MİT’ten Tarihe Işık Tutan Açıklama: Halide Edip Casus Değil!
Dönemin İstihbarat Faaliyetlerinde “Çift Hilal” Detayı
MİT’ten Tarihe Işık Tutan Açıklama: Halide Edip Casus Değil!
YEREL GÜNDEM / ANKARA
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), "özel koleksiyon" adı altında resmi arşivlerinden önemli belgeler paylaşarak, yıllardır süregelen bazı şehir efsanelerine son verdi. Aralarında edebiyatçı Halide Edip Adıvar’ın da yer aldığı bu belgelerde, yazarın casus olduğuna dair iddiaların asılsız olduğu ve 1935’te Türkiye’ye geldiğinde takip talebinin reddedildiği görüldü. Halide Edip’in yıllarca MİT kontrolünde olduğuna dair iddiaların yerini gerçeğe bırakması, tarih severler ve araştırmacılar için büyük önem taşıyor.
Arşivdeki Belgelerle Geçmişe Yolculuk
MİT’in yayımladığı belgeler arasında en eskisi 1920 yılına dayanan ve İstiklal Harbi günlerinde aktif olan yabancı casusluk faaliyetlerine dair raporlar yer alıyor. Özellikle Adana ve Mersin’de faaliyet gösteren yabancı konsoloslukların yanı sıra örtülü kuruluşların istihbarat raporları, Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesi esnasındaki kritik anları gözler önüne seriyor.
Ünlü Casus Mustafa Sagir ve Casusluk Faaliyetleri
Belgelerde dikkat çeken isimlerden biri de Hint asıllı İngiliz casusu Mustafa Sagir. İstiklal Harbi sırasında “Karakol Cemiyeti”ne sızarak önemli bilgiler ele geçirmeye çalışan Sagir’in, Kemalistlerle yakınlaştığı ancak nihayetinde casus olduğunun anlaşıldığı bu belgelerde yer alıyor. Sagir’in casusluk faaliyetlerini gözler önüne seren Osmanlıca raporun orijinal hali de MİT arşivinde halka açıldı.
Halide Edip Üzerine Yapılan Takip Talebine Red
Belgelerin en çok dikkat çekenlerinden biri ise ünlü yazar ve edebiyatçı Halide Edip Adıvar’ın MİT tarafından izlenmediğine dair kayıtlar. 1935 yılında kısa süreliğine Türkiye’ye gelen Halide Edip için yapılan takip talebinin reddedildiği kayıtlarda, MAH Reis Vekili Naci Perkel'in, "Biz casus takip ediyoruz. Rauf, Halide olsa olsa rejime karşı olabilirler. Peşlerine düşmedik ki" ifadeleri yer alıyor. Bu belge, yıllardır süregelen Halide Edip’in MİT tarafından takip edildiği söylentilerini kesin olarak çürütmüş durumda.
Dönemin İstihbarat Faaliyetlerinde “Çift Hilal” Detayı
MİT’in arşivindeki belgelerde “çift hilal” simgesiyle damgalanan raporlar da dikkat çekiyor. 1921 yılına ait bu belgeler arasında, “Rebeka” kod adlı Dilber Cavidan isimli casusun yanı sıra, “Yavuz Grubu” ve “Felah Grubu” isimleriyle bilinen istihbarat gruplarına dair bilgiler bulunuyor. Söz konusu belgeler, dönemin gizli operasyonlarının ayrıntılarına ışık tutuyor.
Halide Edip Hakkında Dolaşan Şehir Efsaneleri Son Buldu
Yıllardır kamuoyunda dolaşan Halide Edip’in casus olduğuna dair söylentiler, yayımlanan bu belgelerle birlikte son buldu. Belgelerde, Halide Edip’in herhangi bir casusluk faaliyeti içerisinde yer almadığı ve bu sebeple MAH tarafından takibe alınmadığı açıkça belirtiliyor. Bu bilgi, Halide Edip'in Türkiye’nin edebi ve siyasi hayatındaki önemini ve bağımsız duruşunu bir kez daha vurguluyor.
MAH ve Türkiye’nin İstihbarat Tarihi
Arşivlerde yer alan diğer belgelerde, MAH’ın kuruluş yıllarındaki faaliyetleri de yer alıyor. Örneğin, 1926 yılında Başvekil İsmet İnönü ve Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün imzasıyla onaylanan ve MAH’ın resmi kuruluşunu bildiren kararname de bu belgeler arasında. Aynı zamanda Hatay’ın Türkiye’ye katılması sürecinde Fransızların bölgedeki önceliklerine dair elde edilen istihbarat da belgeler arasında yer alıyor.
MİT’in Gözüyle Tarih: Goebbels ve Gorki’nin Etkisi
Paylaşılan belgelerden birinde, İkinci Dünya Savaşı'ndan önce Türkiye’ye gelen Alman Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’e dair raporlar da dikkat çekiyor. Türk ajanlarının Goebbels’i takibe aldığı ve kendisini gazeteci gibi tanıtan bir MAH mensubunun raporuna yer verildiği belirtiliyor. Aynı şekilde Sovyet yazarı Maksim Gorki'nin “Ana” isimli romanının İstanbul’da film olarak gösterildiği ve bu eserin komünist propaganda içerebileceği yönünde uyarılar içeren belge de arşivlerde yerini alıyor.
*
*
*
*
*
MİT’in açtığı bu arşiv, Türk istihbarat tarihine dair yeni bir pencere açarken, dönemin siyasi ve askeri atmosferini de aydınlatıyor. Şehir efsanelerine son veren bu belgeler, Halide Edip Adıvar gibi önemli figürlerin üzerindeki yanlış algıların ortadan kalkmasını sağlıyor.