Neden askerî uçakla kaçıyorlar?
Tabii yıllar içinde, orduyu da "hanedan ordusu" haline getirdikleri anlaşılıyor.
Sri Lanka Devlet Başkanı Gotabaya Rajapaksa, halkın sarayını basması üzerine, askerî uçakla ülkesinden kaçarak Maldivler'e gitti. Rajapaksa'nın tutuklanmak ve yargılanmak riskini göze alamadığı bildiriliyor.
Sarayın basıldığı gün de bir üst düzey ordu yetkilisi, Rajapaksa'nın, bir bölük asker tarafından güvenli bir yerde korunduğunu söylemişti.
Sri Lanka Anayasası'na göre boşalan devlet başkanlığı görevini vekâleten başbakanın üstlenmesi gerekiyor ama göstericiler, onun da istifa etmesini istiyor. Zaten Başbakan Ranil Vickremesinghe'nin özel konutu da ateşe verildi. Ardından istifa edeceğini açıklayan Başbakan, bunun için bir tarih vermedi. Derken Başbakanlık binası da basıldı.
Halkta genel olarak mevcut siyasilere güvenin kalmadığı belirtiliyor...
***
Benim bu haberlerde üzerinde durmak veya herkesin düşünmesini istediğim konu, Sri Lanka Cumhurbaşkanı'nın, ülkesinden kaçarken askerî uçak kullanmasıdır.
Askerî uçak, adı üzerinde ordunun malıdır. Gerçi Cumhurbaşkanı da ordunun temsili başkomutanıdır ama aldığı kararlarla ve yaptığı yolsuzluklarla ülkesini ekonomik krize sokan, halkını fakirleştiren bir devlet başkanının, kaçarken askerî uçak kullanmaya ne hakkı vardır?
Tabii yıllar içinde, orduyu da "hanedan ordusu" haline getirdikleri anlaşılıyor.
***
Romanya'da Çavuşesku da canını kurtarmak için sarayından çıkmıştı ama isyan eden kendi halkı tarafından, eşiyle birlikte bir duvar dibinde öldürülmüştü... Romanya ordusundan hiçbir birlik, Çavuşesku'yu korumak için kılını dahi kıpırdatmamıştı...
Tunus'ta ise Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali, özel bir uçakla ülkesinden kaçmıştı. Bu uçağı sonradan 78 milyon dolara THY satın aldı...
Bin Ali, o uçakla havada epey gezdikten sonra iniş için ancak Suudi Arabistan'dan izin alabilmişti. Pilot, "bekle" talimatına uymamış ve Tunus'a geri dönmüştü... Bin Ali, Millî Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı ile telefonla görüşerek, geri dönme şartlarının oluşturulmasını istemiş ancak bunun fiilen mümkün olmadığı cevabını almıştı... Halkın öfkesi dinmemişti...
Bin Ali, kaçarken, uçağın taşıyabileceği kadar altın ve nakit parayı da yanına almayı ihmal etmemişti...
***
Bin Ali yönetimi, ABD ve Fransa'nın desteğiyle 23 yıl sürmüştü ama Arap Baharı denilen sivil darbe girişimleri de bir ABD projesiydi... Deney, İstanbul'da hazırlanmış, Tunus'tan başlatılmış ve sosyal medya ile kışkırtılan kitleler harekete geçmişti... Muhammed Buazizi adlı üniversite mezunu genç, sebze meyve arabasına el koyulmasına karşı kendini yakınca olayların önü alınamamıştı...
Polis ve Bin Ali'nin ordudan ayrı olarak kurduğu "halk orduları" olayları önleyemedi... Bu arada hapishane kaçkınlarından da silahlı gruplar türemişti... Tunus ordusu, böyle bir kaosun içinde kontrolü sağlamaya çalışıyordu...
Belki de Bin Ali'nin kaçmasını organize ederek olayları durdurmayı planlamışlardı...
***
Türkiye'de ise devleti ordu kurduğu için rejimi korumayı da ordu üstlenmişti. Rejimi koruma ve kollama görevi, AKP döneminde ilgili yasadan çıkarıldı. Yalnız, şimdi Türkiye'de de silahlı gruplar oluşturuluyor! Ayrıca Suriyeliler ile birlikte gelen teröristler var. Yine ABD'nin Afganistan'da kullandığı Afgan ordusunun askerleri de hukuk dışı olarak Türkiye'ye kabul edildi!
Bir cemaatin sözcüsü konumunda olan Cübbeli Ahmet bile Suriyeli Selefilerin Türkiye'deki camilerde vaaz vermesini "iç savaş tezgâhlıyorlar" diye yorumladı ve Diyanet'i suçladı. Cübbeli Ahmet, Selefilerin, Maturidi itikadına mensup olanları, yani bütün Türk Milleti'ni kâfir olarak gördüğünü da hatırlattı. Uyarı çok yerindedir.
Kıssadan hisse; Türk Ordusu, ülkede bir kaos yaratmak isteyenler olduğunu dikkate alarak kendi gücünü ve millî ordu niteliğini korumak durumundadır.
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/neden-asker-ucakla-kaciyorlar--560899h.htm
Arslan BULUT / YENİ ÇAĞ