Mısır'ı 22 Ocak 1517 tarihinde Ridaniye Muhaberesiyle Osmanlı İmparatorluğu'nun yönetimine alan I. Selim / Yavuz Sultan Selim kuşeyi kabrinde ağlıyor mudur, bilinmez. Ancak Mısır'ın yeni bir Yavuz beklediği muhakkak.
Mursi, Ak Parti Kongresi için geldiği Türkiye'de Yavuz Sultan Selim'in ruhaniyetini görmüş olmalı ki, ağzından Türkiye'ye övgü dolu sözler döküldü:
"Bütün Mısır halkı Türkiye'ye hayran"
"Sevgili kardeşlerim, çağdaş niteliklere sahip aynı zamanda kimliğini koruyabilen AK Parti, büyümeye kilitlenmiş ve dünyanın saygıyla izlediği büyük başarılara imza atıyor. Ben burada gerçekleştirilen başarılara hayranlığımı gizleyemiyorum. Bütün Mısır halkı da Türkiye'ye hayran. Mısır'da da eşitliğe demokrasiye ve sosyal adalete özlem duyuluyordu. Bu özlem, barışçıl kutsal bir devrimi başlattı. Devrim başladıktan sonra Mısır'ı ziyaret eden ilk cumhurbaşkanı Abdullah Gül oldu. Gül, Kahire'de barış mesajları vererek, Türkiye'nin Mısır halkının yanında olduğunu ifade etti. Yapılan bu ziyaretin büyük olumlu etkisi olmuştur."
"Gelecek bizden daha çok işbirliği, iletişim ve kardeşlik ruhu bekliyor" Dedi...
İşte o tarihi konuşmadan kısa süre sonra Mısır yeniden karıştı. Durulan meydanlar yeniden hareketlendi ve bugüne gelindi.
Ordu Mısır'da yönetime el koydu...
Bu işin sonu nereye gidecek?
1517 – 1805 yılları arasında Osmanlı hakimiyetinden sonra, Napolyon'un Mısır seferi sonrasında Fransızlar ve İngilizler Mısır'a çengel attı. Hala da o çengel Mısır'da takılı duruyor. O çengeli söküp atacak bir Yavuz gelmediği sürece, Mısır darbelerle sarsılarak o kutlu günleri bekleyecek...
Mısır'da ve bölge ülkelerinde "Arap Baharı" yaşandı, yönetimler değişti, 21. Yüzyıl Strateji Uzmanları bu gidişin ve sürecin adını koyamadı.
Hala da olayları okuyan ve doyurucu bir değerlendirme yapabilen yok. O nedenle eski kaynaklara ve ta 1900'lü yıllara Bediüzzaman ile Rus Polisi arasında geçen diyaloğa gidiyoruz.
1900'den 2013'e açılan bir pencere....
Bediüzzaman İstanbul’dan Van’a gitmek üzere yola çıkar. Batum yoluyla Van'a giderken Tiflis’e uğrar. Tiflis’te bir Rus polisiyle sohbet eder, konuşur. Tarihçe-i Hayat adlı kitabında bu konu şöyle anlatılmaktadır...
Tiflis’te Şeyh San’an tepesine çıkar. Dikkatle etrafı temaşa ederken yanına bir Rus Polisi gelir ve sorar:
“Niye böyle dikkat ediyorsun?”
Bediüzzaman der: “Medresemin plânını yapıyorum.”
O der: “Nerelisin?”
Bediüzzaman: “Bitlisliyim.”
Rus polisi: “Bu Tiflis’dir!”
Bediüzzaman: “Bitlis, Tiflis, birbirinin kardeşidir.”
Rus polisi: “Ne demek?”
Bediüzzaman: “Asya’da, âlem-i İslâmda üç nur, birbiri arkasından inkişafa başlıyor. Sizde birbiri üstünde üç zulmet inkişafa başlayacaktır. Şu perde-i müstebidane yırtılacak, takallüs edecek. Ben de gelip burada medresemi yapacağım.”
Rus polisi: “Heyhat! Şaşarım senin ümidine.”
Bediüzzaman: “Ben de şaşarım senin aklına. Bu kışın devamına ihtimal verebilir misin? Her kışın bir baharı, her gecenin bir neharı vardır.”
Rus polisi: “İslâm parça parça olmuş.”
Bediüzzaman:
“Tahsile gitmişler. İşte Hindistan, İslâmın müstaid bir veledidir; İngiliz mekteb-i idadîsinde çalışıyor. Mısır, İslâmın zeki bir mahdumudur; İngiliz mekteb-i mülkiyesinden ders alıyor. Kafkas ve Türkistan, İslâmın iki bahadır oğullarıdır; Rus mekteb-i harbiyesinde talim ediyorlar.
İlâ âhir...
Yahu, şu asilzade evlât, şehadetnamelerini aldıktan sonra, her biri bir kıt’a başına geçecek, muhteşem âdil pederleri olan İslâmiyetin bayrağını âfâk-ı kemâlâtta temevvüc ettirmekle, kader-i Ezelînin nazarında, feleğin inadına, nev-i beşerdeki hikmet-i ezeliyenin sırrını ilân edecektir.
Bediüzzaman'ın 1900'lü yıllarda söylediği ve Tarihçe-i Hayat adlı kitabında yazdığı gibi darbelere rağmen Mısır'da büyük değişim ve inkişaf olacak...
Mevlam Neyler Neylerse Güzel Eyler...
Tarih: 2013-07-04 04:30:59
*
Bu köşe yazısı 04 Nisan 2013 tarihinde www.yerelgundem.com ve www.liderler.net haber sitesinde yayınlanmıştır.
YUSUF İNAN / ŞEHİTLER ÖLMEZ
Twitter: @Yusufinan2023
İnstagram: yusufinan2023
E-Mail: [email protected]