Muhafazakar elitlerin savaşı... Reisi kurban mı edildi
Reisi kurban mı edildi
Muhafazakar elitlerin savaşı... Reisi kurban mı edildi
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin helikopter kazasıyla birlikte gözler İsrail’e çevrilmiş olsa da ‘içeriye’ bakmakta yarar var.
Zira İran rejiminin muhafazakar eliti yekpare değil ve Ali Hamaney sonrası dini liderlik için perde gerisinde büyük bir güç savaşı yaşanıyor. Yani Reisi bu güç savaşına kurban edilmiş olabilir.
SOKAK VE MEŞRUİYET
İran İslam Devriminin Lideri Humeyni’nin ölümünden sonra rejim içindeki muhafazakar sağ kanat mutlak hakimiyet sarmalına girince marjinalleşen bir grup reform hareketini doğurmuştu. Reformcular uzun mücadelenin ardından sistem içinde değişimi sağlayamayacaklarını görünce sokak siyasetinde konuşlanmaya karar verdiler.
Bunun sonucunda 1 Mart 2024’te yapılan İslami Şura Meclisi ve Hubregan (Uzmanlar Meclisi) seçimlerine katılım %41’de kaldı. Bu da rejimin meşruiyeti tartışmalarını körükledi. Zira seçimler İran tarihinin en şiddetli gösterilerden biri olan 2022 Mehsa Emini protestolarından sonraki ilk seçimlerdi. Üstelik yeni Hubregan üyelerinin Ali Hamaney’den sonraki devrim rehberini seçme olasılığı yüksek. Çünkü Hamaney uzun süredir kanser tedavisi görüyor ve 85 yaşında. İran Anayasası’na göre 8 yıllığına seçilen Hobregan Meclisi dini lideri seçer, denetler ve azleder.
HİBRİT SİSTEM
İran İslam Cumhuriyeti, seçime dayalı teokratik bir sistemle yönetiliyor. Bir yanda halk iradesini diğer yanda ise dini vesayeti temsil eden ikili bir iktidar yapısı var. En yüksek otorite olan dini lider yürütme erkine de sahip ve ömür boyu görev yapıyor. Devlet başkanı ise günlük politikalardan sorumlu ve iki dönemliğine halk tarafından seçiliyor. İslami Şura Meclisi de halk tarafından seçilen 290 milletvekilinden oluşuyor. Cumhurbaşkanı adaylarının ve Şura Meclisi üyelerinin seçimlere katılıp katılamayacağına Anayasayı Koruyucular Konseyi adı verilen bir kurum karar veriyor. Hatta Meclis’in çıkardığı yasaları da konsey onaylıyor. Konseyin 12 üyesinin 6’sını dini lider, 6’sını da dini liderin atadığı Yargıtay Başkanı belirliyor.
Sistemdeki bu dengesizlik atanmışların seçilmişler üzerinde tahakkümünü doğuruyor ve meşruiyet tartışmaları da burada başlıyor.
SALTANAT ARAYIŞI
Reformcuların sistem dışına çıkması ve sokağa çekilmesi, İran rejimini kaçınılmaz olarak radikalleştirdi. İktidarı paylaşan muhafazakar elitler arasında Hamaney sonrası dini liderlik için güç savaşı da bu ortamda başladı. İran’da bir süredir kulaktan kulağa fısıldanan Ali Hamaney’in oğlu Mücteba Hamaney’i yerine hazırladığı yönündeki bilgiler tarafları keskinleştirdi. 24 yıldır Hubregan üyesi olan Hasan Ruhani ve Mahmud Alevi’nin 2024 seçimlerinde adaylıklarının veto edilmesi saltanat tartışmalarını körükledi. Sonuçta Hamaney oğluna istediği altyapıyı sağlayamadı.
PAYDARİ CEPHESİ
Mücteba dini merkez Kum’da teoloji dersleri veriyor. Fakat daha önemlisi bizzat rehberliğe bağlı paramiliter ordu Basij’i aslında Mücteba yönetiyor. Basij komutanı Gulamrıza Süleymani, Mücteba’ya yakın. Fakat 2021 seçimlerinde Reisi’yi destekleyen ultra muhafazakar Paydari Cephesi de bu süreçte giderek güçlendi. Ahmedinejat döneminde ordu, emniyet ve paramiliter gruplar içinde elde ettikleri pozisyonları genişleten Paydari, güç savaşında Mücteba Hamaney’e potansiyel bir rakip haline geldi. Gücünü Reisi’den alan Paydari, ‘halisazi’ dedikleri ‘temizlik’ operasyonuyla rejime tehdit olarak gördükleri bakanlara, üniversite hocalarına ve bürokratlara karşı bir kampanya başlattı. Bunlar arasında Mücteba’ya bağlı muhafazakar kişiler de var.
İSRAİL EKSENİ
İran iç siyasetini belirleyen ana eksenlerden biri de İsrail ile doğrudan çatışmaya girilmesi oldu. 13 Nisan’da İsrail’e karşı düzenlenen saldırı, İran’ı mezhep eksenli bölgesel çatışmadan İsrail eksenli geleneksel çatışmaya yöneltti. Bu durum iç siyasi dinamikler açısından Reisi ve Paydari’yi güçlendirdi. Fakat devlette temizlik hareketi ve ultra muhafazakar talepler Hamaney’e bağlı rejimin üst eliti arasında rahatsızlık yaratacak boyuta ulaştı. Zira bu üst elitler rejimin 45 yıldır yarattığı ekonomik ağdan besleniyor ve SSCB’deki Nomenklatura’yı andırıyor. Ayrıca üst elitler ultra muhafazakarlığın dayattığı toplumsal dönüşümün rejim değişikliğini tetiklemesinden endişe ediyor. Sonuçta devleti temizlemek üzere yola çıkanların en büyük müttefiki olan Reisi, bu kavgada bizzat kendi ‘temizlenmiş’ olabilir.
Özer Çetinkaya
Odatv.com