Muhsin Yazıcıoğlu davasına isimsiz mektup damga vurdu

10 yıl önce dava dosyasına giren isimsiz bir ihbar mektubu damga vurdu.

Muhsin Yazıcıoğlu davasına isimsiz mektup damga vurdu


BBP'nin merhum lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopter kazasının 7. duruşmasına, 10 yıl önce dava dosyasına giren isimsiz bir ihbar mektubu damga vurdu.

Helikopterdeki GSP cihazları Argus 5000 ve Skymap III C'nin sökülmesiyle ilgili  tutuksuz 10 sanığın 'Kişinin ölmesinden yararlanarak hırsızlık' suçundan Göksun Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davanın 7'nci duruşması görüldü. Muhsin Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer ve oğlu Furkan Yazıcıoğlu ile olayda hayatını kaybedenlerin ailesi, yakınları ve partililerin de yer aldığı duruşmaya tutuksuz sanıklar Davut Uçum, Aydın Özsıcak, Cemal Şahin ve Nedim Bakırhan bulunduklar yerlerden SEGBİS aracılığıyla katıldı.

'SÖKME TALİMATINI VEREN VE TAKİP EDEN SEMİH YÜKSEKKAYA'DIR'

Duruşma, Aydı Özsıcak'ın savunmasının alınmasıyla başladı. Özsıcak, savunmasında GPS cihazlarının sökülmesine ait olduğu iddia edilen ve kendisinin de elinde tornavida olduğu görüntülerin bilirkişi tarafından incelenmesini talep etti. Daha sonra söz alan Yazıcıoğlu ailesinin avukatı Kemal Yavuz, ana soruşturma dosyasında yer alan isimsiz bir ihbar mektubunu dava dosyasına sundu ve mektupta yazanlar duruşmaya damga vurdu. Yavuz'un 'Tanıyorum' dediği kişi tarafından yazılan mektupta sanıklar hakkında şu iddialar yer aldı:

"Helikopterden parça sökme işini yöneten F.B. ve Semih Yüksekkaya değildir. Bu kişiler de daha yukarı bir yerden talimat aldılar çünkü bu olaydan sonra bunlar terfi ettirildiler. Semih Yüksekkaya albaydır, bakım komutanıdır. GPS cihazlarının sökme talimatını veren ve takip eden Semih Yüksekkaya'dır. Görüntüleri gönderen kişi görüntüleri çeken kişi değildir. Görüntüler yanlışlıkla helikopter kazasıyla ilgili dosyaya girmiş bir CD'dir, dosyadan alan bir kişi tarafından gönderildiği düşünülmektedir. Fotoğrafları çeken şahıs M.B.'dir. Kendisi albay ya da binbaşıdır.

"29 YILLIK ASKERİ HAYATIMI MAHVETTİN"

M.B. okul komutanlığına çağırılarak bu fotoğrafları neden çektiği ile ilgili ifadesi alınmıştır. İfadesi alındıktan sonra F. paşa tarafından 'Allah belanı versin. 29 yıllık askeri hayatımı mahvettin. Bu fotoğrafı ne diye çektin?' diyerek azarlanmıştır. Bu toplantıya katılanlar Tümgeneral S.S. ile Tuğgeneral F.B.'dir. Dönüşte Cemal Şahan, Nusret Memiş, Nedim Bakırhan'ı yanlarına çağırarak ifade birliği içerisinde olalım talimatını vermiştir. Kara Kuvvetleri Komutanı'nın 'Biz zaten isimleri geç verdik size hiçbir şey olmayacak. İfade birliğinizi bozmayın' dediği ifade edildi. Nedim Bakırhan 'Ben oraya askeri helikopter için gittim' derim. Ancak 'Orada sivil helikopterler de görünce merak ettim yanına gittim ve inceledim' diyeceğim. Zaten komutan da 'Böyle ifade verin' diye söyledi demiştir. Sikorsky'nin kırımı özel olarak yaptırılmıştır.

AĞABEY BİZ SÖKTÜK AMA BİZ Mİ DÜŞÜRDÜK ?

Amaçları Sikorsky'e gönderilecek inceleme heyeti ile bu operasyonu yapmaktı. Nedim Bakırhan'a 'Konuşma' demelerine rağmen sürekli panik içinde 'Ağabey biz söktük ama biz mi düşürdük?' demekte, hatta bir keresinde Helikopter 25'inde düştü biz 29'unda gittik. Cihazlar o zaman kayboldu, bizi bulurlar' demektedir. Dün operasyon başladığında savcı komutanla görüşürken iki bayan katibin geldiğini gören iki astsubay bilgisayarları kucaklayarak bayanlar tuvaletinden kaçırdılar. Bayan katipler de bunu görmüş olmalı. Sürekli bu 3 kişi toplanarak nasıl ifade vereceklerini konuşmaktalar. Hatta bir emekli askeri hakimi avukat tuttular. Ortak ifade vermeyi ve nasıl ifade vereceklerini ayrı ayrı kararlaştırdılar. Bu kişiler avukatlarıyla birlikte Malatya'ya gidip ifade vermek için hazırlandılar ancak Kara Kuvvetleri Komutanı'nın izin vermediğini F. paşa söyledi diye konuşmuşlardır."

Kemal Yavuz, sonra sırasıyla Aydın Özsıcak, Nedim Bakırhan ve Cemal Şahin'e bu mektupta yer alan iddiaları doğru olup olmadığını, ifade birliğini bozmamaları konusunda birilerinden talimat alıp almadıklarını sordu. Her 3 sanık da mektupta yazan iddiaların asılsız olduğunu, kendilerine ait olduğu ifadeleri hiçbir yerde söylemediklerini belirtti.

Sanık avukatları da mektubun isimsiz olduğunu ve delil niteliği taşımadığını söyledi.

YAVUZ: "MALATYA'DA YÜRÜTLEN SORUŞTURMA AŞAMASINDA BU ŞAHISLA GÖRÜŞTÜM"

Sanıklardan Nedim Bakırhan, mektubu yazan kişinin mahkemeye gelmesini isteyerek, "Kendisiyle yüz yüze görüşmek isterdim. Sayın Yavuz'dan merak ediyorum ismini açıklayabilir mi, hâlâ kendisiyle görüşüyor mu?" dedi.

Bunun üzerine Kemal yavuz şunları söyledi:

"Şahsı ben tanıyorum. Malatya'da yürütülen soruşturma aşamasında bu şahısla görüştüm. Şahsın belirtmiş olduğu hususların gerçekle birebir örtüştüğünü savcılar söyledi. Bu noktadan sonra ben şahısla görüşmedim. O tarihte muvazzaf askerdi, belki de senin odandaydı, bilemem."

UÇUM: "FURKAN YAZICIOĞLU'NUN SORULARINA CEVAP VERECEĞİM"

Davut Uçum ise olayın açığa çıkmasını en çok kendisinin istediğini ancak birilerinin bunu istemediğini söyledi. Furkan Yazıcıoğlu'na da seslenen Uçum, "Ben Furkan Yazıcıoğlu ile karşılıklı konuşmak istiyorum. Savcılıktan izin alsın, bütün soruları getirsin sorsun. Ben, Furkan Yazıcıoğlu'na ne istiyorsa hepsinin cevabını vereyim" dedi.

Duruşma sonunda hakim davayı 22 Nisan'a erteledi.

Kaynak Yeniçağ: Muhsin Yazıcıoğlu davasına isimsiz mektup damga vurdu