Eski Devlet ve Kültür Bakanı Fikri Sağlar’ın “Türbanlı hakimin karşısına çıktığım zaman adaleti yerine getireceği konusunda kuşkum var” sözlerine toplumun büyük bir bölümü tepki gösterdi. Sağlar’ı eleştiren Erdoğan ise bu konuda tavrını ortaya koyan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yüklenirken, CHP liderinin yanındaki başörtülü kadınlar için “Vitrin mankeni” ifadesini kullandı. Sağlar ve Erdoğan’ın ifadelerine başta CHP lideri Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti lideri Meral Akşener olmak üzere muhalefet sert tepki gösterdi. Erdoğan’ın sözlerine Gelecek, DEVA ve Saadet Partisi de sert tepki gösterdi. 

"'BAŞÖRTÜLÜ BACIM’ VİTRİN MANKENİ OLDU"

İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz: “Sayın Erdoğan’ın başka siyasi görüşlerdeki başı örtülü kadınları ötekileştiren tutumunu da son derece tehlikeli buluyoruz. Ülkenin Cumhurbaşkanı, kadınların siyasi tercihlerine göre niyetlerini okumaktan ziyade bu topraklardaki kadınlarımızın güvenliğini sağlamak için verilecek mücadelenin bir erkek olarak önderi olmalıdır. Kadın cinayetleri ve kadına karşı şiddetin başını alıp gittiği ülkemizde önceliğin kadınları korumak ve bu vahşetin önünü almak olması gerekirken kadını ve tercihlerini küçümseyerek 1 santim mesafe alınması mümkün değildir.” İYİ Partili Ümit Dikbayır: “Çok ayıplıyorum. Başörtülü bacımdan konu vitrin mankenine döndü. Erdoğan ‘Başörtülü bacım’ derdi, vitrin mankenine döndü. Ayıplıyorum.” 

Saadet Partisi Parti Sözcüsü Birol Aydın: “Fikri Sağlar Bey’in söyledikleri çarpık, yersiz ve talihsizdi. Sn. Cumhurbaşkanı’nın da bu konular hakkında sarf etmiş olduğu sözlerini, üslubunu ve yaklaşımını da tasvip etmiyor, talihsiz görüyoruz. Her şeyden önce; kadınların kıyafeti üzerinden siyaset üretmek acizliktir! Başı açık ya da örtülü hiçbir kadın vitrin malzemesi değildir. Türkiye’nin problemi, kadınların ne giydiği değil, ne yaşadığıdır!” 

Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan: Sayın Erdoğan’ın sözlerinde bir doğru var o da ‘geçti o işler’ifadesi. Artık başörtüsü üzerinden toplumu kutuplaştırmak mümkün olmayacak Sayın Erdoğan. Kendisinin de vaktiyle iradesi ile çözülmüş bu sorunun bir daha yaşanmaması için CHP dahil tüm siyasi partilerin çabası çok değerlidir. Eğer bunu siyasi bir rant olarak görmüyorsa bu çabayı desteklemesi gerekir ama Erdoğan niyet sorgulamasına girerek ‘Başörtüsü benim en büyük kozum sizinle paylaşmam o kozu’ diyor. Başörtülü bir kadını vitrin mankeni olarak tanımlaması ise çok acımasız. Kimse başörtülü kadınlarımızı kendini meşrulaştırmak için kullanmaya yeltenmesin, yine kimse başörtülü kadınlarımızın siyasette ve bürokraside edindiği yerleri kendi yanlışlarını gizlemek için de kullanmasın.”

Gelecek Partisi Kurucular Kurulu Üyesi Muhsin Emre Demiröz: “Başörtülü hanımlar CHP’de siyaset yapamaz! Yapsa da bizim için ‘vitrin mankeni’dir. Sn Kılıçdaroğlu, iktidarın elindeki argümanları bir bir almaya devam ediyor. Devam.”

"CHP SİYASİ TAKİYYE PEŞİNDE"

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CHP ve İYİ Parti’ye yönelik olarak “İnanç ve özgürlük temelinde samimiyetleri her sınandığında sınıfta kalmış zihniyet, ‘siyasi takiyye’ peşindedir. Cumhurbaşkanımız iki yüzlülüklerini gösterdiğinde ittifak halinde ayaklanıp, sözde kadın hakları savunuculuğuna soyundular” dedi. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, kişisel Twitter hesabında muhalefet partilerine yönelik olarak birtakım eleştirilerde bulundu. Çelik “Cumhurbaşkanımızın, kadınlara yönelik tacizler ve başörtüsü istismarcılığı ekseninde CHP’nin gerçek yüzünü ifşa etmesi, suret-i haktan görünmeye çalışan muhalefeti ‘ittifak halinde’ rahatsız etmiş” ifadesini kullandı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ise “CHP İftira ile gündem değiştiriyor. Oluşturmayı arzu ettiği yapay gündem ile toplumumuzu kutuplaştırmaya çalışıyor” dedi.

"İKİSİ DE TEK TİPÇİ, İKİSİ DE ÇAĞDIŞI"

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Fikri Sağlar arasında yaşanan “başörtüsü” tartışması sonrası hem Sağlar’ı hem de Erdoğan’ı eleştirdi. Yeneroğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlar şöyle: “Kimlikçi siyasetçilerin karşıt gibi görünmelerine bakmayın, karakterleri aynıdır, hep korku üreterek birbirlerini beslerler, ortaktırlar. Kimlikçiler otoriterdir, üstünlüklerini iddia ederek eşitliği reddederler, o sebeple kamusal menfaati gözetemezler, demokrat da olamazlar. Biri ‘militan’ diyerek, diğeri ise ‘vitrin mankeni’ diyerek başörtülü kadınları dışlar ve aşağılar. Zıt görünse de bu bakışlar birbirini besleyen aynı tahakkümcü zihniyet. İkisi de başörtüsünden üniforma anlıyor. İkisi de tek tipçi ve kadını araçsallaştırıyor. İkisi de çağdışı.”

KARAR