MİT raporundaki Yeşil ve Öcalan'a operasyon

MİT'in Yeşil raporu

MİT raporundaki Yeşil ve Öcalan'a operasyon




MİT raporundaki Yeşil ve Öcalan'a operasyon

Eski MİT mensubu Eymür, Öcalan'a yönelik 1996'da Suriye'de düzenlenen operasyonun "başarılı" olduğunu savunurken, MİT Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın o dönem hazırladığı soruşturma raporunda tam tersi tespitler yapıldı.

Eski MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür'ün açıklamalarının ardından gözler bir kez daha Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın MİT ile olan ilişkisine ve Abdullah Öcalan'a yönelik Suriye ile Lübnan'da gerçekleştirilmek istenen operasyonlara çevrildi. Eymür, Yeşil'in kullanılmasının doğru olduğunu savunurken, Suriye'deki Mercedes Operasyonu için "başarılıydı" dedi. Ancak MİT Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın o dönem hazırladığı soruşturma raporunda tam tersi tespitler yapıldı. Raporda, Yeşil'in 1985 yılında "komplikasyonlara sebep olduğu" gerekçesiyle MİT ile olan ilişkisinin kesildiği belirtildi, ancak 1994'ten sonra MİT tarafından Mahmut Yıldırım'ın ikinci kez kullanılması konusunda Mehmet Eymür suçlandı. Raporda, Yeşil'in görev aldığı Yunanistan, Suriye ve Lübnan operasyonlarının "başarısız" olduğu vurgulandı.

Eski MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür'ün, geçen hafta T24 Ankara Temsilcisi Gökçer Tahincioğlu'na verdiği röportaj gündem yarattı. MİT'in Suriye'de Abdullah Öcalan'a yönelik düzenlediği ve Yeşil'in de kullanıldığı Mercedes operasyonunu anlatan Eymür, "Esasen başarısız da denilemez. Apo'yu öldüremedik ama öyle büyük bir patlama yaptık ki Suriye ürktü. O zamanki Kara Kuvvetleri Komutanı'nın bir beyanı oldu. O konuşmadan sonra Suriye'den çıkarttılar. Yani ön ayak oldu. Bir başarıdır" dedi.

Eymür, Yeşil konusunda ise "Yürekli bir oğlandı" derken, "Tabii şimdi bize düzgün adam lazım değil ki. Düzgün adam neyin haberini getirecek. Bir faaliyetin içerisinde olan adam zaten kirli adamdır" ifadesini kullandı.

DW Türkçe, Eymür'ün açıklamaları ışığında Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım ve Öcalan'a operasyonlar olayına mercek tuttu. Eymür'ün açıklamalarını çürüten belge ise Ankara'da eski bakan Mehmet Ağar'ın da sanığı olduğu faili meçhul cinayetler davasının dosyasından çıktı. MİT tarafından Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilerek "alenileşen" belge, MİT Teftiş Kurulu'nun Soruşturma Raporu oldu.

MİT'in Yeşil raporu

29 Mayıs 1998 tarihli raporun konusu "Mahmut Yıldırım (Yeşil) ile Teşkilatımız arasındaki ilişki ve teşkilat mensuplarının adıgeçen ile temaslarının soruşturulması" şeklinde yazıldı.

1973'te ilk kez kullanılmaya başlandı    

Rapor, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın MİT ile olan ilişkisini gözler önüne serdi. Rapora göre, Mahmut Yıldırım ilk olarak Mahmut Atmaca kod adıyla 1973 yılında Elâzığ Bölge Müdürlüğü'nce angaje edilerek elaman statüsünde istihdam edildi. 1985 yılına gelindiğinde ise "komplikasyonlara sebep olduğu" gerekçesiyle Yıldırım'ın MİT ile olan ilişkisi kesildi. Raporda, bu tarihten sonra Yeşil'in "JİTEM ve Jandarma Asayiş Bölge Komutanlığı ile beraber çalıştığı" anlatıldı.

1992'de uyarı

İç İstihbarat Başkanlığı, 17 Mart 1992 tarihinde Malatya Bölge Başkanlığı'na gönderdiği emirde, Yeşil'e ilişkin "Sakallı kod adlı Mahmut Yıldırım'ın konumu itibariyle komplikasyonlara neden olabilecek bir kişi olması nedeniyle, adıgeçenle kati suretle temasta bulunulmamasına azami özen gösterilmelidir" denildi.

Haziran 1992 tarihinde ise dönemin MİT Müsteşarı Teoman Koman, başta Başbakanlık olmak üzere ilgili devlet kurumlarına "Bundan böyle sürdürülecek çalışmalarda da Sakallı lakaplı şahsın Ünitemiz unsurları ile temas ettirilmemesini arzederim" dedi.

Soruşturma kapsamında MİT'in arşivindeki Mahmut Yıldırım dosyası da incelendi. Raporda, "evraklarda Yıldırım'ın Jandarma ile irtibatından, Yeşil'in almış olduğu haraçlardan, Güneydoğu'da birçok adam kaçırma, öldürme olaylarını Yeşil'in yönlendirmiş olmasından bahsedildiği" aktarıldı.

1994'te Eymür sayesinde yeniden dönüş

Yeşil, 12 Eylül 1994 tarihinde MİT'in Bingöl Bölge Müdürlüğü'nde görevli bir personeli tarafından Mehmet Eymür ile tanıştırıldı. Raporda, Yeşil'in Ocak 1995'te Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alındığı, sorgusu sırasında işkence edilerek kaburgalarının kırıldığı ve kırılan kaburga kemiklerinin MİT tarafından tedavi edildiği kaydedildi. Raporda, "Mahmut Yıldırım ile 28 Kasım 1996 tarihinden itibaren Teşkilatımızın irtibatı kesildiği ve adıgeçenin akıbetinin bilinmediği" ifadelerine yer verildi.

Diğer yandan Temmuz-Ağustos 1996 ayları içerisinde MİT'in asker kökenli eski bir personelinin Teşkilatın bilgisi dışında Antalya'da Yıldırım'a ait yazlık evde 10 gün tatil yaptığı anlatılan raporda, 3 Haziran 1996 tarihinde Yıldırım'ın Ankara Emniyet Müdürü Ramazan Er, Polis Akademisi Müdürü Hüseyin Özalp ve JİTEM'de görevli emekli Binbaşı Nurettin Ata ile birlikte Çiftlik Merkez Lokantası'nda yemek yedikleri ve fotoğraf çektirdikleri de ifade edildi.

22 MİT'çi ile irtibatlı

Soruşturma kapsamında yapılan araştırmaya göre, Mahmut Yıldırım bütün süreç boyunca 22 Teşkilat mensubu ile temas etti. Raporda, bu durum, "Elaman kategorisinde dahi olmayan bir şahıs ile bu tarz bir ilişki kurularak gizlilik prensibinin ihlal edildiğini açıkça ortaya çıkarmaktadır" şeklinde eleştirildi.

Abdullah Öcalan, 1999'da duruşma sırasında

Abdullah Öcalan, 1999'da duruşma sırasında

Yeşil, üç operasyonda kullanıldı

MİT Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın soruşturma raporuna göre, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım, MİT tarafından Suriye, Yunanistan ve Lübnan'da üç farklı operasyonda kullanıldı. Soruşturma kapsamında ifadesi alınan bir MİT görevlisi, verdiği ifadede Yeşil'in katıldığı Yunanistan operasyonunun neden başarısızlıkla sonuçlandığını şöyle anlattı:

"Bahse konu operasyonda görev alan kişiler planlandığı şekilde Yunanistan'a gittiler. Keysing grubu operasyon öncesi yaptığı bir çalışmada trafik kaidesi ihlali nedeniyle Yunanistan güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınıp bilahare sınır dışı edilmeleri üzerine bu operasyon gerçekleştirilemedi."

Operasyon teklifi Yeşil'den gelmiş

İfadelere göre, Abdullah Öcalan'a Suriye ve Lübnan'da gerçekleştirilmek istenilen operasyon teklifi bizzat Mahmut Yıldırım'dan geldi. Yıldırım, bu konuda kullanılmak üzere elinde uzaktan komutalı patlayıcı cihazları ve 100 milyar TL parası olduğunu iddia etti. Yeşil, bu parayı PKK'ya yardım eden Kürt iş adamlarından istediği an temin edebileceğini savundu.

Bu görüşme önce Mehmet Eymür'e iletildi. Eymür, konuyu dönemin Müsteşarı Sönmez Köksal'a sundu. Köksal, konu hakkında Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı'na bilgi verdi ancak operasyonda Yeşil'in de olacağından bahsetmedi.

Çekincelere rağmen onay

Dönemin Müsteşarı Sönmez Köksal, Suriye'deki Mercedes Operasyonu öncesinde 10 Ekim 1995 tarihinde Yeşil ile yapılan görüşmeye ilişkin, "Yeşilin geçmişinden kaynaklanan endişem geçerli," "Atılacak bir yanlış adım veya yapılacak bir hatada bütün geçmişinin MİT'e fatura edilebileceği ihtimalini göz önünde bulundurun" uyarısı yaptı. Raporda, Köksal'ın bu çekincelerine rağmen Yeşil'in operasyonda kullanılmasını kabul ettiği aktarıldı.

Raporda, Eymür'ün "başarılı" dediği Suriye operasyonuna ilişkin tam tersi tespitte bulunuldu. Raporda "Suriye'deki Mercedes (Nisan 1996) ve Yunanistan'daki Yıldırım (Eylül 1996) operasyonları çeşitli nedenlerle başarısız olarak neticelenmiştir" denildi.

Beyrut Operasyonu'nun ayrıntıları

Soruşturma raporunda, Beyrut Operasyonu'nun ise ayrıntılarına yer verildi. Raporda yer alan bilgilere göre, 14 Eylül 1996 tarihinde Beyrut Büyükelçiliği'ne giderek teslim olan PKK itirafçısı Azman Öztürk, Abdullah Öcalan'ın Beyrut'ta 27 Kasım 1996'da geleceğini iddia ettiği evi gösterdi.

Bunun üzerine MİT tarafından Öcalan'ın geleceği iddia edilen eve yönelik patlayıcı madde dolu araçla saldırı planlandı. Metin Atmaca sahte kimliğini kullanan Yıldırım'ın görevi, Öcalan'ın konuşma yapacağı binaya yerleştirilecek patlayıcı maddenin uzaktan kumanda ile patlatılarak binanın imha edilmesi olarak belirlendi.

23 Kasım 1996 tarihinde MİT elamanları üç ayrı grup halinde Lübnan'a gitti. Bir grup Başkanlık uzmanı, bir grup Dışişleri kuryesi maskesi ile giderken, Mahmut Yıldırım ise iş adamı maskesiyle görev aldı. Plan kapsamında Mahmut Yıldırım'ı havalimanında karşılayacak olan MİT elamanı, burada Yeşil'i tanımazlıktan geldi.

Mahmut Yıldırım, operasyon kapsamında Beyrut Carltan Oteli'nde 23-28 Kasım 1996 tarihleri arasında kalacaktı. Ancak MİT'in daha sonra yaptırdığı araştırmaya göre Yeşil o otelde hiç kalmadı.

Ev boş çıktı, operasyon iptal edildi

Operasyon sırasında yapılan araştırmada, Öcalan'ın geleceği iddia edilen evin boş ve inşaat halinde olduğunun ortaya çıkması üzerine, Ankara'dan gelen "En ufak şüphe sezilmesi halinde operasyonun kesilmesi" talimatı verildi. Ekip, 28 Kasım 1996'da Türkiye'ye döndü.

Raporda, Beyrut Fırsat Operasyonu'nun acele karar alınmış bir operasyon olduğu, tek bir PKK itirafçının verdiği bir bilgiyle böyle bir kararın alınmasının yanlışlığına işaret edildi. Raporda, şu eleştiriler yapıldı:

"Beyrut Fırsat Operasyonu'nda kullanılacak patlayıcılar operasyon mahalline anılan ülkede L/R olarak görev yapan diplomatik dokunulmazlığa sahip personelce kendi otolarıyla taşıttırılmıştır. Ayrıca, operasyonu bizzat gerçekleştirecek olan personel ve elemanın da diplomatik pasaportla ve patlayıcılarla beraber operasyonun yapılacağı ülkeye gitmeleri sırasında meydana gelebilecek en ufak bir olumsuzlukta T.C. Devleti'ne uluslararası platformda terörist devlet damgası vurulabileceğinin hesabı yapılamamıştır."

Raporun netice ve kanaat bölümünde, operasyonel çalışmalar sırasında bazı metot ve prensiplerin göz ardı edilmesinden kaynaklanan hatalar yapıldığı belirtildi.

Eymür'e Yeşil suçlaması

Raporda Yeşil'in kullanılması konusunda Mehmet Eymür şöyle suçlandı:

"Kendisi ile ilişik kesildikten sonra, çeşitli vesilelerle Teşkilatımızla tekrar temas kurmak isteyen Mahmut Yıldırım, bu arzusunu Mehmet Eymür aracılığıyla gerçekleştirmiştir. MİT ile ikinci kez çalışmaya başlayacak olan Yeşil'e daha ilk görüşmede, Eymür tarafından yurtdışındaki hedeflerle ilgili operasyonlarda görev alacağının söylenmesinin, Teşkilatın metot ve prensipleriyle izahı mümkün olmadığı gibi ilk görüşmede Yeşil hakkında duyulan güven duygusunun nereden kaynaklandığı sorusu da yanıt bulamamaktadır."

Müsteşarın bilgisi dahilinde…

Ancak, bu konuda nihai yetkinin MİT Müsteşarı'nda olması nedeniyle, Sönmez Köksal'ın bilgisi dahilinde gerçekleşen uygulamalar nedeniyle personele ceza verilmemesi istendi. İdari yönden ise ifadeleri alınan ve Yeşil ile birlikte çalışan personelin görev yerlerinin değiştirilmesi istendi.

İfadelere göre Mahmut Yıldırım, Beyrut'taki operasyonun ardından 29 Kasım 1996'da Mehmet Eymür'ün odasında görüldü. Yıldırım, o tarihte başka bir MİT görevlisine "Ankara'da kalmam şu an gerekiyor mu" diye sordu. Ancak Yeşil, 30 Kasım'da Çiftlik'te yapılan toplantıya ise katılmadı ve o tarihten sonra bir daha kendisinden haber alınamadı.

Alican Uludağ

Deutsche Welle Türkçe