Narsist Kişilik Bozukluğu: Görünmeyen Bir Maske Ardında Yatanlar
Narsisizm: İlişkilerden Aciz mi Yoksa Sınırda mı?
Narsist Kişilik Bozukluğu: Görünmeyen Bir Maske Ardında Yatanlar
İYİ PSİKOLOG.COM / İZMİR
Günümüzde psikoloji alanında önemli bir konu olan kişilik bozuklukları, bireylerin davranışlarını ve ilişkilerini etkileyen karmaşık durumları içermektedir. Bu bozukluklardan biri olan narsistik kişilik bozukluğu, bireyin aşırı özgüven, üstünlük kurma çabası ve empati eksikliği gibi özelliklerle tanımlanır. Narsistik kişilik bozukluğu, sadece bireyin kendi yaşamını değil, çevresindeki ilişkileri ve toplumsal etkileşimleri de olumsuz yönde etkileyebilir. Psikolog Ebru Özer Özkul'a narsistik kişilik bozukluğu hakkında sorular sorarak elde ettiğimiz bilgileri sizin için derledik.
Narsisizm: İlişkilerden Aciz mi Yoksa Sınırda mı?
Duyguların yoğun bir şekilde taşmasıyla gerçek duygusal boşluğu maskeleyen abartılı bir duygusallığın günümüzde sıkça karşılaşılan bir durum olduğunu belirtiyor Özer Özkul. Narsizmin oluşumunda bebeklik çağının önemli bir rol oynadığını vurgulayan Özer Özkul, bu dönemde bebeklerin sağlıklı bir gelişim için bakım veren kişilerle bağ kurmalarının gerekliliğine dikkat çekiyor. Ancak, bu bağın eksik olduğu durumlarda narsistik kişilik örüntüsünün oluşabileceğine işaret ediyor. Bebeğin gereksinimlerinin ihmal edilmesi, düş kırıklığına uğraması gibi durumlar narsistik yapılanmanın zeminini oluşturabilir. Bu durum, bireyin gereksinimlerini karşılayamadığı için kendisine yetmeye çalışma deneyimini yaşamasına neden olabilir.
Nedir Bu Narsizm?
Narsizmin, bireyin kendisi, çevresi ve diğer insanlarla uyum sağlama, beklentilere karşı duyduğu güvenin yüksek olması anlamına geldiğini belirten Özer Özkul, normal narsisizmin, kişinin kendine değer vermesi ve özgüveninin yüksek olması olarak tanımlanabileceğini söylüyor. Ancak, patolojik narsizmde, bireyin kendisine duyduğu hayranlık, sürekli övgü ve takdir beklentisi, empati eksikliği gibi belirgin özelliklerin ortaya çıktığını ifade ediyor. Bu kişiler genellikle olağanüstü, yüksek başarıya sahip ve özel olduklarına inanırlar. Ancak, bu özelliklerin dışarıdan bakıldığında bir maske gibi göründüğünü ve aslında içsel bir çatışmanın sonucu olduğunu söylüyor.
Maske: "Aşırı" Duygularla Kalıcı Bağlantı
Narsistik kişilik bozukluğu olan bireylerin kendilerine duydukları aşırı hayranlık, sürekli övgü beklemeleri, empati eksiklikleri gibi belirgin özelliklere sahip olduklarını belirten Özer Özkul, bu durumun bir maske gibi görünen duygusal bir boşluğun ürünü olduğunu ifade ediyor. Bireyler, dış dünyaya karşı çekilen libidonun içe yönlendirilmesi sonucu bu maskeyi oluşturarak içsel bir boşluğu doldurmaya çalışırlar. Ancak, bu maske genellikle başkalarının düşüncelerine karşı aşırı duyarlılık ve olumsuz tepkilerle beslenir. Eleştirilere karşı öfke, utanç veya küçük düşme tepkileri gösteren bireyler, çevrelerinden gelecek olumsuz etkilere karşı aşırı duyarlıdırlar.
Patolojik Narsizm Nasıl Ortaya Çıkar?
Psikodinamik kurama göre, patolojik narsizmin çocukluk çağında yaşanan korku, başarısızlık, bağımlılık gereksinimlerinin ebeveyn yokluğu ya da ihmal edilmesi gibi durumlarla ilişkilendirildiğini söyleyen Özer Özkul, bu bireylerin çocukluk dönemlerinde yaşadıkları olumsuz deneyimlerin, içsel bir boşluğa ve değersizlik duygularına neden olduğunu ifade ediyor. Bu bireyler, çevrelerinden gelen olumsuz etkileri en aza indirgemek için savunma mekanizmalarını kullanır ve olumsuz duygularını dış dünyaya yansıtarak rahatlama sağlarlar. Özellikle eleştirilere karşı aşırı duyarlı olabilirler ve bu durumu öfke ve saldırganlık olarak gösterebilirler.
Sonuç Olarak, Freud'un Bakış Açısı
Freud'un narsizmi, dış dünyadan çekilen libidonun benliğe yöneltilmesiyle ortaya çıkan bir durum olarak açıkladığını belirten Özer Özkul, içsel bir boşluk yaşayan bireylerin, çevrelerinden gelecek olumsuz etkilere karşı duyarlılık gösterdiğini ve bu durumun depresyon ve değersizlik duygularına yol açabileceğini ifade ediyor.
Narsistik kişilik bozukluğu, bireyin kendisi ve çevresi için önemli sorunlara neden olabilir. Empati, anlayış ve profesyonel destek, bu bozuklukla baş etmekte yardımcı olabilir ve bireyin daha sağlıklı bir benlik algısı geliştirmesine katkıda bulunabilir.