Yaptırım ya da yaptırıma benzer bir şey, zaten krizde olan ekonomimizi daha kötü yapmayacaktır. Haber yayılınca, piyasalar kıpırdamadı bile. Ama meselenin bundan önemli bir yönü var. Türkiye’nin en haklı olduğu Akdeniz konusunda sürecin gidip yaptırıma dayanması; yani haklıyken zararlı noktaya gelmek can sıkıcıdır. Diplomatik yollarda başarısız olmak, yaptırıma muhatap hale gelmek yol açacağı sonuçlardan daha ciddi bir prestij problemidir. Kaybımıza bu açıdan bakmak gerekir. Sadece AB değil, Avrupa Konseyi ile de problem yaşıyoruz ve denetim sürecindeyiz malum. “Geleceğimizi birlikte kurmak istediğimiz Avrupa”yla sivil iktidarlar döneminde bu kadar problemli ilişkimiz hiç olmamıştı.
Cumhurbaşkanı böyle düşünüyorsa doğrudur, ırgalamaz. Eğer içe kapalı bir sistem, küçük, verimsiz bir ekonomi ve mesela sadece Çin aşısıyla yetiniyorsak niye ırgalasın? Böyle de yaşarız ki yaşıyoruz zaten.
Böylelikle, geleceğimizi Avrupa ile kurmak meselesi de şimdilik bir kenarda duracak görünüyor. Zira, anlaşılan o ki Cumhurbaşkanı, AB’den çok ABD’deki gelişmelerin yolunu gözlüyor. Şu sözler de yeni başkan Biden hakkında: “Biden’a yabancı bir isim değilim. Obama döneminde gayet iyi tanışan birisiyim. Evime kadar gelmiş olan birisidir. Rahatsızlığımda beni evimde ziyaret etmiştir.”
Türkiye’ye ağır ve onarılması zor zararlar veren Trump dönemi geride kaldı, şimdi önümüze bakıyoruz. Yine anlaşılan o ki estirilip duran reform rüzgarlarının karara bağlanması için de en azından Biden’ın koltuğa oturması beklenecek. AB’nin yapacağı en kötü şeyin bile bizi ırgalamaması bundan olsa gerek…
Diplomasi ve iyi ilişkiler demek büyük küçük farketmeden her ülke için refah ve güvenlik artışı demektir. Türkiye için de böyledir, tersi de zarardır. Geride kalan yıllarda yaşanan ekonomik gerileme ve dünya ligindeki düşüş bunun yaşayan örneğidir. Yeter ki bu ilişkileri kurabilme mahareti olabilsin. Diplomasiye niyet etmek, aynı zamanda usanmadan, bıkmadan, yorulmadan bu çabada ısrar etmek ve bilhassa da sahici olmak demektir. En nihayet bütün dünya birbirini iyi tanıdığı için bundan sonraki her adımda sahici olmak bir numaralı kuraldır. Reform, hukuk, demokrasi, ifade özgürlüğü her neyse geri dönüşsüz olmak zorunda.
Sözler ve kararlar da öyle… Örnek verecek olursak, AB ile gelecek planları yapıp sonra ne halleri varsa görsünler demek yeni döneme hazıklık için iyi bir yöntem sayılmaz. Türkiye’nin pazarlık gücünü de artırmaz. Türkiye’nin kayıplarını durdurmak ve zararını telafi etmek için kaynağı ve bilhassa zamanı kısıtlıdır. Her ne yapacaksak bunu unutmadan yapalım.
MUSTAFA KARAALİOĞLU / KARAR
Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Editor Mayıs 28, 2021 0
Editor Aralık 23, 2024 0
Editor Aralık 20, 2024 0
Editor Aralık 25, 2024 0
Editor Aralık 25, 2024 0
Editor Aralık 25, 2024 0
Editor Aralık 25, 2024 0
Editor Ocak 21, 2020 0
Çin'de gizemli virüsle mücadele sürüyor -
Editor Haziran 13, 2020 0
HASTA TUTUKLU VE HÜKÜMLÜ
Editor Mayıs 4, 2021 0
FED’den Faizi Sabit Tutma Kararı
Editor Ekim 14, 2019 0
Suriye ordu birliklerinin Tel Tamer'e girdiği bildiriliyor.
Editor Haziran 9, 2021 0
Biden-Erdoğan görüşmesinde gündeme gelecek
Editor Eylül 23, 2019 0
Komite dışında bırakılan PYD’den ise tepki açıklaması geldi.
Editor Temmuz 18, 2021 0
Türk Milleti, Ak Parti ve Başkan Erdoğan'dan ümidini kesti!
Editor Mayıs 13, 2021 0
Muhalefeti hedef alan açıklamalar
Editor Kasım 19, 2021 0
Bazı besinler kalori yakmayı kolaylaştırıyor
Editor Ağustos 23, 2019 0
3 Rus kız kardeş, Temmuz 2018'de Moskova'daki dairelerinde, babalarını uykuda bıçaklayıp...