Muhafazakârlar çürümeye niye sessiz?
Demokratik eleştiri kültürünün olmaması.
Muhafazakârlar çürümeye niye sessiz?
Muhafazakâr toplumun haksızlıklara sessiz kalması, müdahil olmaması, onaylaması, ayrıntılı irdelenmesi gereken bir konudur. Tarihin birçok döneminde olduğu gibi, günümüzde de iktidar cenahında yolsuzluklar almış başını gitmiş, tek adam yönetimi egemen olmuş, demokratik kurumlar alaşağı edilmiş, zengin daha zengin, fakir daha fakir olmuşken muhafazakâr toplum niye sessiz kalmakta, iktidarı genel olarak desteklemektedir?
Siyaset analizi yapanlar için bu konu önemlidir ancak çoğunlukla güncel açıklamalarla konu geçiştirilir. Oysa tarihi, sosyolojik, psikolojik ve dini nedenleri vardır. Maddeler halinde konuyu incelemeye çalışalım.
c) Her insanda var olan vicdan duygusunun çeşitli nedenlerle zayıflamaya başlaması, vicdan sızlatan çürük iktidar pratiklerine mazeretler üretilmeye çalışılması çok zor değildir artık. Aslında peygamberin mücadelesinde en ihtimal verilmeyen kişilerin Müslüman olması, hep o kişilerin vicdanlarının harekete geçmesiyle mümkün olmuştur.
e) Otoriter iktidarların korkutması da muhafazakârları çürütmektedir. Oysa sadece bu dünya gerçeklerini değil, inandığı öte dünyanın tedirgin edici ihtimallerini de düşünmelidir
f) Günlük maslahatçılık: Günlük düzeninin bozulmaması, rahatsız eden kafa karıştıran sözleri duymak istememesi anlamında maslahatçılık, toplumda uyuşma ve suskunlaşma nedeni oluyor.
h) Demokratik eleştiri kültürünün olmaması.
i) Seçimleri, demokrasi durağı görürken ara dönemlerde aktif bir eleştiri anlayışından uzak olma. Bu klasik taşra politikacılığını güçlendirmiştir.
j) Yozlaşma normalleştirilmiştir. “Herkes çalıyor” denilerek çürüme normalleştirilmiştir.
k) İç ve dış politikadaki gelişmeleri, muhafazakârın şekli din anlayışına göre yorumlayan siyasetçilerin gücü.
l) İnsan hakları kavramından uzak olma: Hak deyince kendisiyle ilgili haksızlıklara odaklanmak, insan hakları kavramından uzak olmak, başörtüsü, sakal, takke, sarık, cami vs’den başka hak bilmemek
m) Dini argümanlarla kolay aldatılabilmek.
n) Kutuplaştırıcı dile kolay ikna olmaları: Ezilmişliğin getirdiği anlayışla hep siyah-beyaz yorumlayan anlayış.
o) Toplumsal hayatta kendisini lokomotif değil vagon gibi gören bir içgüdü hali.
p) Güçlü devlet kültürü.
r) Yüzyıllardır genetiğe işlemiş güçlü devlet tutkunluğu, saplantısı.
s) Komplo teorilerine aşırı yatkınlık.
t) Dış güçler, masonlar, siyonistler gibi kavramların aşırı büyütülmesi, kendisini feda eden bir anlayışın hakim olması, tarihi kişi ve kurumlara takılıp kalma, yenilenememe hali, muhafazakârlığın bir hayat biçimi olması.
u) Tüm yeniliklere kapalılık: Yeni fikirler, eleştiriler, öz eleştirilerden uzak durma hali. Dini muhafazakârlaştırdığı için siyaseti de muhafazakârlaştırma hali.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU / KARAR